Scudo Sports

Sokak köpeklerini neden toplamıyorlar?

Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
@Punctum

Yaptığınız bütün cımbızlamalar ve çarpıtmalar cümle cümle gösterilip kanıtlanıyor ama siz hâlâ inkâr hâlindesiniz, bir de ben değil siz cımbızlıyorsunuz diyorsunuz. Çırpındıkça batıyorsunuz.
 
Scudo
Konu amacından çıkıp saçma sapan yerlere gidiyor.Hele bir tanesi 'köpekten korkan ölsün' demiş ya :acpsnr: Yönetimin yerinde olsam bu konuya bi el atardım. :snzdglsn:
 
  • Beğen
Tepkiler: Punctum
Aşırı duyardan beynim yandı arkadaş. Bence sokak köpekleri kalsın, tinerciler ve suriyeliler de kalsın, biz gidelim. Memleket tımarhaneye döndü çünkü.
 
@bisikletgundemi

Neyi çarpıtmışım, sen neyi kanıtlamışsın...ve neden batıyormuşum?...

Avrupa'daki uygulamaya ilişkin kaynak isteyen kişiye, bu uygulamalar ile ilgili kaynakları gösterdim. Seni muhatap almadım, kaynak isteyen sen değildin, yanıtı sana vermedim...ama sen aklınca beni çürütecek paragraflarla yine tartışmayı polemik haline dönüştürdün. Tamam bunu gerçekten iyi yapıyorsun ama artık seninle muhatap olmak istemediğimi söylediğim halde don lastiği gibi uzatıyorsun...

Romanya'daki katliammış...!

Sen onu köpekler tarafından öldürülen 4 yaşındaki çocuğun anne babasına anlat bakalım. Acaba Romanya'daki tüm köpekleri toplasanız, o anne babanın acısını dindirebilecek misiniz? O anne baba, çocuklarını dünyadaki tüm köpeklere değişir mi acaba? Muhtemelen çocuğu olmayan, muhtemelen henüz ergenliğini tamamlayamamış, muhtemelen asosyal bu hayvan sevicilerin demagojilerinden de gına geldi artık...

Bak sana bir örnek daha vereyim,

60 dairelik bir sitenin yöneticisiyim ve hemen her gün etrafımızdaki köpek saldırıları ile ilgili şikayet alıyorum. Yine geçtiğimiz akşam bir komşumuzla konuştuk. Akşam hava karardıktan sonra ailece eve dönüyorlar. Artık sıradan bir durum olarak, köpek saldırısına uğruyorlar. 6-7 yaşlarındaki kızını köpeklerin ağzından alıyor neredeyse. Şimdi diyor, kızım nereye gitsek akşam hava kararmadan eve dönmek istiyor. Bu travmayı atlatamadı. Hiç bir yerde uzun süre kalamıyoruz. Sürekli etrafımızı kontrol ederek yürümeye çalışıyoruz...

Tam biz konuşurken genç bir kadın komşumuz kulak misafiri oluyor ve cebinden bir köpek kovucu çıkarıyor. Ben diyor, artık bu cihaz olmadan sokağa çıkmaktan korkuyorum.

Az sonra siteye yürüyüşten dönen bir yaşlı giriyor. Elinde uzun bir sopa ile. Hayırdır diyorum neden böyle? Artık diyor, elimizde sopa veya kendimizi savunabileceğimiz herhangi bir şey olmadan sokağa çıkamıyoruz, parkta yürüyüş yapamıyoruz...

Asansörde yine orta yaş bir kadın komşumuzla karşılaşıyorum. Onun durumunu öğrenmek için soruyorum. Oğlum diyor, geçen köpek saldırısına uğradı (benim oğlumdan 1 yaş küçük ve eskiden birlikte sokakta oynarlardı. Artık sokakta/parkta oynamaları mümkün değil). Hatta eşime de saldırdılar. Bir de eşime saldıran köpekleri savunan kişilerle eşim tartışmak zorunda kaldı. Hayvan severleri eşime saldırdıklarına inandıramadık (klasik hayvan sevici tepkisi)...

