@efeballiGenel olarak size katılıyorum (bikecalculator.com link için teşekkürler). Ancak, hava direncinin hızla artması yanında, kadans limitine yaklaşmanın da güç çıkışına etkisi var. Bahsettiğiniz hızlar yaklaşık 124-125 kadansa karşı düşüyor. Farazi bir örnek vereyim; vakumda veya arkadan sizle aynı hızla esen rüzgarda, 124 kadansla 53/11 çevirerek 80 km/s yapıyorsunuz. Hava direnci sıfır civarı. Kadansı istikrarlı olarak daha nereye çıkarabilirsiniz? Bırakın çıkarmayı, sıfır hava direncinde o kadansı ne kadar sürdürebilirsiniz?
Hava direnci ve optimal kadanstan uzaklık, birbirini maskeleyen iki ayrı faktör. İnişte çevirmekle çevirmemek arasındaki fark az olabilir ama, bunun ne kadarı hava direnci yüzünden, ne kadarı kadans tavanına yaklaşmış olmak yüzünden? Bunu anlayabilmek için en pratik yol bence şu: Mesela bisiklet sakin havada %10'luk meyili pedalsız inerken (droplarda normal sürüş pozisyonunda) diyelim ki 90 km/s yapıyor olsun. Top vites, optimal kadansta (o da 90 olsun) bu hız yapılabilecek şekilde ayarlanır. Yani top viteste 90 kadansta 90 km/s gidiyor. İşte o zaman inişte pedala abandığınız zaman hız ne kadar farkediyor, o mühim.
Başka bir açıdan; hava direnci ile sürücünün güç üretimi belli bir hızda birbirini dengeleyecek ve daha fazla istikrarlı hız yapamayacaktır (geçici ataklar vs konu dışı). Hızın bu "doyma noktası" ölçülürken, kadansın optimal bölgede olması gerekir ki, sadece hava direncinin etkisi görülebilsin. Yani sporcunun gücüyle havanın direncinin birbirine eşit olduğu nokta, sporcunun tam performans (optimal kadans, optimal istikrarlı kuvvet) gösterebildiği bölgede olmalı. Yoksa sporcu hava direncine karşı değil, kendi vücuduna karşı savaşıyor demektir.
Buradan şu çıkıyor: Bir pro'nun optimal kadansı nedir bilmiyorum - mesela 100? Pro'ların kullandığı 53/11'de 100 kadans ile 28" jant 64.5 km/s yapıyor. Şimdi bu bir pro için çok düşük bir hız. Yani adam 65'in üstüne çıkmak için ya aşırı kadans yapacak, veya pedalı bırakıp gidona yatacak. Sonra da şunu diyecek: "çevirsem de çok farketmiyor zaten". Ben de diyorum ki: "hava direnci olmasa da daha hızlı çeviremeyecek zaten". Çünkü rakibi %25 hava direnciyse, %75 kendi vücudu (kadans tavanı).
Sonuçta bence top vites öyle olmalı ki, yollarda-yarışlarda sıklıkla karşılaşılabilecek "kolay şartlarda" (mesela %10 eğim, 30 km/s arka rüzgar?) sporcu devamlı üretebileceği gücün tavanındayken optimum kadansı aşamasın. Yani arkadan 30 km/s rüzgarı alarak %10 meyilden aşağı inerken tam güç basacağım, bisiklet o güç ile daha fazla hızlanamıyor olacak (hava & mekanik direnç denge noktasına ulaşacak) ve kadans saati o esnada optimal kadansı (mesela 100 rpm) gösteriyor olacak. Bu, bilimsel olarak bir çerçeveye oturan, bir mantığı olan top vites hesaplama yöntemi gibi duruyor bence.
Öte yandan pro'ların da bir bildiği var ki, 53/11 top vitesle yetiniyorlar. Anlayamasam da kabul ediyorum.
CX yarışları konusunda haklısınız. Ben CX'in yarış dışı kullanımını düşünerek yazmıştım ama aletin anavatanı çamur.
Kim bilir belki bir gün Rohloff veya Alfine hub CX'ler de görürüz.
@Ferhat KöseFerhat bey, gerçekten pro'ların bir bildiği olmalı ki 53/11'in üstüne çıkmıyorlar. Ve her ne kadar hesap kitap mantık vs. diyerek baklava tepsisi gibi ayna hesapları yapıyorsam da, pro olsaydım ben de 53/11'de karar kılacaktım büyük ihtimal.
Belki de ben sporcuyu robot gibi görerek hesaplıyorum ve her şart altında daima optimum kadansta pedal çevireceğni varsayıyorum. Oysa belki de dediğiniz gibi kısa inişlerde aero pozisyon alarak biraz dinlenmesi daha verimli oluyordur.
Aero pozisyonun ne kadar etkili olduğunu ben de bizzat denedim. Tur bisikletimde (drop gidon) hiç üst boruya oturmadım ama, üstüne yatarak çok kullandım. Uzun yolda oturuş pozisyonumu fren niyetine kullanıyorum. Bisiklete yapıştığım zaman 100 ile ineceğim rampayı, dikildiğim zaman 65-70 ile iniyorum. (Bu arada rekorum 111 km/s dir - yokuş aşağı 30 kilo yükle. Benim adım hıdır, elimden gelen budur.
)
@Gökhan TorosFilmin koptuğu yer de burası zaten. Talep yok, arz yok.
Belki ön ve arka aktarıcıların daha büyük T kapasitelileri kullanılabilir ama, sanırım onlar da yarış tipi olmadıklarından seri kullanımda sıkıntı çıkarabilirler mi diye düşünüyorum (mesela vites geçişinin yavaş olması gibi).
Kadans aralıkları hakkında; bazı pro'ların ön aynaları "yarım adım" olarak kullandıklarını okumuştum bir yerde. Yani iki ruble dişlisi arasında yarım vites niyetine, birbirine çok çok yakın iki ayna yaprağı kullanıyorlarmış. Tabi kadans zıplamalarını minimize edelim derken vites aralığı iyice daralıyor, o başka.
Rubledeyse, 11 civarında minimum 1 diş arttırım bile %9.1 fark ediyor. Ve bunun çaresi de yok.