Türk Bisiklet Endüstrisinin Ulusal Kurtuluş Savaşı

@fahrettin akansu
evet takip ediyorum ve çok güzel buluyorum. columbus çeliğinden, ultegra setli ve karbon maşalı modeli 3345 tl'ye üretip satacaksa hemen bir sipariş geçerim

Fiyatlar (01.02.2019)
* KDV hariç fiyatlardır
* Komple bisiklet fiyatları kullanılacak olan ekipmana göre değişeceğinden lütfen soulriderframeworks@gmail.com adresinden iletişime geçiniz.

Yol Bisikleti Kadro Setleri (Jant Fren) —– 5200TL
Neler dahil?

• Kişiye özel geometri ve tasarım
• Columbus Zona çelik borular
• Standart BSA veya T47 orta göbek
• Ful karbon tapered (1 1/4″ – 1 1/8″) maşa
• Cane Creek 40 / Columbus Compass furş seti
• Tek Renk + logo

Ekstra Seçenekler

• Columbus Life Borular + 600TL (300gr’a kadar hafiflik)
• Disk Fren +600TL
• Columbus Futura maşalar +750TL
• Syntace x10 Paragon Machineworks X12 Drop-outlar +500 TL
• ISP çelik (entegre sele borusu) + 400 TL
• ISP karbonfiber (entegre sele borusu) + 600TL
• İki renkten fazla detaylı tasarım ve boyama + 500TL ( tasarıma göre değişiklik gösterebilir)
• İçeriden giden kablo geçişi (paslanmaz çelik boru hattı ile) +150TL (her bir hat için)
• Özel Üretim Çelik Maşa : +400TL

e iyi de kim yapacak bu kadar işi ?

Benim bildiğim Türkiye'deki yerli bisiklet sanayisi şu şekilde:

- Korel Alüminyum ham alüminyumdan 6061 alaşım üretiyor. Bu alaşım ile Corelli markası altında T6 fırınlarda Kadro, jant seti, gidon, gidon boğazı, sele borusu, sabit maşa üretiyor ve bu parçaları ithal yürüyen aksam ile birbirine monte edip komple bisiklet üretiyor.

- Bisan alüminyum alaşım borulardan kadro üretebiliyor. Unibike fuarında Bisan genel müdür yardımcısı ile konuştum. Fabrikasında karbon kadro üretimi için gerekli altyapı çalışmalarının yapılmakta olduğu bilgisini aldım.

- Sora Tekstil bisiklet için forma üretiyor.

Bisiklet vites, aynakol, fren, amortisörlü maşa gibi mekanizmaların Türkiye'de yerli sermaye ile üretilme çalışmalarının yapılması gerekiyor. Kısa vadede de yerlilik oranı yüksek olan Bisan ve Corelli ürünlerinin teşvik edilmesi gerekiyor.

Forumda yine geyik başlamış.

@turbotx150
Corelli iyi kalitede Kadro, jant seti, gidon, gidon boğazı, sele borusu, sabit maşa üretemiyor en kötü ritchey kalitesinde üretmesi gerek boyası da iyi değil ihraç için yeterli değil

Bisiklet vites, aynakol, fren, amortisörlü maşa gibi mekanizmaların Türkiye'de yerli sermaye ile üretilme çalışmalarının yapılması için çine bisiklet ve parçaları için %100-200 vergi konulması gerek böylece çinden ürettirip satmak ile burada üretmek aynı maliyetde olsun ki üretim yapsınlar .Mekanik parçaların Türkiye'de üretilirse daha kaliteli üretilebileceğini düşünüyorum . Çünkü Lamborghini Ferrari gibi markalara bile bu ülkeden parça gidiyor .
Renault Megane 4 %80+ olarak yerli parçalarla üretiliyor bu imkansız olan bir şey hiç bir ülke bunu yapamaz.

gümrük vergisi konulması şart avrupadan ithal-ihraç bisikletlerde gümrük vergisi sıfır buda büyük bir avantaj ve avrupada bisiklet kültürü burası gibi düşük değil yoğun .

Bisiklet kültürü yok devletin bunun içinde lafdan başka bir şey yaptığı yok . EuroVelo gibi bu ülkede yollar yapsalar en az 500.000 bisikletçi gelir . Bu ülkenin her yerine turistler geliyor beton şehir ankaraya bile turistler geliyor geziyor Anıtkabir haricinde pek bir şey yok bana göre . Bu potansiyeli iyi değerlendirmek gerek

Gümrük vergileri, korumacılık ve devlet planlı özel sektör üretimi bizim ekonomik yapımıza uygun değil arkadaşlar. Artık 70lerde yaşamıyoruz. Farklı bir dünya var.

