Küresel ısınma ve dünyamız.

H.Can DEMİREL

Forum Bağımlısı
Kayıt
25 Temmuz 2006
Mesaj
1.232
Tepki
950
Şehir
Muğla
Küresel ısınmaya karşı cin fikirler!

Bilim insanları birbirinden 'çılgın' projelerle gezegeni kurtarmaya çalışıyor. Planlar arasında yapay volkan da var, 'Güneş şemsiyesi de...

WASHINGTON - Küresel iklim değişikliğine karşı mücadele etmek için en şaşırtıcı projelerden biri Nobel ödüllü bilim adamı Paul Crutzen'den geldi. 16 yıl önce Filipinler'de patlayan Pinatubo Volkanik Dağı'nın, püskürttüğü kükürt parçalarının atmosferde güneş ışığını yansıtarak bir yıl boyunca Dünya'yı serinletmesinden ilham alan Crutzen, yapay bir volkan yapma kararı aldı. ABD'deki Ulusal Atmosferik Araştırmalar Merkezi, altı hafta boyunca insan yapımı volkanın bilgisayar simülasyonunu hazırladı.
Bir başka çılgın fikir de Arizona Üniversitesi'nden astronom Roger Angel'dan... Angel'ın tasarladığı, Dünya'yla Güneş arasına konulacak trilyonlarca yansıtıcı diskten oluşan 'güneş şemsiyesi', biraz da olsa gezegenin sıcaklığını düşürmeyi planlanıyor. Angel, sistemle Güneş ışınının yüzde 2'sini geri döndüreceğini ileri sürüyor. Şemsiyenin oluşturulabilmesi için 16 trilyon diske ihtiyaç var ve projenin maliyeti 4 trilyon dolar.

Radyatör ağaç işe yarar mı?
Bilimsel ismi 'hava yakalama' olan başka bir sistem için ise ağaç benzeri radyatörler kullanılması öneriliyor. Columbia Üniversitesi'nden profesör Klaus Lackner'in aklına 'yapay ağaç' fikri, ortaokuldaki kızının bilim fuarı projesini öğrendikten sonra gelmiş.
Lackner, milyarder Richard Bronson'un havadaki karbondioksit miktarını azaltacak, uygulanabilir bir projeye 25 milyon dolarlık ödül verceğini açıkladıktan sonra, kimyasal emiciler kullanarak havadaki karbondioksiti alabilecek ve gazı sıkıştırabilecek hava filtreleri geliştirmeye karar vermiş. 60 metre yüksekliğindeki proje hayata geçerse, filtrenin her biri yılda 25 ton karbondioksiti emecek.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nce yapılan bir araştırma da, doğru adımlar atılırsa küresel ısınma konusunda suçlanan kömürün çevresel ve ekonomik olarak kullanımına devam edilebileceğini gösterdi. Çalışma, karbondioksit gazının yer altında tecrit etmesini veya depolanmasını sağlayacak teknolojinin kullanılmasını öneriyor.
Çaresizlikten yapılan bu çalışmalar, bazı bilim insanlarını yan etkileri olabileceğinden dolayı endişelendirse de araştırmalar devam ediyor.

Kaynak:radikal.com.tr
 
Scudo

Altan Kalay

Forum Bağımlısı
Kayıt
1 Temmuz 2006
Mesaj
707
Tepki
271
Şehir
muğla
can abi bilgiler için çok teşekkürler..
ama bir yönden de insanın içini acıtıyor.Yani bireysel anlamda bizim çabalarımız ne derece yeterli olur bilemiyorum..Bu sorun bence ancak ülkelerin; Kyoto İklim protokülüne imza atmaları ile geçerlilik kazanabilir.Bu protokole imza atmayan iki ülkenin ismini vereyim,gerisini hep beraber düşünelim artık....
  • Türkiye
USA
 
  • Beğen
Tepkiler: H.Can DEMİREL

H.Can DEMİREL

Forum Bağımlısı
Kayıt
25 Temmuz 2006
Mesaj
1.232
Tepki
950
Şehir
Muğla
@mystery of altar

Altan bilgi ve katkın için teşekkür ederim.Haklısın bireysel anlamda nereye kadar.:( Ancak işe bireysel anlamda başlayıp ülkemizi kyoto ilkim protokölüne imza koyması için toplu bir kamuoyu oluşturmaya kadar götürmeliyiz düşüncesindeyim.
Antremanlar nasıl gidiyor?Görüşemezsek yarışta başarılar dilerim.Unutmadan yarışa hangi bisikletini götüreceksin.Kendine iyi bak.
 

boreas

Forum Demirbaşı
Kayıt
27 Mayıs 2006
Mesaj
529
Tepki
159
Şehir
Edirne
şuanda bize çok korkutuc gibi gözüken küresel ısınma tehlikesi 30-40yıl sonra çözüme kavuşacaktır. sürekli gelişmekte olan bir teknoloji var. ortalama 60-70yıllık insan ömrü ve biz daha kaç yıl yaşayacağız. birçoğumuzun 30yada 20yıllık ömrü kaldı. yaşadığımız sürece hayattan zevk alalım. düşünmeyin bunları varsın erisin buzlar...
 

