Scudo Sports

Sokak köpeklerini neden toplamıyorlar?

Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
@Serrchi
Ben bu foruma kayıt olalı 1 yıl bile olmadı ve fazla mesaj da yazmadım. Yazsam iyi olur, o ayrı mesele.
Ancak forum üyeliğinin başlangıcını, aktifliğini bisiklet kullanımı ve tecrübeyle bir tutarsanız yanlış yapmış olursunuz.
Burada yazılan yazıları içeriğine göre değerlendirmek daha doğru olur.
 
  • Beğen
Tepkiler: Kızılçam
Scudo
@Mert E.

Sevgili dostum,

Ya yazdıklarımı dikkatli bir şekilde okumuyorsunuz, yada daha kötüsü, yazdıklarımı çarpıtmak için zorlama bir çaba içerisine giriyorsunuz...

Ben nerede "Avrupa'da başıboş hayvan öldürülür gibi müthiş yanıltıcı bir genelleme" yapmışım? Bunu nerede yazmışım?

Size bu konuyu #503 nolu mesajdan itibaren yeniden ve lütfen daha dikkatli okumanızı öneriyorum...

Bakın denizyalin isimli kullanıcının #503 nolu mesajda "avrupada bu isi bu dedigimiz yontemleri siki sikiya yaparak cozmusler" ifadesi üzerine aynen şu mesajı göndermişim (#509 nolu mesaj)

@Punctum

Ne demişim bu mesajda? "Avrupa'da sokakta yaşayan köpek yakalanır ve barınaklara götürülür. Belli bir süre sahiplenilmesi beklenir. Sahiplenmez ise, itlaf edilir." Yanlış mı? Değil...Bunu uygulayan ülkeler var mı? Var...Bu ifadeden ""Avrupa'da başıboş hayvan öldürülür gibi müthiş yanıltıcı bir genelleme" çıkar mı? Çıkmaz...

Peki siz nerede dahil olmuşsunuz tartışmaya? #526 nolu mesajda. Ne demişsiniz orada? Benim #511 nolu mesajımdan şu alıntıyı yaparak, benden kaynak talep etmişsiniz.

@Punctum

@Mert E.

Bir sonraki mesajımda (#527), size ilk anda bulduğum kaynakları vermişim ve fitil ateşlenmiş...

Bu aşamadan sonra, Avrupa'daki çeşitli ülkelerin başıboş hayvan kontrolü konusundaki pratiklerini tartışmışız ve ben daha önce yazdığımı yeniden teyit ederek, "ötenaziye izin verilen ülkelerin %32'sinde (10 ülke) , yasal bekleme süresinin sonunda sahiplenilmeyen hayvanların öldürüldüğünü" söylemişim. Bu yanlış mı? değil...Bunun kaynağını göstermiş miyim? Göstermişim...Peki bu ifadeden ""Avrupa'da başıboş hayvan öldürülür gibi müthiş yanıltıcı bir genelleme" çıkar mı? Çıkmaz...

Peki ben en başından beri aynı şeyi söyler ve bunun kaynağını da gösterirken siz #539 nolu mesajda ne diyordunuz, hatırlıyor musunuz? Ben hatırlatayım...

@Mert E.

"Yüksekten verdiğim iddia, tepeden tepeden konuşmalar, öyle bir saçmalık yok"...:) vay vay vay...

Yani şu mesajınızda, açıkça verilen kaynaklara rağmen, Avrupa'da sahiplenilmeyen hayvanların öldürüldüğünü inkar edebiliyorsunuz ama beni söylemediğim iddialar üzerinden eleştirebiliyorsunuz...başkasını söylemedikleri üzerinden itham edebilirken, kendisini söylediklerinden muaf tutabilmekte takdire şayan bir manipülasyon doğrusu...:)

Biliyorum çok sıkıcı oldu. Şu yazılı ortamda bile kendimi yeniden ifade edebilmek için yaptığım bunca alıntıya, bunca açıklamaya hayıflanıyorum doğrusu. Birbirimizi anlamak bu kadar zor olmamalı...

Bakın şu konuda anlaşalım...

