Scudo Sports

Küresel ısınma ve dünyamız.

Yetişin doslarım ülkem gidiyor, dünyam gidiyor. Bir çoğumuz arkasından el sallarken, birçoğumuzda gitmesin diye yalvarıyoruz. Bu duruma kesin olarak DUR dememiz imkansız değil, azda olsa uğraşmak bence tüm vatandaşlarımızın boyun borcudur. Ben bu seneki projem için bu konuyu ele aldım. İnanıyorum ki sesimi duyurabilicem. Amacıma adım adım yaklaşmak çok mutlu edecektir beni. AMACIM; Gün geçtikçe yüzünü gösteren “KÜRESEL ISINMA”, bunun beraberinde getirdiği “KURAKLIK”, sahiplenesi bir yalnızlığa terkedilmiş “DOĞA”, geçmişimizin saklı labirentlerinde atalarımızın izini süreceğimiz “TARİH”, zamana direnen ve yaşam fonksiyonlarını diriltmek istediğimiz “KÜLTÜRÜMÜZ”dür… Amacımız, bu konulara dikkati çekip, bu gerçekliklerin var olduğundan herkesi haberdar etmek. Dünya 5 milyar yaşını doldurma evrelerindeyken, bu ihtiyar dostumuza biraz daha iyi davranmak gerektiği kanısındayım. Bunca yıldır bizleri cömertçe bağrında barındıran Dünya’ya acaba borcumuzu ödeme vakti gelmedi mi? Çoktan geçti de yankılarını dinliyoruz yapılan hataların! Dolayısıyla “SIFIR YOK OLUŞ” un varlığını zihinlere kazımaktır amacımız. LÜTFEN SESSİZ ve ÇARESİZ KALMAYALIM.. Sevgiler...
 
Scudo
Merhaba,

O kadar çok şey yapmalıyız ki :(

Önce, kendimize, binebildiğimiz kadar bisiklete binme sözü vermekle bir başlangıç yapalım. Ondan sonra ailemizin fertlerine bunu aşılayalım ve çevremize yayalım. Başka neler mi?

- Tüketim toplumu olmaktan bir an önce çıkalım.
- Toplu taşım araçlarını kullanmaya azami gayret gösterelim.
- Kullandığımız klasik enerji kaynaklarının Güzel Dünyamız'ı yiyip bitirdiğini, böyle bir sonu istemediğimizi unutmayalım. Alternatif, temiz, ekonomik enerji kaynaklarını kullanmaya gayret edelim (Güneş ve rüzgar enerjisi gibi).
- Geri dönüşüme uygun malzemeleri tercih edelim.


Buna benzer birçok şey yazılabilir... Hepimizin aklından çıkarmaması gereken gerçek şu:

4.5 Milyar yaşında olan Dünya'nın bu kadar sene problemsiz varlığını sürdürüp son 100 yılda insanlar tarafından bu kritik evreye getirilmesi gerçeği.

Gökbilimde yapılan en modern çalışmalar Dünya gibi bir gezegenin varlığını ortaya koyamamıştır. Bize en yakın yıldız, ki bu yıldızın çevresinde gezegen yok, 3.26 Işık Yılı'dır. Yani günün birinde Işık Hızı ile hiç durmadan gidebilen bir uzay aracı ile o yıldıza 3.26 yılda ulaşabiliriz. Tabii Einstein İzafiyet Teorisi gereğince de insanların fizyolojik olarak bu hızda yolculuk etmesi imkansız görünüyor. Son yıllarda çevresinde gezegen olan çok sayıda yıldız sistemleri bulundu. Fakat bunlar o kadaaaar uzak ki uzaklıklarını verip moralleri daha fazla bozmayalım. Gezegen bulmak ta yetmiyor. Dünya gibi uygun atmosferi, ekolojik ortamı olacak vs vs.

Özetle;

Gidecek yer yok arkadaşlar!, Ay, Mars vs projeleri de sorunu çözmeyecek, kim fanus içinde bisiklete binmek ister?

Gelin bu gezegeni korumak için elimizden geleni yapalım. Herkesin yapabileceği çok basit şeyler var...

Saygılarımla
 
Kusuruma bakmassanız birşey söylemek istiyorum ben bir çevre gönüllüsüyüm ama ben hiç bir zaman buranın bir bisikletforumu olduğunu unutmadım,kısaca bisiklet forumunda bisiklet konuşulur diye düşünüyorum ama abilerimiz bu konuyu açmışlar ve çokta güzel yapmışlar. Bisiklet forumunda bisiklete kapılmak doğal olsa gerek.
 
Merhaba Selçuk, Bisiklet Forumunda bisiklet ana konudur. Ama bu Sporu gerçekleştirmek için iklimlerinde azda olsa önemi vardır. Bu konununda bisiklet ile alakalı olduğunu düşünüyorum. Biz bisikletlerimiz ile gezerken güzel yerleri görmeyi arzulayan ve seven insanlarız. Gelecek içinde bu konuları konuşmamız yanlış olmaz. Ayrıca güncel haberler kısmıda bu konular içindir. Sevgiler...
 