Serkan Taşdelen

Forum Bağımlısı
Kayıt
27 Şubat 2006
Mesaj
2.660
Tepki
4.807
Şehir
Türkiye
@boreas
Tayfur Kardeşim iyi güzel yazmışsında yarın senin çocuğunda bu yeryüzünde yaşayacak. Tabiki bizim ömrümüzün sonuna kadar bişey olmaz. Ama güzel bir dünya bırakmakta bizim görevimiz değil mi? Bu kadar duyarsız olma kardeşim ne olur.

Sevgiler...
 

Cemowski

Daimi Üye
Kayıt
28 Ocak 2007
Mesaj
269
Tepki
105
Şehir
İzmir
Bu olaylar korkutucu ama herşeyin bir yolu vardır. bu sözüde boşuboşuna dememişler
 

H.Can DEMİREL

Forum Bağımlısı
Kayıt
25 Temmuz 2006
Mesaj
1.232
Tepki
950
Şehir
Muğla
Ege Üniversitesi organik güneş pili üretti

Ege Üniversitesi güneş enerjisi enstitüsü uzmanları, küresel ısınmayı tetikleyen fosil yakıt kullanımına alternatif olabilecek yeni bir projeye imza attı.

NTV
Güncelleme: 22:19 TSİ 22 Mart 2007 Perşembe

İZMİR - Uzmanlar, güneş enerjisini daha ekonomik bir şekilde elektrik enerjisine çevirebilmek için organik güneş pili üretti. Organik güneş pilleri, 3 yıllık denenme sürecinden sonra ticari amaçla üretilmeye başlanacak.

Ege Üniversitesi güneş enerjisi enstitüsü uzmanları, küresel ısınmanın en büyük nedenlerinden biri olan fosil yakıt kullanımına alternatif geliştirdi.

Güneş enerjisini daha ekonomik bir şekilde elektrik enerjisine çevirebilmek için organik güneş pili üretildi.

Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü Müdürü Prof, Dr. Sıddık İçli, bazı kimyasalları üreterek cam üzerinde saydam organik güneş pilleri üretmeyi başardıklarını söyledi. İçli, “Ama bu bizim başarımız laboratuar başarısı... Yani ticari ürüne tam dönüştüğünü söyleyemeyiz. Ticari ürün olabilecek büyük panelleri de onların da bazı teknik sırlarını öğrenerek üretmeye başladık. Fakat bunların tabii 3-4 yıllık coğrafi koşulları atmosferik koşullarda denenmesi gerekiyor” dedi.

Sistemde güneş panelinin çalışması, bir bitkinin fotosentez yapması esasına dayanıyor.

Güneş enerjisi kimyasal sistemle elektron alışverişi yaparak kimyasal ürüne dönüştürülüyor.

Kimyasal ürün de fotosentez benzeri bir döngü içinde karbonhidrat yerine elektrik üretiyor.

Enstitü yetkilileri, projeyi TÜBİTAK’a sunmak için hazırlıklara başladı.


Kaynak:(link)
 

H.Can DEMİREL

Forum Bağımlısı
Kayıt
25 Temmuz 2006
Mesaj
1.232
Tepki
950
Şehir
Muğla
Profesörden ürperten "küresel ısınma" açıklamaları

Selma Kasap

Küresel ısınmanın, Türkiye’yi yakın yıllarda ciddi oranda bitki ve hayvan türünün yok olması, gelecek 50 yılda ise çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya bırakacağı bildirildi.
Şehirleşme, yanlış arazi kullanımı ve doğal habitatlar üzerindeki baskıların, son 20 yıl içinde 13 bitki türünü tamamen yok ettiği, baskıların devam etmesi durumunda ise önümüzdeki 10 yıl içinde bin 500’e yakın bitki türünün tehdit altına gireceği kaydedildi. Hayvan türlerinin de aynı tehlike ile karşı karşıya bulunduğu, Anadolu parsı, çizgili sırtlan ve Akdeniz fokunun yok olma tehlikesi bulunan türlerden bazıları olduğu bildirildi.
Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Ekoloji ve Çevre Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Latif Kurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, doğada her canlının yaşam zincirinin bir halkası olduğunu kaydetti. Kurt, "Türlerin ve genetik çeşitliliklerin yok edilmesi, doğanın kısır ve kırılgan bir yapıya bürünmesi, insan dahil diğer canlı türlerinin yaşamlarının tehlikeye girmesi anlamına geliyor" dedi. Kurt, "Dünya nüfusunun katlanacağını hepimiz biliyoruz. Bunu durdurmanın ilk ve en etkin yolu, nüfus artışını kontrol altına almak olmalı. Asıl olan, sürdürülebilir kalkınma yerine, sürdürülebilir yaşam ilkesidir" dedi.
Her ülkenin ekonomik, kültürel ve biyolojik olmak üzere üç tür zenginliği olduğunu ifade eden Kurt, "Biyolojik zenginlik açısından dünyanın en önemli bölgesinde bulunuyoruz. Ancak biz bu zenginliğimizin farkında değiliz" diye konuştu.

