@guvden
selamlar...
aslolan "yol"da olmaktır. siz istedikten sonra marka, model ikinci dereceden konular. "bununla bakkala bile gidilmez" diye düşüneceğimiz, dünya turu yapmış kimi bisikletleri görünce bizlerin marka, model, gram... kaygıları boşlukta kalıyor.
eşimle ilk uzun turumuzu kapıdağ yarımadası geçişi olarak yapmıştık, bisikletlerden biri, beyaz eşya yanında promasyon olarak verilenlerden, diğeri marketlerde satılanlardan bir gömlek üstün ağır bisikletlerdi... yorulduk, ama yolda olmayı öğrendik. 8-10 günlük tatillerimizde yıllara yayarak trakya'yı, kapadokyayı, ege kıyılarını, datça yarımadasını, sinop'a kadar karadeniz kıyısını görerek, koklayarak, duyarak katettik...
size söyleyebileceğim, ilk olarak "canınızı yakmadan" ne kadar para ayırabileceğinize karar verin, sonra "satıcı" olmayan bir bisikletçi bulun, onun da yardımıyla, çok ağır olmayan, asfalt ve kimi zaman tali yolda gidebilecek, olabildiğince ince lastikli (1,50 - 1,75 gibi) münkünse "hibrit" ya da "city bike" denilen 28 jantlardan, rahat seleli, düz kadrolu, boyunuza uygun birer bisiklet edinin...
"arazi canavarları"ndan, kamyon tekerlerinden uzak durun, sürüşü zorlaştırır; ultra hafif donanımlardan, disk frenlerden uzak durun, pahalı, daha az dayanıklı ve bakımı zor olur; bisiklet karmaşıklaştıkça sorunları artıyor...
"yol"da olun...