Hiç bir medeni ülkede, bizde olduğu gibi yarım yamalak bir yasa ve vurdumduymaz çalışanlar ile böyle devasa bir sorunun çözülmesi mümkün değil. 5199 Sayılı yasa sorunu çözmeye yönelik değil, her kesimi idare edecek şekilde günü kurtarmaya yönelik. Bu yasadan ne toplum ne de uygulayıcılar memnun.

Avrupa ülkelerinde ister ötenaziye izin verilsin ister verilmesin, ister yakalanan hayvanlar hemen itlaf edilsin ister sahiplenilmeyi beklesin, bizdeki gibi sorumsuz bir yöntem hiç birinde yok. Daha önce söylediğim gibi, bir tek Yunanistan bizimkine benzer şekilde topladığı köpekleri geri yerine bırakıyor ama oradaki problemden de bahsettik. Bütün bu ülkeler yeterli hayvan barınakları inşa edip bunu da asgari sağlıklı koşullarda işleterek bu hayvanlara yaşamları boyunca yeterli bir ortam hazırlıyorlar. Kimisi sonradan sahiplenilmeyenleri öldürüyor ama öldürmeyenler de o hayvanları tekrar sokaklara salmıyor. Kısaca sokaklarda başıboş hayvan dolaşmasına izin vermiyorlar. Avrupa'ya, Amerika'ya, Kanada'ya veya herhangi uygar bir ülkeye gittiğimizde sokaklarda, parklarda rahatça ve özgürce dolaşabilmemizin nedeni işte bu sıkı ve taviz verilmeyen uygulamalardır.

Evet, benim de istediğim aynen bu. Başıboş ve sahipsiz hayvanlar, (özellikle köpekler) barınaklarda veya benzer özel alanlarda bakılsın, orada yaşamlarını sürdürsün. Şehir ortamında sokaklarda kontrolsüzce dolaşmasın. Yeniden tekrar ediyorum, bu başıboş ve sahipsiz hayvanların örneğin Ukrayna'da olduğu gibi anında vurulmasını veya Arnavutluk'ta olduğu gibi sahiplenilmesini bile beklemeden öldürülmesini veya Danimarka'daki gibi belli bir sürenin sonunda sahiplenilmediği koşulda öldürülmesini talep etmiyorum. Tek istediğim sosyal özgürlük alanımı yeniden kazanmak...

Ama işte burada maalesef kendine hayvan sever diyen bir grup; barınakları basıyor, köpekleri dışarıya çıkarıyor, görevlileri tehdit ediyor, köpeklerden rahatsız olanlarla kavga etmekten kaçınmıyor. Uygar ülkelerdeki uygulamaların memleketimizde de yeşermesine izin vermiyor. Sesleri herkesi bastırıyor, kimseyi dinlemiyor, çevrelerine verdikleri rahatsızlığın farkına varmıyorlar. Sürekli aynı retoriklerle karşı tarafı canilik, vahşilik, hatta faşistlikle suçlayabiliyorlar. Eleştiri getirenleri; hayvan sevmez, vicdansız, sevgisiz, vs. olarak yaftalayabiliyorlar...

Biliyorum, çok uzun yazdım ama artık herhalde kendimi ifade edebilmişimdir. Bundan sonra da, özellikle bir alıntı veya sataşma olmadıkça bir süre yazmayı düşünmüyorum...

Umarım artık yanıt hakkı doğuracak bir polemiğe girmek zorunda kalmam...
 
  • Beğen
Tepkiler: mustc1940
@e7_
şöhret olmaya çalışan iki gerizekalı barındıran video.
 
Bakın şimdi.. Çok açık yazacağım.

@Punctum

Siz "Avrupa'da sahiplenilmeyen hayvan itlaf edilir arkadaşım hala neyi konuşuyorsun." demediniz mi? Yukarıda duruyor gidip bakabilirsiniz.

Ben de kaynağını sordum size. Kaynaklar verdiniz.