"CANLILAR ISINMAYA AYAK UYDURAMAZ"
Kurt, yaşam kuşaklarının kaymasının, canlı türlerini zora sokacağını, bunun sonucunda meydana gelecek değişikliklere, birçok canlı türünün ayak uyduramayacağını ve yok olacağını söyledi. Kurt, şunları kaydetti:
"Zira canlılar için elli, yüz yıllık periyotlar çok kısadır. Canlılar ancak yüzbinlerle, milyonlarla ifade edilen süreçlerdeki değişikliklere uyum sağlayabilirler. Asırlarla ifade edilen ani değişimler, bitki ve hayvan türlerini tehdit etmekte ve canlılık, küresel bir yok oluşla karşı karşıya kalmaktadır.
Nitekim, birçok canlı türü yok olmuş ve birçoğu da yok olma tehdidiyle karşı karşıyadır. Özellikle biz insanlarla benzer ekolojik isteklere sahip olan memeli türlerindeki yok oluş, insan nesli için de tehlike çanlarını gündeme getirmektedir."

"BİN 500’E YAKIN TÜR TEHDİT ALTINDA"
Eski SSCB Devlet Başkanı Michael Gorbaçov’un "21. yüzyılda ulusları bekleyen en önemli tehdit, askeri olmaktan çok ekolojik felaketler olacaktır" sözünü hatırlatan Kurt, Gorbaçov’un bu görüşünde yanılmadığını söyledi. Kurt, şunları kaydetti:
"13 bitki türünün nesilleri tükenmiştir ve bin 500’e yakın tür, 10 yıl içinde yok olma tehdidi altındadır. 843 tür çok yüksek risk, 181 tür ise doğada çok kısa bir sürede yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Aynı yok oluş hayvanlarda da görülüyor. Herkesin bildiği gibi Anadolu Parsımız vardı. En son 1970’lerde gözlendi. Maalesef, parsı bugün Anadolu’da gören yok. Tamamen yok
olduğu düşünülüyor. Bunun gibi, çizgili sırtlan, Akdeniz foku, Karakulak gibi bazı hayvan türleri üzerinde de yakın gelecekte bir yok oluş bekleniyor."

KONYA’DAKİ KUM FIRTINALARI
Türkiye’yi çölleşmenin beklediğini savunan Kurt, "Bizim güneyimizde bir çöl kuşağı var. Küresel ısınmayla dünyadaki yaşam kuşakları yer değiştirecek ve Türkiye, güneydeki çöl kuşağının etkisine girerek tamamen çölleşecek. Önümüzdeki 50 yıl içerisinde bu durum bekleniyor" dedi.
Konya’da geçen hafta yaşanan kum fırtınasının, bunun bir göstergesi olduğunu vurgulayan Kurt, şunları söyledi:
"Aynı şekilde bizim güneyimizdeki Irak ve Suriye çöllerinden kalkan kum fırtınalarının Gaziantep, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa gibi güneydeki illerimizi zaman zaman etkisi altına aldığını görüyoruz. Bütün bunlar çöllerin kuzeye doğru ilerlemekte olduğunun ve bizim çölleşmeye doğru gittiğimizin bir göstergesidir.
Zira, Anadolu çölleşmeye çok müsait olup, bu durum geçmişte de Konya Karapınar çevresinde yaşanmıştır. Konya Karapınar’da yaşayan insanlar sabah kalktıklarında kapı önlerinin kum yığınlarıyla kaplandığını görmüşler ve bu nedenle yöreden büyük bir göç yaşanmıştır."

KÜRESEL ISINMA DOĞAL PERİYOT DEĞİL
Dünyanın 4,5 milyar yaşında olduğunu belirten Kurt, dünya iklimleri üzerinde etkileri olan bir takım doğal süreçlerin bulunduğunu belirtti. Kurt, "Örneğin, dünyanın 93 bin yılda bir kutuplardan basıklaşması, 23 bin yılda bir güneş yörüngesinden sapması ve bin yılda bir de kuraklaşması söz konusudur. Bunlar doğal süreçler iken günümüzde yaşanan küresel ısınma ve kuraklık ise bu doğal periyotlardan tamamen bağımsız ve insan kaynaklıdır" diye konuştu.
Kurt, değişik jeolojik dönemlerde, dünyada gözlenen volkanik faaliyetlerin dünya iklimleri üzerinde etkisinin bulunduğunu ancak günümüzde aşırı volkanik herhangi bir faaliyet olmamasına rağmen dünyanın ısınmaya devam ettiğini söyledi.

