Scudo Sports

Granfondo Çeşme 2017

@Fake Guru

Marmara etapta kısada yarışanlardan 75 lira, uzunda yarışanlardan 125 lira alındı.toplam 100.000 liraya yakın para toplandı.
Şimdi,bu para nereye gitmiş olabilir.

1- otobüs firmalarına ,nitekim gidiş ve dönüşüm bedava oldu,
2- ödül olarak
A-kestane şekeri bir demir kutu içinde orta büyüklükte
B- 3 adet telefon şarj kordonu
C- bir adet tişört
D- bir adet kulaklık
E- tükenmez kalem bloknot
F- altın madalya

Bunun dışında bir adet kilim sahibi oldum,
Cebimden 75 lira çıktı,ayrıca yemek kuponu aldım,burada çocuklara bisiklet kampanyası yok idi,sonuçta 75 liraya bursa nilüfere bedava gidip geldim ,yani kısa günün karı zarar etmedim,çeşmede durum nasıl olacak idi,

1- otobüs gidiş dönüş bedava
2- pansiyon bedava
3 - yemek bedava olacak idi,kaldığımız pansiyonda bedava yiyecek idik,

Tabi gene çocuklara 1000 bisiklet kampanyası olacak idi,
O zamanda 1500 kişinin maliyeti ciddi bir sorun teşkil edecek idi,
Bu maliyeti katılanlardan alacaklardı ,tabi katılım fiyatları firlayacaktı
 
Scudo
@tifosi

Internet ortamından araştırma yapılabilinir,çeşme belediyesinin internet sayfası olabilir izmir valiliğine mesaj atılabilinir ,biz kimseyi itham etmiyoruz ,ama toplanan paraların nereye gittiğinide insanlar bilmeli

(link)
 
@Kudret Kurtcebe

Bence bu işle biraz uğraş kudret abi. Federasyonun sözü var ve hala sitesinde yazıyor.
 
@mehmetsunu

Mesaj gitti ,mete hocam erol beye çok yakın bakalım ne diyecek

Gelen cevap.bisiklet ligleri başlayacak ama 60 mastır yapalımmıda takılmışlar,
Nitekim ,marmarada uzunda 7 kısadada 5 adam vardı,yanlız çeşmede uzunda 8
kısada 19 kişi vardı,
 
Bu ikinci Çeşme yarışımdı.Geçen seneki ortalamamı 23 lerden 27.5 lara çıkardım +45'de. Cyclocross bisikletimde, lastiklerimi 700-25 yapmam da etkiliydi.600 m. tırmanış,soğuk asfalt,sert rüzgarlar toplu sürüşe katılmamı kısmen etkiledi.
Nabzım 160-170 arasında gidip geldi(bilmiyorum ne kadar sağlıklı!)yarış boyunca...
Katılım ücreti eleştiriliyor ama yeterince araştırılmadan sürekli atılıp tutuluyor,artık kabak tadı veriyor...(Yaş grubumda 17. olmak hiç de fena değil!)
Seneye bir sıkıntı olmaz ise yeniden orada olmak isterim.
 
Bisiklet forumlarında yazılan yazılara ithafen cevaptır…
3 yıl kadar önce 5 arkadaş bir araya gelerek, çocuklara bisiklet alalım, bir çocuğun hayatına umut, mutluluk olalım diye başlattığımız Veloturk oluşumunun bugüne kadar geldiği nokta ortada. Peki biz bu 3 sene zarfında neler yaptık ?

New Balance, Superstep, Velux, Oakley, Toyota, Pınar Protein, Supplementler.com, Salcano, Accell Bisiklet, Exuma gibi markalara gittik kendimizi anlattık, neler hayal ettiğimizi, bu hayale nasıl destek olabileceklerini izah ettik ve onları bu oluşumun bir parçası yaptık. Kimisi maddi, kimisi ikili ilişkiler, kimisi üretim gücüyle bizlere destek oldu.

Bireysel olarak hayır işi yapmayı seven dostlarımıza anlattık projeyi, onları da maddi olarak bisiklet almaya ikna ederek dahil ettik projeye. Markalarının adının geçmesini bile istemediler, onlar için o çocukların yüzündeki mutluluğu görmek yeterde artardı bile.