1 Mart'ta dünya 5 dakikalığına duracak!

Küresel ısınma konusundaki kampanyalara destek için 1 Mart'ta, tüm dünyada ortak bir eylem gerçekleştirilecek. Dünyanın her yerinde yerel saat farkı gözetilmeksizin 19.55-20.00 arasında tüm enerji kaynakları kapatılacak.

Değerli forumdaşlarım bizlerde bisiklet ve doğayı seven bireyler olarak bu eyleme katılalım,katılımın fazla olmasını sağlayalım.Hepinize teşekkür ederim.
 
Evet bende uygulayacam bunu. Herkesi davet ediyoruz eyleme;
Evdeyseniz elektrikleri kapatın, bilgisayarınızı kapatın, TV Kapatın vs vs.. Komple şalteri indirin..
Araçta iseniz 5 dk mola verin.
5 Dakikalığına herşeye ara verin.

Sevgiler...
 
tamam Can Abi.bende destek veriyorum.o saatlerde bende uygulayacam.herkeste katılır inşallah...
 
ülkemi seviyorum,doğayı seviyorum dünyayı seviyorum ve ben dende tam destek..
 
Küresel ısınma için eylem zamanı!

2 Şubat'ta yayımlanan ve iklim değişikliğinin durum analizini yapan rapordan sonra, şimdi 11 ülkeden 18 bilim insanının iki yıllık çalışmasıyla oluşturulan politika önerileri raporu geldi

Küresel ısınmanın artık tartışılacak yanı kalmadı, şimdi eylem zamanı! Uluslararası bilim insanlarından oluşan bir panel tüm ülkeleri iklim değişikliğini bir felakete dönüşmeden önlemeye çağırdı. Birleşmiş Milletler'in (BM) talebiyle hazırlanan 166 sayfalık rapor, iklim değişikliğiyle savaşta kaynak olacak bir plan niteliği taşıyor.
2 Şubat'ta yayımlanan küresel ısınmanın gerçek olduğu, en büyük suçlununsa son 50 yıldaki insan aktiviteleri olduğunu anlatan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporunda durum analizi vardı. 11 ülkeden 18 bilim insanının iki yıllık çalışmasıyla hazırlanan yeni rapordaysa politika önerileri yer alıyor.
Rapora göre yüzyıl sonuna dek ortalama sıcaklık artışı 2 derecede tutulmalı. Uzmanlar sıcaklığın daha da artmasının 'kritik eşiğin aşılması' anlamına geleceğini ve insanlık için 'telafisi mümkün olmayan' sonuçlar doğuracağını söylüyor.

Yenilenebilir enerji şart

Rapor, karbondioksit emisyonunun 2015-2020'de dengelenmesi, 2100'e dek o seviyenin üçte birinden aza düşürülmesi gereğine dikkat çekiyor. Bunun için de fosil yakıtlardan uzaklaşarak yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına geçilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Bu değişiklik için ağır 'karbon vergileri' alınması gerektiğine dikkat çekilen raporda uzmanlar, BM'nin 10 milyonlarca 'çevre mültecisi'ne yardım etmeye hazırlanması ve uluslararası hukukta bu grubun tanımlanması gereğinin altını çiziyor. Ayrıca tüm hükümetlere yeni binalarını deniz seviyesinden en az 1 metre yüksekte inşa etme çağrısı yapılıyor.
Dünya çapında temiz enerji kaynakları geliştirmeye ayrılan bütçenin üç-dört katına çıkarılarak yıllık 45-60 milyar dolar (60-81 milyar YTL) olmasını öneren raporda hükümetlerden kömürle çalışan termik santral yapımını engellemeleri isteniyor. Ayrıca özellikle santrallarda üretilen karbondioksitin yakalanarak yer altında depolanmasına yönelik teknolojinin geliştirilmesi gereği vurgulanıyor.
Almanya'nın Ketzin kentinde karbondioksiti yer altına pompalayıp orada tutmak üzere yerin 700 m. altına yapılacak deponun sondaj çalışmaları başladı. Proje, dünya çapında karbondioksit depolama seçeneklerini araştıran dört büyük projeden biri.

(Reuters, ap, aa)
Kaynak:www.radikal.com.tr
 
bu dunya felaketini durdurmak icin cok gec ama yavaslatmak icin ne gerekiyorsa yapmamiz lazim,
araba kullanimini mumkunse %10a indirmek gerek zaten hepimiz bisikletciyiz bisikletlerimize biniyoruz. sadece eminonu trafigi bile okadar etkili bir ekzoz dumani icermekteki, gozle gormemek imkansiz
bukadar luks yasamayi seven insanlar varken, 100metrelik yeri bile arabasiyla giden insanlar varken isimiz zor
insallah ileride cocuklarimiz saglikli yasarlar diyorum. bu konuda buradaki herkesin duyarli oldugunu biliyorum zaten, onemli olan bilincsiz insanlari bilgilendirmek. amacimiza ulasiriz umarim
tesekkurler konu icin
 
(Bulunduğunuz ortam sıcaklığını düşürün)
Fazla değil, sadece 1°C düşürün, böylece bir miktar enerji tasarrufu yapabilirsiniz. Eğer üşürseniz ;ki bu ihtimal genelde yoktur, üzerinize modaya uygun bir kazak, süveter giyebilirsiniz.)
(CO2 salınımı açısından bize faydası)
( Ortalama bir aile böylece yılda atmosfere 0,4 ton CO2 verilmesini engellemiş olacağı gibi parasını da tasarruf etmiş olur.)