"TÜKETİM ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞMELİ"
Küresel ısınmanın nedenlerinden birisinin de tüketim alışkanlıkları olduğuna işaret eden Kurt, "Çılgınca, fütursuzca tüketiyoruz. ’Ne kadar tüketirsen o kadar insansın ya da yaşam kaliten o kadar yüksek’ diye insanlar aldatıldı.
Kalkınma çabaları veya bir takım uluslararası şirketler, kar amaçlı olarak toplumları tüketime yönlendirdi. Bu gidişata dur demek için hepimiz bir takım alışkanlıklarımızdan vazgeçeceğiz. Bir takım şeylerden taviz vereceğiz" dedi.
Tüketicinin yönelişlerinin, uluslararası tröstleri çevreye dost olan ürünleri üretmeye zorlayacağını belirten Prof. Dr. Latif Kurt, "Fosil yakıtların kullanımını düşürmek gerekiyor. Toplu taşımaya yönelmek, yürüme alışkanlığını geliştirmek ya da bisiklete binmeye insanları alıştırmak gerekiyor. Bunların sağlık açısından yararları da vurgulanmalı" dedi.


Milliyet
 

H.Can DEMİREL

Forum Bağımlısı
Kayıt
25 Temmuz 2006
Mesaj
1.232
Tepki
950
Şehir
Muğla
Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, bugün Brüksel’de toplanıyor. 124 ülkeden delegelerle bilimadamlarının katılacağı toplantıların sonunda Cuma günü küresel ısınmayla ilgili bu yılki ikinci rapor yayımlanacak.

NTV-MSNBC VE AJANSLAR
Güncelleme: 01:26 TSİ 02 Nisan 2007 Pazartesi

BRÜKSEL - Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, küresel ısınmayla ilgili bu yıl içinde ikinci raporunu yayımlamaya hazırlanıyor. Dünyanın dört bir yanından 2 bin 500 bilimadamının 6 yıllık bir çalışma sonucu hazırladıkları rapora, 285 delegeyle 50’den fazla bilimadamı Brüksel’de 5 gün sürecek toplantılarda nihai şeklini verecek. Raporun taslağında küresel ısınmayla ilgili felaket senaryoları yer alıyor. Buna göre, küresel ısınma arttıkça 60’tan fazla ülke; toprak, yiyecek ve su sıkıntısı nedeniyle savaşlara sürüklenecek. Çin, ABD ve hatta Avrupa’nın bir bölümü de bu çatışmalara sahne olacak.

Küresel ısınmadan direkt olarak etkilenmeyen ülkeler ise iklim değişikliklerinin etkilerinden kaçan yüz milyonlarca mültecinin akınına uğrayacak. 2080’e kadar her yıl evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısının 100 milyona ulaşacağı öngörüsünde bulunuluyor. Taslak raporda, küresel ısınma nedeniyle vahşi yaşamdaki canlı türlerinin üçte birinin de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Rapora göre, ayrıca, 20 yıl içinde Latin Amerika’da on milyonlarca, Afrika’da ise yüz milyonlarca kişi su sıkıntısıyla karşı karşıya kalacak. 2035’te Asya kıtasındaki belli başlı nehirleri besleyen Himalayalar’da buzulların tamamen erimesi sonucu 700 milyon kişinin yaşamı da riske girecek. 2050’ye gelindiğinde ise Asya’da su sıkıntısı çekenlerin sayısı 1 milyara ulaşacak.

Taslak raporda, Hindistan’da tarım üretiminin yüzde 30 düşeceği ve 130 milyon kişinin açlıkla yüzyüze kalacağı tahminde de bulunuluyor. Raporun nihai şeklinin toplantılar sonrasında Cuma günü biraz yumuşatılarak yayımlanması bekleniyor.

Kaynak: (link)
 

Servet Gungoren

Aktif Üye
Kayıt
23 Şubat 2007
Mesaj
195
Tepki
36
Şehir
ümraniye
KÜRESEL ISINMANIN 1 NUMARALI nedeni insan nüfusun artmasıdır. eğer insan üremesi çogalması engellenmesse hiçbir şekilde küresel ısınma hiçbir şekilde durdurulamaz . Tek neden budur başka hiçbir neden yoktur . hayatım hadi çocuk yapalım sanki gezegen üzerinde az insan varmış gibi hiç bir düşünce yok ki ne olacak ne bitecek çok kötü bir gidişat bence :(
 

H.Can DEMİREL

Forum Bağımlısı
Kayıt
25 Temmuz 2006
Mesaj
1.232
Tepki
950
Şehir
Muğla
Büyük şehirlerin üçte ikisi, tehlike altında

Dünyadaki büyük şehirlerin üçte ikisi, küresel ısınmanın tehlikeli etkilerinin görüleceği kıyı şeritlerinde bulunuyor. Aralarında New York, Tokyo, Hong Kong ve Sumatra’nın da bulunduğu kentler tehdit altında.