Ünlü arkadaşlarımızdan destek aldık, bazıları bizim için tshirt tasarladı, o t-shirtleri New Balance markasına ürettirdik satıp projeye gelir kaynağı olarak bisiklet aldık, bazıları sosyal medyadan projeyi insanlara anlatmamıza yardımcı oldu, bazıları bizzat yarışlara gelip sporculara kendi elleriyle su taşıdı.

2015 yılında yurtdışında görüp de çok özendiğimiz amatörlere açık Granfondo Yarışını yapalım, Türkiye'deki amatör bisikletçiler de yurtdışındaki gibi yarışlara katılsın istedik. Yıllarca Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu'nun organizasyonunu yapan Argeus firmasının kapısını çaldık, sadece masrafları mukabilinde organizasyon konusundaki bilgi, birikim, malzeme, insan gücü kaynaklarını bize açmasını istedik. Bu vesileyle Veloturk Granfondo adında bir yarış düzenledik. Bu Türkiye'de amatörlere açık yapılan ilk yol yarışıydı. Buradan elde edilen gelirleri çocuklara bisiklet alınması için kanalize ettik.

Takip eden senede Veloturk Gran Fondo yarışlarını çoğalttık ve çeşitledik. Başka firmalara, başka oluşumlara yarış yapmaları konusunda örnek olduk. Başında Veloturk yazmayan hiçbir yarışın geliri ne oldu ne bitti bizim bilgimizde değil, dünyada düzenlenen yarış organizasyonları kar amaçlıdır, bu gayet normaldir, biz bu amacı gütmedik, güdenlere de hiçbir gün biz şöyle yaptık onlar böyle yaptılar demedik, bisiklet sporunu sevdirmek için, duvara bir tuğla koyan her kimse ellerine sağlık , Allah ondan razı olsun dedik.

Kimseden hiçbir koşul karşılığında bireysel olarak para istemedik. Bağış yapmak isteyenlere yarışlara katılın, ya da T-shirt alın, üzerinize giyin, gururla gezin bize o yeter dedik. İyilik karşılığında da olsa kimsenin cebinden karşılıksız bir para çıksın istemedik.

Bisiklet dağıtımlarında bölgelerdeki dostlarımız vasıtasıyla Milli Eğitim'den destek aldık, mülki erkanın bilgisi ve denetiminde, 8-12 yaş arasındaki çocuklarımıza, isim isim bisiklet dağıttık;

Soma'da maden felaketinden etkilenen kardeşlerimize
Bitlis'te
Muş'ta
Elazığ'da
Nevşehir'de
Zonguldak'ta
İstanbul Arnavutköy'de
Kardeşlerimize tek tek bisikletlerini bizzat biz dağıttık,

Yaptığımız dağıtımlar ile ilgili fotoğrafları, videoları Veloturk Gran Fondo yarışlarından önce sizlerle paylaştık, çocukların mahremiyetini korumak adına sosyal mecralarda yayınlamama kararı verdik. Arzu edenler olursa gelip birebir dağıtım görsellerini, videoları, kaşeli imzalı teslim belgesi örneklerini inceleyebilir.

Aslında daha çok yaptığımız iş var, ancak kısa bir faaliyet raporu tadında 3 yılımızı bu şekilde özetleyebilirim.

Forumlarda okuduğum kadarıyla yarış organize etmek konusunda hevesli ve derin şekilde bilgili bir çok arkadaşımız var, onlara yol göstermek babında kısa bilgi paylaşımlarında bulunmak isterim. Gran Fondo tadında bir yol yarışı düzenlemenin maaliyeti 100.000 – 150.000 tl. arasındadır. Yüksek meblağlı bir katılım bedeli ile çok yüksek sayıda katılımcı bile gelse, bu işi sponsor desteği olmadan yapmak mantıklı ve para kazandıran bir iş değildir. Biz bu iyilik hareketine destek vermek isteyen sponsorlarımızdan gelen destekleri yarış organizasyonu için kanalize edip, katılım bedellerini ise bisiklet alımına yönlendiriyoruz. Bu vesileyle 1 taşla 2 kuş vurmayı hedefliyoruz. Yani hem her sene amatörlere açık bisiklet yarışlarının düzenlenmesine devam edilmesini sağlarken, sizlerin katılımıyla elde edilen gelirlerin bisiklet alımına kanalize edilmesini sağlıyoruz.