( Elektrikli cihazların Stand by konumunda bırakmayın )
( Televizyonlarımızı stand by konumunda bırakmak bir miktar enerjiyi gereksiz yere harcamamıza neden olur. Kumandayla kapatmak yerine oturduğumuz yerden kalkarak TV'yi üzerinden kapatabiliriz.)
(CO2 salınımı açısından bize faydası)
(Ortalama bir aile böylece yılda 150 kg CO2'in atmosfere karışmasını engellemiş olur.)

(Şarj cihazlarını prizlere takılı bırakmayın)
( Küçük şarj cihazları kullanılmadıkları zaman bile bir miktar enerji harcarlar. Cep telefonu, Play Station … gibi cihazlarınızı şarj etmediğinizde ya da pilleri dolduğunda şarj cihazlarını prizde bırakmayınız.)
(CO2 salınımı açısından bize faydası)
(Ortalama bir aile böylece yılda 7 kg CO2'in atmosfere karışmasını engellemiş olur.)

( Daha fazlasını kaynatmayın )
( Su ısıtıcıları sizin çay ya da kahve içmeniz için gereken enerjiden çok daha fazlasını harcarlar. Eğer bir bardak içecekseniz sadece bir bardak su kaynatın daha fazlasını değil.)
(CO2 salınımı açısından bize faydası)
(Ortalama bir aile böylece yılda 45 kg CO2'in atmosfere karışmasını engellemiş olur.)

(Uçağa daha az binmeye çalışın)
(Bir toplantıya katılmak için gerçekten uçakla mı gitmeniz gerekiyor? Tatilinizi gerçekten yurtdışında yapmaya mı ihtiyacınız var? Ve tüm dünyadaki akrabalarınız, sizi gerçekten sevselerdi size yakın bir yere yerleşmezler miydi?
(CO2 salınımı açısından bize faydası)
(Ortalama bir aile böylece yılda 4 ton CO2'in atmosfere karışmasını engellemiş olur )

(Çok parlak ışıkları söndürün)
(Gerçekten onlara ihtiyacınız yoksa lütfen onları kapatın. Zira onlar çok fazla enerji tüketirler. Eğer karanlıktan korkuyorsanız, inanın hayaletler gerçek değil.)
(CO2 salınımı açısından bize faydası)
(Ortalama bir aile böylece yılda 4 ton CO2'in atmosfere karımasını engellemiş olur)

(Duşu kullanın)
(Duşlar banyo yapmanız için yeterli olan suyun yarısını harcarlar ve banyo için gerekli olan suyun ısıtılmasından daha az enerji gerektirirler )
(CO2 salınımı açısından bize faydası)
(Ortalama bir aile böylece yılda 4 ton CO2'in atmosfere karışmasını engellemiş olur ve iyi bir para tasarrufu yapmış olur.)

(Daha verimli ampul kullanın)
(Düşük enerji ampulleri size gereken ışığı verdikleri gibi 3 kat daha az güç harcarlar. Eğer ki bir gece kulübünde yaşamıyorsanız, tüm ampullerinizi değiştirin.)
(CO2 salınımı açısından bize faydası)
(Ortalama bir aile böylece yılda 200 kg CO2'in atmosfere karışmasını engellemiş olur.)

(Dondurucularınızı sızdırmaz hale getirin )
(Dondurucular çok iyi sızdırmazlık sağlandığında en yüksek verimde çalışırlar, bu sayede havayı dondurmak için yoğun bir şekilde çalışmak zorunda kalmazlar.)
(CO2 salınımı açısından bize faydası)
(Ortalama bir aile böylece bir miktar CO2'in atmosfere karışmasını engellemiş olur.)

(Arabanızı olabildiğince az kullanın )
(Yürüyün, ata binin, koşun, paten kayyın, toplu taşıma Araçları kullanın ya da en kötüsü otostop yapın. Her ne durumda olursa olsun aracınızı kullanmamaya çalışın)
(CO2 salınımı açısından bize faydası)
(Ortalama bir aile böylece fazlasıyla CO2'in atmosfere karışmasını engellemiş olur.)

(Evinizin ısısını havaya atmayın )
(Evinizin çatı arasını, duvarlarını, sıcak su hatlarını ve kazanı ısı kaçağına karşı izole edin. Kapı pencere ve çerçevelerinizi hava kaçaklarına karşı kontrol edin. Evinizi ılık tutun, sıcak değil ve böylece gezegenimizi biraz daha soğutmuş olursunuz.)
(CO2 salınımı açısından bize faydası)
( Ortalama bir aile böylece yılda 3.8 ton CO2'in atmosfere karışmasını engellemiş olur ve iyi bir para tasarrufu yapmış olur.)

