Öncelikle bisikletleri pahasına göre değilde özelliklerine göre incelemeli, donanımı bisiklet firmaları üretmediğinden (çoğunlukla) bunlar başka bi konunun tartışması olmalı. ama yargılamak için farkları hissedecek kadar bilgi ve tecrübe olması gerekiyor. Ama eğer donanımlar bisikletin üstünde gelmese ve yaklaşık fiyatlarda olsaydı kimse shimano tercih etmezdi(üzgünüm
, yıllarca Shimano'yu severek kullandım, o zamanlar SRAM henüz yoktu ve Campagnolo adı türkiyede duyulmamıştı bile, sadece italyan ve fransız bisikletler üzerinde geliyordu. Şu an Shimano sistem de kullanıyorum, ama bunu makul ölçüde elimden çıkarabileceğimi bilsem ya da diğer markaları karşılayabilecek fonum olsaydı dakika durmazdım.
Shimano gelişimini Campy ve SRAM'a borçludur, bu iki markanın piyasadaki atakları sayesinde Shimano da geride kalmamak adına bu ataklara cevap vermiştir, eğer bu rekabet ortamı olmasaydı hala problemli yada şu anki teknolojinin gerisinde sistemler kullanıyor olurduk, Shimanonun en büyük gücü pazar payı ve satış ağıdır, bunu da her fırsatta adil olmayan bi şekilde kullanmaya çalışmıştır.
Fakat bunlar bi hobi kullanıcısı için ne kadar önemlidir burası çok hassas bi konudur, çünkü çoğu kullanıcının bisiklete bilgisayar toplamak gibi yaklaştığına tanık olmaktayım, belki iyi bi pc önerilerle toplanabilir ama bisiklet için konu oldukça farklıdır, neyi neden tercih ettiğinizi biliyor ve kendi ihtiyacınıza göre seçiyor hale gelene kadar en mantıklısı alt seviye setlerle başlamaktır, sonra ihtiyaçlarınız doğrusunda birer basamak yükseldikçe aradaki farkı anlarsınız. Yine akılda tutulması gereken bi konu grup setin seri adından çok kullandığı teknolojidir, ilk yenilikler tabii ki ürün gamının en tepesindeki ürünler için çıkar, ve bunlar güncellendikçe ve en tepede olan serilerin özellikleri yavaş yavaş geriden gelen kardeşleriyle paylaşılır, bu aslında daha çok Shimano'nun yaklaşımıdır, şu anki Alivio setlere baktığınızda Deore serisinin mirasından faydalandığını görebilirsiniz, XT - XTR, Ultegra - Dura Ace arasında büyük oranda teknoloji paylaşımı vardır, ve popülerliğini kaybeden sistem bir seri düşerek üretime devam eder, çünkü üreticiler ellerindeki kalıplardan son kuruşuna kadar faydalanmak isterler ve hobi amaçlı kullanıcı için farklar çok kolay hissedilir tarzda değildir. Hobi amaçlı kullanıcıdan kasıt ise, sakin sakin kullanan, haz adına riskler almaktan kaçınan ve daha çok gezinti ve ulaşım amaçlı kullanan, agresif olmayan binici profilidir, buna karşılık olarak illa profesyonel olmanız gerekmez, eğer yeteneklerinizi ara sıra hata yapmak pahasına geliştirmeye çalışan, limitinizi zorlayan ve rüyanızda bisiklet gören biriyseniz, hobi kullanıcısı sıfatı sizin bulunduğunuz durumu karşılamaz
Daha üst gruplara çıktıkça daha problemsiz, hızlı ve kesin tepkiler vaadedilir ama bu vaad her zaman karşılanamaz, Shimano'nun 7 - 8 - 9 lu serileri sorunsuz çalışırken 10lu ve 11li helede 1x11li setleri malesef oldukça sorunludur, gelişmeleri için zamana ihtiyaç var, bunun yerine daha düşük serilerdeki yeteri kadar test edilmiş sistemler her zaman yüzünüzü güldürecektir. Shimanoda seri düştükçe teknoloji olarak geriye düşersiniz, aynı zamanda alaşımlar ve üretim kalitesi farklılık göstermeye başlar, bu biraz da bilinçli yapılan birşeydirki üst seviye kullanıcılarının ilgisini canlı tutmak isterler. SRAM ise farklı bi yaklaşım sergileyerek yılına göre modellerde büyük oranda aynı teknoloji paylaşıp, alaşım ve üretim kalitesindeki farklılıklar sayesinde farklı seriler üretir ve bu farklar çok daha az hissedilir haldedir, ama yinede bu farklılıklar hissedilende ister istemez bişeyler değiştirir, en önemli fark Shimano sizi en tepelere itmek isterken SRAM bütçenize uyan seri ile de mutluluk vadeder. Tüm markaların seriler arasındaki en belirgin farkın sırayla, frenleme, vites geçiş kesinliği ve hızı, üretim kalitesi ve alaşımı, dolayısıyla düzgün çalışma performansı olarak devam eder. Vitesinizin küçük gecikmelerle geçmesi tolere edilebilir farklardır ama kritik bi noktada kesin ve hızlı geçmeyen vites, kadro kulağı ya da kadroya zarar vererek size daha pahalıya mal olabilir, eğer ekipmanınızı tanırsanız herşey daha kolay olur ve farklılıklar sadece hissiyatta olur.
