Serhat ÖNAL
Aktif Üye
- Kayıt
- 20 Nisan 2007
- Mesaj
- 116
- Tepki
- 55
- Şehir
- İstanbul - Avrupa
Arkadaşlar en başından beri yazılanları okudum. Bende şu anda beslemesemde 3 kez köpek büyüttüm. Bunlardan bir tanesi Kurt-Kangal kırması bir çoban köpeği idi. Çoban köpeklerinin hal ve tavırlarından anlarım. Bulundukları bölge sınırlarını ihlal ederseniz canları pahasına sizi uzaklaştırırlar. Dolayısıyla sınırları zorlamamak en hayırlısıdır.
Köpeklerden korunmak için birçok yöntem önerilmiş. Her birinin geçerli yönleri vardır fakat atlanmış olduğunu düşündüğüm birkaç husus var.
İlk olarak birkaç arkadaşımız süratle uzaklaşmalardan bahsetmiş. Bisikletle yüksek süratlere çıkmak her ne kadar profesyonel de olsanız azami konsantrasyon gerektirir. Isırılma veya zarar görme korkusuyla süratle basılan pedallar dikkatin dağılmasına ve telaşa neden olur. Dolayısıyla telaş içerisinde ve dikkatsizce süratle uzaklaşırken trafikte seyreden bir aracı, kanalizasyon kapağı veya ızgaralarını, tehlike oluşturan büyük çukurları, uyarı tabelalerını, tümsekleri, yola uzayan dalları, büyük taş veya kaya parçalarını gözden kaçırmanız olasıdır. Bu kaçış sizi köpeklerin ısırıklarından koruyabilir fakat öte yandan aldığınız risk kanımca çok daha fazladır.
Bana en mantıklı gelen savunma şekli köpek(ler) yokmuş gibi davranmaya ve soğukkanlı olmaya gayret etmek ve yavaşlamak, eğer size doğru yaklaşmaya devam ederlerse bisikletten inerek bisikletinizi bir kalkan olarak kullanmaktır. Bu esnada köpek ile göz göze gelmemeniz gerektiğine de inanıyorum. Bir arkadaşımızın da dediği gibi göz göze gelmek ve dik dik bakmak meydan okumaktır ve bu meydan okumayı görmezden gelecek bir çok cins köpek mevcut sokaklarda veya yollarda.
Bende bir deneyimimi sizinle paylaşayım istedim. 2006 Yılı Ekim ayında Şile de 3 arkadaşımla beraber kaldığımız otelden ayrılarak biraz gezinti yapalım demiştik. Yanımızda bisikletlerimiz yoktu. Otelin arka tarafında bulunan patikadan yürüyerek 2-3 km kadar uzaklaştık. Ekim ayı olması sebebiyle de olsa gerek in cin top oynuyordu. Dönüş yolumuzda tok ve gür sesli bir köpek havlaması duydum. Hemen arkadaşlarımı uyardım karşımıza bir köpek sürüsü çıkabilir diye. Kimsenin panik yapmaması, kaçmaya yeltenmemesi gerektiğini söyledim. Eğer içimizden bir kişi dahi böyle bir şeye kalkışırsa saldırıya uğramamız kaçınılmazdı. Dediğim de oldu. 50 metre ilerimizde patikanın sola döndüğü yerden ilk önce kocaman bir kangalın kafasını ardından da diğer iki tane farklı cins köpeğin döndüğünü gördüm. Oldukları yerde durup bizi izlemeye başladılar. Sessizce fısıldayarak kimsenin istifini bozmaması gerektiğini aynı tempoda yürümeye devam etmesini söyledim fakat sanki bunu söylememişim gibi kız arkadaşlardan biri çığlığı basıverdi. Çığlığı basmasıyla bereber üç köpek birden üzerimize doğru süratle koşmaya başladı. Yanımdaki arkadaşın koluna girerek benimle yürümesini arkada kalan iki kişinin de aramızda hiç mesafe bırakmadan aynı şekilde kolkola girerek bizim adımlarımızı takip etmesini ve kesinlikle köpeklerin gözlerine bakmamaları gerektiğini söyledim. Sürü psikolojisiyle hareket eden hiçbir hayvan topluluk halindeki diğer canlılara saldırmaya yeltenemez. Köpekler son sürat koşarak bizi geçip hızlı bir dönüş yaptıktan sonra bizi koklaya koklaya otele kadar bizi takip ettiler. Arada bir hırlayarak güç gösterisi yaptılar ama umursamaz tavırlarımız nedeniyle saldırıda bulunmadılar. Şunu söyleyebilirim ki Kangal yanıma yaklaşıp beni koklamaya başladığında dizlerim çözülmek üzereydi. Benim boyum 1.80 civarı ve hayvanın kafası belimden yukarıda kalıyordu. O denli iri bir hayvandı. Kazasız belasız atlattığımıza şükrediyorum.