(Çamaşır yıkama sıcaklığını düşürün)
(Kıyafetlerinizi 40-60 derecede yıkayacağınız yerde 30 derecede yıkayın. makineniz daha az enerji kullanmış olur ve elbiseleriniz hala parlayan beyaz renklerde kalır.)
(CO2 salınımı açısından bize faydası)
(Ortalama bir aile böylece yılda 90 kg CO2'in atmosfere karışmasını engellemiş olur.)

(Yiyeceklerinizi kendi bölgenizden temin edin )
(Yakın çevrenizdeki yiyeceklerle beslenin, dünyanın bir ucundakilerle değil, sadece çevrenizdeki yiyecekleri yemekle ölmezsiniz. Böyle bu yiyecekler dünyanın diğer uçlarından uçaklarla size taşınmaz.)
(CO2 salınımı açısından bize faydası)
(Ortalama bir aile böylece yılda 4 ton CO2'in atmosfere karışmasını engellemiş olur ve iyi bir para tasarrufu yapmış olur.)

Bike & Outdoor olarak ilavelerimiz
Bisiklet kullanmanın küresel ısınmaya karşı ve sağlığınıza yararları;

• Aracınızda kullandığınız 1 litre yakıta eşdeğer enerjiyi ile bisiklet kullanarak 1037 km yol yapabilirsiniz.
• Sizin kilonuz bir bisikletten yaklaşık 6 kat fazladır, aracınız ise sizden 20 kat fazla ağırlıktadır.
• Bisiklet kullanırken, bir arabanın farlarından daha az enerji tüketirsiniz. Bu nedenle küresel enerji tasarrufuna katkıda bulunursunuz
• Bisiklet çevre kirliliği yaratmaz, bisiklette kullanılan malzemelerin neredeyse tamamı geri dönüşümü olan malzemelerdir.
• Düzenli bisiklete kullanıcıları vücut sağlı yönünden hiçbir sporsal aktivite yapmayanlara göre 10 yaş daha genç bir vücut sağlığına sahiptir. ( Kaynak : İngiltere ulusal kronel kalp hastalıkları vakfı )
• Haftada en az 30 km bisiklet kullanmak, hiçbir spor aktivitesi yapmayanlara göre “kalp hastalıkları” riskinin yarıdan daha az olmasını sağlar.
• Aracınızla yapacağınız kısa mesafenin üçte birini bisikletiniz ile yapmanız durumunda, ulusal kalp rahatsızlıklarının istatiksel oranında %5-10 arasında bir azalma görülecektir.
• Yoğun trafikte arabanızı kullanırken yaşamış olduğunuz stres size büyük zararlar vermektedir. Bisiklet ile bu stressi yaşamayacaksınızdır.
• Bisiklet için, motorlu taşıtlarda ödenen vergi, sigorta gibi zorunlu harcamalarınız olmayacaktır.
• Bir bisikletin yaklaşık senelik bakım masrafları 20-30 YTL dir. Motorlu aracınız için bu masrafın ne kadar olduğunu siz zaten iyi biliyorsunuzdur.
• İyi bir bisiklet, bir motorlu araca göre 30-50 kat daha ucuzdur.
• Bisikletinizi hemen her yere park edebilme şansınız vardır. Arabanız için yapmış olduğunuz park ücretlerinden ne kadar kar edebileceğinizi hesaplayabilirsiniz.
• Bir aracın park edebildiği alana 20 bisiklet park edebilir. Son günlerde artan araç park sorununa bir çözüm değil midir?
• Motorlu araçlar her yıl binlerce kişinin yaralanmasına veya hayatlarını yitirmesine sebep olmaktadır. Bisiklet için bu sayı neredeyse sıfırdır.
• Sosyal çevre oluşturmanızda yardımcı olur.


Bisiklet size özgürlüğünüzü, hareket olanağınızı, yaşadığınız çevreyi ve sağlığınızı geri kazandıran basit bir makinedir. Ayrıca eğlencelidir. Aracınıza koyacağınız birkaç tam depo yakıt ile bir bisiklete sahip olabilirsiniz.

BİSİKLETİ YENİDEN KEŞFEDİN, ÇÜNKÜ HAYATINIZI DEĞİŞTİREBİLİR.
 
Küresel ısınma eylemi Türkiye’de sönük geçti

Küresel ısınmayı önemsemediğimiz ortaya çıktı. Tüm dünyada yerel saat farkı gözetilmeksizin 19.55-20.00 saatleri arasında yapılan 5 dakikalık eyleme, Türkiye’de ilgi yoktu.

Fenerbahçe- Gençlerbirliği kupa maçı nedeniyle, evlerindeki lambaları sönderen çok azdı. İşyerlerinde de şalterlerin pek indirilmediği görüldü. Ancak İstanbul Levent’teki İş Kuleleri, 5 dakika süreyle şalter indirerek, küresel ısınmaya dikkat çekti.

Kaynak:www.hurriyet.com.tr

Bizde aile olarak evimizdeki tüm elektrikle çalışan ev eşyalarımızı ve lambalarımızı kapattık.Pencereden dışarıya baktığımda etrafımızda eyleme bizden başka kimsenin katılmadığını görmek beni oldukça üzdü.Kendi kendimi gözden kaçırmışsındır mutlaka eyleme destek veren olmuştur diyerek teselli etmeye çalıştım.
Maalesef bir şeyin değerini onu kaybettiğimiz zaman anlıyoruz.Tabi iş işten geçmiş oluyor ve yapılacak bir şey kalmıyor.Bakalım biz insanoğlunun vurdum duymazlığına,geri dönülemez hatalarına dünyamız ne zamana kadar dayanacak.
Lütfen çocuklarımıza daha yaşanılacak bir dünya bırakalım.
 
