Scudo Sports

Karbon dayanıklılığı

Konu 2014'te açılmış ve hala sonuca bağlanamamış galiba. :)
 
Scudo
ben full kabon kullanıyorum kaza yaptım ön maşa kırıldı o zaman gördüm içerisinde zaten ince bir demir sac var teneke gibi ama çok ince. ağırda değil bisiklet 8200 gr.
Evet Hocam zaten karbon lifli bir yapıya sahiptir. Saf karbondan bir kadro olusturulamayacagini okumustum bir yerde. Kompozit karbon malzeme de çeşitli materyallerden oluşan ince metalin desteklik verdigi karbon yapısıdır. Yani icerideki malzeme iskelet gorevi görüyor ve ince oldugu için cok bir agirlik katmıyor. Ama ayni zamanda malzemenin çok daha saglam olmasina olanak sağliyor
 
...
Bu konuyu görünce çok kısa bir google araştırması yaptım ve şimdi önereceğim tipte bir kullanım var mı göremedim. Alüminyum bir kadroyu daha ince cidarlı profillerden imal edip, sonra etrafına 1 kat karbon kumaş döndüğümüz zaman muhtemelen hem çok sağlam hem de hafif bir kadro elde edebiliriz. Bu şekilde kompozit bir çözüm geliştirmek bence herkesi mutlu edecek:)

Bunlar gibi mi:
(link)
(link)
 
........
 
Son düzenleme:
Çelik, alüminyum gibi malzemeler sünektir. Eğer doğru tasarlanırlarsa aniden kırılmazlar. Önce eğilip bükülmeye başlarlar, kırılmaya doğru giderken siz bu eğilme bükülmeyi farkedip önleminizi alabilirsiniz. O sebeple alüminyum kadro arayan kişileri bir projeci olarak anlayabiliyorum, bizim hayatımız süneklik çünkü:)

Bu konuyu görünce çok kısa bir google araştırması yaptım ve şimdi önereceğim tipte bir kullanım var mı göremedim. Alüminyum bir kadroyu daha ince cidarlı profillerden imal edip, sonra etrafına 1 kat karbon kumaş döndüğümüz zaman muhtemelen hem çok sağlam hem de hafif bir kadro elde edebiliriz. Bu şekilde kompozit bir çözüm geliştirmek bence herkesi mutlu edecek:)

İşin profesyoneli değilim sizin kadar bilemem malzemenin yapısını fakat eski bisikletlerin restorasyonu ile uğraşan birisi olarak alüminyumun hızlı ısı değişikliklerine ve zaman çok dayanmadığına şahit oldum. Eğilmeden kırıldığını, kırılan yüzeyinin kumlu bir yapıda göründüğünü gözlemledim. Ebetteki alüminyum bir çok şekilde alaşım olarak kullanıyor bisiklet özelinde çelikte değil ama alüminyumda bir çok kez bunu gözlemledim.

ben full kabon kullanıyorum kaza yaptım ön maşa kırıldı o zaman gördüm içerisinde zaten ince bir demir sac var teneke gibi ama çok ince. ağırda değil bisiklet 8200 gr.

İki alıntıya cevaben bir dönem özellikle maşalarda drop out dediğimiz jantın oturduğu bölgeler, çanak dediğimiz maşa kollarını bağlayan bölüm ve şaftın alüminyum olduğu modeller vardı. Çanak ve drop outlar ince bir karbon ile kaplı olduğu için dışarıdan full karbon gibi gözüküyor. Bu alanda gelişim arttıkça her parçanın karbon olduğu kadrolar çıktı. 2015 sonrası özellikle kadrolarda "carbon drop out" ibaresi her almaya başladı.

