@Mustafa Zeybek kardeşim geçmiş olsun.Hiç beklemeden acile gidip ağrıyan yere baktırmanı öneririm.Daha önceden bir sorun yaşamak sorunu kronikleştirebilir..
Bisikletçilerin sevmediği üç şey nedir diye sorsak,alacağımız yanıtlar içinde her daim "fren yapmak" yer alır.Kimse kas gücüyle ulaştığı hızı düşürüp yavaşlamak istemez..Yokuş inişleri ise bedavadan ve de normalde çıkılamayan hızları servis ettiği için bizi paralize edebilir.Pedal çevirmeden , aero duruş ile -hele inişte dik ve uzuncaysa- büyük keyif alırız.Ancak bu son keyif aldığımız iniş olabilir de..
Yıllar önce başıma gelen bir durum: Gece geç vakit, hafif çakır eve döneceğim.Kendime çok güvenip dik bir inişten geçerek yolu kestireyim dedim.Bakımını ihmal ettiğim frenlerin azizliği ile fren boşaldı,tel koptu,at kaçtı semer düştü

..Köşeyi dönemeden park etmiş bir aracın yan camına tosladım.Cam buzlu vitray - mozaik hale geldi..Sağ omzum darbeden dolayı pert..Tek tesellim kafamdaki kask sayesinde daha kötü bir durumdan sıyırmış olmaktı.

Bir kaç ay aksayarak ,oturup kalkarken zonklayarak geçti.Ama küsmedim,daha güvenli olan HD frenli bir bisiklete geçmiştim..
Şimdi U frenli yol ile Bursanın her dağlık,tepelik yöresine gidiyorum.Inişlerde 40-45 km hız benim kişisel limitim.
Gözüm arada bir sayaçta,parmaklarım dropta ve ikisi frenlerde.-Arka frene yumuşak dokunuş,önü tam duracaksam şayet -kullanarak iniyorum.
Maceraya gerek yok.Bu hafta Fransa da bir yarışta 20 yaşında bir bisikletçi 80 km hız ile indiği bir yokuşta karşısına çıkan ambulansa çarpıp hayatını kaybetti..Yarış parkurları trafiğe kapalıyken bunlar oluyorsa bizim trafikteki riskleri hesap etmek bile ürkütücü..
Inişler keyif verir ama unutmayalım ki önce güvenlik ve devamlılık

Herkese iyi pazarlar- pedallamalar..