AA
Güncelleme: 10:56 TSİ 05 Nisan 2007 Perşembe


LONDRA - Environment ve Urbanization dergisinin nisan sayısında yayınlanacak bir araştırmaya göre, dünyadaki her 10 insandan biri, küresel ısınma yüzünden suların yükselmesi riskinin bulunduğu kıyı şeritlerinde yaşıyor.

Araştırmaya göre, “deniz seviyesinden 10 metreden alçak yerler olarak tanımlanan” kıyılarda, 634 milyon kişi yaşıyor. Bu nitelikteki yerler dünyadaki karaların yüzde 2’sini, ancak dünya nüfusunun onda birini oluşturuyor.

NASA’nın uydu verilerine ve bilgisayar hesaplamalarına göre, kıyı şeritlerinde yaşayanların yüzde 75’i Asya’da bulunuyor.

NÜFUSA GÖRE EN RİSKLİ ÜLKELER:
Araştırmaya göre, nüfusa göre sırlandığında, kıyılarda 143 milyon insanı bulunan Çin, en riskli ülke olarak gösteriliyor. Diğer ülkeler ise şöyle:
Hindistan
Bangladeş
Vietnam
Endonezya
Japonya
Mısır
ABD

COĞRAFİ YAPIYA GÖRE EN RİSKLİ ÜLKELER:
Topraklarının yüzde 90’ı deniz seviyesinin 10 metre altında olan Maldivler
Marşal Adaları
Cayman adaları

BM iklim uzmanları, geçen ay yaptıkları açıklamada, deniz seviyelerinin 2100’e kadar 18 ila 59 santimetre yükseleceği tahmininde bulunmuşlardı.

Uzmanlar ayrıca, sera etkisi yaratan gazlar yüzünden daha şiddetli fırtınalar ve sıcak dalgaları olacağını belirmişlerdi.

Kaynak:(link)
 

H.Can DEMİREL

Forum Bağımlısı
Kayıt
25 Temmuz 2006
Mesaj
1.232
Tepki
950
Şehir
Muğla
DÜNYANIN İKİNCİ BÜYÜK BUZULU GRÖNLAND PARÇALANIYOR
Küresel ısınmaya buz dayanmıyor!

Eskiden anakaraya bağlı bir kara parçası, küresel ısınma nedeniyle Grönland'dan koptu. Uzmanlara göre bu, küresel ısınmanın en çarpıcı göstergelerinden biri.

Haberin devamı...

(link)

Kaynak:(link)
 

Karakartal Platton

Forum Bağımlısı
Kayıt
31 Ağustos 2006
Mesaj
749
Tepki
157
Küresel Isınma ve Çevre Kirliliğinin gündemde olduğu günümüzde ormanlarımızın değerini unutmamak için aşağıdaki yazıyı bir defa daha okumanızı tavsiye ediyoruz.

Ormanların Faydaları

Ormanlar; ağaçlarla birlikte diğer bitkiler, hayvanlar, mikroorganizmalar gibi canlı varlıklarla toprak hava, su , ışık ve sıcaklık gibi fiziksel çevre faktörlerinin birlikte oluşturdukları karşılıklı ilişkiler dokusunu simgeleyen ekosistemler olup, dünya yaşamı için vazgeçilmezdirler...




- Ormanlar yaşantımızın her safhasında ihtiyaç duyduğumuz yapacak ve yakacak hammadde kaynağıdır. Bunun yanı sıra bitkisel nitelikli tohum, çiçek, kozalak vb. ile mineral nitelikli çakıl, kum vb.hammadde kaynaklarının bir kısmı da ormanlardan elde edilmektedir.

- Ormanlar, bitkiler ve hayvanlar için doğal bir su kaynağıdır. Kar ve yağmur biçimindeki yağışı yapraklı, dalları, gövdesi ve kökleri ve tutarak sellerin ve taşkınların oluşmasını önler. Ayrıca yer altı sularının oluşmasına yardım eder.

- Ormanlar erozyonu önler. Ormanlar rüzgarın hızını azaltır, toprağı kökleri ile tutarak yağışların ve akarsuların toprağı taşımasını önler.

- Ormanlar, yaban hayatı ve av kaynaklarını koruru. Nesli tükenmekte olan hayvanların üretimi, korunması ve barınmasında koruma alanları oluşturur. Bu sahalar milyonlarca canlının yuvasıdır.

- Ormanlar bitki örtüsü ve toprak içerisinde büyük miktarda karbon depoladıklarından, ikim üzerinde olumlu etkiler yapar. Aşırı sıcaklıkları düzenler, bir ısı tamponu gibi görev yapar. Sıcağı soğuğu dengeler, yaz sıcaklığını azaltırken, kış sıcaklığını artırır, radyasyonu önler.

