Scudo Sports

Fakirlerin sıkça sorduğu soru: Pahalı yol bisikletine binme hissi

Sahip olduğunuz YOL bisikletinin fiyatı hangi aralıkta?

  • 0-1000

    Katılım: 46 8,6%
  • 1000-2000

    Katılım: 138 25,9%
  • 2000-3000

    Katılım: 103 19,4%
  • 3000-4000

    Katılım: 69 13,0%
  • 4000-5000

    Katılım: 55 10,3%
  • 5000-6000

    Katılım: 21 3,9%
  • 6000-7000

    Katılım: 24 4,5%
  • 7000-8000

    Katılım: 19 3,6%
  • 8000-9000

    Katılım: 14 2,6%
  • 9000-10000

    Katılım: 11 2,1%
  • 10000-15000

    Katılım: 28 5,3%
  • 15000+...

    Katılım: 41 7,7%

  • Toplam katılım
    532
Gün içinde her yere girip çıkıyorum bisikletle. Bir sürü yerde kilitleyip gitmem gerekiyor çoğu zaman. Bu yüzden hırsızlar heveslenmesin diye üzerindeki çamuru pisliği çok temizlemem. Sadece zincir filan temiz olsun yeter kafasındayım. Yani öyle aman aman dikkat çeken bir görüntüm yoktur trafikteyken. Bir kaç ay önce kırmızı ışıkta karşıya geçmek için bekliyorum. Bisikletim Sedona 341. Öyle pahalı bir şey değil. Minibüsten iki kişi indi. "Yoruldun mu?" dedi biri gülümseyerek. "Yoo, dolanıyorum" dedim ben de. Bir kaç cümle muhabbetten sonra adam dedi ki: "Hayat size güzel, para gani, bol bol gezin." Ben de mesleğimi söyledim. Kimseye muhtaç olmadan geçinip gittiğimi filan anlattım. Çalışmasam da aç kalacağımı söyledim. Demem o ki, bisiklete binen kafası kasklı adamın zengin olduğu algısı doğru değil :) Sadece öncelikleri farklıdır. Kimi vardır ki boğazından keser en pahalı donanıma yatırır. Kiminin belki parası çoktur, saçacak yer aradığından en pahalısını alır mutlu olur. Kimi de benim gibi problemsiz iş gören en ucuz donanım en iyisidir der. Yani çok da şey yapmamak lazım :)

Gün içinde her yere girip çıkıyorum bisikletle. Bir sürü yerde kilitleyip gitmem gerekiyor çoğu zaman. Bu yüzden hırsızlar heveslenmesin diye üzerindeki çamuru pisliği çok temizlemem. Sadece zincir filan temiz olsun yeter kafasındayım. Yani öyle aman aman dikkat çeken bir görüntüm yoktur trafikteyken. Bir kaç ay önce kırmızı ışıkta karşıya geçmek için bekliyorum. Bisikletim Sedona 341. Öyle pahalı bir şey değil. Minibüsten iki kişi indi. "Yoruldun mu?" dedi biri gülümseyerek. "Yoo, dolanıyorum" dedim ben de. Bir kaç cümle muhabbetten sonra adam dedi ki: "Hayat size güzel, para gani, bol bol gezin." Ben de mesleğimi söyledim. Kimseye muhtaç olmadan geçinip gittiğimi filan anlattım. Çalışmasam da aç kalacağımı söyledim. Demem o ki, bisiklete binen kafası kasklı adamın zengin olduğu algısı doğru değil :) Sadece öncelikleri farklıdır. Kimi vardır ki boğazından keser en pahalı donanıma yatırır. Kiminin belki parası çoktur, saçacak yer aradığından en pahalısını alır mutlu olur. Kimi de benim gibi problemsiz iş gören en ucuz donanım en iyisidir der. Yani çok da şey yapmamak lazım :)
 
Scudo
Sagda solda mersedesimi park edince merakli kalabalik toplanir. En cok sorulan iki soru 1 . Kaç basıyor?
2. Gercek mi bu ?
:D marka ve pahalilik kavraminin insanlarda buyiuk etkisi ve baskısı var buna şahidim amirim :D
 
@Ahmet Bilge Kaan AKIN
Ahahah bakiş açısı :D
 
Paranın gözü kör olsun.
Alt tarafı BADBOY ama yok işte, Quick'e talim.
 