Şimdi bunca problemi bir yana bırakıp, sizin demagojilerinize, sizin makalelerinize yanıt verecek halimiz yok.

Bu problem önünde sonunda çözülecek. Kendimiz çözemesek, uymaya çalıştığımız AB müktesebatı sayesinde çözülecek. Benim derdim bu süreçte minimum insanın canının yanması. Ama tabii hayvanları insanlara yeğleyen bir ruh haliyle baş etmek de pek kolay değil...

@OmerKa

Arkadaşım konuyu iyice okuduktan sonra müdahil ol. Avrupa'daki uygulamalar hakkında bilmeden yazanlara ve kaynak talep edenlere yanıt olarak paylaştım. Onaylayıp, onaylamadığım tartışmadan bağımsız bir tercih. Kendi çıkarımlarını kendine sakla...

@Mert E.

Yanlış mı?...yazıdan işinize geldiği bölümleri kopyalamış olmayasınız!...

"In twenty countries (66%) the principal method of stray control was to catch dogs found not to be under the close control of an owner at the time of capture. Statutory holding periods for the dogs that have been captured varied greatly from country to country; the median number of holding days was 12 (range 3 – 60 days). This approach necessitates some form of short or long-term housing facility. In all instances animal shelters were operating in these countries. Nevertheless countries that operate a catching policy for strays did vary in their adoption of euthanasia protocols for captured dogs (c Section 3.4)."

Tablo 8'i incelersen; Almanya, Yunanistan, İtalya ve İspanya'nın bazı otonom bölgeleri hariç tüm Avrupa ülkelerinde başıboş hayvanlara ötenazi yasaldır.

In countries where euthanasia was permitted ten countries (32%) euthanised strays that had not been re-claimed or re-homed after the statutory holding period. Whilst two countries euthanised all animals immediately upon their capture and therefore not giving owners sufficient time to re-claim their animals.

Hatta Moldova ve Ukrayna'da başıboş hayvanlar yakalanır yakalanmaz yeniden sahiplenilmesini beklemeden itlaf ediliyorlar.

Bize benzer uygulama sadece Yunanistan'da var. Orada da köpekler yakalanıyor, kısırlaştırılıyor ve sonra tekrar geri bırakılıyor. Ancak burada da bir problem ortaya çıkmış. Köpek sahipleri nasıl olsa onlara bakılacağını düşündüklerinden köpeklerini sokaklara bırakmaya başlamışlar.

"One country exclusively practiced catch, neuter, release of dogs (Greece). This approach was reported to be problematic because it appeared to result in owners “dumping” their dogs in areas “where they knew they would be looked after”.

Daha önce söylediklerimle neresi çelişiyor, neresi alakasız? Neresi işime gelmiş, neresi gelmemiş?...
 
Son düzenleme:
@Punctum

Yani inanilacak gibi degil :) Resmen manipulasyon yapiyorsunuz yahu!

Yukarida boldladigim yerde yazan sey su: "Yine de her basibos (kopekler) icin yakalama politikasi isleten ulkelerin, yakalanmis kopekler icin otenazi protokollerini tatbiki farklilik gostermekte (3.4 kismina bakin)"

Size bir once yazdigim (ve sizin "ben bunlara cevap verdim" dediginiz ama vermediginiz) mesajda 3.4 kisminin ne oldugunu yazdim. Sorun degil, gene suraya kopyalayim:

3.4'e bakalım: All groups reported that euthanasia was permitted and undertaken on humane grounds if the animal was showing signs of disease or injury. Yani, sadece hayvanlar hasta veya sakatsa ötenazi oluyorlar. Bunun dışında köpekleri öldüren ülkeler var (ne kadar Avrupalı ülkeler tartışılır) ama onların da başarısı su götürüyor: Dogs were culled (shot) in five countries (16%) (Albania, Armenia, Azerbaijan Republic, Moldova and Ukraine) by municipal hired contractors, as a method of choice for stray control. However, this approach clearly did little to reduce stray numbers, indeed in all countries where this practice was undertaken the numbers of stray dogs had either increased or remained constant.