3 kaynağınızdan ikisini doğru düzgün okumadığınız için sizi destekleyen hiç bir şey çıkmıyor. Bir tanesi Romanya'daki köpek katliamlarıyla ilgili AP'nin komisyon kurması ve bunu engelleme çabası; diğeri de Bosna Hersek'teki hayvan barınaklarındaki hayvanların durumuyla ilgili 2009'da alınan karar. Hani siz hala üçüncü kaynağınız 2006 tarihli rapora göre Bosna Hersek'te hayvanların itlafı yasal diyorsunuz ya; kaynaklarınızı okusanız Bosna Hersek'te 2009'da bu yasaklandı. Buyrun gene koyayım buraya:
Finally, on the 25th session of the governmental body of Bosnia and Herzegovina held on 26th of February 2009, the Act on the Protection and Welfare of Animals (Article 28, 29 and 30) was adopted. This law issues shelters for abandoned animals, activities of hygien services and funding for shelters and hygienist services. It has been prohibited by this law for hygiene services or hunting clubs to perform the euthanasia of dogs, except in exceptional and necessary cases.

Tüm konuşmayı elle tutulabilir ve gerçekten açık bir kaynak olan 2006 2007 tarihli rapora göre yapıyoruz ya.. Orda da kelime oyunları yapıyorsunuz.

"Avrupa'da sahiplenilmeyen hayvan itlaf edilir arkadaşım" İddianız bu.

Avrupa'daki hangi ülkeler nüfus kontrolü amaçlı veya belirli bir sürede sahiplendirilmeyen hayvanları itlaf ediyor bakalım (verdiğiniz kaynak rapora göre):
Arnavutluk, Bosna Hersek (artık yok), Beyaz Rusya, Bulgaristan, Hırvatistan, Danimarka, Estonya, Litvanya, Moldova, Portekiz, Slovenya, İspanya, İsviçre, Ukrayna, Birleşik Krallık (barınağa göre değişiyor)

Peki nüfus kontrolü amaçlı veya sahiplenmeyen hayvanları itlaf yapmayan ülkeler hangileri? (sadece hastalıklı, sakat, çok yaşlı, veya aşırı agresif hayvanların uyutulmasına izin var. Başıboş veya sahiplendirilmeyen hayvanlar öldürülür diye bir şey yok)
Azerbaycan, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İrlanda, İtalya, Malta, Hollanda, Norveç, Polonya, Sırbistan, İsveç.

9 tanesi eski sovyet/demirpede ülkesi 15 ülkeye karşılık... 4 tanesi eski sovyet/demirperde (onlar da o ülkelerin önde gelenleri) 15 ülke.. 2006'da AB üyesi olanlarda durum: 5 - 8

Özet şu: Kıçı kırık Moldova'da, Estonya'da, Bulgaristan'da, İngiltere'de hayvanların sahiplendirilmediği için öldürülmesi "Avrupa'da sahiplenilmeyen hayvan öldürülür" genellemesini sağlamıyor. Yok öyle bir genel geçer kural.

"Avrupa'nın bazı ülkelerinde, hatta bunların arasında gelişmiş denebilecek ülkeler de var, sahiplendirilmeyen hayvanlar uyutuluyor" gibi politik olarak doğru bir cümle kurmadığınız için yazışıyoruz, günlerdir.

Ayrıca şu da var: Su-i misal, emsal olmuyor.

Ben sizi -öyle olduğunu düşünmesiniz de- anlıyorum. Ancak siz de hayvanseverleri ve ülkenin koşullarını anlayın. Siz çözümsüzlükten çözüm yaratmaya çalışıyorsunuz. Öyle yapınca da konu isteseniz de istemeseniz de hayvanları itlaf edelime kadar gidiyor. Siz demiyorsunuz ama işte biri çıkıyor taşıma ruhsatım olsa, dışarda kedi köpek avlayacağım diyor.

Daha önce yazdığımı gene alıntılayım ve konuyu kendi adıma kapatayım:

@Mert E.
 
  • Beğen
Tepkiler: BveP
@Mert E.

Sevgili dostum,

Kusura bakma ama hani şu oyunlarda yenilince sürekli mızıkçılık yapan küçük çocuklar gibisin gerçekten.

Benden sahiplendirilmeyen hayvanların itlaf edildiğine dair kaynağı isteyen sensin ve kaynaklar ortada iken hala bu meselede inkara ve çarpıtmaya devam edebiliyorsun.

