ve KARAR !
dün telefonla Scott bayilerini aradım önce.
* ilgilenler için söyleyeyim Kaçkar Bisiklet Bostancı şubesinde 2012 model SMALL Sub 20 var.. 800 euro idi yanlış hatırlamıyorsam.. bütçesi uyanlar kaçırmasın bence.. 2012 modeller tükenmek üzere
Göztepe şubesinde ise 2012 model (SMALL boy) Scott Sportster 60 var dedi eleman telefonda. 1054 tl. fiyat da iyiydi. benim kullandığım karta taksit imkanı olmayınca yıkıldım..
Dedim arkadaş yarısını peşin vereyim kalanına taksit yap bari. Nuh bile demedi..
O zaman bana adam gibi indirim yap, yarın gelip nakit alayım dedim. öyleydi böyleydi derken 850ye indi.
800e veriyorsun ben de yarın geliyorum dedim. TAMAM dedi !
sabah bir uyandım. KAR yağmış. deli gibi rüzgar, soğuk. yattım tekrar. bi daha uyandım. bu sefer deli gibi yağmur.
Enseyi karartma dedim kahvaltı bile etmeden vurdum kendimi yollara. Söğütlüçeşmeye metrobüsle, oradan banliyo treniyle Göztepe durağına. O kadar heyecanlıydım ki, mağazanın önünden geçmişim görmemişim. Pizzacıya soruyorum NEREDE BU 19 NUMARA ! diye. Adam, beyefendi bi soluk alın dedi hahahaha
Neyse buldum. Girdim baktım bindim elledim, TAMAM dedim.
ALDIM. evet hanımlar beyler SCOTT Sportster 60 BENİM ARTIK ! : )))
Ya resmen eziyet bitti diye bi huzur geldi anlatamam. Hacca gitmiş gibi oldum öyle bi rahatlama yani.
Mağazada kask - eldiven - Bisiklet Ayağı (niyeyse ayaksız veriyorlar bisikleti NE AYAK anlamadım) gibi arayışlarım sonuçsuz kaldı.
Ya boy (beden) uymadı ya da ben beğenmedim aksesuarları.
Dımdızlak çıktım altımda Scott ile.
Allahtan üstüme yağmurluk almıştım. Ağırlık olur sonra da bisiklet ile taşıyamam diye şemsiye almamıştım.
Yağmurluk özellikli mont diyelim daha doğrusu. Jack & Jones 'tan almıştım geçen sene. fiyatı ise asdjsaldja ya burada he
aldığımızı yazıyoruz ya gaza geldim bi an pardon aşldkjsdad
Neyse abicim, içime ince bi eşofman üstü, altıma da yağmur temas edince üşümeyeyim diye en kalınından (armani hehe) bi kot pantolon giydim. eşofman Beşiktaş eşofmanı böyle fermuarlı ve ince bişi. onun altına mavi'den aldığım bi sweatshirt altına da of tamam abarttım sonuçta.
Ama yola çıkınca robocop gibi giyinmekle çok doğru karar verdiğimi anladım.
Ya düşünebiliyor musunuz, TAM 20 SENE sonra ömrümdeki İKİNCİ bisikletimi almışım.. ve ilk aldığım gün KITALAR ARASI YOLCULUK YAPTIM !
Önce göztepe'de bir arkadaşımın çocuğu olmuştu 1 senedir görmüyordum büyümüş mü diye bakmaya gittim. çocukla oynadık. Evleri 3. katta VE ASANSÖRSÜZDÜ !
ilk darbeyi orada yedim.. merdivenleri de ALLAHSIZLAR öyle dik yapmış ki. kendilerini andım bi güzel..
neyse omuzlayınca ağır gelmedi. Zaten adrenalin salgılıyordum hiç anlamadım bile valla.
Arkadaşım ve eşi şok geçirdiler bisiklet omuzunda sırıtarak gelen bi tip görünce hehe.
Dediler ki, kapının önüne koy bişi olmaz. YOOO dedim ilk günden risk alamam sorry. gazete ser bakim dedim serdiler üstüne koydum Scott'umu. 2.5 yaşındaki ufaklık Kuzey Dylan, bisikletle pek ilgilendi. kendi bisikletini ve benimkini kıyaslayan saçma sapan şeyler söyledi biz de güldük.
2 tane mercimekli börek (kupkuru börekti arkadaşıma da söyledim zaten böyle börek mi olur diye) yedikten ve türk kahvesi içip fal baktırdıktan sonra , DEDİM ABBAS YOLCU !
Bisikletçiden arkadaşımın evine giderken aşırı süratli gelmişti bisiklet bana. Neyse misafirlikten sonra Bağdat Caddesi'nden basmaya başladım pedala. Acemi olmam itibariyle kaldırımda sürmeyi tercih ettim önce. Malum öyle bi yağmur ve soğuk vardı ki insan pek azdı.
Tıkırlı yollarda keyfim tıkırındaydı. PARDOOON dedim önüme çıkan sırtı dönük yayalara.
Bisikletçideki genç adama, vites nasıl kullanılıyor bi anlatsana demiştim. ARkadaş ömrümde ilk kez vitesli kullanıyorum ne bileyim ben. Çocuk üstünkörü bişiler anlattı daha da çok kafamı karıştırdı. Zincirler karışmasın ön vites 3 iken arka vites 3 olmasın çapraz gelir falan dedi hiçbişi anlamadım :/
Yolda anlarım yeaaa demiştim içimden kendime. ÖYLE OLMADI !
caddede hafif zıplatmalı yollarda sele üzerinde hoplamak başta zevkli gelmişti.