Veloturk ekibi olarak biz bu işten hiçbir gün, hiçbir nam altında bir maddi gelir elde etmediğimiz gibi, kendi cebimizden hatrı sayılır paralar harcayarak projenin devam etmesini sağlamaya çalışıyoruz. Hepimiz işimizden, gücümüzden, ailemizden, keyfimize harcayacağımız zamandan ayırarak bu projeyi bugüne kadar getirmeyi başardık. İnanarak destekleyen sizlerin varlığı olmadan bu yapılanların hiçbir manası ve anlamı olmazdı tabii ki.

Önümüzdeki yıl, bu sezon sonu elde edilen yarış gelirleri ile yapılacak dağıtımlara katılmak isteyen herkes lütfen buyursun gelsin, o çocukların mutluluğuna ortak olsun, ama artık forumlardan nereye gidiyor bu paralar nağraları atmaktan vazgeçsin, bundan öncekiler gibi bundan sonra da adında Veloturk olan bütün yarış organizasyonları sadece tek bir amaca hizmet edecek, ihtiyaç sahibi çocuklara bisiklet dağıtmak… Yeterli mi? Hayır, ama yeterli değil diye hiçbir şey yapmamak yerine, biz çalışmaya devam edeceğiz..

Saygılarımızla,
Veloturk ekibi adına Arda Türkmen
 
@Berkem Ceylan


Yemek partisinde fotoğraf isteğimizi kırmayıp biz büyük çocukları da memnun etmiştiniz :) Ülkemize gran fondo kültürünü aşılayan bir organizasyonun böyle olumsuz söylemlerle yıpratılmaya çalışılması çok abes bir durum, ama atalarımız da bunu zamanında tecrübe ederek "meyve veren ağaç taşlanır" demişler. Taşlayanlara aldanmadan meyve vermeye devam etmekten başka yolu yok bu işin. Emeklerinize sağlık, sağolun, varolun.

1a45e95b-ab5e-4fda-bd4e-dfae30cc7177.jpg
 
@Berkem Ceylan

Berkem bey güncelleme gerekiyor bu mesajınızı güncelleyecegim ,çünki yeni üye olan arkadaşlar var bu sayfa sekizinci sayfa ve konu çeşme yarışı,her şey açıkça yazılmış,1 senede geçse bu sayfanın kopyasını tekrar güncelleyecegim,olayın ne olduğunu bilmeyenler olabilir emekleri için arda beye teşekkür ederim ,siz alıntı yapmışsınız sizede teşekkür ederim
 
bu foto c.tesi ogleden sonradan.Yaris boyunca en az 4-5 yerde veloturk ekibini canla basla cabalarken gordum.Biz sizi biliyoruz canlar,iyiki varsiniz...Yol bisikletine bu ulkede en az federasyon kadar katkiniz var..
8525b2365bbc85f0bd2354fc29f7fcad.jpg


F8331 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
Çok güzel yarıştı. Teker teker anlatmaya ne gerek var, Velotürk ekibi her şeyi düşünmüşler sağolsunlar. Zaten artık tecrübeli bir ekip. Mazgalların üstü bile örtüyle kapatılmış. Aynı keyfi paylaştığın insanlarla beraber olmak, yarışmak çok eğlenceli. Ordan oraya koşuşturan insanlar, güleryüzlü sohbetler, rengarenk kıyafetler, türlü türlü bisikletler...

Yarış için ısınma yapacağım diye ortanın arkalarında bi yerdeydim. Böyle söylüyorum çünkü 800 kişi birden yarışınca nerde olduğunu bile tam bilemiyorsun) Nötral startla beraber başladı. Nötral start sanırım hızlı yapıldı. Bu katıldığım başka yarışlarda da oluyor. Yavaş yapılsa daha iyi olur diye düşünüyorum. Çeşme sabah saatlerinde soğuk ve rüzgarlıydı. Geçen sene katılanın söylediğine göre bu sene daha rüzgarlıymış. Tam bilemiyorum.