Bana göre karbon fiberin metallerden en büyük avantajı homojen değil heterojen yapısı. Metali değişik alaşımlarla daha esnek daha sert yapabilirsin ama karbon fiber değişik sertlik değerlerinden, değişik örüm şekillerine ve bu kombinasyonların kadro mimarisinde mühendisliğe çözüm üretecek biçimde yerleştirilmesiyle çok daha amaca uygun bir materyal. En basitinden monolog bir yapıda alt boru, alın borusu ve çeki borusunda sert rijit bir yapı kurarken, üst boruda hafif arka maşada titreşimi sönümleyen bir yapıyı kurmaya el veriyor.

Bir de işin hafifliği var ki imkanları dahilinde ağır bir bisikletten hafif bir bisiklete geçen kişi ilaha ki hamallık ediyormuşum der.
Ve bir de şekil verebilirlik olayı. Belki aerodinamik olarak amatör kullanıcıları çok etkilemese de tasarım yönüyle cezbeden tarafı var.
 
insanlar kulakdan dolma fikirlere daha çok değer veriyo, birde tabi karbon kadro almak kolay değil öyle avunmakta var işin içinde. ömrü kısa diyorlar ama ömrü tamamlanmış bir karbon yok. zaten 55 60 yaşında bisiklete binecek değilsinya. mezaramı gidecek bizle.
Şu resimde gördüğün kişiler birisi ben solda pembe forma ile 59 yaş, ortadaki kudret abi 64 yaşında bu resim tuekcell granfonda Beykoz, yarışı biriniz 2. Oldu ben kategoride 4 oldum
 

Dosyalar

  • IMG_20210613_195318_319.jpg
    IMG_20210613_195318_319.jpg
    122,9 KB · Okunma: 92
şekilde elbette önemli tabide, karbon kadroya pedala çöktüğünde ileri doğru atıldığı şöyle bir farkediyorsun hamallık çok bişey farketmedi 13 kg dı önceki kadrom. artı bide uci olması rüzgar direnci lastiğide dönüş direnci düşük bişey seçince 40 ortalama ile yol almak gerçekten zevk veriyo.

buna gerçekten sevinirim en sevdiğim şey bisikletlebinmek. hayalim emekli olduğumda türkiye turu yapmak acele etmeden tadını çıkara çıkara. yapabilirmiyom o yaşda diye düşünüyodum demekki olacak. teşekkür ederim bu bilgi için
Alt tabanı şimdiden iyi tutarsan, ileridede (emekli zamanı) herhangi bir sağlık problemin çıkmazsa neden yapamayasın ki. Örnek vereyim, 65-69 yaş kategorisinde bir abimiz 163 km, totalde 2 bin metre üzeri tırmanış olan bir yarışı 34-35 km/s ortalama ile bitiriyor. Tabiiki tek sürmüyor peletondan da faydalanıyor ama yinede güzel ortalama çıkartıyor. Ne gençler var o peletona tutunamayan.

Kısacası ne ekersen onu biçersin, sen temeli şimdiden sağlam tutmaya çalış.
 
60 yaşın üstünde yarışacak seviyede bisiklete binen birçok kişi var tanıdığım. Aktif olarak haftada 4-5 gün antreman yapıp yarışlara da katılıyorlar.
insanlar kulakdan dolma fikirlere daha çok değer veriyo, birde tabi karbon kadro almak kolay değil öyle avunmakta var işin içinde. ömrü kısa diyorlar ama ömrü tamamlanmış bir karbon yok. zaten 55 60 yaşında bisiklete binecek değilsinya. mezaramı gidecek bizle.
 
İşin profesyoneli değilim sizin kadar bilemem malzemenin yapısını fakat eski bisikletlerin restorasyonu ile uğraşan birisi olarak alüminyumun hızlı ısı değişikliklerine ve zaman çok dayanmadığına şahit oldum. Eğilmeden kırıldığını, kırılan yüzeyinin kumlu bir yapıda göründüğünü gözlemledim. Ebetteki alüminyum bir çok şekilde alaşım olarak kullanıyor bisiklet özelinde çelikte değil ama alüminyumda bir çok kez bunu gözlemledim.