KAdıköy-Beşiktaş iskelesine kadar 1e1 vitesle geldim :/
Ya arkadaş sol vites sistemi farklı sağ farklı. Acemi olduğum için viteslere mi bakayım yola mı bakayım derken saçmalayıp durdum. Rahat giderken bi anda kaya pedal çevirir gibi oluyordu bisiklet. Sanırım ön vitesi artırınca oluyordu bu. Geri vitesi de aynı sayıya getireyim dedim, bu sefer de sanki o kaya o kadar ağırlaşıyordu ki sürterek çekiyordum. BİLMEM ANLATABİLDİM Mİ ÇEKTİĞİM EZİYETİ ?
Vapura ulaştım. Bisiklete para almamaları hoşuma gitti.
ama Metroda/trende/tramvayda +1 kişi ücret alıyorlarmış (Edip Dinçer arkadaşımız vermişti bilgiyi sağolsun)
Vapurda bi başka scott sahibi 1.90 boylarında fit bi eleman vardı belli ki tura çıkmıştı. adam taç teçhizat idi kıyafetinden bisiklete. HELAL dedim içimden. O beni farkettiyse ameleye bak, ne biçim giyinmiş demiştir kesin aslkdhaskjhda
kafada kask yok elde Beşiktaş eldiveni üst robocop, alt kalın kot
Allahtan spor ayakkabı vardı ayağımda :/
Neyse vapurdan indim. Beşiktaş'a geçeyim de maça gitmesem de maç havasını soluyayım bi de döner ekmek kemireyim dedim.
Vazgeçilmezim Karadeniz Döner'de bi yarım götürdüm. O kötü börekten sonra ilaç gibi gitti valla. Bisikletin ayağı olmadığı için duvara dayadım. yanında bi kadın makyaj malzemesi satan dükkan vardı tam ona. tam o arka tekeri denk getirme uğraşımda şişman bi ablamızın montunun arkasına ön tekerimle güzel bi iz bıraktım
özür diledim ama pis pis bakmaya devam etti. Ne yani gidip yeni mont mu alacaktım altı üstü teker izi arkadaş ! hehe tepki vermedim içimden söyledim bunları.
Neyse ayran eşliğinde mideye gömdüğüm dönerden sonra, Şairler parkına çağıran gençleri göreyim istedim. ayak üstü yağmur altında skor söyledim 3-1 biter. skor tuttu da yenildik
Daha fazla ıslanmadan tekrar oradan yukarı doğru sürdüm. AMAN ALLAHIM bisiklet gitmedi resmen. Çok yorulduğumu işte o korkunç yokuşta anladım. Bisikletin vites ayarlarını can havliyle değiştirmeye kurcalamaya başladım . Yine o kaya etkisi baş gösterdi.
En iyi yol bildiğin yol deyip önü de arkayı da 1. VİTESE GETİRDİM
bi taraftan sıçan gibi ıslandım. üstümdeki mont su geçirmese de ceplerine kadar su doldu. pantolon keza öyle. bağcıklar çözüldü zırt pırt.
kenara çekip ayakkabı bağladığım yerlerden biri manav önüymüş. görevli arkadaş "abi çıldırdın mı bu havada ne işin var bisikletle aynaya baktın mı hiç???" dedi. İŞİM VAR ABİCİM KARŞIDAN geliyorum deyince çocuğun suratını görmeliydiniz
inanamadı bana. abi derdin ne falan filan dedi uzattı konuyu. neyse acelem var deyip o gazla pedalladım.
dedim vay arkadaş ben bayağı bi yol yaptım. neyse nişantaşına çıkmış o yol. arkadaş bisikletten o korkunç yokuşta defalarca indim yalan yok. bacaklarımın ağrısını mı anlatayım yoksa kıç kemiklerimdeki zonklamayı mı bilemiyorum..
BAŞKA BİR SELE İCAT ETMELERİ ZOR MU YA ? yarış bisikletçileri gibi ayakta sürdüm bi ara.. yan oturdum. türlü türlü saçma oturuş şekilleri denedim yeminle. neyse acıya iyice alıştıktan sonra mecidiyeköye giden yolda kurye gibi yol almaya başladım. tampon tampona arabaların yanlarından aralarından kenarlarından hızlıca geçmeye başladım.
bi ara yol sıkıştı kaldırıma çıktım. hafif bi frenle birlikte kayma maceram oldu. simitçi adam şaka yaptı. EHLİYETİ NEREDEN ALDIN dedi.
ben KAYARIM bazen dedim. mal mal baktı suratıma. devam ettim.
neyse Mecidiyeköy sırtlarına geldiğimde dizlerimin titrediğini farkettim.. toplam kaç km yol kattettiğimi bilmiyorum. İnönü Stadı'nda maç yapsam en fazla bu kadar yorulurdum kesin..
benim evin yoluna geldiğimde sevinçten ağlayacaktım neredeyse ! tükenmiştim abicim bu ne bitmez yolmuş !
kapıya gelince 3 KAT GÖZÜMDE Bİ BÜYÜDÜ Bİ BÜYÜDÜ Çin'deki tapınaklar gibi gözüktü..
son bi güç omuzladım. size yemin ediyorum kapımın önüne geldiğimde az daha düşecektim.
bacaklarım 3 halı saha maçı üst üste oynamışım, kollarım bilmem kaç tekrar dumble kaldırmışım,
kıç kemiklerim ise falakaya yatırılmışım gibi AĞRIYOR !
evde aynaya baktığımda KIPKIRMIZI KAN TER içindeki yüzümü görünce ince kısık bi sesle FEDA ! dedim.
Kaybolmuştum
artık
HOŞBULDUM
ER