Geçen seneye kadar geceleri de sürüyordum fakat tek başıma sürdüğüm için bu süre yarım saati ya da 1 saati geçmiyordu.
Neyse, arkadaşımla sürmeye başladım. O sıra günler de kısalınca akşam sürüşlerini de hesaba kattık. Bulunduğum yerde geceleri kimse bisiklet sürmez, kimse dışarı da çıkmaz. biz bir de saat 10 - 11 ırmak kenarları, tren yolları demeden sürüyoruz. Bu şeyin cahil cesareti olduğunu anlamak 6 - 7 günü bulmadı, daha sonra bu işten vazgeçtik.
para isteyenler, durduranlar, laf atanlar, şüpheli gözüyle bakanlar. bir keresinde göl kenarından gelirken kısa yoldan geleceğiz diye haritadan farklı bir rota izledik, gecenin karanlığında 400 lümen lamba ile tarlaların arasından ve kimsenin olmadığı bir rotadan geçtik. tek yakın olan şey tel örgülerle çevrili bir hapishane idi. 27 yaşındayım, uzun süredir bu kadar tedirgin olduğumu hatırlamıyorum. hazırlıklı olmadığımız için gece ekipmansızdık, 400 lümen lamba önünü zor aydınlatıyor. hapishane, tarla derken harita bizi tren yolunun yanındaki araba yoluna yönlendirdi. 200 metre mesafede evler vs var ama sokakta kimse yok, insan bayağı tedirgin oluyor. yahu ışık yok, şehir içindeki ışıklı yola girdiğimde içime su serpilmişti.
Artık eskisi gibi değilim, korkuyorum. sebebini bilmiyorum.