  • Beğen
Tepkiler: mariokaldato
Fakirler ölsün babama selamlar...
Ajitasyon yapmayın kardeş zamanında ana babanız çalışaymış,olmadı siz okuyup biyerlere gelseydiniz de forumda bize saydırmasaydınız,yok şahsiyetine bakmam yok bisikletine bakmam,asıl ben sana bakmam la dombili turcu senii
 
@Erkin Kalender
Ajitasyon; çırpmak, çalkalamak anlamına gelir.
 
@Erkin Kalender
Şaka bile olsa hoş olmamış bu söylediğin. Dünyada en çok işçiler çalışır aldıkları ücret ortada. Demek ki çok çalışmakla fakirlikten kurtulmak mümkün olamaya biliyormuş. Okumak da her zaman kurtuluş anlamına gelmiyor. Buradan ülkemdeki 1 milyonun üzerinde işsiz üniversite mezunu arkadaşıma selam ediyorum.
 
Öncelikle bisikletleri pahasına göre değilde özelliklerine göre incelemeli, donanımı bisiklet firmaları üretmediğinden (çoğunlukla) bunlar başka bi konunun tartışması olmalı. ama yargılamak için farkları hissedecek kadar bilgi ve tecrübe olması gerekiyor. Ama eğer donanımlar bisikletin üstünde gelmese ve yaklaşık fiyatlarda olsaydı kimse shimano tercih etmezdi(üzgünüm :( , yıllarca Shimano'yu severek kullandım, o zamanlar SRAM henüz yoktu ve Campagnolo adı türkiyede duyulmamıştı bile, sadece italyan ve fransız bisikletler üzerinde geliyordu. Şu an Shimano sistem de kullanıyorum, ama bunu makul ölçüde elimden çıkarabileceğimi bilsem ya da diğer markaları karşılayabilecek fonum olsaydı dakika durmazdım.
Shimano gelişimini Campy ve SRAM'a borçludur, bu iki markanın piyasadaki atakları sayesinde Shimano da geride kalmamak adına bu ataklara cevap vermiştir, eğer bu rekabet ortamı olmasaydı hala problemli yada şu anki teknolojinin gerisinde sistemler kullanıyor olurduk, Shimanonun en büyük gücü pazar payı ve satış ağıdır, bunu da her fırsatta adil olmayan bi şekilde kullanmaya çalışmıştır.
Fakat bunlar bi hobi kullanıcısı için ne kadar önemlidir burası çok hassas bi konudur, çünkü çoğu kullanıcının bisiklete bilgisayar toplamak gibi yaklaştığına tanık olmaktayım, belki iyi bi pc önerilerle toplanabilir ama bisiklet için konu oldukça farklıdır, neyi neden tercih ettiğinizi biliyor ve kendi ihtiyacınıza göre seçiyor hale gelene kadar en mantıklısı alt seviye setlerle başlamaktır, sonra ihtiyaçlarınız doğrusunda birer basamak yükseldikçe aradaki farkı anlarsınız. Yine akılda tutulması gereken bi konu grup setin seri adından çok kullandığı teknolojidir, ilk yenilikler tabii ki ürün gamının en tepesindeki ürünler için çıkar, ve bunlar güncellendikçe ve en tepede olan serilerin özellikleri yavaş yavaş geriden gelen kardeşleriyle paylaşılır, bu aslında daha çok Shimano'nun yaklaşımıdır, şu anki Alivio setlere baktığınızda Deore serisinin mirasından faydalandığını görebilirsiniz, XT - XTR, Ultegra - Dura Ace arasında büyük oranda teknoloji paylaşımı vardır, ve popülerliğini kaybeden sistem bir seri düşerek üretime devam eder, çünkü üreticiler ellerindeki kalıplardan son kuruşuna kadar faydalanmak isterler ve hobi amaçlı kullanıcı için farklar çok kolay hissedilir tarzda değildir. Hobi amaçlı kullanıcıdan kasıt ise, sakin sakin kullanan, haz adına riskler almaktan kaçınan ve daha çok gezinti ve ulaşım amaçlı kullanan, agresif olmayan binici profilidir, buna karşılık olarak illa profesyonel olmanız gerekmez, eğer yeteneklerinizi ara sıra hata yapmak pahasına geliştirmeye çalışan, limitinizi zorlayan ve rüyanızda bisiklet gören biriyseniz, hobi kullanıcısı sıfatı sizin bulunduğunuz durumu karşılamaz :) Daha üst gruplara çıktıkça daha problemsiz, hızlı ve kesin tepkiler vaadedilir ama bu vaad her zaman karşılanamaz, Shimano'nun 7 - 8 - 9 lu serileri sorunsuz çalışırken 10lu ve 11li helede 1x11li setleri malesef oldukça sorunludur, gelişmeleri için zamana ihtiyaç var, bunun yerine daha düşük serilerdeki yeteri kadar test edilmiş sistemler her zaman yüzünüzü güldürecektir. Shimanoda seri düştükçe teknoloji olarak geriye düşersiniz, aynı zamanda alaşımlar ve üretim kalitesi farklılık göstermeye başlar, bu biraz da bilinçli yapılan birşeydirki üst seviye kullanıcılarının ilgisini canlı tutmak isterler. SRAM ise farklı bi yaklaşım sergileyerek yılına göre modellerde büyük oranda aynı teknoloji paylaşıp, alaşım ve üretim kalitesindeki farklılıklar sayesinde farklı seriler üretir ve bu farklar çok daha az hissedilir haldedir, ama yinede bu farklılıklar hissedilende ister istemez bişeyler değiştirir, en önemli fark Shimano sizi en tepelere itmek isterken SRAM bütçenize uyan seri ile de mutluluk vadeder. Tüm markaların seriler arasındaki en belirgin farkın sırayla, frenleme, vites geçiş kesinliği ve hızı, üretim kalitesi ve alaşımı, dolayısıyla düzgün çalışma performansı olarak devam eder. Vitesinizin küçük gecikmelerle geçmesi tolere edilebilir farklardır ama kritik bi noktada kesin ve hızlı geçmeyen vites, kadro kulağı ya da kadroya zarar vererek size daha pahalıya mal olabilir, eğer ekipmanınızı tanırsanız herşey daha kolay olur ve farklılıklar sadece hissiyatta olur.