#539 nolu mesajın yukarıda duruyor. Burada "Avrupa'da sahiplenilmeyen hayvanların itlaf edildiğine" tamamiyle karşı çıkıyorsun, YOK ÖYLE BİRŞEY diyorsun...şu mesajında yazdığın gibi ülke ülke belirtmiyor, TOPTAN İNKAR EDİYORSUN...hem de sen bunu söylemeden önce sana bunun kaynaklarını vermişken...SONRADAN KAYNAĞI BENİMLE TARTIŞIRKEN YENİDEN OKUYORSUN ve "tamam o ülkelerde sahiplendirilmeyen hayvanlar öldürülüyor ama bak şu ülkelerde de öldürülmüyor" gibi çocukça bir karşılaştırmaya sığınıyorsun. Sonra da kalkmış beni genelleme yapmakla itham ediyor, meseleyi bütün forum kavramışken, uzattıkça uzatıyorsun...hakikatten kabak tadı verdi artık bu tartışma...

Bak bir de dedim ya konuyu #503 nolu mesajdan itibaren yeniden ve lütfen daha dikkatli okuyun diye ama bunu yine yapmamışsın,

Hala Bosna-Hersek'teki uygulamalar için verdiğim makaleyi çarpıtmaya ve beni olumsuzlamaya çalışıyorsun. Ben o kaynağı Avrupa'daki uygulamalara örnek olması açısından verdim. Bir dönem sahiplenilmeyen hayvanların öldürülmesi yöntemi uygulanmış mı? Uygulanmış. Sonradan yasa değişir bundan vazgeçeler veya Romanya örneğinde olduğu gibi yöntemi tam tersine işletirler, bu olabilir. Bugün Avrupa ülkelerinde ötenaziye izin vermeyen ülkeler, yarın bir başka yasa değişikliği ile buna izin de verebilirler. Meselemiz bu değil.

Ama bak ben #536 no'lu mesajda, bisikletgundemi'ne yanıt verirken, Bosna-Hersek'teki uygulamanın Nisan 2009'a kadar farklı yöntemlerle yakalanan köpekler için uygulandığını belirtmişim zaten. Ben bunu kaç mesaj önce yazdığım halde şimdi kalkıp burada hala "kaynaklarınızı okusanız Bosna Hersek'te 2009'da bu yasaklandı" diyebiliyorsunuz...Pes hocam , pes artık...

Allahtan burada her şeyi yazılı paylaşıyoruz da, kimin ne dediğine ve asıl önemlisi ne zaman dediğine kolayca ulaşabiliyoruz...

Lütfen hocam artık yeter. Lütfen forumun aklı ile alay etmeyelim...burada her şey yazıyor. Saati ile dakikası ile...kendi kendimizi tekrar eder olduk. Bence yavaş yavaş alay konusu olmaya da başladık...

Bu mesele hakkında yeterince ve hatta fazlasını yazdım. Kendimi anlattım. Çözüm önerilerimi paylaştım. Rahatsız olduğum uygulamaları söyledim. Bundan sonra artık gerekirse birinci ağızdan duyduğum örneklerle devam edeceğim.

Artık alıntı yapsanız da yanıt vermeyeceğim. Sanırım saygı gösterirsiniz...
 
@Punctum

Peki siz haklısınız. Almanya'da, İtalya'da, Hollanda'da, Norveç'te, İsveç'te, İrlanda'da, Finlandiya'da sahiplenilmeyen hayvanlar itlaf edilmiyor, ama siz haklısınız, Avrupa'da sahiplenilmeyen hayvanlar itlaf ediliyor, evet, çünkü Arnavutluk'ta, Moldova'da, Estonya'da falan öldürülüyor.

Çok haklısınız. Doğrusunuz.
 
@Mert E.

Hah, işte bana bunlarla gelin...:)

Hocam şaka bir yana, aslında temelde aynı fikri farklı retoriklerle savunuyor gibiyiz. O öyle yaptı, bu böyle uyguladıdan ziyade; öncelikle memleketteki mevcut sorunlu durumu görmek, kabullenmek ve buna uygun çözümleri el birliği ile üretmemiz gerekiyor. Çünkü gün geçtikçe durumun vahameti artıyor. Bu konuda hem fikiriz sanıyorum.