Çok kişi olunca bir de aşırı rüzgardan ön tarafa yetişmem münkün olmadı. Mübarek sürekli ön taraftan rüzgar yedik. Hiç arkadan esmez mi bu:D Yer yer eşelonlar oluştu, Gruplar, gruplardan kopanlar, gruplardan kopanlardan yeniden yardımlaşmalar falan. Yolun düz uzadığı yerde ön peletonu gördüm ama bu rüzgarda yetişmek mümkün değildi. Yol büyük kısım düzgün asfalt bir kısmı da Paris Roubaix tarzında. Yer yer arnavut kaldırımları, yer yer soğuk asfalt zemin. Sürekli çıkış iniş yapılan bir yoldu. Sürekli dalgalı şekilde çıkıyorsun sonra iniyorsun. Soğuk asfalt zeminde yer yer bozuk yerler yamayla yenice kapatılmış. Hatta sağ tarafta yolun kötü kısmı yine dubalarla kapatılmış ama bazıları dinlemedi dubaların arkasına geçip durdu. Keskin bir virajdan bir bayanın uçtuğunu gördüm. Yarışın kızıştığı anlardan biriydi. Apeksten değil de virajı geniş dönerek almaya çalışırken uçtu. İnşallah bir şey olmamıştır. Son kilometrlere doğru kramp geliyorum dedi, hemen önlemimi alıp defettim. Genel olarak rüzgardan yüksek ortalama çıkmadı.

(link)

Paris Roubaix demişken Sarper Günsal beye Greg Van Avermaet bu sene de Roubaix kazanabilir mi diye sordum. Bu sene zannetmiyorum dedi. Belçikalı olduğu için sanırım dünyada şu anda ondan daha fazla Flanders kazanmak isteyen yoktur.

Rüzgardı, kaymak asfalttı, yokuştu, inişti, kramp habercisiydi, şuydu buydu yarışın bitişine geldim. Genelde 115. yaş grubumda 31. olmuşum. Ben 1. olmuş kadar sevindim. Bu yarışa katılan herkes kendi yarış heyecanına mutluluğuna çocukların mutluluğunu da kattığı için birinci olmuştur zaten. Katılan herkesin gönlünü tebrik ederim. Velotürk ekibine teşekkür ederim.
 
Paralar nereye gitti diyen arkadaşlar, bu ölçekte ve düzende bir organizasyon yapın da organizasyonların sayısı artsın. Gelirin tamamı da size kalabilir. Kimseye bağışlamak zorunda değilsiniz.

Yapılanları eleştirirken ben olsam yapabilir miydim veya daha iyi nasıl yapabilirdim diye düşünmek lazım.

Insanların heveslerini kaçırırsanız yurtdışında milyon tane organizasyon oluyor bizde niye olmuyor diye sikayet etmeye baslarsiniz.
 
@Berkem Ceylan
Huysuzu cehenneme atmışlar odunlar yaş demiş. Siz boşverin aldırış etmeyin. Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur. Sizin tomurcuklar filizlenmeye başlamış bile. Tebrik eder önünüzde saygıyla eğilirim. Başarılarınızın devamını dilerim. Çok güzel bir organizasyondu emeği geçen herkese teşekkürü şahsım adına bir borç bilirim.
 
VELOTURK VE PROJELERİ HAKKINDA:


Bisiklet nedir?
Zor bir soru… Tanımı kolay; 2 teker üstünde, kas gücüyle yol aldığımız bir araç. Evet bir araç… Bir yere ulaşmak ya da hayatımıza spor katmak ya da sosyalleşmek ya da sadece hobi-eğlence adına kullandığımız bir araç.. Sağlığın, sporun, ulaşımın, hobinin ötesine geçip bir yarış pozisyonuna geçtiğimizde de yine bir araçtır bisiklet. Ne zaman ki bisiklet, hayatımıza kattığı anlamları aşıp, konuyu sadece marka, model, ekipman, donanımlar, hız veya kazanma üzerinden değerlendirmeye başladığımız her etkinlikte, kullanımda bisiklet araç olmaktan uzaklaşıp bir amaç olmaya yol almıştır. Ne zaman ki, yarışmadaki halimiz, herhangi bir endüstriyel futbolcunun başarı odaklı hırsları, uğraşıları ve profesyonelliği, bisikletçide de yaşanmaya başladı, yine bisikletin kendisi bir amaç haline dönüşüverir…