- Su buharını yoğunlaştırarak yağmur haline gelmesini sağlar. Rüzgar hızını azaltarak toprak ve kar savurmalarını ve rüzgarın kurutucu etkisini yok eder. Bu nedenle açık alanlara oranla ormanlarda gündüzler serin geceler ise sıcaktır.

- Ormanlar, eğelenme, dinlenme ve boş zamanları değerlendirme imkanı sağlar. Havası, suyu, doğal görünümleri ve sakin ortamı ile özellikle şehirlerde yaşayan insanları kendisine çeker. Bu yönüyle insanların beden ve ruh sağlığı üzerinde olumlu rol oynar.

- Yerleşim alanları çevresindeki hava kirliliğini ve gürültüyü önlemesi ile insan sağlığı bakımından büyük önem taşır. Ormanların insan sağlığı üzerindeki bütün bu olumlu yararları nedeniyle büyük kentlerin çevresinde ormanlar yetiştirilmekte, dinlenme yerleri kurulmaktadır.

- Ormanlar, orman içinde ve dışında yaşayan insanlara çeşitli iş alanları sağlar, işsizliği önlemede etkin rol oynar, böylece köyden kente göçü azaltır.

- Ormanlar, ulusal savunma ve güvenlik bakımından da çok önemlidir. Askeri birliklerin savaş tesisleri ile araç ve gereçlerinin gizlenmesinde, savaş ekonomisi bakımından değer taşıyan reçine, katran ve tanenli maddelerin elde edilmesini sağlar,

- Ayrıca ormanlar barajların ekonomik ömrünü uzatır, doğal afetleri önler, ülke turizmine katkıda bulunur,

- Ormanlar, doğal güzellikleri ve sayılmayacak kadar çok faydalarıyla iyi baktığımız takdirde tükenmez bir doğal kaynaktır.






Dünyada ve Ülkemizde Orman Varlığı

Dünya kara alanlarının %30’nu kaplayan ormanlar 3.8 milyar hektardır. Tropikal ve yarı tropikal ormanlar bu alanın % 56’sını teşkil etmektedir. Dünya ormanlarının % 95’i doğal orman, % 5’ ise ağaçlandırma ile tesis edilen suni ormanlardır.

Ülkemizin ormanlık alanı ise 20.7 milyon hektar olup yurdumuzun genel alanının % 26.8’sini oluşturmaktadır. Ormanlarımızda yetişen asli ağaç türlerimiz; kestane, kayın, meşe, kızılağaç, kavak, huş, ıhlamur, dişbudak, akçağaç, karağaç, çınar, söğüt, ceviz ve sığla gibi yapraklı ağaçlar ile çam, göknar, ladin, sedir, ardıç, servi ve porsuk gibi iğne yapraklı ağaçlardır...


Ormanların Ülkemiz Ekonomisindeki Yeri

Ormancılık sektörünün ülke ekonomisine olan katkılarını para ile ölçülebilen ve para ile ölçülemeyen katkılar olarak ikiye ayrılmak gerekir. Odun kökenli orman ürünleri üretimi, orman tali ürünleri üretimi, işlendirmeye katkısı, bölgeler arası gelişmişlik farkını azaltıcı etkisi, ödemeler dengesini olumlu yönde etkilemesi, mineral nitelikli katkıları, tarım, hayvancılık ve turizme olan katkıları para ile ölçülebilen katkılardır.

İlkim, toprak su gibi doğal kaynakların korunması ve dengede tutulması, rüzgar ve kumul hareketlerine karşı önleyici perde görevi görmesi, su akışını düzenlemesi, yer altı ve yer üstü su kaynaklarının sürekliliğini sağlayarak çoraklaşmayı önlemesi, erozyonu önlemesi dolayısıyla tarım alanları ile barajların ekonomik ömrünü uzatması, çığ ve sel baskınlarını önlemesi halkın rekreasyon ihtiyaçlarını karşılaması, insan sağlığını olumlu yönde etkilemesi ve iş verimliliğini artırması ise para ile ölçülemeyen katkılardır.

Ülkemizde çok önemli bir sektör olan ormancılık ülke kalkınmasında "itici ve teşvik edici" stratejik bir rol oynar.


KAYNAK: (link)
 

jimi1984

Daimi Üye
Kayıt
16 Nisan 2007
Mesaj
286
Tepki
99
Şehir
istanbul - çekmeköy
Sadece ABD'lerinde kullanılan akaryakıt düşmanı arabaları ve vurdum duymaz fabrikalarıyla tüm dünya ülkelerinin toplam yaptığı kirliliğin neredeyse yarısını yapıyor..Küresel ısınmanın %41'inde ABD sorumludur.Geriye kalanıda diğer dünya ülkeleri yapmaktadır..Ama işi komik tarafı ABD dışındaki diğer ülkeler bu konuya daha hassas yaklaşıyor ve önlemler almaya çalışıyor.