Tablo 8'i inceleyin diyorsunuz, asil siz inceleyin. Inceleyin de bakin bakalim o tabloda hangi ulkelerde basibos hayvan nufusu kontrolu icin otenazi yasal? Yukarida saydigim ulkeler haric hib bir Avrupa ulkesinde basibos kopeklerin oldurulmesi ilk yapilan sey degil, once sahiplendirilmeye calisiliyorlar, son noktaya gelindiginde bile ancak ve ancak hasta, sakat veya asiri saldirgan oldugu kanitlanmis hayvanlarin otenazisine izin veriliyor. Tekrar edeyim yine, Avrupa'da basibos hayvanlari olduruyor iddianiz sacma, ve dupeduz yanlis bir iddia.

Gene isinize gelmeyen bir kisim da su: Yunanistan'da bizdeki gibi sistem problem oluyormus, iyi guzel de kopeklerin yakalanir yakalanmaz itlaf edildigi Moldova ve Ukrayna gibi ulkelerde basibos hayvan nufusuna hic bir katkisi olmamis, hatta arttirmis. Yani cozum bu degil. Neden bahset(e)miyorsunuz bundan?

Dogs were culled (shot) in five countries (16%) (Albania, Armenia, Azerbaijan Republic, Moldova and Ukraine) by municipal hired contractors, as a method of choice for stray control. However, this approach clearly did little to reduce stray numbers, indeed in all countries where this practice was undertaken the numbers of stray dogs had either increased or remained constant.
(Bu arada bu rapor 2007 tarihli ve bu ulkelerin bir cogu AB uyesi henuz degiller sanirim o tarihte. Su anki uygulamaya da bakmak lazim)

Asil hayvan sevici sizsiniz su durumda. Gorunurde seviyorum diyorsunuz ancak yeri gelince de tutup "Avrupa'da basibos hayvanlari itlaf ediliyor" gibi bir safsataya siginiyorsunuz. Ne perhiz ne lahana tursusu.

Oysa yukaridaki yazilar, kaynaklar (ki siz verdiniz) Avrupa'da da basibos kopeklerle ilgili hic de dediginiz gibi uygulamalar olmadigini gosteriyor bize.

Problemin cozumu bu hayvanlari oldurmek degil. Oldurmeye gelene kadar yapilmasi gereken tonla uygulama var; esya gibi hayvan alip satmamak, gidip dag basina birakmamak, devlet ve STK'larin aktif isbirligi vb. Hani bunlari tartissak, belki bir arpa boy yol alinacak.

Ve evet ufacik bir kizim da var benim, evladin ol da gor hani ne anlarsin demeyin diye. Gozunu evdeki kedimizle acti, evcil veya sokak hayvani demeden hayvan sevgisini asiliyoruz ona.
 
Son düzenleme:
  • Beğen
Tepkiler: Serrchi ve BveP
@Mert E.


Avrupa ve Amerika'da sokak köpeklerini 200 sene önce toplayıp tek tek öldürmüşler. Şimdi yakaladıkları tek tük iki tane köpeği öldürseler ne olur besleseler ne olur ? Amerika'da 6 seneden fazla yaşadım, 1 tane bile sokak köpeği görmedim. Orada sahiplenilmeyen sokak köpekleri uyutulur. Biz treni 200 sene önce kaçırmışız. Şimdi kalkıp da milyonlarca köpeği toplayıp öldürmemiz zaten mümkün değil, ama sokak köpeklerinin bir şekilde nüfusunun azaltılması şart.
 
@Mert E.

Tam tahmin ettiğim gibi, tam tahmin ettiğim yaklaşım. Yine işinize gelen alıntılar, yine işinize gelen demagojiler.

Tablo 8'i inceledin öyle mi? Peki...

Bosna Hersek'te, Bulgaristan'da, Hırvatistan'da, Danimarka'da, Estonya'da, Portekiz'de, Slovenya'da, İspanya'da, İsveç'te, İngiltere'de (Birleşik Krallık) sahiplenilmeyen hayvanların, ülkelerin belirlediği yasal sürelerin sonunda ötenaziye tabi tutulduğunu görmedin mi? Ya da gördün de, sen de diğerleri gibi beni yanlışlama uğruna meseleyi çarpıtmayı mı daha uygun buluyorsun?