Artık mesaj numarası vererek yazmama da gerek yok; ister ötenaziye izin verilen ülkeleri örnek alalım, ister verilmeyen ülkeleri örnek alalım. Ama artık bir şeyi örnek alalım ve uygar ülkelerdeki gibi bir çözüme kavuşalım. Mesela Finlandiya'yı örnek alalım madem. En azından hastalıklı, sakat, agresif hayvanlar uyutulsun. Veya peki uyutulmasın da, ama bu hayvanlar tekrar sokaklara salınmasın bari. Ama biz de bu da yok. Her şeyde olduğu gibi burada da günü kurtaran, palyatif çözümlerle işi kotarmaya bakıyoruz. Ne sorumluluk makamında olanlar, ne hayvan severler, ne de bundan rahatsız olanlar ortak bir paydada bir araya gelemiyoruz. Yani bir şeyler yapalım, enerjimizi ve emeğimizi bu devasa sorunun çözümü için kanalize edelim. Sokaklarda başıboş hayvan tehlikesi olmadan yaşamaya başlayalım.

Bakın bizdeki mevcut 5199 sayılı yasa, vurdumduymaz yöneticiler ve maalesef bu meseleyi dogmatik bir din haline dönüştüren sözde hayvan severler ile mevcut durumun sürdürülebilmesi mümkün değil. Daha önce de yazdım, ben ve sanıyorum aklı başında hiç kimse, sahipsiz hayvanların doğrudan katledilmesini savunmuyor. İlk ve tek çözüm olarak öldürülmelerini istemiyor. Ama şunu istiyor: öncelikle şehirlerde (ve ikincil olarak kırsal kesimde de) rahatça, korkusuzca ve özgürce sosyal özgürlüğünü yaşamak...ben sokaktaki köpeğe işkence yapmıyorum, ona taş atmıyorum, ona eziyet etmiyorum ama sokaklarda köpek saldırısına da maruz kalmak istemiyorum. Bu kadar basit bir talep. Aynen sözünü ettiğimiz uygar ülkelerdeki gibi yaşamak istiyorum kısaca.

Buna biraz saygı bekliyoruz. Özellikle hayvan sever olduğunu iddia edenlerden. Çünkü bu toplumda bir arada yaşayacaksak, birbirimizin özgürlük sınırlarını işgal etmeden bunu başarabilmemiz gerekiyor. Çünkü sahada ciddi bir kamplaşma, ciddi bir enerji birikimi var. Geçen biraz değindim ama örnekleri vermeye fırsatım olmadı. Gerçekten ortada vahim bir ayrışma var toplumda. Bu örnekleri de yeri gelince paylaşacağım. Bakın tipik hayvan sever (artık öyle yazayım madem) argümanı; köpeklerin insanlara zararı olmadığı, onların sadece sevgi ve ilgi istediği, onlardan korkmamamız gerektiği, başlarını okşasak her şeyin düzeleceği minvalindedir. Ama işte pratikte öyle olmuyor. Özellikle köpekleri besleyen birileri varsa yanlarında, daha önce sizi tanısalar dahi üzerinize grup halinde saldırıyorlar. Biliyorum çünkü defalarca başıma geldi...Ayrıca kimseden de köpekleri, kedileri, vs. beslemesini, sevmesini, onları okşamasını, vs. isteyemezsiniz. Bu bir kişilik hakkıdır. Siz seversiniz, diğeri nefret eder. Siz korkmazsınız diğerinin ödü patlar. Sizin sağlık sorununuz yoktur, diğerinin ölümcül alerjisi vardır. Ama seven, size sevin diye dayatmaz; nefret eden de hayvanlara zarar vermez. Yani hep söylediğim ortak paydada buluşabilme metaforu. Bunun tek çözümü, aynen uygar ülkelerde yapıldığı gibi, sahipsiz ve başıboş hayvanları sosyal yaşamdan izole etmektir. Bakın öldürmek demiyorum, izole etmek diyorum. Çünkü bunu yapmaz iseniz, önünde sonunda ciddi tehlikelerle baş başa bırakırsınız toplumu.

Hayvanlar sahipli olsun, tasmalı dolaştırılsın, kimlik kartları olsun, çip takılsın, kısırlaştırılsın, aşılansın, kontrol altında olsun...eyvallah...dünyada hep birlikte yaşayalım...eyvallah...hatta parkta komşumun köpeği ile benim küçük oğlum/kızım oynaşsınlar...eyvallah...ben sokakta tanıdığım bildiğim komşumun, arkadaşımın köpeği ile şakalaşayım...eyvallah...misafirliğe gittiğim komşumun köpeğine/kedisine en sevdiği oyuncağı hediye edeyim...eyvallah...