Bir proje: Veloturk…

5 insan kafa kafaya vermişler, ihtiyacı olan çocuklara ücretsiz bisiklet ulaştırmak diye bir amaç edinmişler… Nasıl yapmışlar, yapıyorlar peki? Bu insanlar, önce yarışmalara katılıyorlar. Yarışmalarda, sponsor potansiyelinde olan şirketlerin ilgilerini buraya yönlendirip, projelerine maddi desteklerini sunmalarını sağlıyorlar. Bir süre sonra kendi yarışmalarını da organize edip, sponsorların bu yarışmaları finanse etmelerini sağlıyorlar. Bu yarışmalarda, ücretiyle katılan kişisel katılımcılardan gelen paralarla, anlaştıkları bir bisiklet üreticisi veya satıcısı vasıtasıyla bisikletler satın alıp bunları ülkenin herhangi bir yerinde, Milli Eğitim Müdürlüklerince belirlenen ihtiyaç sahibi öğrencilere ulaştırıp, kendi elleriyle teslim ediyorlar. 2013-14’lerde başlayan bu proje halen devam etmekte ve şu ana kadar yaklaşık 3500 bisiklet çocuklara ulaştırılmış durumda. Sponsor firmalar kimlermiş? Bir süre Salcano firmasıymış, şimdilerde de başta Accell Bisiklet olmak üzere, Toyota, Superstep, Pınar protein, Supplementler.com, Velux, Oakley, Eren Holding, Exuma, New Balance…

Sorular ve cevapları:
1. Teslim ettiğiniz bisikletler amaçladığınız gibi kullanılıyor mu?
Cevap: Maalesef bisikletlerin tesliminden sonra kullanıp kullanmadıklarını, kullanıyorlarsa da nasıl kullandıklarını, ihtiyaç sahibi ebeveynlerince veya bizzat çocukların kendilerince satılıp satılmadıklarını bilemiyoruz, takip de edemiyoruz zaten. Ama, teslim ettiğimiz 3500 bisikletten 1000 tanesi bile düşündüğümüz amaçlarda kullanılıyorsa, bu bizim için yeterlidir diye düşünüyoruz.

2. Bu haftaki Çeşme Granfondo katılımı nasıl?
Cevap: Geçen sene ilkini yaptığımız Çeşme Gran Fondosuna yaklaşık 850 kişi katılmıştı. Bu sene ücretli olmasına rağmen sayı 1200’ü geçmiş durumda. Tüm organizasyon işleri Argeus Travel tarafından profesyonelce yapılmakta olup, anlaşma gereği organizasyonun tüm giderleri-harcamaları sponsor firmalarca karşılanmaktadır. Katılımcılardan gelecek olan yaklaşık 180 bin TL parayla, yine bisikletler alıp çocuklara dağıtacağız.

3. Sağlık Bakanlığının da 1 milyon bisiklet projesi var.
Cevap: Evet bilgimiz var. Yalnız o proje başladı, bir müddet de devam etti, ama şu an ne durumda bilmiyoruz. Yalnız bisikletlerin çocuklara zimmetlenmesi uygulamasının uygun bir karar olmadığını düşünüyoruz..

4. Projenize, yarışmalara katılıp katılım ücreti vermek dışında nasıl destek olabiliriz?
Cevap: Veloturk imzalı veya temalı bisiklet t-shirtleri ve formaları ürettiriyoruz. Bu ürünleri satın alarak da destek olabilirsiniz.