Donanımı istediğiniz gibi seçebilir değiştirebilirsiniz ama kadrolar asıl bu başlığın merak konusu olmayı hak ediyor gibi, ve buna cevap vermek donanımdan daha zordur, çünkü çok daha incelikli ve işin kötüsü dışarıdan bakınca anlaşılması zor farklar sunarlar, temelde üç ana farklılık göze çarpar sağlamlık-konfor-performans, konfor ve performans birbirine zıt ilerlerken sağlamlık firmanın yaklaşımına göre şekillenir, ama bu üçüde birbiriyle yoğun ilişkidedir, örnek vermek gerekirse limitlerin biraz üstünde sağlamlık performans ve konforu etkiler, ama daha fazla AR-GE gerektirir, teorik olarak artırılabilen sağlamlık ise konfor, ağırlık ve performans düşüşü olarak kendini gösterir, örnek vermek gerekirse Giantin sağlamlık konusunda Specializeddan daha farklı bi yaklaşımı olduğu görülebilir, buna karşı diğer markalarda ise sağlamlıktan ödün verirken performans ve haz grafiğine doğru kaydığını hissedebilirsiniz. Fakat endüstrinin olduğu hiçbirşeyin masum olmasını bekleyemezsiniz ve bisiklet endüstrisi ise benim nazarımda oldukça kirlidir, yani parası fazla olan kazanmaya devam eder, bunuda yarışlardaki konumlarına ve transferlerine borçludurlar ve aynı zamanda pazarlama güçleride devreye girince durum oldukça politik bi hale dönüşebilir, en iyi bisikletleri üretenlerin en çok duyduğumuz markalar olmadığını düşünüyorum, ama fiyat/performans ve pazarlama işin içine girince bu büyük markalar daha öne çıkıyorlar. Yine bu büyük markaların ara sıra yenilik adına saçma sapan ve komplike sistemlerle kullanıcıların kafasını karıştırmaya çalışmaları sıklıkla gözlemlenebilir, yıllar içinde denenip kendini ispatlayan sistemler bi yana dursun(BB30-386,Hollow, tapered vs.), sırf bi markanın yenilikçi çıkışlarına şüpheyle yaklaşmak lazım, bazen başarısız teknolojiler sadece müşteriyi kandırmayı başararak başarılı sistemlere dönüşebilirler ve ne olduğunu kolayca anlayamadığımız ve savaş uçaklarını çağrıştıran kodlamaları kadroya yazmayı severler, (zertz, brain, FSR ve Lefty vs.)
Kısacası bütün bu kafa karıştırıcı şeylerden akıllıca çıkmak istiyorsanız yapmanız gereken basittir, önce acele etmemek ve birinci basamaktan başlamak, bilgi, tecrübe, algılama ve yargılama zamanla gelecektir, hazır olmadığınız halde kafanızda olan şey sadece markaların sattığı, fanatiklerin gönüllü bayrak taşıyıcılığını yaptığı pembe yalandır ve son olarak "Pareto kanunu" bu konuda da geçerlidir, daha üst seviyelere çıktıkça kazanımız düşmeye başlar ama teknolojinin geldiği en üst noktadasınızdır, geri kalan bilgi birikimi yeteri kadar test edilmiş olarak alt ve orta seviye tarafından paylaşılır: Ve bi fikir belirtmek gerekirse bence yoğurdun kaymağını asıl yiyen kesim en alt ve orta seviye kullanıcılarıdır, bunun dışındakiler bu politik ve ekonomik oyunların kandırılanlarıdır, eğer ki küçük kazanımları dert etmiyor ve bunlar için harcama yapmak kişiye zarar vermiyorsa o zaman iş sadece hissiyat ve konfora kalır, bu da sıradan fiyat performans kullanıcısın dışındadır ve bunun için daha fazla bedel uygun görülür.
(Tourney, 105, SLX, Dura Ace, XTR kötü/ Claris,Alivio, Tiagra, Deore, Ultegra, XT iyi gibi)