Dünya eriyor, hayatın devamı buzun yaşamasına bağlı

"Kışı, karı çok seven ve tüm yaşamı buna uyumlu ülkelerden Norveç’in başkenti Oslo’da dahi çocuklar artık kar duasına çıkmaya başladı." Associated Press ajansının atmosferin kirlenmesi anlamına gelen ve "küresel ısınma" olarak kapıda bekleyen felaketin artık acil önlemlerle "bir nebze" giderilebilmesi için yaptığı derlemede, dünya ikliminin korunmasında kutupların ve buz katmanlarının önemi anlatılıyor.

Elli yıl arayla 1957-58’den beri ilk kez resmen dün ilan edilen Uluslararası Kutup Yılında 63 ülkeden 50 bin bilim adamı, yeryüzünün bekası için çalışıyor.
Hükümetler arası İklim Değişikliği Panelinin geçen ayki raporunda, dünyanın giderek ısınmasının kesinlikle insan eliyle başta sera etkisini yaratan sanayiden atmosfere salınan karbondioksit gazından kaynaklandığı belirtildi.

Monako Prensi II. Albert, kutup bölgelerini birkaç kez ziyaret etmiş kişi olarak dün Fransa’nın başkenti Paris’te yaptığı açıklamada, "21. yüzyılda tüm dünyaya en büyük tehdidin atmosferin ısınması olacağını" söyledi.
Ekoloji uzmanları, biyologlar, fizikçiler, yerbilimciler;uydular, buzkıran gemileri, denizaltılar kullanarak Kuzey ve Güney kutuplarında yaşamı daha yakından mercek altına alacak.

Bilim adamlarına göre, çoğu yerde 400 metre kalındığında dev deniz buzlası olan donmuş deniz Kuzey Kutbu, eriye eriye yok olacak ve bu da tüm dünya iklim dengelerini mahvedecek.

KUZEY’İN ERİMESİ EN HIZLI
Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesinin (NASA) uydularından gelen bilgilerle yapılan araştırma, 2004 ve 2005 yılları arasında Kuzey Buz Denizi’ndeki buz tabakalarında çarpıcı değişiklikler ortaya çıkardı.
Daimi (yıl boyunca erimeyen) kalın buz kütlesinin büyüklüğünde 2005’te yüzde 14 oranında azalma kaydedildi. Buz kütlesindeki bu azalmayla Türkiye’nin yüzölçümüne yakın büyüklükte, 730.000 kilometrekarelik alan kaybı, erime meydana geldi. Bu durum, Rusya ve Avrupa’nın kuzeyindeki Doğu Kutup Bölgesi’nde kütle kaybına yol açtı. Amerika Kıtası ve Atlantik Okyanusu’nun kuzeyini kapsayan Batı Kutup Bölgesi’nde buz kütlelerinindeyse tedrici yığılma görüldü. Her on yılda bir, ortalama olarak yüzde 6,4-7,8 arasında azalan buz kütlelerinin bir yıl içinde yüzde 14 oranında azalması bilim adamlarınca tehlike olarak kaydedildi. Önceki yıllara oranla 18 kat daha fazla olan alan kaybının sebepleri araştırılıyor. Bu durumun normal dışı rüzgar akımından mı kaynaklandığı, yoksa kutuplardaki erimenin hızında büyük değişimin habercisi mi olduğu merak ediliyor.

Doğu Kutup Bölgesi’nde 2005 yılında görülen normal dışı rüzgar akımlarının buz kütlelerini doğudan batıya doğru kaydırmış olabileceği düşünülüyor. Fakat, uzmanlar bu kadar büyük buz kütlesinin sadece rüzgarlar tarafından kaydırılabileceğini düşünmüyor.

İKİ KATI
Kütle kaymasının, hava sıcaklığı artışının çarpıcı göstergesi olabileceği düşünülüyor.
Kuzey Kutbu, küresel ısınmanın iki katı hızda ısınıyor.
Buz kütleleri, beyaz renkleri nedeniyle güneş ışınlarını yansıtıyor.
Yansıyan ışınlar, daha koyu renkte olan okyanus tarafından emiliyor ve okyanus sularının daha çok ısınmasına sebep oluyor. Isınan okyanus suları buzları eritiyor. Buz kütleleri azaldıkça dünya daha hızlı ısınıyor ve bu durum küresel ısınmanın etkilerini tahmin edilenden çok daha erken olabileceği anlamına geliyor.
Yapılan son araştırmalar, Kuzey Kutbu’nu her yaz kaplayan buz kütlesinin büyüklüğünde ve kalınlığında küçülme olduğunu ortaya çıkardı. Son 20-30 yılda yaz aylarındaki buz kütlelerinin önceki dönemlerle karşılaştırıldığında her yıl binde 7 oranında küçülmüş olduğu göze çarptı. Uydu cihazları tarafından 2005 yılının eylül ayında kaydedilen buz örtüsünün kalınlığının, 1978 yılından beri görülen en düşük seviyede olduğu belirtildi. California’daki NASA Jet Motorları Laboratuvarında yapılan araştırmada, yaz buz örtüsünden farklı olarak daimi buz örtüsünün büyüklüğü ölçüldü. Daimi buz kütlesi, 3 metre kalınlığında olan ve en az bir yaz mevsimi boyunca varlığını koruyabilen, buzulların ana kütlesini oluşturan buz kütlesine deniyor. Mevsimsel buz kütlesiyse kış mevsiminden sonra yaz güneşiyle eriyen ve daimi buz kütlesinden daha ince yapıya sahip buz kütlesi oluyor. İki buz kütlesi birbirlerine çok benzemekle birlikte, bazı farklılıklar gösteriyor.