Sağlık Bakanlığının, bisiklet firmaları ile anlaşmalar yapıp 1 milyon bisikletin çocuklara ulaştırılması projesi, içinde ne kadar bisiklet geçen bir proje olsa da, proje kararırın merkezden alınması, teslim edilecek çocukların Milli Eğitim Müdürlükleri gibi bürokrasi eliyle belirlenmesi, projenin bisikletlerin teslimiyle son buluyor olması, takibinin veya amacı doğrultusunda kullanılmasının sağlanması adına herhangi iş ve işlemlerin yapılmıyor olması, bisiklet üreticisi şirket veya şirketlerle yapılan anlaşmaların şeffaf, denetlenebilir ve hakkaniyetli olup olmadığının bilinmemesi vs nedenlerle… Araştırması yapılmamış olsa da, çokça büyük oranlarda bisikletin düşünülen-planlanan amaçlar dahilinde kullanılmadığını, bisiklet verilen ihtiyaç sahibi insanların, bisikletten daha öncelikli diğer temel ihtiyaçları doğrultusunda bu bisikletleri elden çıkarmış olabileceklerini düşünmememiz için geçerli sebepler yok maalesef. Nasıl ki, şirketlerle yapılan anlaşmalarla, devlet bütçesinden (haliyle vatandaşın bütçesinden) milyarlarca liralar harcanarak okullara yaptırılan akıllı tahta sistemleri ve öğrencilere dağıtılan tablet bilgisayarlar, hem gerekli olan teknolojik altyapının tamamlanmaması, hem son kullanıcı olan öğretmen ve öğrencilerin bu sistemi kullanmaya hazır hale getirilmemesi, hem de okullardaki çok daha öncelikli ihtiyaçlar giderilmeden böylesi bir işe girilmiş olması neticesinde, dağıtılan tabletler işletim sistemi kırılıp oyun tableti, akıllı tahtalar da büyük oranda film izletme ekranı olmanın ötesine geçememiştir. Yerelden ihtiyaç görülmeyen, yerelden altyapısı hazırlanmayan ve yerelden desteklenmeyen her merkezi karar, proje, maalesef güdük kalmaya mahkumdur..

Veloturk ekibinin tüm anlatımlarına, işleyişine baktığımızda, bu projenin Sağlık Bakanlığının projesiyle bir çok noktada aynılıklara sahip olduğunu görüyoruz. Yine merkezi olarak kararlar alınıyor, yine şirketlerle anlaşmalar yapılıyor, yine yeni sıfır bisikletler alınıp dağıtılıyor, yine mümkün olduğunca çocuklar Milli Eğitim Müdürlüklerince tespit ediliyor, yine teslim edilen bisikletlerin akıbetleri takip edil(e)miyor. Farklılıkları ise, bir resmi bir kurum tarafından değil de, bisiklet kullanıyor olan bir grup insan tarafından yapılıyor olması ve çocuklara bisikletlerinin tesliminin de o bir grup insan eliyle yapılıyor olması diyebiliriz.


Bisiklet nedir?

Bisiklet doğa dostudur… Hem üretim aşamasında, diğer ulaşım araçlarına nazaran çok daha az kaynak tüketimi gerçekleşmiş olur, hem kas gücüyle çalıştığı için çevresel zararı yoktur, hem de en verimli ulaşım araçlarının başında gelmektedir. Bisiklet sessizdir. Doğayı rahatsız etmeden, gürültüyle bozmadan, bilakis doğanın sesini duyarak, kendisini hissederek ilerleriz onunla..

Bisiklet özgürlüktür de… Hiçbir motorlu araca bağımlı olmadan kendi enerjimizle yol alırız onunla. Yollarda dilediğimizce durur, manzaranın, güzelliklerin farkına varır, keyfini yaşarız, zorluklarını da…

Bisiklet politiktir de… Yayaları, bisikletlileri dikkate almadan, sadece araçların var olduğu veya hakim olduğu yargısıyla planlanan, yapılan yollara, ışıklara, kurallara karşı bir duruştur bisiklet. Bisiklette sermaye biriktiremezsin. Bugün çokça pedal basayım da yarın rahat yol alayım diyemezsin. Ya da heybene öyle tıka basa yiyecek, giyecek vs yükleyim de konforum baki kalsın diyemezsin. Yüklendiğin her yük, yollar boyunca kamburun olacaktır çünkü.

Bisiklet paylaşımdır da… Yol boyunca başka bir bisikletliyle veya bisikletsizle yolunu, sohbetini paylaşırsın. Yeri gelir yemeğini, yeri gelir zorlukları, sıkıntıları paylaşırsın. Araçlarında yol alan insanlar yapamazlar oysa ki bunu.

Bisiklet mutluluktur da… Bisiklet sürersin, endorfin salgılarsın, vücudun da ruhun da dinçleşir, temas ettiğin insanlara da bulaştırırsın moralini-motivasyonunu…


Bisiklet ne değildir?

