Bugün, bulunduğum şehrin Ankara, İstanbul gibi trafiği çok olmasa da, kısa aralıklarla üç defa (araçlarla) kaza atlattım.
1- Hastane önünden çift şeritten gidiyorum. Hastane kapısından çıkan yeni nesil bir Merso şakkkk diye yola fırladı ki aramızda 10 metre yok... Göz göre göre girdi, ben frenledim o frenledi. Yan koltuktaki abi! elini kaldırıp "ne yapıyon beee" gibi bir hareket çekti; ben gülümsedim ama maskeden dolayı sadece bakışım göründü. Dedim ki kendime "hastanedne çıkıyor, belli ki kafası bulanık, boş ver". Tabi olaya şahit olan mersonun arkasındaki araçlar, mersoya el kol hareketi yaptı, kızıp ve bana yol verdiler. Teşekkür ettim.
2- Yola devam ettim. Biraz moral bozuk, dedim doğayla baş başa kalayım azcık. Hastaneden çevre yoluna girdim. İlerde kavşak var, şehir bitti. Döneyim derken araçların arasında kalakaldım. Kırmızı ışıktayız. Diğer yola baktım, halen yayalara kapalı yani zamanım var. dedim ki kendime, kaldırım yanına yanaşayımda ,araçların ortasında durup yolu işgal etmeyeyim; onlarda rahat çıksınlar hani... Maksatdım bu. Yandaki aracın önünden kaldırıma doğru geçerken birden araç hareket etmez mi? Bastım pedala, az kalsın arka teker yamuluyordu. Arkadaki araçlar tabi seyirlik... Yanaştım araca cama işaret ettim, açtı. Dedim ki "kusura bakma, trafiği kitlememek için yan tarafa geçmeye çalışıyordum." O da bana "sen kusura bakma, araç otomatik, kendi hareket etti" dedi. Arkadaki araçlar kavga beklerken, biz selamlaşıp ayrıldık.
3-Çıktım yukarı, oradan daldım şehir içine doğru... 25-30 gibi hızla giderken yanımda bir araç (İstanbullu) tereyağından kıl çeker gibi beni resmen "yalayarak" geçti ama ne geçiş. Koca jeep. Aramızda sanırım abartmıyorumdur bir karış yok gibiydi ama o mesafe ayna kısmını geçtikten sonra oldu. Adam o kadar sakindi ki! Bende böyle sessizce baktım o birkaç saniye... Yemin ediyorum içim huzurla doldu o an

Hani ölümün nefesi korkunç falan derler, yalan. Araç lüks olunca, o nefes çok tatlı oluyor. Geçtikten sonra aklıma Al Yazmalım filmi geldi. Bende arkasında filmdeki gibi bağıracaktım "Ga... İstanbullu" diye ama "ışığı görünce" nutkum tutuldu tabi. Yine kendime dedim "Adam İstanbullu, hakkını veriyor arabanın".
Demek istediğim, ister virüs zamanında olsun ister normal zamanda, anladığım şudur ki arkadaşlar: eğer donanımlı iseniz (kask, eldiven, buff, şort/kapri/tayt, maske vs.) araçlar "
sizi dikkate" alıyor. Gıcıklığına üzerime sürende oldu ama genel olarak donanımlı olmak hem dikkate alınmayı sağlıyor ve ortamda kabul görüyorsunuz, hemde sağlık için şart.