Bir tatlı su buzu olan daimi buz kütlesinin yüzeyi mevsimsel buza göre çok daha sert oluyor ve içinde daha çok baloncuk bulunuyor. Araştırmanın liderliğini yapan Dr. Son Nghiem’e göre, buzullardaki serpintiyi ölçebilen radarlı ölçüm aletleri birbirine çok benzeyen bu iki farklı buz kütlesini ayırt edebiliyor. Kuzey yarımkürede kış mevsiminin başlangıcı kabul edilen 21 aralık tarihli 2004 ve 2005 kayıtları arasında büyük farklılıklar göze çarptı.

ATABAŞKAN KIZILDERİLİLERİ
"Atabaşkan" da denilen Alaska ve Kuzey Kanada’nın Kızılderililerinin Athasaskan meclisinin üyesi James Allen, "Gıda kaynaklarımız, balık avı ve doğal ilaç alanlarımız günden güne daralıyor" diyor.
Eskimolar için de gidişat aynı.
Kuzey Kutbu Arktika’nın yerküre karşıtı altıncı kıta Güney Kutbu Antarktika’da da son 35 milyon yılın 5 km’ye yaklaşan kalınlıktaki, eski gölleri dağları yutmuş dev buz örtüsü de balon, teleskop ve uydularla incelenecek.
BM Meteoroloji Örgütünün desteklediği Uluslararası Kutup Yılı girişiminin başkanı David Carlsson, "50 yıl önce dünya buz tabakalarında ve buz dağlarındaki değişim bilinmiyordu, bugün görülüyor" dedi.
Rus coğrafya uzmanı Vladimir Kotlyakov da, "Küresel ısınmadan Rusya da bariz nasibini alıyor" diyor.
Kutup Yılı eşbaşkanı ve Avustralya hükümeti Antarktika kurulu araştırmacısı Ian Allison, "Yüz yıl sonra Kuzey Kutbu’nun artık tamamen eridiği, daimi buz kütlelerinin Kuzey’de yok olduğu görülecek" dedi.
Norveç’in Ny_Alesund Kuzey Kutbu Enstitüsünün müdürü Kim Holmen, "Son yıllarda buzdağları giderek daha hızlı eriyor" dedi.
İsveç’in Kuzey Kutup Dairesinin 200 km kuzeyinde yer alan tamamen buzdan inşa edilmiş Jukkasjarvi Buzoteli, kutup araştırmaları için simgesel dev hidrojen balonunu göğe saldı.
Bilim adamları, kutupların geri kalan ömründe mümkün olduğunca sağlıklı yaşamasının tüm dünya için en derinde yaşamsal önemi olduğunu her gün daha fazla vurguluyor.

Kaynak:milliyet.com.tr
 
@ataruh

bu ayrıntılı ve aydınlatıcı bilgi paylaşımı için çok teşekkürler.. ama karamsarlaşmadan edemedim tabi..
 
İşte küresel ısınmanın soğuk yüzü
İngiliz Cambridge Üniversitesi'ne bağlı Antarktika Araştırma Grubu'nun son tespitleri artık dünyada hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ortaya koydu. İklim değişikliğini konu alan en büyük uluslararası toplantılardan birine ev sahipliği yapan İngiltere'de açıklanan bir rapora göre Antarktika'nın batısındaki buz tabakası da erimeye başladı. Son 50 yılda 13 bin kilometrekarenin üzerinde buz tabakasının küresel ısınmaya yenik düştüğünü hatırlatan bilim adamları Antarktika'daki buzların erimesinin ilk sonucunun, deniz suyu seviyesinde 5 metrelik bir yükselişle kendini göstereceğini belirtiyorlar.

"İYİMSER OLAMAYIZ"
Peki bu olay dünyayı nasıl etkileyecek? Araştırmacılar henüz belki de "felaket tellallığı" ile suçlanmamak için bu konuda net görüşler ortaya koymuyorlar. Profesör Chris Ripley de araştırmayla ilgili açıklamasında yalnızca yaklaşan ve oldukça "büyük" olacağı düşünülen felaketle ilgili uyarılarda bulunmakla yetindi. Ripley şöyle dedi; "Dört yıl önce Birleşmiş Milletler'in hazırladığı raporda bu endişeler dile getirilmişti ve ne yazık ki endişelerimizde haklı olduğumuzu gördük. Ancak daha önce buz tabakasının 2100 yılından önce parçalanmayacağı öngörülüyordu. Fakat incelemelere bakılırsa bu kadar iyimser olamayız. Bir felaket gerçekleşmeden önce mutlaka duruma el koymak zorundayız."