Not olarak eklemek istediğim birşey daha var, millet olarak çok garibiz, türk olmak bişeyi üstün körü yapmak anlamına geliyor benim nazarımda ve bu her konuda kendini gösteriyor, içeriğe haiz olmadan iyi gibi görünmeye çalışmak, iyiyi taklit etmek, malesef bu bizim kültürümüze işlemiş ve söküp atmak çok zor, bisikletle olan ilgisine geldiğimizde ise yine aynı çiğlik bisiklet kullanıcılarında göze çarpıyor, bişeyin kendisi olabilmekten önce "gibi" olabilmeyi tercih ediyoruz, bana kalırsa bisikletin popülerliği hala çok yeni türkiye'de, henüz bunu hazmedecek kadar bi kuşak geçmedi kafalar zaten zor değişiyor, hal böyle olunca Ferrari ya da Porsche almaya gücü yetemeyen vatandaş kendisine orta yaş bunalımı olarak oldukça pahalı bi bisiklet alıyor ve sanki kendisi Specialized gibi havalara giriyor, başka hiçbirşeyi beğenmiyor, Dura Ace'ten aşağısını tanımıyor vs. bunların hepsi kompleksten işte, köklü bi bisiklet kültürü olmayaşından, ama bu hep böyleydi emin olun, 20 sene önce de böyleydi insanların kendini özel hissetmeye ihtiyaçları var ve gerçekten özel değillerse bu farkı özel şeylere sahip olarak kapatmaya çalışıyorlar, "Kanka nasıl, yeni tişört aldım 300 liraya, özel gibi olmuş muyum" "E olm aynı pazardaki penye bu, sırf timsaha tonla para ödemişsin" :) demek istediğim bu görgüsüzlüğü yapan insana bi önerim olamaz ama siz ne yaptığını bilen insanlar olarak tüketime son derece şüpheyle yaklaşın, ne kadarına ihtiyacınız var, gerçekten ihtiyacınız varmı, eğer tek ihtiyacınız egonuzu tatmin etmek ya da belli bi kesim tarafından kabul edilmekse seçimlerinizi tekrar düşünün, çünkü düşünmeden savurduğunuz her tl sizin emeğiniz ve hayatınızın değerli anları, onu nereye harcadığınıza dikkat edin. Ayrıca önerim bisiklet sporunu da bi an önce bırakın, ya da hobi seviyesinde takılın, her türlü teknolojik gelişme için dünyayı sadece izlemek ve taklit etmekle yetindiğimiz için istediğiniz parçalar üzerinde € etiketini göreceksiniz ve buna alışkınız belkide birçoğunuz. İnsan evladına böyle işkence edilmez, bu meblağları emeğinize oranladığınızda dünyanın çok az geri kalmış ülkesi kadar adaletsiz bi durum içindeyiz, bırakalım bu pahalı malzeme hevesini, yutubdan izleyelim işte, GCN test ediyo bizim yerimize, onlar bi pahalılıklarından bahsederken 20 kat fazla ödeyen bizlerin bişey söylemeye pek hakkı yok, işte asıl fakirlik budur.
 