Hadi ben de şuraya kopyalayım bari;

"In countries where euthanasia was permitted ten countries (32%) euthanised strays that had not been re-claimed or re-homed after the statutory holding period."

Ne yapacağız şimdi? Birbirimizi olumsuzlamak adına sabahtan akşama metinden paragraflar kopyalayarak ajitasyona devam mı edeceğiz?

Hadi hepsini geçtim, bizdeki gibi köpeklerin tekrar apartmanlar önüne salıverilmesi uygulaması hiç bir ülkede yok. Yunanistan benzer bir şey yapıyor ama oradaki problem de sahiplerin köpeklerini sokaklara bırakması şeklinde ortaya çıkıyor. Tam da sizin gibi hayvan sevicilerin şikayet ettiği şey. Yani savunduğunuz yöntem, tam tersi bir etki ortaya çıkarıyor.

Avrupa'da ötenazi uygulanmayan ülkelerde de, öyle köpekleri kısırlaştırıp tekrar sokaklara bırakmazlar. Bu hayvanlar "animal shelters" denilen hayvan barınaklarında, ülkelerin yasal protokollerine uygun olarak bakılır ve yeniden sokaklarda başıboş şekilde dolaşmalarına izin verilmez. Bak tam da benim ve benim gibi düşünenlerin çözümü...

Benim de 16 yaşında bir oğlum var ve biz de ona bebekliğinden beri hayvan sevgisini aşıladık dostum. Önceki sayfalarda, şu anda yaşadığı Kanada'da, evde hayvanlarla birlikte olan fotoğraflarını da koydum. Çocukluğumda köpeklerim de oldu, kedilerim de, kuşlarım da. Evde mütevazi akvaryumum da oldu. Bizim zamanımızda köpekleri belediye zehirlerdi. Bir köpeğim kucağımda öldü. İlkokul sıralarında köpek tarafından da ısırıldım. O zamanlar kuduz aşısı göbekten yapılırdı. Yani bu konuda ahkam kesecek kadar birikimim var.

Siz ya beni baştan beri okumuyorsunuz yada manipülasyon yapıyorsunuz. Ben köpeklerin itlaf edilmesini savunmuyorum. Bu örneği bir kullanıcının Avrupa'daki uygulamayı tam bilmeden tartışmaya dahil olması üzerine verdim. Birebir uygulansın diye dayatmıyorum. Benim talebim, şehirlerde korkusuzca ve köpek saldırısı tehdidi olmadan, temel sosyal özgürlük alanım köpekler tarafından işgal edilmeden, uygar bir çözüm ile ortak bir paydada buluşabilmek.

Çok mu şey istiyorum acaba...?
 
Arkadaşlar, seleksiyon yaklaşımıma gücenip bana hakaret etmeye çalışanlar olmuş, genel bir tespit ve öneri ile konuyu aydınlatmak istiyorum.

Hayvan düşmanı olan zevat, sözüm size; İçerisinde bulunduğunuz durum gayet açık, nedir o derseniz cevabım bisiklete binmiyorsunuz olacak. Başlık altındaki ateşi harlı hayvan düşmanığı yapanların büyük çoğunluğu bu sene veya geçen sene üye olmuş. Yani taş çatlasa bir senelik bisikletliler kendileri, daha yeterince sürüş tecrübeleri, sokak hayvanları ile yeterince karşılaşmışlıkları bile yok. Teknik yeterliliklerinin ve donanımlarının üzerine odaklanmaktansa pireyi deve edip ''Nerede bu devlet, nerede bu hükümet!!! , Tutucam zaptı!!!'' minvalinde konuya yaklaşmayı tercih ediyorlar.

Bakın havalarda artık güzelleşmeye başladı, cemre de düştü, böyle forumlarda tetiklenip ve insaları tetikleyeceğinize bol bol pedallayın. Korkmayın şu sokaktaki hayvanlardan, inanın onlara sıra gelene kadar iki ayaklı ve dört tekerlilerden çekinin, başka canlıların haklarını gasp etmek için klavye arkasında olmaktansa hakkınız olana sahip çıkmak için yollarda olun. Biraz yolda, sele üzerinde mesainizi doldurun..
 