Bisiklet şirket değildir. Öyle koca koca şirketlerin, sponsorluk anlaşmalarıyla verebileceği bir meta değildir bisiklet. Çünkü verdiğinden daha çoğunu almak zorundadır şirket (almayan da şirket değildir zaten). Bisiklete yaptıkları 1 yatırım karşılığında, bisikletin ruhuna daha fazla sayısınca dinamit koymadığından ya da koymayacağından emin miyiz?

Bisiklet merkezi değildir, yereldir… “Biz 5 güzel insan oturduk kafa patlattık, sponsorlar bulduk, satışlar yaptık, o paralarla da işte çocuklara ulaştırdık, ne kadar da mutlu oldular.” demek değildir. Bisiklet, ruhunu hissetmeden, yaşamadan, paylaşmadan verdim oldu denebilecek değildir çünkü…

Bisiklet yarış değildir… Bisiklet, bir hedef koyup da ona varmak değildir. Sen yol alırsın, yol olursun, o hedef gelir seni bulur sonunda, belki ortasında.. Bilemezsin… Neyin yolunu gidiyorsan, neyin yolu oluyorsan, sana gelecek hedef de odur ancak.. En az zamanda en çok yol almaksa hedef, bu bisiklet değildir. Çünkü bisiklet yavaştır, hız değil.. Bu fiziki, teknolojik, sosyolojik, psikolojik hız çağında, durup, kendini dinlemenin, doğayı hissetmenin, çevreni algılamanın, fark etmenin, fark edilmenin aracıdır bisiklet…

Bisiklet “yeni” değildir… Düşünün ki, bisiklet tüm ulaşım araçlarının atası gibi bir şey. Motorlu taşıtlar yokken onlar yollardaydılar. Zaman aktıkça, o motorlu taşıtları üreten ülkeler, kullananlar, yaşayanlar, dönüp dolaşıp bisiklete döndüler, en büyük bisiklet kentleri oldular. Aynı bisikletlerini on yıllarca boyunca da kullanıyorlar. Sen bisikletine özenip baktığın sürece, o eski dosttur o da sana iyi bakar. Çocuklara verebileceğimiz en güzel armağan bisiklet olabilir evet. Ama yeni/sıfır bir bisiklet mi olmalı illa ki?… (Eti Sarı Bisikletin, henüz yeni yayınlanmış bir anketin sonucuna göre, ülkemizde ailelerin %28inin evinde bisiklet var ve bunların %36sında da bisikletler hiç kullanılmadan durmaktalar. Toplam hane sayısının 22 milyon olduğu düşünüldüğünde, tüm ülkemizde yaklaşık 2.200.000 (iki milyon iki yüz bin) adet bisiklet hiç kullanılmadan öylece durmaktadır demektir. Ve bu sayı, bisiklet dağıtım projelerinden gelen bisikletlerle beraber daha hızlı bir şekilde de artıyor olacaktır.) Hali hazırda üretilmiş bir şeyin, yeniden kullanılma potansiyeli varken, duruyorken, onun ziyan olmasını, çöp olmasını göre göre “yeni”sini ürettirmek… İşte, bu bisiklet ruhu hiç değil… Bu hiç kullanılmadan duran bisikletleri, yeniden kullanıma sokmak, hem direkt sahibi olan insanların bisiklete yeniden yüzlerini dönmelerini sağlanması hem de ihtiyacı olan diğer insanlara ulaştırılmasıyla, dünyamızın sınırlı kaynaklarını daha doğru ve verimli kullanma adına küçük belki ama önemli bir adım olacaktır.
Bisikletimiz yeni olmayabilir, kullanılmış olabilir, ama ruhunu yakaladığımızda kendimizi yenileriz…
Yenilemek değil, yenilenmek olmalı belki de amacımız…