Şöyle bir özetlemek gerekirse;

Hammaddeyi ve enerjiyi dışarıdan alıyoruz, işçiliğimiz verimsiz, teknolojimiz dışa bağımlı. Ayrıca artan nüfusumuz ve bununla birlikte kişi başına geliri artırmak isteğimiz var. Bu durumda hem maliyetimiz yüksek olurken hem de üstüne kar marjlarımızı da giderek yükseltmemiz lazım. Dolayısıyla üreteceğimiz ürünleri sırf maliyet sebebiyle bile dışarı satamayız.

O zaman içeri satmamız lazım. Beyaz eşya veya mobilya olabilir belki ama bisiklet için iç talep bizim onda birimiz büyüklüğündeki ülkelerden bile zayıf. Trafik berbat, istersen dünyadaki en iyi bisikletleri üret satamazsın iç piyasaya bundan fazla.

Bu durumda değil mutlak, mukayeseli üstünlüğümüzün bile olmadığı bir sektöre üretim kaynaklarını yönlendirecek şekilde bir teşvik politikası anlamsız olur. Kaybedilecek bir savaş bu. Sadece bizim için değil Amerika ve Avrupa bile kaybeder. Kazanacağımız maçları oynayalım biz.

Biliyorum biraz devrim arabalarının hikayesine benzedi ama durum bu.

Son zamanlarda üretim ekonomisi lafı epey trend oldu. Ancak herkes aynı şeyi mi anlıyor pek emin değilim. Üretim illa fiziksel üretim değildir. İcabında uydurulmuş bir hikaye bile topluma ciddi katkılar sunan bir üründür. Sanat ve bilim, yaratıcılığı ve tüketimi besler. Yıldız savaşlarından, yüzüklerin efendisinden, taht savaşlarından kaç yüz bin kişi ekmek yedi ve yemeye devam ediyor bir düşünün. (Bu aynı zamanda sanatı ve bilimi neden baskılamamak gerekliliğini de açıklıyor biraz) dolayısıyla fiziksel üretim şart değil belki, ancak bir şeyleri yaratmak ve satmak şart. satamayacağınız bir şeyi de üretmek ancak bir hobi olabilir diyebiliriz.

Bisikletin hayatımıza daha çok girmesini istiyorsak bisikleti çinde yaptıralım, ama tasarımını ve nihai satışını burada yapalım. Bu da ancak kullanımını özendirerek olur. Hiçbir bisiklet firması ne kendi başına nede topluca bunu sağlayamaz. Bunun kısa vadede tek yolu arabayı hayatımızdan olabildiğince çıkarmak. Araba kullanımı yok olursa zaten ekonomik olarak da rahatlarız, bisiklet talebi de artar.

@Mehmet Metin Levent
Ne yapalım hocam, ölelim mi hep birlikte? Kamyonun içindeyiz hepimiz. Konuşulmalı tabi ki böyle şeyler. Boş konuşsak bile konuşalım. İyi bir fikir üretmek için çok sayıda fikir üretmek gerekir. Dedikleri gibi karamsar durumlar yoktur karamsar insanlar vardır.

@fahrettin akansu
Yasin ( soulrider bike frame ) gercekten masallah cok gelistirdi isini. Inşallah daha buyuk sayilarda uretime girip maliyetlerini dusurecek bisiklet kadrolari uretmek kismet olurda insanlar kurtulur tayvan kadrolarindan .

@ippon

Soulrider var. Hatta kişiye özel yapıyor.

@Darth_cyclist
Nankörlük etmiyoruz. Ama corelli nin elle tutulur bisiklet fiyatlarida üçüz degilki. Hadi yurt dışı bisiklet parca vs vergilerle o fiyat oluyor. Yerliler neden fahiş fiyat çekiyor.

@runaway60 olay sadece korel aş veya diğer firmalar değil sorun bizde öyle bir bastırılmış ve alıştırılmışızki biri yerli imkanla bir şey üretse hemen o tu kaka oluyor fiyat fahişdir değildir o ayrı mesele durumun asıl özeti bu bana göre.