DEV ARTIK YÜRÜMEYE BAŞLADI
20-30 yıl içinde küresel ısınmanın dünyada çok önemli etkilere yol açacağını söyleyen Chris Ripley "Bu buz tabakası, buzulların kaymasını engelleyici bir destekti ve artık olması gereken yerde değil. Bu nedenle buzullar, eskiye oranla, altı kat hızla okyanusa kayıyor. Antarktika'nın batısında ise deniz suyundaki ısınma, buz tabakasının alttan incelmesine, "buz erozyonuna" neden oluyor. Eğer buzlar tahmin edilenden daha hızlı eriyorsa sonucu kestirilemez. Ancak artık Antarktika'yı uyuklayan dev bir buz kalıbı olarak düşünmek mümkün değil. Dev artık yürüyor" dedi.

Kaynak:(link)
 
Çok korkutucu bir görüntü. Dilim tutuluyor diyebilirim. Toplumun bir ferdi olarak yapılabileceklerimizi önceki mesajlarda arkadaşlarım sıralamış. Lütfen duyarlı olalım. Elimizden ne geliyorsa ardına koymayın ve yapın.

Bu bir yalvarıştır...
 
Dünya en sıcak kışını yaşıyor

Yerküre, son 127 yılın en sıcak kışını yaşıyor. Aralık-Şubat döneminde Kuzey Yarımküre 0.72 derece daha ısındı. Uzmanlara göre, 2007 yazının en sıcak yaz mevsimi olması kuvvetle muhtemel...
NTV
Güncelleme: 03:57 ET 16 Mart 2007 Cuma

İSTANBUL - Dünya, 1880 yılından bu yana dünya en sıcak kışını yaşıyor. Bu kez faturayı insanlara değil, El Nino hava olayının varlığına kesen uzmanlara göre, 2007 yazının da en sıcak yaz mevsimi olarak kayıtlara geçmesi kuvvetle muhtemel.
Hava sıcaklığının ölçülmeye başladığı 1880 yılından bu yana toplanan veriler, en sıcak kış mevsiminin 2007’de yaşandığını gösteriyor.

Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi’nin verilerine göre, Aralık-Şubat ayları arasında Kuzey Yarımkürede sıcaklıklar ortalamanın 0,72 derece üstünde seyretti.

Avrupa, Asya, Afrika’nın batısı, Brezilya’nın güneydoğusu ve ABD’nin kuzeydoğu kesimi sıcaklığın en yüksek ölçüldüğü bölgeler oldu.

ABD’li uzmanlara göre, 20’nci yüzyılda küresel yüzey sıcaklığı her on yılda 0,6 santigrat derece arttı.

Son bulgular en sıcak 10 kışın son 13 yılda yaşandığını gösteriyor.

Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi, bu durumun sanılanın aksine sera etkisine yol açan gazların sonucu olmadığı görüşünde. Kuruma göre, sıcaklıkları Pasifik Okyanusu’nun da ısınmasına sebep olan El Nino hava olayı artırıyor.

İklimde değişiklik olduğunu ve insan faktörünün bu değişimdeki payının arttığını vurgulayan uzmanlar bu yılın en sıcak yıl olacağını tahmin ediyor.

Kaynak:www.mtvmsnbc.com.tr
 
Küresel Isınma Tarihi ve Uluslararası Önlemler

Küresel Isınma Tarihi ve Uluslararası Önlemler Toplumun ilgisini son 20 yıl içinde çekmeye başlayan artan sera etkisi ve küresel ısınma, yaklaşık 100 yıldır bilinmekte ve incelenmektedir. Atmosferdeki CO2 birikiminin değişmesine bağlı olarak, iklimin değişebilirliği ilk kez 1896 yılında Nobel ödülü sahibi İsveçli S. Arrhenius tarafından öngörülmüştür.Ancak, ilk kez 1979 yılında Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) öncülüğünde "Birinci Dünya İklim Konferansı" düzenlenmiş;