@ippon

:)

@ippon

Nereyi silmişim dedikten sonra, mesajını silip düzeltene bak hele...:) (kayda geçsin, 6 mart 2019, 21:38'de düzeltmiş). Bir de beni inkarcılıkla itham etmiş...:)

İyi ki forumun böyle bir özelliği var, en azından iftiracıları afişe edebiliyoruz...:)
 
@Punctum
ben telefondan konuyu takip ettiğim için sizin paylaştığınız referans yazılarını sildiğinizi zannettim sonra kontrol ettim ki yazılar duruyor. şu romanya'da ve bosna-hersekte konu olan yazılar. haklısınız mesajımı düzenledim.çünkü konunun da yörüngesinden çıkmasını istemediğim hatta size özelden mesaj atıp üstad kusura bakma ben yanlış anlamışım diyecektim ama akşam aile içi öngörülemeyen bir takım sıkıntılar yaşadığımız için kafayı toparlayamadım. sen benim kusuruma bakma ben yanlış anlamışım, belirtmek isterim . saygılar
 
@ippon

Öncelikle meseleye açıklık getirdiğiniz için teşekkür ediyorum. Gerçekten forumda ve özellikle bu konuda özlediğimiz bir yaklaşım sergilemişsiniz. Bazen tartışmanın gerginliği ile rutin davranışlarımızın dışına çıkabiliyoruz.

Tekrar teşekkürler, bende de saygılar...
 
Hiç durmadan üreyen,metastaz yapan kanser gibi karada,denizde,havada yaşayan bilimum canlının doğal alanını gasp eden,ettiği gaspı görmeyip 'Vollaha yabani heyvonlar şehrimize inmiştir. Tez gebere'' diye böğüren arsız,pişkin,yüzsüz insanoğlunun ve onun insan merkezci attırık görüşlerinin hezeyanlarını yaşayan uğursuz nesil ordusu.
 
@Punctum

E peki siz neden Avrupa'da başıboş veya barınaklarda yaşayan köpeklere yaşam hakkı veren (ve köpek problemi yaşamayan) ülkeleri (Almanya, Hollanda, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Litvanya) örnek almıyorsunuz da, "Avrupa'da başıboş hayvan öldürülür" gibi müthiş yanıltıcı bir genelleme yapıyorsunuz?

Aşağıdaki haritada açık yeşil olanlar, hiç bir şekilde kasıtlı canlı hayvan ölümüne izin vermeyenler.

Koyu yeşil olanlarda da yasayla belirlenmiş net bir durum yok. Ancak İngiltere örneği verdiğiniz için söyleyim, tüm barınaklarda öyle dediğiniz gibi bir yasal sürenin sonunda ötenazi uygulanması durumu yok. (o dediğiniz çizgili kırmızı olanlarda var)

Örneğin Blue Cross isimli en eski barınaklardan birisi ve ancak aşağıdaki şartlar olursa ötenazi uyguluyorlar.
  • The pet has a serious injury or illness which, despite treatment, would make their quality of life unacceptable.
  • They have an infectious disease which poses a serious health risk to other animals, either at Blue Cross or to the local community if they were rehomed.
  • They have a severe behavioural problem which could make them a danger to staff, potential new owners, the public or other animals.
  • The pet is an illegal dog under the Dangerous Dogs Act and it would be against the law to rehome them
Yani başıboş hayvan uyutulabilir (öldürülebilir), yasa buna izin veriyor ancak yasayla sabit bir kural da değil.
map-killing-healthy-dogs-update-2014.png



En başından beri haklı olduğunuz taraflar olduğunu söylüyorum zaten. Keşke bizim ülkemizde de doğru düzgün hayvan barınaklarında, doğru düzgün şekilde bakılsa bu hayvanlar; keşke mikroçip sistemine bir an önce geçsek (çok yakında geçiliyor, öyle kafasına göre sokağa bırakamayacak artık insanlar hayvanlarını), keşke petshop'lar yerine barınaklardan hayvan sahiplenmek daha genelleşse. Bunlarda hem fikirim. Bunlarda herhalde herkes hemfikir. "Yok hayır, barınaklarda düzgün şekilde bakılmasınlar, dağ yolunda açlıktan kırılsınlar ama serbest gezsinler) diyen olduğunu sanmıyorum.
 