@fahrettin akansu

Türkiye'de "kişiye özel" el yapımı bisiklet kadrosu üreten iki firma var biri Souldider diğeri ise Brelis. İkisi de gerçekten sanat eseri niteliğinde kadrolar üretiyorlar. Bütçesi uygun olan dostlarımız iletişime geçip yaptırabilirler. Ayrıca Bisan kişiye özel fixed gear kadrosu yaptırıyor.

Konu güzel niyet güzel ok,
-ama gerçekleri göz önünde tutmak gerekirse;

Türkiye'de sportif sektörlerde marka distribütörlüğünü üstlenen kurumların ve ülkedeki üreticilerin çoğunluğu,
uzaktan yakından ürünlerinin kullanıcıları değiller, hatta alakaları yok, esnaflık zihniyeti ile bugünlere kadar geldiler.
Bu kurumların bazısında bisiklete binmenin kadınlar için ayıp olduğu görüşüyle yetiştirilmiş insanlar dahi var.
İçerisinde bulunduğumuz coğrafyadaki eksiğimiz sportif faliyetlerin bir kültür olmaktan uzak olmasıdır. Öncelikle bunun bir kültür olması gerekiyor

Siyasi duruş ve görüşlerimden bağımsız olarak yazıyorum;
Maalesef ki pazar o kadar küçük ki devletin herhangi bir teşvik yapması için konunun açılmasını dahil sağlayacak bir durum yok yönetimsel tarafta.
Bu demek değil ki konuşmayalım, talepte bulunmayalım, tabiki çaba gösterelim.
ama bu sporun en fazla konuşulduğu Türkçe içerik sunanın büyük forum bile en üst sezonunda ülkenin içerisindeki web trafiğinde 1800'üncü sırada.

Ülkenin namusu gibi savunulan futbol'da bile çoğunluğu sportiflikten uzak izleyici kitlesi ile boş trafik sağlanmakta.
web trafiğinde ülkede 45. sırada olan futbol odaklı spor sitesinin, dünyadaki futbol odaklı web siteleri arasında 3. sırada olduğu,
-ama buna karşın ülkemizde kıyafet ve ayakkabı satışının dipte kaldığı,
kimsenin futbol oynamadığı ama konuştuğu eleştirdiği bir oyalanma aracı konumunda, keşke kültür diyebilseydim.
---

Bisiklet markası olmanın başlangıcı bir kadroyu tasarlayıp, üretip doğru komponentler ile sunmaktan geçiyor.
başka ülkelerde üretilen kadro ve donanımı fabrikada, serviste tork anahtarı bile kullanmadan toparlayıp,
"%100 yerli/milli sloganlarıyla teşvik toplamak için"
üst düzey bisikletler de bu ülkede üretilebiliyor diyerek esnaflık yapmak bana göre sahtekarlığın tavan noktasıdır.

Zaten belirli alışveriş sitelerinden daha uyguna daha iyisi olacak şekilde istediğim donanımı seçip,
adresime gelecek parçalar ile ben de toplayabiliyorum, üzerine markamı bassam yerli ve milli olmuyor ama...
---

Donanım üretmek gibi yel değirmenlerine kılıç çekmeye benzeyen bir macera ne kadar doğru tartışmak bile yersiz.

Dünyada sayısı iki elin parmaklarını zar sor geçen çekiş kontrol sistemi /grupset üreticilerinin 3 tanesi adetli satış yapabiliyor.
Campy geçmişten gelen kökleri ile ayakta aynı zamanda kendi markası ve alt markalarının tekerlek setleri ile kazanıyor.
Shimano olta üretiminden daha fazla kazanıyor ama bisiklet sektöründeki en adetli marka konumunda.
Sram aynı zamanda RockShox, Quark, Zipp, Truvativ gibi sektörde iyi konumda markaların sahibi.

Bu üç markaya ek, zaten köklü donanım üreticisi olan FSA ve Rotor da piyasadan pay kapmak için grupsete yönlense de;
iki markanın grupsetlerini üst seviyedeki çoğu sponsorluk sebebiyle seçilmiş sınırlı bisiklette görebilmektesiniz.

Bu noktada ülke içerisinde bu yazdığım markaya rakip olabilecek düzeyde;
pazar, üretim ve kullanıcı deneyimi olan ve ar-ge kapasitesini kanıtlamış birisi/leri olduğunu sanmıyorum,
bunlar benim kişisel görüşümdür ama 3-5 yılda çalışarak kazanılabilecek yetiler olmadığına hakimim.