Zaten dünyanın Petrolünüde yediler bitirdiler..Üstüne birde yağmaladılar..Yakında bitecek ve bizde bunu görebilecez..Peki ne olacak?
"BOR" kullanılmaya başlanacak...Bor ise çok amaçlı bir madde.Enerji üretilebiliyor.Isıya dayanıklı şeyler yapılabiniyor bu madde sayesinde..
Dünya rezevlerinin %98 ise Türkiyede...Devlet bu maddeyi çıkartmaya başlamışdı 1990 larda fakat Amerika "durun artık çıkartılmayacak"dediği için devletimiz üretimi durdurdu..
Petrol bitecek..Bor yakılacak...Amerika türkiyeye binecek bir bahane bulup..
Zaten bunlar olurken küresel ısınma da bayağı bi artmış olacak....
Biz insanlar dünyada yaşayan ama dünyaya ayak uydurmayan ona zarar veren tek canlılarız..Peki neden?
Kusura bakmayın boş boş konuşuyorum gece gece aklım karıştı toparlayamadım :)
 

alaskha

Üye
Kayıt
23 Nisan 2007
Mesaj
39
Tepki
54
Şehir
İSTANBUL
bu konuda hassasiyet gösteren herkese selam olsun
Dünya'da kişi başına yılda 17 ağaç kesildiği düşünülürse geri dönüşümün ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz.walla ben kağıtlarımı biriktirip altıyoldaki geri dönüşüm kutusun a atıyorum.herkese şiddetle tavsiye ederim.duyulan haz müthiş derece
 

H.Can DEMİREL

Forum Bağımlısı
Kayıt
25 Temmuz 2006
Mesaj
1.232
Tepki
950
Şehir
Muğla
Küresel ısınma tehdidi tedbir almaya yöneltti

İngiltere’nin önde gelen 8 şirketi, müşterilerini karbon salımını azaltmaya teşvik etmek için bir girişim başlattı.

Güncelleme: 15:34 TSİ 26 Nisan 2007 Perşembe


İSTANBUL - Küresel ısınma tehdidi, 8 İngiliz şirketini tedbir almaya yöneltti. Tehdidin önüne geçmek için küçük adımların bile önemli olduğuna karar veren Marks and Spencer, Tesco ve Sky gibi firmalar karbon salımını azaltmaya yönelik ‘yeşil kampanya’yı kamuoyuna duyurdu. Kampanyayla, gelecek 3 yılda karbon salımında 25 milyon ton düşüş sağlanması hedefleniyor.

İngiltere’nin önde gelen 8 şirketi, müşterilerini karbon salımını azaltmaya teşvik etmek için bir girişim başlattı.
Climate Group adlı sivil toplum kuruluşunun çabalarıyla başlatılan “yeşil kampanya”, önümüzdeki 3 yılda, karbon salımlarını hane başına bir ton yani yüzde 10 oranında azaltmayı hedefliyor.
Bu hedef tutturulabilirse karbon salımını 3 yılda toplam 25 milyon ton düşürmek mümkün olacak.
Kampanyaya katılan Marks and Spencer, giysilerin etiketlerinde düzenlemeye giderek, tüketicileri ürünleri çevreye daha az zarar veren düşük sıcaklılarda, örneğin 30 derecede yıkamalarını önerecek.

Süpermarket zinciri Tesco ise çok az enerji tüketen ampüllerin fiyatlarını düşürerek daha çok hane tarafından kullanılmasını sağlayamayı hedefliyor.
Kablolu yayın şirketi Sky da kampanyaya alıcıların kullanılmadıklarında otomatik olarak kapanmasını sağlayan yeni bir yazılım üreterek katılacak.
Telefon şirketi O2 ise eski telefonunu yeni modellerle değiştirmeyenlere aylık fatura indirimleri sunmayı planlıyor.
Barclays bankası da kârının yarısını iklim değişimiyle mücadele projelerine bağışlayacağı yeni bir kart çıkaracak.

Kampanya’ya İngiliz hükümeti de destek veriyor.


