her iki sistemi de tasarlayıp üretenler makina mühendisleridir (aksini iddia eden varsa buyursun söylesin), ben de bir makina mühendisi olarak yazıyorum:
rotor aynı rotor, balata aynı balata; sadece fren koluyla kaliper arasında hareket iletimini sağlamak için birinde çelik tel, diğerinde sıvı basıncı kullanılıyor. çelik telin kablo içinde rahatlıkla hareket edebilmesi için yağlıyoruz, hidrolikte ise kabloyu dolduran yağın kendisi oluyor ve sürtünme daha az oluyor. ancak yağın da bir vizkozitesi (akışa karşı direnci) var ve bu özelliğinden dolayı fren kolunda sıfır direnç yakalamanın fizik kanunlarına göre bir yolu yok.
ancak mekaniklerle hidroliklerin arasında bu kadar fark olmasının asıl sebepleri başka... mekanik disk fren denince; süpermarketlerde 250 liraya satılan 20 kiloluk, çift amortisörlü bisikletlerde de mekanik disk fren sistemi var. bunlarda en kalitesiz rotorlar, balatalar ve fren kolları kullanılıyor. haliyle performansları da ona göre oluyor.
hidroliklerde ise, çoğu modelde abartılı derecede yüksek fiyatları hakedebilmek için en ucuzunda bile gayet iyi kalitede rotorlar ve balatalar kullanılıyor. performansı asıl belirleyen ise bunlar oluyor.
yoksa rotorun ve balatan iyi olduğu sürece, fren koluyla kaliper arasında mekanik ya da hidrolik bağlantı olması performans açısından hiç birşey farketmez. hidrolik olanda sadece fren kolunu biraz daha rahat hareket ettirirsin o kadar. yani tek faydası konfordur, gel gelelim bu sefer de dozlama zorlaşacağı için özellikle panik anlarında ideal fren kuvvetini yakalamak zorlaşıyor. yani güvenlik açısından o kadar da iyi birşey değil...
rotora yağ sıçradığında, ya da balatalar yeni olduğunda performansla ilgili sorunlar hidroliklerde de oluyor. ses yapması desen, bütün disk frenlerde olabilen birşey; arabalarda da oluyor.
sadece hidroliklerde olan sorunlar ise şöyle: dağda taşta titreşim yüzünden hidroliklerin yağı köpürebiliyor, sıcakta basınç artıp balatalar kendiliğinden rotora sürtmeye başlayabiliyor, bakım için bisikleti ters çevirdiğinde yağ akıtabiliyor, fren hortumu sızdırma yaptığında bazı parçaları komple değiştirip yağını sıfırdan doldurmaktan başka çaren kalmıyor, sızan yağ rotora damlayarak bazı durumlarda balataları kullanılamaz hale getirebiliyor. kısacası sunduğu konforun yanında, narin ve bir o kadar da zahmet ve masraf çıkarma olasılığı yüksek bir sistem.
bütün bu yazdıklarımdan dolayı; ben de mekanik sistemi her zaman tercih ederim. mtb'mi hor kullanıyorum, çamurlu görüntüsünü pırıl pırıl halinden daha çok seviyorum. dağın başında hidroliğin hortumuyla, yağıyla da hayatta uğraşamam. yine de tercih meselesidir, hidroliği severek kullanana saygı duyarım. yeter ki olay bir üstünlük mücadelesine dönüştürülüp de, hidrolik sahibi olanlar kendilerini daha iyi bisikletçi zanneden tavırlar içine girmesinler