Bütün bunlara eyvallah...ama karşılığında sokaklarda özgürce dans etmek istiyorum yav...:)

NOT: "Artık alıntı yapsanız da yanıt vermeyeceğim. Sanırım saygı gösterirsiniz..." dedikten sonra, sizden alıntı yaparak çene düşüklüğü yaptığım için beni affetmenizi umuyorum...:)
 
(link)

"Hayvanları Koruma Kanunu’nun yedi senedir değiştirileceği söyleniyor, her defasında konu dönüp dolaşıp sokak hayvanlarının toplatılmasına geliyor. Evet, Türkiye’de yüzyıllara dayanan, sokak hayvanlarıyla ortak yaşam kültürümüz var ama bugün kentin de kırsalın da dinamikleri oldukça değişmiş durumda. Milyonlarca insan, bu ortak yaşam kültürünü benimseyip buna sahip çıkarken milyonlarca insan da sokaklarda hayvan görmek istemediğini beyan ediyor. Modern/steril şehirler yaratılacağı bahanesi ile insanlara “hayvansız şehirler” fikri empoze ediliyor, bunun adına da medeniyet deniliyor! Öyle bir noktaya geldik ki milyonlarca insan, sokağındaki kuytu bir köşeyi, mahallesindeki çalılığı, ormanlık alanı sokak hayvanlarına çok görmeye başlamış durumda. Evet, bu kadar çok tahammülsüz, bencil insanla yaşıyoruz ve bu insanlar, belediyelere hesap sormaktansa bizlere, hayvan koruma gönüllülerine ve hayvan hakları aktivistlerine hesap soruyor. Sanki hayvanları bizler doğurup sokaklara terk etmişiz gibi… Ve bu insanlar, 15 senedir yürürlükteki yasayı uygulatmayı değil; her gün belediyeleri arayarak, CİMER’e başvurularda bulunarak sokak hayvanlarının toplatılmasını talep ediyorlar. Belediyeler hayvanları toplamazsa alenen zehirleyeceklerini söylüyorlar. Karşımızda kötücül ve örgütlü bir güç var derken bu tahammülsüzler ordusunu da dâhil etmiştim. Bir de barınakları, yani toplama kamplarını “beş yıldızlı otel” sanan bir grup olduğunu hatırlatmamda fayda var. Toplumun durumu bu kadar vahimken, bizlerin; hayvanların, yani her gün zulümle karşılaşanların tarafını tutanların, müşterekte buluşmama, stratejik ortaklık kurmama, güç birliği yapmama gibi bir lüksü olduğunu kesinlikle düşünmüyorum."
 
(link)

"Öncelikli sorunun; hayvanların, bizler gibi, bu kentin bir sakini olarak görülmemesi olduğunu düşünüyorum. İstanbul, milyonlarca kent hayvanına ev sahipliği yaptığı gibi; yok olmasın diye mücadelesini verdiğimiz ormanlar da birçok türden yaban hayvanının yuvası… Şehri dizayn ederken sadece insan odaklı bir planlama yaparsak; hayvanları tamamen dışarıda bırakmış oluruz. Bu da milyonlarca hayvanın zorunlu göçe tâbi tutulması, açlık-susuzluk çekmesi, zorunlu göçten kaynaklı kendi aralarında, doğal olmayan bir iç çatışmaya sürüklenmesi demek. Kentin tüm unsurları düşünülerek bir şehir planlaması yapılması gerektiğini söylüyoruz ancak İstanbul’da insan odaklı bir planlama dahi yok; maalesef rant odaklı bir yerel yönetim anlayışı görüyoruz. Bu yaklaşım, hayvana da insana da telafisi mümkün olmayan zararlar veriyor ve korkunç bir ekolojik yıkım yaşanmasına sebep oluyor. Yerel yönetim anlayışının topyekûn değişmesi gerekiyor."
 
@Cuneyt Erkman

Artık köpeklerin insanları ısırmasının haber değeri kalmadı...maalesef kalmadı...

Tersi olursa, belki...
 
@Cuneyt Erkman
Devlet denilen şey aktif olsa,insanların haklarını filan savunan/koruyan bir mekanizma olsa,bu haberler olur mu?
OL(A)MAZ..
 