Kaynak:ntvmsnbc
 

Spec

Forum Demirbaşı
Kayıt
22 Haziran 2006
Mesaj
474
Tepki
659
Şehir
istanbul
Küresel ısınma yani küresel iklim değişikliği Dünya'nın yaşamı boyunca olmuş olan bir değişiklik. Küresel ısınma denilince herkes Dünya'nın sıcaktan kavrulacağını ve bütün su rezervlerinin de tükeneceğini düşünüyor. Ama işin aslı böyle değil. Şu an yaşadığımız ısınmanın peşinden birçok zincirleme tepkime meydana gelicek. Kutuptaki buzullar eriyecek ki eriyor da, denizdeki tuzluluk oranı değişecek ve bu değişim sonucunda kutuptan soğuk havayı ekvatora , ekvatordan da sıcak havayı kutba doğru götüren okyanus akıntıları kaybolacak. Bu akıntılar kaybolunca dünyanın ortası yani ekvator aşırı derece de ısınacak kutuplar da aynı derece de soğuyacak(okyanus akıntıları soğuk yerleri ısıtan sıcak yerleri de soğutan dünyanın bir nevi klimasıdır). Kutuptaki soğuk kuşak ve ekvatordaki sıcak kuşak genişleyecek. İnsanların yaşamasına uygun ortam şimdikinden çok daha az olacak. Yani bir buz devri daha yaşanacak.
Tabii ki insan da bu değişiklikleri hızlandıran bir etken. Ama unutmayalım ki Dünyamız daha önce bir buz devrini atlatmış ve o zamanlarda insanoğlunun iklim değişikliğine etkisi yoktu. Demek istediğim biz ne yaparsak yapalım bu değişiklik olacak ve bence insanoğlu bu değişikliği atlatacaktır. Ama tabii ki bu değişikliği hızlandırmak da mantıklı değil. Bu yüzden elimizden geleni yapmalıyız.
Asıl korkulması gereken bence iklim değişikliği yaşanırken su gibi kıtlık çekilen maddeler için 3. dünya savaşının çıkması.
 

H.Can DEMİREL

Forum Bağımlısı
Kayıt
25 Temmuz 2006
Mesaj
1.232
Tepki
950
Şehir
Muğla
G-8 küresel ısınmayla mücadelede anlaştı

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Heiligendamm kentinde devam eden G-8 zirvesinde küresel ısınmaya karşı mücadele konusunda anlaşmaya varılmasını büyük bir başarı olarak nitelendirdi.


Haberin devamı.
(link)


Kaynak:ntvmsnbc
 

Karakartal Platton

Forum Bağımlısı
Kayıt
31 Ağustos 2006
Mesaj
749
Tepki
157
Ankara suya hasret İstanbul'da sorun yok

Yağışların mevsim normallerinin altında kalması ve hava sıcaklıklarının yüksek seyretmesi nedeniyle, Türkiye'de büyük şehirlerin içme suyu barajlarında kapasitenin yaklaşık 5'te 1'i düzeyinde su bulunuyor.

Devlet Su İşleri (DSİ) verilerinden yapılan derlemeye göre, 13 Haziran 2007 tarihi itibariyle, 4 büyük şehir İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa'daki içme suyu barajlarının aktif doluluk oranı ortalaması yüzde 19,9 düzeyinde.

Geçen yıl 13 Haziranda ise içme suyu barajlarındaki aktif doluluk oranı İstanbul'da yüzde 86, Bursa'da yüzde 108,5 , İzmir'de yüzde 48 ve Ankara'da ise yüzde 26,9 düzeyinde idi.

İSTANBUL, BURSA VE İZMİR'DE SU SORUNU YOK

13 Haziran 2007 itibariyle İstanbul'a içme suyu sağlayan barajlardaki aktif doluluk oranı, şu anda ortalama yüzde 41,2 seviyesinde bulunuyor.İstanbul'un içme suyu ihtiyacının karşılandığı 6 baraj incelendiği zaman Ömerli Barajının aktif doluluk oranı yüzde 37,2 , Alibey Barajının yüzde 8,9 , Durusu Barajının yüzde 62,2 , Büyükçekmece Barajının yüzde 24,3 , Darlık Barajının yüzde 52,6 , Sazlıdere Barajının ise yüzde 42,8 düzeyinde bulunuyor.

Bursa'ya içme suyu sağlayan Doğancı Barajında aktif doluluk oranı şu anda 65,5 seviyesinde bulunuyor. İzmir'in içme suyu ihtiyacının karşılandığı Balçova Barajında aktif doluluk oranı yüzde 40,6 , Tahtalı Barajında ise yüzde 22,2 seviyesinde bulunuyor. DSİ uzmanları, İstanbul, Bursa ve İzmir'de bu yıl herhangi bir içme suyu sıkıntısının yaşanmayacağını belirtiyorlar.

ANKARA SUYA HASRET

Başkentte içme suyu sağlayan barajlara bakıldığında ise 7 barajın şu andaki aktif doluluk oranı ortalaması yüzde 7,7. Bu haliyle Ankara, adeta suya hasret durumda.

Bu barajların aktif doluluk oranı incelendiğinde Çubuk 1 Barajında yüzde 30,2 , Çubuk 2 Barajında yüzde 17,6 , Bayındır Barajında yüzde 51,4 , Kurtboğazı Barajında yüzde 18,7 , Çamlıdere Barajında yüzde 5,3 , Eğrekkaya Barajında yüzde 13,2 , Akyar Barajında yüzde 24,9 düzeyinde bulunuyor.

DSİ uzmanları, başkente bulunan barajların doluluk oranının son 30 yılın en alt düzeyinde olduğunu, dolayısıyla özellikle yaz aylarında Ankara'da içme suyu sıkıntısı aşanabileceğine dikkat çektiler.

(AA)