İki alıntıya cevaben bir dönem özellikle maşalarda drop out dediğimiz jantın oturduğu bölgeler, çanak dediğimiz maşa kollarını bağlayan bölüm ve şaftın alüminyum olduğu modeller vardı. Çanak ve drop outlar ince bir karbon ile kaplı olduğu için dışarıdan full karbon gibi gözüküyor. Bu alanda gelişim arttıkça her parçanın karbon olduğu kadrolar çıktı. 2015 sonrası özellikle kadrolarda "carbon drop out" ibaresi her almaya başladı.

Bana göre karbon fiberin metallerden en büyük avantajı homojen değil heterojen yapısı. Metali değişik alaşımlarla daha esnek daha sert yapabilirsin ama karbon fiber değişik sertlik değerlerinden, değişik örüm şekillerine ve bu kombinasyonların kadro mimarisinde mühendisliğe çözüm üretecek biçimde yerleştirilmesiyle çok daha amaca uygun bir materyal. En basitinden monolog bir yapıda alt boru, alın borusu ve çeki borusunda sert rijit bir yapı kurarken, üst boruda hafif arka maşada titreşimi sönümleyen bir yapıyı kurmaya el veriyor.

Bir de işin hafifliği var ki imkanları dahilinde ağır bir bisikletten hafif bir bisiklete geçen kişi ilaha ki hamallık ediyormuşum der.
Ve bir de şekil verebilirlik olayı. Belki aerodinamik olarak amatör kullanıcıları çok etkilemese de tasarım yönüyle cezbeden tarafı var.

Tecrübenize saygım sonsuz, ben de bisiklet konusunda sizler kadar bilgi sahibi değilim:)

Son 4 senedir profesyonel sayılabilecek bir bisiklete sahibim. Hem bu bisikletle yaşadıklarım, hem internet vs gibi yerlerde okuduklarımı mesleki bilgim ile birleştirince elde ettiğim sonuç şu; bisikletlerin bu detaylı tasarımları problemin kökeni. Hafif olabilsin diye milim milim mühendislik yapılıyor ve bunun sonucunda çok narin, eğilip bükülemeden aniden kırılan, taş çarpsa binlerce liralık masrafa sebep olan arızalar ile karşılaşılıyor. Hafif olsun diye karbondan imal edilen kadronun fiyatı alıp başını gitmesin diye biraz orasından biraz burasından malzeme tasarrufu yapıyorlar, bu zayıf noktalardan kadro kırılınca "karbon kadrolar çabuk kırılır" deniyor...

Geçen gün burada gördüğüm bir konu vardı, bakım sonrası arka göbek civatası tam sıkılmadığı için bir arkadaşın göbek mili çöp olmuş, tekerlek 8 çiziyor. Belki göbeğin içinde de bazı sıkıntılara sebep olmuştur bu durum. Çok basit bir şey yüzünden bir sürü gereksiz masraf ve uğraş. Arabalarda, işbilmez ustaların hatalı müdahaleler yapması haricinde böyle bir şey görmezsiniz. Sadece yıpranma ve yorulmaya bağlı arızalar oluyor ve bunlar gayet tolere edilebiliyor, çünkü milim milim mühendislik yapılmıyor otomotiv sektöründe.

Tekrar bisiklete gelelim; dünyanın en basit ulaşım aracından bahsediyoruz. Ama ben buna rağmen şahsen detayların içinde kayboluyorum. Centerlock disk/vidalı disk, kaset dişli tipleri/oranları, zincir dahil hiçbir parçası birbirine uymayan 8-9-10'lu sistemler, hidrolik frenler/mekanik frenler, binbir çeşit kadro geometrisi ve cinsi, bir de markaların birbirine muadil farklı ürünleri var tabi... Bu kadar detay bu basitlikte bir araç için çok fazla. Üstelik bir de hafif tasarım yapabilmek için, üstte de dediğim gibi her detay milim milim hesaplanıyor. Tam bir karmaşa ve hataya inanılmaz müsait bir ortam. Araçlarda bu kadar detayı anlayabilirim ama bisiklet için anlayamıyorum.