(link)

"Batıkent'te çok sayıda köpeğin zehirlendiği ortaya çıktı. Hayvan severler olayı duyurunca Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, sorumluların ortaya çıkarılması için yetkilileri görevlendirdiğini açıkladı."
 
Yav susmak istiyorum susamayacağım daha fazla “sokakta başı boş gezen köpek” nedemek ? Bisikletle mi gezsin hayvan, dostlar siz o hayvanların yaşam alanlarına betonlar dikip onların yaşam ve sosyal hakkını ellerinden aldınız şimdide “beni rahatsız ediyolar barınağa götürün” diyorsunuz
Her canlının yaşam hakkı var ve hiçbir insan onu ondan alamaz bu insan hakları ve hayvan hakları uluslar arası bildirgesinin ilk maddesidir ayrıca çok eski bir kitaptada yazar ama forum kuralları gereği kitap ismi veremiyorum ama nüfus cüzdanınıza bakarsanız küçük bir ipucu var orda.
Modern, medeni, uygar ülke diye avrupayı örnek gösteriyosanız, orta çağda tüm kedi ve köpekleri cadı diye yakıp tüm kıtayı fare basmasına neden olan ve kara veba yüzünden tüm avrupa nüfusunun yarısına yakınının öldüğü yerden bahsediyosunuz, avrupada sokak hayvanı yok çünkü hepsini öldürdüler 700 sene önce o günlerden beri sokakta bir hayvan görürlerse bunun bir sokak hayvanı ihtimali olmadığı için “mutlaka bir sahibi vardır” düşüncesiyle barınağa götürürler.
Avrupada sokak hayvanı olmaması bir mediniyet değildir bir kültürsüzlüktür bunu mediniyet olarak görmek cahilliktir;

Başka canlılarla yaşam alanını paylaşabilmek “sosyalliktir” zeka belirtisidir,

Benelüks ülkeleri birliği ( hollanda lüksenburg belçika) ülkelerinde zamanında yok ettikleri sokak hayvanı kültürünü canlandırmak için unesco koruması altında 50 adet akbaş cinsi köpek ve önümüzdeki 10 yılı kapsıyacak şekilde 700 sokak kedisini türkiyeden almıştır ve sokaklarında insanlarıyla beraber yaşamalrı için şehirlerine dağıtmışlardır ilkokul çağındaki çocuklara sokak hayvanları ile yaşama dersleri vermeye başlamışlardır.
 
geçende bisikletle giderken arkama bir baktım köpek benim peşimden koşuyor havlayarak, durdum gelip başını falan okşattı eğer siz korkarsanız adrenalin hormonu salgılamaya başlarsınız bu hormonun kokusunu alan köpeklerde çılgına döner.Korkmayın 100 tane köpek olsa bile korkmayın kendinizden emin bir şekilde göz teması kurun üzerinize koştuğu zaman köpeği azarlayın size hiçbirşey yapamazlar
 
  • Beğen
Tepkiler: Gökay Akçay
@Gökay Akçay
kitabın orta yerinden....
 
  • Beğen
Tepkiler: Gökay Akçay
yine çıktı piyasaya tipini şey yaptığımın konusu
dağılın derhal
 
@Pawcraft
insanların fikirlerini düşüncelerini özgürce ifade etmek için değilmi forumlar? sizden müsade mi almaları gerekiyordu konu sizin için sıradan olabilir yeni bisiklete binen biri için güncel olabilir...
 
  • Beğen
Tepkiler: Gökay Akçay
@dryakup23

insanları sevmiyorum ki fikirlerini özgürce ifade etmelerini isteyeyim, zira insanların zeka orantısızlığı demokrasi sayesinde sık sık ayyukaya çıkıyor.
forum da yunan şehir devletlerindeki forum değil moderatör ne isterse o oluyor o yüzden demagoji yapmaya gerek yok.
medeniyetsizliğin dibini kaşıklayan, cahil cühela yorumlar dolu bu konuyu kimseden müsade istemeden eleştirmeye devam etmek konusunda kararlıyım.
siz utanmıyorsanız ben sizin adınıza her gördüğümde utanıyorum ve bu konu bu forumda ilk sayfada olduğu sürece forumu protesto etmeye devam edeceğim.
 
  • Beğen
Tepkiler: violin ve Hsynozky
Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
Geri