Donanımı istediğiniz gibi seçebilir değiştirebilirsiniz ama kadrolar asıl bu başlığın merak konusu olmayı hak ediyor gibi, ve buna cevap vermek donanımdan daha zordur, çünkü çok daha incelikli ve işin kötüsü dışarıdan bakınca anlaşılması zor farklar sunarlar, temelde üç ana farklılık göze çarpar sağlamlık-konfor-performans, konfor ve performans birbirine zıt ilerlerken sağlamlık firmanın yaklaşımına göre şekillenir, ama bu üçüde birbiriyle yoğun ilişkidedir, örnek vermek gerekirse limitlerin biraz üstünde sağlamlık performans ve konforu etkiler, ama daha fazla AR-GE gerektirir, teorik olarak artırılabilen sağlamlık ise konfor, ağırlık ve performans düşüşü olarak kendini gösterir, örnek vermek gerekirse Giantin sağlamlık konusunda Specializeddan daha farklı bi yaklaşımı olduğu görülebilir, buna karşı diğer markalarda ise sağlamlıktan ödün verirken performans ve haz grafiğine doğru kaydığını hissedebilirsiniz. Fakat endüstrinin olduğu hiçbirşeyin masum olmasını bekleyemezsiniz ve bisiklet endüstrisi ise benim nazarımda oldukça kirlidir, yani parası fazla olan kazanmaya devam eder, bunuda yarışlardaki konumlarına ve transferlerine borçludurlar ve aynı zamanda pazarlama güçleride devreye girince durum oldukça politik bi hale dönüşebilir, en iyi bisikletleri üretenlerin en çok duyduğumuz markalar olmadığını düşünüyorum, ama fiyat/performans ve pazarlama işin içine girince bu büyük markalar daha öne çıkıyorlar. Yine bu büyük markaların ara sıra yenilik adına saçma sapan ve komplike sistemlerle kullanıcıların kafasını karıştırmaya çalışmaları sıklıkla gözlemlenebilir, yıllar içinde denenip kendini ispatlayan sistemler bi yana dursun(BB30-386,Hollow, tapered vs.), sırf bi markanın yenilikçi çıkışlarına şüpheyle yaklaşmak lazım, bazen başarısız teknolojiler sadece müşteriyi kandırmayı başararak başarılı sistemlere dönüşebilirler ve ne olduğunu kolayca anlayamadığımız ve savaş uçaklarını çağrıştıran kodlamaları kadroya yazmayı severler, (zertz, brain, FSR ve Lefty vs.)