Sonuç olarak bisikletlerin de evrim geçireceğini düşünüyorum ben ve bu evrim de elektrik ile olacak. Aman hafif olsun, aman şöyle böyle olsun diye binbir detayda kaybolmadan tasarlanan bisikletler kullanacağız ileride. Her bisiklet türü için, hafif olmasından ziyade ekstrem koşullarda dahi sağlam kalabilecek tek bir arka göbek imal edilecek mesela. Detay azaltılacak, güvenli tasarım yapılacak çünkü yetersiz insan gücüne destek olabilmek için elektrik motorumuz olacak. Pil teknolojisi gelişir ve bu dediğim olursa, burada kimse karbon ya da alüminyum diye tartışmaz:)

Ama tartışacak bir şey yine bulur ve bu sefer de pilleri tartışırız muhtemelen:)
 
Tecrübenize saygım sonsuz, ben de bisiklet konusunda sizler kadar bilgi sahibi değilim:)

Son 4 senedir profesyonel sayılabilecek bir bisiklete sahibim. Hem bu bisikletle yaşadıklarım, hem internet vs gibi yerlerde okuduklarımı mesleki bilgim ile birleştirince elde ettiğim sonuç şu; bisikletlerin bu detaylı tasarımları problemin kökeni. Hafif olabilsin diye milim milim mühendislik yapılıyor ve bunun sonucunda çok narin, eğilip bükülemeden aniden kırılan, taş çarpsa binlerce liralık masrafa sebep olan arızalar ile karşılaşılıyor. Hafif olsun diye karbondan imal edilen kadronun fiyatı alıp başını gitmesin diye biraz orasından biraz burasından malzeme tasarrufu yapıyorlar, bu zayıf noktalardan kadro kırılınca "karbon kadrolar çabuk kırılır" deniyor...

Geçen gün burada gördüğüm bir konu vardı, bakım sonrası arka göbek civatası tam sıkılmadığı için bir arkadaşın göbek mili çöp olmuş, tekerlek 8 çiziyor. Belki göbeğin içinde de bazı sıkıntılara sebep olmuştur bu durum. Çok basit bir şey yüzünden bir sürü gereksiz masraf ve uğraş. Arabalarda, işbilmez ustaların hatalı müdahaleler yapması haricinde böyle bir şey görmezsiniz. Sadece yıpranma ve yorulmaya bağlı arızalar oluyor ve bunlar gayet tolere edilebiliyor, çünkü milim milim mühendislik yapılmıyor otomotiv sektöründe.

Tekrar bisiklete gelelim; dünyanın en basit ulaşım aracından bahsediyoruz. Ama ben buna rağmen şahsen detayların içinde kayboluyorum. Centerlock disk/vidalı disk, kaset dişli tipleri/oranları, zincir dahil hiçbir parçası birbirine uymayan 8-9-10'lu sistemler, hidrolik frenler/mekanik frenler, binbir çeşit kadro geometrisi ve cinsi, bir de markaların birbirine muadil farklı ürünleri var tabi... Bu kadar detay bu basitlikte bir araç için çok fazla. Üstelik bir de hafif tasarım yapabilmek için, üstte de dediğim gibi her detay milim milim hesaplanıyor. Tam bir karmaşa ve hataya inanılmaz müsait bir ortam. Araçlarda bu kadar detayı anlayabilirim ama bisiklet için anlayamıyorum.