Herkese selam.

Şu anda Ankara'da satın almak üzere bir daire arıyorum ve belli bazı semtleri beğendiğim halde yazları çevresinde bisiklete binemeyecek olmam beni kararsızlığa düşürüyor. Nedenini anladınız, bazı semtlerdeki it yoğunluğu. Silah alsam taşıma ruhsatı vermezler, yani sırtımda tüfekle bisiklete binme olanağım da yok. Oturacağım semti belirlerken bile üç beş itten izin almam gerekiyor. Forumdaki yetişkin bisikletseverlerden ricam, özellikle de hayvansever olmayan hukukçu bisikletseverlerden ricam, kendi aramızda tartışmayı bırakıp bu konuda bir adım atmanın yollarını arayalım. Ben bu gibi konularda, yani hangi makamın neye yetkisi olduğunun çok net olmadığı, şu veya bu nedenle yetkilerin kullanılmak istemediği, insanların yasalardaki boşlukları suistimal ettiği konularda tek başıma yaptığım girişimlerde sonuç alamıyorum. Oturalım konuşalım. İnternetten konuşalım. Ankara'lılarla konuşalım ve somut bir şey yapalım. Benim aklıma gelen fikirleri burada tek tek saymayacağım. Yalnızca somut bir şeyler yapmak, vaktini ve enerjisini harcamak, elini taşın altına koymak isteyen, yani sokak itlerini çoğaltmayı kendine dert edinen işsiz güçsüz takımı gibi, bu sorunu çözmeyi kendine dert edinmek isteyen birileri varsa, benim gibi, bana mesaj atsın lütfen. skype: tembelselim2
 
@civic
Düzgün konuşmaya çalışıpta son anda gerçek yüzünüzü gösteriyorsunuz işte böyle. Sokak köpeklerini, insanın itine tercih ederim, ki çoğu insana da tercih ederim.
Kimsenin sokak köpeklerini çoğaltalım tarzında bir yazısı, bir düşüncesi yok. Okumadan, bilmeden boş konuşmak yaptığınız.

Kaç sayfa yazı var, hiçbirine bakmadan her seferinde cahil cühela birileri gelip saçma sapan yazılar yazıyor ya şaka gibi.
 
80 BİN KÖPEĞİN ÖLÜME TERK EDİLDİĞİ ADA...

İstanbul'daki 9 adadan biri olan Sivri Ada (Hayırsız Ada) 1910 yılında tarihimizin en büyük hayvan katliamlarından birine sahne oldu. İstanbul'dan toplanan 80 bin köpek, yiyecek ve su bulunmayan adada ölüme terk edildi. Açlık ve susuzluktan birbirini parçalayan köpeklerin iniltileri İstanbul'un her yanında yankılandı...

