@Mert E.
Sevgili dostum,
Ya yazdıklarımı dikkatli bir şekilde okumuyorsunuz, yada daha kötüsü, yazdıklarımı çarpıtmak için zorlama bir çaba içerisine giriyorsunuz...
Ben nerede "Avrupa'da başıboş hayvan öldürülür gibi müthiş yanıltıcı bir genelleme" yapmışım? Bunu nerede yazmışım?
Size bu konuyu
#503 nolu mesajdan itibaren yeniden ve lütfen daha dikkatli okumanızı öneriyorum...
Bakın denizyalin isimli kullanıcının #503 nolu mesajda "avrupada bu isi bu dedigimiz yontemleri siki sikiya yaparak cozmusler" ifadesi üzerine aynen şu mesajı göndermişim (#509 nolu mesaj)
@Punctum
Ne demişim bu mesajda? "
Avrupa'da sokakta yaşayan köpek yakalanır ve barınaklara götürülür. Belli bir süre sahiplenilmesi beklenir. Sahiplenmez ise, itlaf edilir." Yanlış mı? Değil...Bunu uygulayan ülkeler var mı? Var...Bu ifadeden ""Avrupa'da başıboş hayvan öldürülür gibi müthiş yanıltıcı bir genelleme" çıkar mı? Çıkmaz...
Peki siz nerede dahil olmuşsunuz tartışmaya? #526 nolu mesajda. Ne demişsiniz orada? Benim #511 nolu mesajımdan şu alıntıyı yaparak, benden kaynak talep etmişsiniz.
@Punctum
@Mert E.
Bir sonraki mesajımda (#527), size ilk anda bulduğum kaynakları vermişim ve fitil ateşlenmiş...
Bu aşamadan sonra, Avrupa'daki çeşitli ülkelerin başıboş hayvan kontrolü konusundaki pratiklerini tartışmışız ve
ben daha önce yazdığımı yeniden teyit ederek, "ötenaziye izin verilen ülkelerin %32'sinde (10 ülke) , yasal bekleme süresinin sonunda
sahiplenilmeyen hayvanların öldürüldüğünü" söylemişim. Bu yanlış mı? değil...Bunun kaynağını göstermiş miyim? Göstermişim...Peki bu ifadeden ""Avrupa'da başıboş hayvan öldürülür gibi müthiş yanıltıcı bir genelleme" çıkar mı? Çıkmaz...
Peki ben en başından beri aynı şeyi söyler ve bunun kaynağını da gösterirken siz #539 nolu mesajda ne diyordunuz, hatırlıyor musunuz? Ben hatırlatayım...
@Mert E.
"Yüksekten verdiğim iddia, tepeden tepeden konuşmalar, öyle bir saçmalık yok"...

vay vay vay...
Yani şu mesajınızda, açıkça verilen kaynaklara rağmen,
Avrupa'da sahiplenilmeyen hayvanların öldürüldüğünü inkar edebiliyorsunuz ama beni söylemediğim iddialar üzerinden eleştirebiliyorsunuz...başkasını söylemedikleri üzerinden itham edebilirken, kendisini söylediklerinden muaf tutabilmekte takdire şayan bir manipülasyon doğrusu...
Biliyorum çok sıkıcı oldu. Şu yazılı ortamda bile kendimi yeniden ifade edebilmek için yaptığım bunca alıntıya, bunca açıklamaya hayıflanıyorum doğrusu. Birbirimizi anlamak bu kadar zor olmamalı...
Bakın şu konuda anlaşalım...
Hiç bir medeni ülkede, bizde olduğu gibi yarım yamalak bir yasa ve vurdumduymaz çalışanlar ile böyle devasa bir sorunun çözülmesi mümkün değil. 5199 Sayılı yasa sorunu çözmeye yönelik değil, her kesimi idare edecek şekilde günü kurtarmaya yönelik. Bu yasadan ne toplum ne de uygulayıcılar memnun.
Avrupa ülkelerinde ister ötenaziye izin verilsin ister verilmesin, ister yakalanan hayvanlar hemen itlaf edilsin ister sahiplenilmeyi beklesin, bizdeki gibi sorumsuz bir yöntem hiç birinde yok. Daha önce söylediğim gibi, bir tek Yunanistan bizimkine benzer şekilde topladığı köpekleri geri yerine bırakıyor ama oradaki problemden de bahsettik. Bütün bu ülkeler yeterli hayvan barınakları inşa edip bunu da asgari sağlıklı koşullarda işleterek bu hayvanlara yaşamları boyunca yeterli bir ortam hazırlıyorlar. Kimisi sonradan sahiplenilmeyenleri öldürüyor ama
öldürmeyenler de o hayvanları tekrar sokaklara salmıyor. Kısaca sokaklarda başıboş hayvan dolaşmasına izin vermiyorlar. Avrupa'ya, Amerika'ya, Kanada'ya veya herhangi uygar bir ülkeye gittiğimizde sokaklarda, parklarda rahatça ve özgürce dolaşabilmemizin nedeni işte bu sıkı ve taviz verilmeyen uygulamalardır.
Evet, benim de istediğim aynen bu. Başıboş ve sahipsiz hayvanlar, (özellikle köpekler) barınaklarda veya benzer özel alanlarda bakılsın, orada yaşamlarını sürdürsün. Şehir ortamında sokaklarda kontrolsüzce dolaşmasın. Yeniden tekrar ediyorum, bu başıboş ve sahipsiz hayvanların örneğin Ukrayna'da olduğu gibi anında vurulmasını veya Arnavutluk'ta olduğu gibi sahiplenilmesini bile beklemeden öldürülmesini veya Danimarka'daki gibi belli bir sürenin sonunda sahiplenilmediği koşulda öldürülmesini talep etmiyorum.
Tek istediğim sosyal özgürlük alanımı yeniden kazanmak...
Ama işte burada maalesef kendine hayvan sever diyen bir grup; barınakları basıyor, köpekleri dışarıya çıkarıyor, görevlileri tehdit ediyor, köpeklerden rahatsız olanlarla kavga etmekten kaçınmıyor. Uygar ülkelerdeki uygulamaların memleketimizde de yeşermesine izin vermiyor. Sesleri herkesi bastırıyor, kimseyi dinlemiyor, çevrelerine verdikleri rahatsızlığın farkına varmıyorlar. Sürekli aynı retoriklerle karşı tarafı canilik, vahşilik, hatta faşistlikle suçlayabiliyorlar. Eleştiri getirenleri; hayvan sevmez, vicdansız, sevgisiz, vs. olarak yaftalayabiliyorlar...
Biliyorum, çok uzun yazdım ama artık herhalde kendimi ifade edebilmişimdir. Bundan sonra da, özellikle bir alıntı veya sataşma olmadıkça bir süre yazmayı düşünmüyorum...
Umarım artık yanıt hakkı doğuracak bir polemiğe girmek zorunda kalmam...