@bisikletgundemi
Harika bir yazı olmuş.
@bisikletgundemi
Aslında temel olarak kastettiğim bu. Tunç Soyer'in yaptığı bu kadardır. Ne eksik, ne fazla. Bu bir simgedir, burdan yola çıkıp "hadi İzmir'i 1 ayda bisikletli cennetine çevir" denmemeli, zaten tek başına yapabileceği de bir şey değil. Zaten Tunç Soyer'in bisiklete biniyor olması da tek başına "hadi herkes bisiklete binsin" reklamından ziyade, devlet kaynaklarının kısıtlı kullanımına gönderme de var. Ama bu bile bir şeydir.
Ben sadece Tunç Soyer'in bisiklete binmesini samimi buluyorum. Bisikletin 3 gün önce özel kaleme aldırılmış bir market bisikleti olmaması, hatta markasının Orbea olması bile samimiyetine inanmamı sağlıyor. Ama işte tek başına anlam ifade etmiyor; bir yerden başlangıç sadece, ama bundan ötesi bisiklete binmekle tek başına olacak iş değil, bütün bir kentin, bütün paydaşlarının dahil olması gerekiyor.
Yalova bisikletle ulaşımın en yaygın olduğu illerden birisidir. Son yıllarda trafiği iyice rezalet hal aldı, oysa bisikletle Yalova'da her işinizi halledebilirsiniz. CHP'li belediye başkanı geçen dönem seçimi kazanınca, ilk yaptığı iş ana caddedeki bisiklet yolundaki dubaları kaldırmak oldu. (Esnaf şikayetçiydi dükkan önüne müşteri parkedemiyor, mal indiremiyoruz diye; kendi de esnaftı zaten) Ne oldu şimdi, o ana cadde hala leş gibi bir trafiğe sahip, arabalar bisiklet yoluna direkt parketmeye başladı, nihayetinde zaten arabayı parkedecek yer de kalmadı. Peki belediye başkanı bundan rahatsız mı? Yoo.
Açıklamaya bakın şimdi: “Biz bisiklet yollarını kaldırmadık, sadece dubaları kaldırdık. Seçim döneminde Cumhuriyet Caddesi esnafından aldığım talep buydu. Bunu yerine getirdik. Ama ben de arabaların park yeri olsun istemedim. Araçlar park etsin diye dubaları kaldırmadık. Bununla ilgili önerilerinizi dinlemeye hazırım" İşte bu -devasa saçma ve yanlış- öngörüyü ancak bisiklete binmeyen birisi yapabilir. Bisiklete binmek bu yüzden simgesel olduğu kadar önemlidir.
Tek başına hiç bir anlam ifade etmez evet. Ama bir karar anı gelir, çok şey farkettirir.