Sonuç olarak bisikletlerin de evrim geçireceğini düşünüyorum ben ve bu evrim de elektrik ile olacak. Aman hafif olsun, aman şöyle böyle olsun diye binbir detayda kaybolmadan tasarlanan bisikletler kullanacağız ileride. Her bisiklet türü için, hafif olmasından ziyade ekstrem koşullarda dahi sağlam kalabilecek tek bir arka göbek imal edilecek mesela. Detay azaltılacak, güvenli tasarım yapılacak çünkü yetersiz insan gücüne destek olabilmek için elektrik motorumuz olacak. Pil teknolojisi gelişir ve bu dediğim olursa, burada kimse karbon ya da alüminyum diye tartışmaz:)

Ama tartışacak bir şey yine bulur ve bu sefer de pilleri tartışırız muhtemelen:)
Bu pil tartışması hiç bir zaman olmicak muhtemelen.
Bu pil mil olaylari zaten bu forumdaki genel düşünceye ters.
Burdaki ana amaç kendi kas gucumuzle surmemiz.
Elektrikli vites sistemlerini de benim gibi cekici bulmayan kitle de çoğunlukta.
Pilli bisiklet surenler olayin ya f/p kisminda ya da saglik problemlerinden dolayi pilden destek alma ihtiyaci hissedenler.

Edit: insan gücü yetersiz değil. Azmeden yuruyerekte gider. Tasarimin daha basitlesme ihtimali cok az. Basit isteyen zaten fixie biniyor.
Saglamlik olayi tamamen malzeme muhendisligiyle alakali. Gelecek neler getirir bilinmez.
Bisiklette pahaliliginin maliyetlerden degil luks algisindan kaynaklandığını düşünüyorum
 
valla hiçde çabuk kırılmıyo hafif iniş bir yerde kafayı tam eğip ne varsa bastım tahmini hızım 65 70 km lerde kafayı kaldırdığımde ne göreyim önümde tır durmuş. seyir halinde düpdüz yol ne diye durduysa tam bisikletin gideceği yerde, birazda suç bende çok eğdim başımı 40 45 sn kadar eğik ilerledim yol düz kimse yok diye elim frene gitmeye kalmadı çarptığımda kafa tasım çatladı kan burnumdan şar diye döküldü. bi gözümün derecesi değişti 15 20 gün sonra düzeldi o halde sadece maşa kırıldı o kazadan sağlam çıkacak hiç birşey yok. içi dolu demir olsa yamulurdu.
Geçmiş olsun, Allah korumuş.
 
Bisiklete tek yönden bakmamak lazım. Bisiklet bir ulaşım aracı, bir eğlence aracı ve bir spor aracı. Kendi adıma bisikleti üç yönde de kullanıyorum. Ulaşımı mı bisiklet ile sağlıyorum, şehir içinde kullandığım bisiklet tam anlamıyla bir külüstür. Çukurlar umurumda değil, her yere basit bir kilitle bağlayıp bırakabiliyorum, yağmurda karda hep dışarıda. Eğlence ve spora gelince iş değişiyor. Hafta içi çalışıyor hafta sonu bisiklete biniyorum. Hafta içi de zaman buldukça trainerda antrenman yapıyorum. Yani yaşam sartlarının bana sunduğu oranda en üst seviyede formumu korumaya çalışıyorum. Kimse kendini kandırmasın bisikletin performansa ciddi bir etkisi var. Elinin altında bir çok bisiklet olan birisi olarak en basit örneğini vereyim. Web yazılım uzmanıyım Corelli'nin web sitesini yaptım buna istinaden ofise Corelli'nin karbon bisikletini hediye ettiler. (Bedava olmasa beş kuruş vermem) Benimkini servise çektiğimde el altında diye onu kullanıyorum. İşte o zaman görüyorum mühendisliğin, malzeme kalitesinin farkını.
Günümüzde bisikletlerin karbon yapılma sebebi öncelikli hafiflik değil rijitliktir.
Örneğin rüzgara karşı performans yapıyorsanız rublenizin 17-19 değil de 17-18-19 olmasını eğlersiniz. O zaman da 12'li 13'lü setim olsun diye bakarsınız.