Veloturk ekibi İzmir söyleşisinin, Çeşme Granfondo yarışması öncesinde gerçekleşmesi, söyleşinin ve izleyici sorularının da ağırlığının yarışma ile ilgili olması beklendik bir durumdu. İzleyici olarak sayıca azdık. Muhtemel ki gelme potansiyeli olan ama gelmeyen kişiler, konunun yarışma etrafında döneceğini tahmin ettiklerinden ve kendileri yarışmayla ilgili olmadıklarından katılmadılar. O yüzden izleyici olarak beklenenin altındaydık. Ki durum öyle de oldu zaten. Söyleşinin büyük kısmı ve soruların biri dışında hepsi yarışma içerikliydi. Ama ekibin kendilerinin de ifade ettikleri, vurguladıkları gibi, bu yarışmalar, asıl amaç olan çocuklara bisiklet ulaştırabilmenin araçlarıydı sadece. Tüm ekip ve izleyiciler olarak, amacı önemsemeyip, araç üzerine yoğunlaşılmış olması, maalesef ki ülkemizdeki halin-gidişatın izdüşümü sadece. Sonlara doğru tarafımdan gelen, “bisikletleri dağıttığınız şehirlerde veya köylerde, bisikletle ilgilenen insanlara ulaşılsa, teslim edilen o bisikletlerin takibi yapılsa, o çocuklara o bisikletlerini kullanabilecekleri ortam oluşturulmaya çalışılsa, ki böylece yaptığınız çalışmalar gerçek değerine ulaşsa” meailindeki öneri ise, ekip tarafından pek önemsenmemiş oldu. Hatta izleyicilerden bir arkadaşımız da, “hocam görüyorsunuz, Veloturk ekibi gibi önemli insanlar geliyor söyleşiye, izleyici sayımıza bakın.” şeklinde gel(e)meyenlere sitemlerini de iletti. Evet arkadaşım, gelen olarak azız, doğru. Gelenlerimizde ne görüyoruz peki? Amacı unutmuş, aracın etrafında dönüp duran bir haldeyiz. Halbuki burada çok değil 2-3 insan çıksak ve desek ki: “Burada belki azız ama, onlarca bisiklet gruplarımız var. Eminim ki bu güzelliğe ortak olmak, emek katmak isteyecek bir avuç da olsa insan bulabiliriz. Bir avuç da yeter zaten. Sayın Veloturk ekibi, en yakın zamanda İzmir’e de bisiklet dağıtımı bekliyoruz sizlerden. Ki o çocuklarla ve bisikletleriyle, en azından güvenli bir şekilde sürmeyi öğrenene, yani bisikletlerine alışana kadar bizler onlara refakat edelim. Mesela her Pazar, aramızdan nöbetleşe 2 bisikletçi o çocukların yanlarına gitsinler. Beraberce gün boyu tamir-bakım yapsınlar, mini eğitimler versinler, sonra da küçük küçük gezintiler yapsınlar. Böyle böyle 2 ay 3 ay gidilsin. Ta ki, nasıl ki bisiklette dengede durmak ve sürmek, o ilk kalkış ve düzenli ilk pedallar gerektiriyorsa, bizler de o çocukların bisikletli yeni hayatlarındaki ilk kalkışlarında ve ilk pedallarında, ağabeyleri ablaları olarak rehber olalım, destek olalım, beraber olalım… Onlar o tadı, ruhu, keyfi yakaladıklarında bırakalım, kendileri devam etsinler.”

Ayrıca yine şahsen: “Neden yeni bisikletler? Neden şirketler? Ve neden olanı değerlendirmek yerine yeni üretimler yolunu seçtiniz?” sorularımı, tatmin edici olmayan kısa cümlelerle cevapladılar.

Küçük bir hesap: Şuan itibariyle dağıtılmış olan 3500 adet bisikletin toplam ederi, (kendi açıklamalarındaki adet maliyeti 360TL ile) 1.260.000 (bir milyon iki yüz altmış bin) TLdir. Bu tutar sadece bisikletlerin alımları için kullanılan meblağdır. (Sponsor firmaların organizasyon (yarışma vs) ücretleri için ödedikleri meblağlar hariçtir.)


Bisikletle kalın, hoşça kalın…

(Mervan Kızıl)
 
@Türka¥ son foto çok güzel deniz ve bisiklet ve bayrak

@Berkem Ceylan
Şu paragrafa şapka çıkarılır. Bu markalari bilelim de 3 kurusumuz nasip olsun.
Biz arkadaşlar toplanıp bir okey atamıyoruz. Organizasyon yapmayı geçtim insanların uzak yerlerden bile gelmesini sağlayacak heyacanı güveni sağlamak bile mesele.

Tebrikler . Nokta.
 
Geri