fosil yakıtlardan ve CO2 birikiminden kaynaklanan küresel iklim değişikliği vurgulanmıştır. Yapılan ilk ciddi konferans, 5-12 Haziran 1992 tarihindeki Rio Konferansı'dır. Bu konferans
sonucunda Rio Deklarasyonu yayımlanmış; Birleşmiş Milletler ve Avrupa Topluluğu ülkelerinin de içinde bulunduğu 184 ülkenin taraf olduğu Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Bu sözleşmeye göre iki çalışma grubu oluşturulmuştur. Birinci çalışma grubunda ülkelerin CO2 ve öteki sera gazı emisyonlarıyla ilgili yükümlülükler; ikinci çalışma grubunda ise yasal ve kurumsal mekanizmalar ele alınmıştır.
Çalışma gruplarının yaptığı araştırmalar sonunda, gelişmiş ülkelerin önceki süreçte atmosfere yaydığı sera gazları dikkate alınmış ve bu ülkelerin emisyonlarında derhal indirim yoluna gitmeleri belirtilmiştir. Gelişmekte olan ülkelere ise; sanayileşme süreçlerinin devam ettiği vurgulanarak gaz emisyonu indiriminde esneklik sağlanmıştır. Bu tespitlerden yola çıkılarak gelişmekte olan ülkelere tanınan sera gazı salınım esnekliğinin istenilen seviyede tutulabilmesi için gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerin sanayileşmesine maddi kaynak ve teknolojik destek sağlamaları gerektiği belirtilmiştir.Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin en önemli amacı "Atmosferdeki sera gazı birikimlerini iklim sistemi üzerindeki tehlikeli antropojen (insan kaynaklı) etkileri önleyecek bir düzeyde durdurmak" biçiminde tanımlanmıştır. Ancak gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler arasında uzlaşma sağlanamamıştır. Anlaşmazlığa yol açan ana konular şunlardır:
·CO2 ve öteki sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik yükümlülüklerin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki paylaşımı.
·Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere maddi kaynak ve teknoloji transferi
·Gelişmekte olan ülkelere yapılacak olan kaynak aktarımının biçimi.
Sonuç olarak, fikir birliği sağlanamamış ve üzerinde tartışılan konular bir sonraki toplantı için ana madde olarak belirlenmiştir.Rio Deklarasyonu sonrasında imzalanan diğer bir önemli belge de 1997 Kyoto Protokolüdür. Bu protokole göre taraf ülkeler insan kaynaklı CO2 ve öteki sera gazı salınımlarını 2008-2012 döneminde 1990 düzeylerinin en
az %5 altına indireceklerdir. Avrupa Birliği hem üye olarak hem de tek tek üye ülkeler açısından %8'lik azaltma yükümlülüğü almıştır. Protokolde Amerika Birleşik Devletlerinin belirlenmiş salınım azaltma yükümlülüğü %7'dir. Ancak dönemin Amerika Başkan Yardımcısı Al Gore bu yükümlülüğü kabul etmenin mümkün olmadığını ve kendi halkının çıkarları doğrultusunda değiştirmek için için elinden geleni yapacağını açıklamıştır. Uluslararası Önlemler
Daha sonraki süreçte ABD, Buenos Aires'te gerçekleştirilen Taraflar Konferansı'nın (COP-4) sonunda Kyoto Protokolü'nü imzaladığı ancak Çin, Hindistan gibi gelişmekte olan anahtar ülkeler sera gazı salınımlarını sınırlandırma konusunda herhangi bir yükümlülük almadıkça protokole taraf olmayacağını ilan etmiştir.

Bilindiği gibi ABD'nin dünya siyasi arenasındaki gücü ekonomik üstünlüğünden ileri gelmektedir. Bu gücün önemli bir kısmını da "petrol tekelleri" dediğimiz Amerikan petrol şirketleri oluşturmaktadır. ABD'nin insan kaynaklı sera gazı salınımlarını sınırlandırma sürecinde almış olduğu tutum insan hayatı pahasına da olsa, kendi ekonomik çıkarlarından vazgeçmek istemediğinin belirgin bir kanıtıdır.Sonuç olarak, fikir birliği sağlanamamış ve üzerinde tartışılan konular bir sonraki toplantı için ana madde olarak belirlenmiştir.Sonuç olarak taraf ülkelerin anlaşmazlıkları sebebiyle Kyoto Protokolü herhangi bir yaptırım gücü ya da geçerliği olmayan bir metin olarak kalmıştır.Daha sonraki süreçte, küçük bünyeli çeşitli konferanslar yapılmış ancak daha önce alınan kararlar bir türlü hayata geçirilemediğinden Hollanda'da 35 ülkenin katılımıyla 13-24 Kasım 2000 tarihinde Taraflar Konferansı 6 (COP-6) düzenlenmiştir. La Haye Konferansı olarak bilinen bu toplantının gündemi Kyoto Protokolü'nde alınan kararların hayata geçirilme yolları olmuştur. Bu amaçla konferans başkanlarına bazı görevler ve denetleme yetkileri verilmiştir. Ancak tüm bunlara rağmen protokolün işleyişi tam olarak sağlanamamış ve anlaşmazlıklar bir sonraki toplantıya ertelenmiştir.Görüldüğü gibi Avrupa Birliği ülkeleri, ABD ve daha birçok ülkenin katılımı ile gerçekleştirlen tüm bu konferanslar hiçbir somut adıma dönüşememiştir. Bu çözümsüzlüğün nedeni; başta ABD olmak üzere bazı gelişmiş ülkelerin "ulusal çıkarlarımız" dedikleri ancak esasen ekonomik temelli olan çıkarlarından vazgeçmek istemeleridir. Yayımlanan ve hatta imzalanan hiçbir protokol "insanlığın çıkarları" adına somut önlemler alamamış sadece siyasi arenadaki metin kalabalığına birkaç yaprak daha eklemiştir.

HAYVANLARA EZİYET ETME HAKKIMIZ YOK!
 
  • Beğen
Tepkiler: H.Can DEMİREL
Geri