@BF Okuru

Yazının ilk kısmında da açıkladım. Küresel dünya düzeni değişecek. 70 ler geri dönecek. Bütün ekonomistler bu konuda aynı fikirde.

Yorumunuzda mevcut durumu çok güzel özetlemişsiniz. Fakat bu durum gelecekte böyle devam etmeyecek. Yerli üretim için tarihsel bir fırsat yakalayacağız. Firmalarımız buna hazırlıklı olmalı.

@fahrettin akansu

Yorumunuzdaki fikirlere eksiksiz katılıyorum.
İç pazarı canlandırmadan olacak işler değil bunlar.
Bu yazı bir seri yazı dizisinin ikinci yazısıdır.
İç pazarı canlandıracak toplumsal devrim niteliğindeki hamleleri özetlediğim yazıyı dana önce bu yazının altındaki yorumların birine atmıştım.
Gözünüzden kaçmış olabilir.
(link)
Yukarıdaki yazımı bu yazının ikincili olarak değerlendiriniz.
Türk Bisiklet Endüstrisinin Ulusal Kurtuluş Savaşı yazısı bu yazının devamı niteliğinde.

70ler geri gelirse ve üreticiler bu fırsatı değerlendirirse ürettiklerini kime satacaklar? Mevcutta çinde ucuz maliyetle üretilen bisikletleri bile alamayan veya trafik nedeniyle almayı tercih etmeyen yurtiçi müşterilere mi?

Herşey boş biz altay tankından,uçak gemisinden yerli oto ve motordan fırsat bulursak.. bir gün bisiklette üretiriz trek,giant hatta pinarello gibi bisikletler hatta fahiş!! fiyat diyen bisikletcilere dura ace di2 donanımlı disk frenli bisikletleri 1500-2000 tl arası satarsa firmalar ohh tadından yenmez.

Bence yerli silah sanayine yatırım yapmak yerli bisiklete yatırım yapmaktan çok daha mantıklı. Ürünleri satacağınız bir müşteri var en baştan.

Sorunumuz bisikletin üretilmemesi değil kullanılmaması. Yerli bisiklet kullanımı artırmaz. Bu talep de üreticiye yetmez.

@BF Okuru

Yukarıda da belirttim. Bu yazı bir seri yazının ikincisi... Birincisini tekrar atıyorum aşağıya.
Bu birinci yazıdaki nesnel koşullar toplumsal alanda sağlandıktan sonra kademe kademe yerli üretime geçilecek.
Benim kişisel tasarımım böyle. İstirham ediyorum. Aşağıdaki linkten ilk yazıyı da okuyup değerlendiriniz lütfen.

(link)

Yazınızı okudum, kim bir şey diyebilir ki, keşke olsa. Kim istemez ki herkes bisiklet kullansın ve tüm bisikletleri de burada yapalım.

Tabi ki bisikleti toplum hayatına entegre ettikten sonra yerli üretim desteklenebilir, hatta desteklenmese bile kendi kendine bile şimdikine göre daha çok gelişecektir. Ancak burada aman dışarıya para gitmesin diye yola çıkılınca nihai sonuç beklendiği gibi olmuyor. Ülkeler arası ticaret faydalı bir şeydir. Toplumun kaynaklarını doğru yerlere kanalize etmesi lazım.

Diğer taraftan ilk adım dediğiniz bisikleti toplum hayatına sokmak kısmı üzerine epey düşünmek gerekir. Hollanda’da da bu birden olmamış. Bu kısım yerli üretimden daha zor ve öncelikli bir konu.

Japon saat sanayi için bir şehir efsanesi vardır. Sanayi kendini dünyaca ispat edene kadar, her japon bütçesine göre her yıl bir saat aldığı söylenir. Dışarıdan talep gelene kadar, yerli üreticinin yerli tüketici tarafından yada devlet tarafından desteklenmesi gerekiyor. Bizde 30 yıldır gözlemlediğim, parayı birşekilde bulan adam yada adamlar, ilk önce evli oldukları eşlerini boşayıp ergen hayalleri ile parayı çarçur ediyor. Sonrası zaten hüsran. Ülkesini seven, işine tam odaklı bir ekip işi bu başlıkta hayali kurulan. Yerli üretici nassolsa ülkede alan var üreteyim uydurduk birşey tasarım ve argeyi ucuza getireyim dediği anda, malını bir kaç yıl satar, sonra da batar. Sabır ve kararlılık işi bu iş.