Kısacası bütün bu kafa karıştırıcı şeylerden akıllıca çıkmak istiyorsanız yapmanız gereken basittir, önce acele etmemek ve birinci basamaktan başlamak, bilgi, tecrübe, algılama ve yargılama zamanla gelecektir, hazır olmadığınız halde kafanızda olan şey sadece markaların sattığı, fanatiklerin gönüllü bayrak taşıyıcılığını yaptığı pembe yalandır ve son olarak "Pareto kanunu" bu konuda da geçerlidir, daha üst seviyelere çıktıkça kazanımız düşmeye başlar ama teknolojinin geldiği en üst noktadasınızdır, geri kalan bilgi birikimi yeteri kadar test edilmiş olarak alt ve orta seviye tarafından paylaşılır: Ve bi fikir belirtmek gerekirse bence yoğurdun kaymağını asıl yiyen kesim en alt ve orta seviye kullanıcılarıdır, bunun dışındakiler bu politik ve ekonomik oyunların kandırılanlarıdır, eğer ki küçük kazanımları dert etmiyor ve bunlar için harcama yapmak kişiye zarar vermiyorsa o zaman iş sadece hissiyat ve konfora kalır, bu da sıradan fiyat performans kullanıcısın dışındadır ve bunun için daha fazla bedel uygun görülür.
(Tourney, 105, SLX, Dura Ace, XTR kötü/ Claris,Alivio, Tiagra, Deore, Ultegra, XT iyi gibi)
Not olarak eklemek istediğim birşey daha var, millet olarak çok garibiz, türk olmak bişeyi üstün körü yapmak anlamına geliyor benim nazarımda ve bu her konuda kendini gösteriyor, içeriğe haiz olmadan iyi gibi görünmeye çalışmak, iyiyi taklit etmek, malesef bu bizim kültürümüze işlemiş ve söküp atmak çok zor, bisikletle olan ilgisine geldiğimizde ise yine aynı çiğlik bisiklet kullanıcılarında göze çarpıyor, bişeyin kendisi olabilmekten önce "gibi" olabilmeyi tercih ediyoruz, bana kalırsa bisikletin popülerliği hala çok yeni türkiye'de, henüz bunu hazmedecek kadar bi kuşak geçmedi kafalar zaten zor değişiyor, hal böyle olunca Ferrari ya da Porsche almaya gücü yetemeyen vatandaş kendisine orta yaş bunalımı olarak oldukça pahalı bi bisiklet alıyor ve sanki kendisi Specialized gibi havalara giriyor, başka hiçbirşeyi beğenmiyor, Dura Ace'ten aşağısını tanımıyor vs. bunların hepsi kompleksten işte, köklü bi bisiklet kültürü olmayaşından, ama bu hep böyleydi emin olun, 20 sene önce de böyleydi insanların kendini özel hissetmeye ihtiyaçları var ve gerçekten özel değillerse bu farkı özel şeylere sahip olarak kapatmaya çalışıyorlar, "Kanka nasıl, yeni tişört aldım 300 liraya, özel gibi olmuş muyum" "E olm aynı pazardaki penye bu, sırf timsaha tonla para ödemişsin"
demek istediğim bu görgüsüzlüğü yapan insana bi önerim olamaz ama siz ne yaptığını bilen insanlar olarak tüketime son derece şüpheyle yaklaşın, ne kadarına ihtiyacınız var, gerçekten ihtiyacınız varmı, eğer tek ihtiyacınız egonuzu tatmin etmek ya da belli bi kesim tarafından kabul edilmekse seçimlerinizi tekrar düşünün, çünkü düşünmeden savurduğunuz her tl sizin emeğiniz ve hayatınızın değerli anları, onu nereye harcadığınıza dikkat edin. Ayrıca önerim bisiklet sporunu da bi an önce bırakın, ya da hobi seviyesinde takılın, her türlü teknolojik gelişme için dünyayı sadece izlemek ve taklit etmekle yetindiğimiz için istediğiniz parçalar üzerinde € etiketini göreceksiniz ve buna alışkınız belkide birçoğunuz. İnsan evladına böyle işkence edilmez, bu meblağları emeğinize oranladığınızda dünyanın çok az geri kalmış ülkesi kadar adaletsiz bi durum içindeyiz, bırakalım bu pahalı malzeme hevesini, yutubdan izleyelim işte, GCN test ediyo bizim yerimize, onlar bi pahalılıklarından bahsederken 20 kat fazla ödeyen bizlerin bişey söylemeye pek hakkı yok, işte asıl fakirlik budur.