Türk geleneğinde sokak köpekleri şehrin sakinleridir. Halk, yüzyıllardır sokak hayvanlarına bakar, onları korurdu.
Avrupa'da ise parfüm ve kimya sanayi için katliamlar çoktan başlamış, sokaklarda kedi köpek kalmamıştı. Fransızlar dönemin Osmanlı hükümetine bir öneri getirdi: "İstanbul’un sokak köpeklerini toplayıp bize satın.”
Fransa ile anlaşma imzalandı. Ancak halk köpekleri vermek istemedi, direndi. Bunun üzerine sokak köpeklerini toplama işi sokak serserilerine, berduşlara havale edildi.
Eline üç beş kuruş para tutuşturulan berduşlar, kısa sürede binlerce köpek topladı. Bu köpekler Tophane'ye demir atan bir gemiye bindirildi. İçler acısı manzaraya dayanamayan halk gemiye baskın yapıp kafesleri açtı ve köpekleri serbest bıraktı.
Ancak dönemin Osmanlı hükümeti kararından vazgeçmedi. Bu kez daha kapsamlı bir organizasyonla sokaklardan 80 bin köpek toplandı. Halkın engel olmaması için köpek toplayıcılarının başına askerler görevlendirildi.
Fakat bir sorun çıktı. Fransa, köpekleri almaktan vazgeçtiğini açıkladı ve yeni bir gemi göndermedi. Hükümet, Tophane limanında çok kötü koşullarda tutulan 80 bin köpeği bedava vereceğini açıkladı ancak Fransa'dan yine red cevabı geldi.
Bunun üzerine köpekler gruplar halinde Sivri adaya taşındı. Kel kayalıklardan oluşan Sivri adada herhangi bir su kaynağı ya da yiyecek yoktu.
Kaderine terk edilen köpekler güneşin altına sığınacakları bir gölgelik bile bulamadı. Sıcaktan adeta beyni kavrulan köpekler mecburen deniz suyunu içmek zorunda kaldı. Deniz tuzuyla mideleri kavrulan köpekler, açlık ve susuzluktan birbirlerini parçalamaya başladı.
Bazı hayırseverler küçük kayıklarla köpeklere yiyecek ve su taşımaya çalıştı ancak bu girişimler 80 bin köpeğe yetmiyordu. Can çekişen onbinlerce köpeğin acı çığlıkları ve haykırışları günler boyunca İstanbul'da yankılandı.
Çürüyen köpeklerden yayılan kötü koku ve sinekler 2-3 yıl boyunca Anadolu yakası sahil şeridini yaşanmaz hale getirdi.
Halk, köpek katliamına sahne olan Sivri Ada'ya Hayırsız Ada demeye başladı. Vahşetten 2 yıl sonra, 1912 yılında büyük İstanbul depremi meydana geldi.
Halk arasında, büyük yıkıma ve ölümlere sebep olan depremin, 1910 yılındaki köpek katliamının cezası olduğu söylentileri yayılmaya başladı.
İşte İstanbul'daki 80 bin sokak köpeğinin yürek yakan öyküsü böyle...
işte toplanan köpeklerin değişmez kaderleri...şimdiyse barınaklar var...?
 
@civic

Kayıt olduğunuz 18 Nisan'dan beri bir bisiklet forumundasınız ve katkı yapmak istediğiniz ilk konu 1 yıl aradan sonra başıboş köpeklerin nasıl ortadan kaldırılacağı ile ilgili fikirleriniz öyle mi?

Pek güzel. Çok hoş gelmişsiniz.
 
Bu köpeklerden bahsediliyorsa, evet toplanmalı. Ama bisikleti gördüğü zaman havlamadan peşine takılan, kendi halinde önde koşturup eğlenen köpekler canımı yesin.
 
@e7_

Bu videodaki köpeklerin ne mahalledeki çocuklara ne de gezinen bisikletli çocuklara saldırdığı var. Dışarıdan iki kişi gelmiş, köpeklere nasıl yaklaşılacağını bilmiyorlar, ellerinde sopalarla güya beslemeye çalışıyorlar ve köpekler de doğal olarak çekinip tepki gösteriyorlar. Zaten sonrasında sopasız ikinci denemede yakınlaşma sağlanıyor ve her şey yoluna giriyor. Aslında amaç beslemek de değil, kendilerine alıştırıp bir şekilde onlara hizmet etmesini, kendi amaçlarına yönelik davranmalarını sağlamaya çalışıyorlar.

Bu videoda sorun olan şu: Kim bu insanlar, bir dernek mi, sertifikalı bir eğitim ekibi mi, sokak hayvanları ile ilgili kurum ve kişilerle bir bağları var mı, amaçları ne, neden oradalar, pitbull'larla ne yapmaya çalışıyorlar, yaptıkları şey yasal mı?

Uzmanlar avaz avaz anlatıyorlar, toplumun ve köpek sahiplerinin eğitilmesi gerekiyor diye. Bu video da bunu gösteriyor bize.
 
Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
Geri