İyi Sürüşler arkadaşlar...
Köpeklerden korunmak için birçok yöntem önerilmiş. Her birinin geçerli yönleri vardır fakat atlanmış olduğunu düşündüğüm birkaç husus var.
İlk olarak birkaç arkadaşımız süratle uzaklaşmalardan bahsetmiş. Bisikletle yüksek süratlere çıkmak her ne kadar profesyonel de olsanız azami konsantrasyon gerektirir. Isırılma veya zarar görme korkusuyla süratle basılan pedallar dikkatin dağılmasına ve telaşa neden olur. Dolayısıyla telaş içerisinde ve dikkatsizce süratle uzaklaşırken trafikte seyreden bir aracı, kanalizasyon kapağı veya ızgaralarını, tehlike oluşturan büyük çukurları, uyarı tabelalerını, tümsekleri, yola uzayan dalları, büyük taş veya kaya parçalarını gözden kaçırmanız olasıdır. Bu kaçış sizi köpeklerin ısırıklarından koruyabilir fakat öte yandan aldığınız risk kanımca çok daha fazladır.
Bana en mantıklı gelen savunma şekli köpek(ler) yokmuş gibi davranmaya ve soğukkanlı olmaya gayret etmek ve yavaşlamak, eğer size doğru yaklaşmaya devam ederlerse bisikletten inerek bisikletinizi bir kalkan olarak kullanmaktır. Bu esnada köpek ile göz göze gelmemeniz gerektiğine de inanıyorum. Bir arkadaşımızın da dediği gibi göz göze gelmek ve dik dik bakmak meydan okumaktır ve bu meydan okumayı görmezden gelecek bir çok cins köpek mevcut sokaklarda veya yollarda.
Bende bir deneyimimi sizinle paylaşayım istedim. 2006 Yılı Ekim ayında Şile de 3 arkadaşımla beraber kaldığımız otelden ayrılarak biraz gezinti yapalım demiştik. Yanımızda bisikletlerimiz yoktu. Otelin arka tarafında bulunan patikadan yürüyerek 2-3 km kadar uzaklaştık. Ekim ayı olması sebebiyle de olsa gerek in cin top oynuyordu. Dönüş yolumuzda tok ve gür sesli bir köpek havlaması duydum. Hemen arkadaşlarımı uyardım karşımıza bir köpek sürüsü çıkabilir diye. Kimsenin panik yapmaması, kaçmaya yeltenmemesi gerektiğini söyledim. Eğer içimizden bir kişi dahi böyle bir şeye kalkışırsa saldırıya uğramamız kaçınılmazdı. Dediğim de oldu. 50 metre ilerimizde patikanın sola döndüğü yerden ilk önce kocaman bir kangalın kafasını ardından da diğer iki tane farklı cins köpeğin döndüğünü gördüm. Oldukları yerde durup bizi izlemeye başladılar. Sessizce fısıldayarak kimsenin istifini bozmaması gerektiğini aynı tempoda yürümeye devam etmesini söyledim fakat sanki bunu söylememişim gibi kız arkadaşlardan biri çığlığı basıverdi. Çığlığı basmasıyla bereber üç köpek birden üzerimize doğru süratle koşmaya başladı. Yanımdaki arkadaşın koluna girerek benimle yürümesini arkada kalan iki kişinin de aramızda hiç mesafe bırakmadan aynı şekilde kolkola girerek bizim adımlarımızı takip etmesini ve kesinlikle köpeklerin gözlerine bakmamaları gerektiğini söyledim. Sürü psikolojisiyle hareket eden hiçbir hayvan topluluk halindeki diğer canlılara saldırmaya yeltenemez. Köpekler son sürat koşarak bizi geçip hızlı bir dönüş yaptıktan sonra bizi koklaya koklaya otele kadar bizi takip ettiler. Arada bir hırlayarak güç gösterisi yaptılar ama umursamaz tavırlarımız nedeniyle saldırıda bulunmadılar. Şunu söyleyebilirim ki Kangal yanıma yaklaşıp beni koklamaya başladığında dizlerim çözülmek üzereydi. Benim boyum 1.80 civarı ve hayvanın kafası belimden yukarıda kalıyordu. O denli iri bir hayvandı. Kazasız belasız atlattığımıza şükrediyorum.
İyi Sürüşler arkadaşlar...