Başlık ciddi mi şakasına mı?

Ne demek "fakirlerin" bölücülük olur bu resmen.

İnsanları fakir zengin diye sınıflara ayırmak doğru bunun sonu yok....

Yanlış bir konu kapanması gerek bence.

ASUS_Z00ED cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
  • Beğen
Tepkiler: Kaptancan
İnsanları zengin ve fakir olarak ayıran kişilere lanet olsun diyorum ve çekiliyorum buradan,ayrıca konunun kapatılması gerekli diye düşünüyorum...
 
Evde dört cana bakıyorum. Dört boğazı beslemek, hele yaşları 18,19,32 ve 50'den büyükse belimi büküyor. Ayda en az 150-200 TL masrafı var hepsinin birlikte. Tabi biri sıkı bir hastalandı mı bu sayı hemen ikiye, üçe katlanıyor. :krktm:
İkisi yolcu, ikisi dağcı...
Yaşları da geçti, everip gönderemiyorum da. Gittikleri yerde hor görülürler diye gönlüm elvermiyor bir türlü. :agla:
Hele çocukluk yılarımdan uzun süre sonra edindiğim Bisan-Montblanc (kendisi Bisan'ın Bisan olduğu yıllardandır ve şu anda bile hala pedalsız 12,3 kilo çekiyor), Abimden kalan Specialized Stumpjumper (11,2 kg), Vitus 979 (son hali 9,6 kg) ve Bianchi Folgere falan olabileceğini düşündüğüm, tahminen yaşıtım olan İtalyan 11,7 kg). Bir tek Vitus aluminyum, diğerleri hep çelik alaşımları.
Birine yeni bir şey aldığımda, hemen ötekiler surat asar. Geçersin ekran karşısına aramaya başlarsın. Yok janttı, göbekti, seleydi, aynakoldu... Aylık kota dolar, bekleyin bakalım kalanını gelecek ay dersin. Ama her ayın yeni bir gelecek ayı vardır, o gelecek aylar hiç bitmez... Bereket ki, her şeyi kendim yapıyorum da "bisikletçi"ye para kaptırmıyorum.
Sigorta emekli maaşıyla ancak bu kadarını yapabiliyorum. Çok şükür acera-deore ve sora-105 dışında bir şeye muhtaç durumda değiller artık.
Datça'da yolsuz ve dağsız olmak mümkün değil. Vefasız değiller ve beni götür diye hemen gözümün içine bakıyorlar bir yere gitmek istediğimde.
O listede 1000-2000 arasını ancak işaretliyebiliyorum.
Ama fakirliğimle yine de mutluyum. :):):)
 
ZOXr2Z.jpg


Bugunku posta gazetesinin haberi :)
 
Saçma bi.konu başlığı olmuş bence. Gereklilikle savurganlık olmalıydı, bence eğer yarış koşmuyorsan 105 üstü gereksiz demişdi bu gün bir esnaf
 
@Haluk Eke
Abi zenginsin iste mis gibi kocaman ve vefali bir ailen var :)

@Ahmet Bilge Kaan AKIN

:D kah kah kah :D ironi , mizah, orta oyunu kavramlarina bakmak lazim goggle dan neymis acaba :D
 
Bu soruyu çok merak eden biri olarak bu konuyla fakir olduğumun farkına vardım. 2.000 lira verip istediği bisikleti alamayan bir fakir olarak da konu başlığında aşağılayıcı veya bölücü bir husus olduğunu sanmıyorum.
 
Geri