Bisiklet ile otomobili karşılaştırmak aynı zamanda bisikletin geleceğinde motoru görmek de hata. Yukarıda yazdığım gibi bisiklet sadece ulaşım aracı değildir. Ülkemizde olmasa da büyük paraların döndüğü bir spor dalıdır. Elektrikli bisikletler bisikletin geneli kapsamaz çünkü motosiklet giye bir araç zaten var. Yine ülkemizde olmasa da otomobillerin değerlerinin normal olduğu ülkelerde üst düzey bisikletler orta düzey otomobillerle aynı fiyattadırlar. Ve kendi adıma bisikletimin değeri en iyisinden bir elektrikli bisiklet ile aynı olmasına rağmen bu bacaklar artık yeter demeden elektrikli bisiklet düşünmem.

Bir de şu kırılma olayı var. Kırılan karbonda gördüm alüminyum da. Kendi bisikletimi 2017 Eylül'de topladım. 50.000 km'yi geçti. Güncel ftp değerim 4.28 w/kg. Yeri geldi 4.8'e çıktı yeri geldi 4.0'a düştü. Bir sürü yarışa katıldı. 40 kms ile köpeğe çarptım, araç sıkıştırdı bankete girdim, daha bisiklet ile ilk turumda takla attım, ilk yarışımda kaza yaptım. Memleketin şartlarından 5.000 km'si çakıl toprak yolda geçmiştir. Grup sürüşü çok yapıyorum, bilen bilir çukura farkında girmek ile fark etmeden girmek farklıdır. Rampaları ayakta bisikleti dans ettirerek çıkarım. Hala ilk günündeki tadında duruyor. 🧿
 
Son düzenleme:
buna gerçekten sevinirim en sevdiğim şey bisikletlebinmek. hayalim emekli olduğumda türkiye turu yapmak acele etmeden tadını çıkara çıkara. yapabilirmiyom o yaşda diye düşünüyodum demekki olacak. teşekkür ederim bu bilgi için


Şu resimde gördüğün kişiler birisi ben solda pembe forma ile 59 yaş, ortadaki kudret abi 64 yaşında bu resim tuekcell granfonda Beykoz, yarışı biriniz 2. Oldu ben kategoride 4 oldum
Bence Irfan abi alinti yaptigim yorumunu bilgi icin degilde
Sanki su yorumunuza

("insanlar kulakdan dolma fikirlere daha çok değer veriyo, birde tabi karbon kadro almak kolay değil öyle avunmakta var işin içinde. ömrü kısa diyorlar ama ömrü tamamlanmış bir karbon yok. zaten 55 60 yaşında bisiklete binecek değilsinya. mezaramı gidecek bizle".)

kapak olsun diye yazmis gibi geldi bana. :koptum::koptum::D;)
 
Belli seviyenin üstündeki her yol bisikleti karbon, çelik, alüminyum ve bir kaç farklı malzemenin güzel bir bileşimidir.
 
Son düzenleme:
.........
 
Son düzenleme:
çok hoşuna gittiyse bidaha yazsın rica ette gülersin :koptum: :koptum:

çok hoşunaza gittiyse bidaha yazsın rica edin gülersiniz :koptum: :koptum:

Sayin 70 km/h ile demir yiginina yani kamyona carpan ve ölümlere meydan okuyan insan.

Ben size hic bir yormumda sen diye hitap emtmismiyim, tabiki hayir. Ayni zamanda sizinle asker arkadasi oldugumzu yada ayni sinif masasini paylastigimizi veya beraber bir masa da oturup cay ictigimizi de hatirlamiyorum. Bundan dolayi size tavsiyem, konustugunuz yabanci birisi size sen deme hakini vermeden senli benli o kisiyle konusmayin.


Saygilarimla

Hayirli aksamlar dilerim SIZE
 
Bende şunu okudum kanatlar hakkında. 5 yılı nereden buldu arkadaş bilmiyorum ama adamlar uçağın ömrünü yıllar değil basınçlandırma döngüsüyle ölçülür diyor. 5 yıl ile ölçülse, uçak 2 sene kullanılmazsa demekki 3 yıllık ömrü kalıyor , kötü yatırımmış uçak yaw. :koptum:
Çelebi yer hizmetlerinde çalışan arkadaşımdan aldığım bilgidir
 
Geri