Scudo Sports

Denizli - Akyaka - Marmaris kaçamağı :)

Scudo
Muğla'ya 20 km tabelasını geçtim.Birşeyler atıştırıyorum. cankurtaranda eğimi % 10 üstünde olan 2 3 rampa dışında gerisinde pek bi şey yok süleymanın da dediği gibi.

Sakar rampasına dikkat edeceğim yorumlar için teşekkürler :) birkaç kez fotograf yuklemeyı denedim ama yükleyemiyorum. An itibariyle akyakadayım hemen karnımı doyurmam gerek :)

eski mesajım gitmemiş hem mugla tabelasını gectım yazıyo hem akyakadayım :D su an akyakadayım dogrusu bu
 
Son durum nedir acaba fotoğraf bekliyoruz :)
 
@Gökhan Taflan akçapınar köyünü diyorsunuz. O ağaçlar da evet harikadır, okaliptus ağaçları :)

biraz ötesinde de gökçe köyü var orada da üzerinden su akan bir mantar var, mantarı olduğu yerde de yol üstü bir kahve var ağaçların altı, serin. Ben de orada bir soluklanmanizi, soda vs. icmenizi tavsiye ederim.
 
160 kusur km, 24 km ortalama hızla dün akyakaya vardım, gelince hemen bimi aradım, hatta aramama gerek kalmadan tabelası direkt gözüme çarptı. :) Turcuların cankurtaranlarından olan (ayıptır söylemesi) barbunya pilakiyi bir bütün ekmekle beraber bitirdim, bir çok içecek içip litrelerce sıvı tükettim, çadır yeri aramaya gittim. Yola çıkmadan önce google maps'ten baktığım yeri buldum. Daha sonra çadırımı kurup sabah lazım olur diye tekrar markete gidip su, meyveli süt kraker vs.. aldım.

Akşam 9 gibi uyudum. Aslında niyetim çadırı kurduktan hemen sonra denize de girmekti. Ama hesaplamadığım birçok şey yüzünden planlarımı değiştirdim :) sabah beş buçukta kendiliğimden uyandım.Üzerimde yazlık bisiklet forması,altımda yazlık tayt, taytın üzerine bir eşofman ve üstüme de forma üzerine bir tişört ustune de ıncecık bir uzun kollu rüzgarlık giydim. 2 kişilik çadırıma bisikletimin tekerlerini söküp kadroyu ters çevirerek bisikletimle sığmayı başardım :) Bu sabah beş buçukta kendiliğimden uyandım, rüyamda bizim cedric'e ( 1 yaşını biraz geçmiş golden cinsi kerata) siyah bir bulldog saldırıyordu.Bizimki de öyle eli armut toplar gibi duruyordu. Anneme köpeği boğucam deyip ben siyah köpeğin boğazına yapıştığım sırada köpek benim kolumu ısırıyodu. Sonra annem ve ben 4 elle hayvanı boğarak öldürdük.

Hayvanlara asla böyle davranmam ama yorgunluktan mıdır bilmem bu garip rüyayı gördüm.Kalkıp biraz su yudumlayarak tekrar yattım ve 7 gibi çadırımdan kalkıp biraz kendime geldikten sonra toparlanmaya başladım. Bu arada hafiften üşüyerek ve bi sağa bi sola dönerek geçirdiğim o geceden kurtulduğum için biraz mutluyum. Bu yüzden bu gece rahat uyuyabilmek için ve de rahat duş alabilmek için bir pansiyon aramaya başladım.Yaklaşık bir saat turladıktan sonra 60 tlden daha uyguna bir yer bulamadım. Hatta küçük bir bisikletçi dükkanına yanaşıp( sanırım delta bisikletin şubesiydi) kalabileceğim uygun fiyatlı yer biliyor musunuz diye sorduğumda benden ne kadar istediklerini sordu. 60 tl deyince , ohoo dün(pazar günü) 100 - 120 tl istiyorlardı 60 tl uygun fiyat, daha uyguna bulman çok zor dediler.
Ben de 60 tl pansiyona vereceğime o 60 tl yi boğazıma yerim diye düşündüm ve apart veya pansiyon aramaktan vazgeçtim.

Camiye gidip mayomu giydim, spdleri çıkarıp terliklerimi giydim ve halk plajına geldim. Buradaki büfeci abiye telefonu şarj etmek için bıraktım, yaklaşıp 1 bucuk saat 250 metrelık sahılde turladım,günümü planladım. Şimdi telefonumu aldım ve sizlere halk plajından yazıyorum :) Aslında bugün marmarise gidip gelecektim orayı da gezecektim ama dün buraya gelene kadar yaptığım yokuş in çıklarından sonra pek de gidesim gelmedi. Akyakaya gelmek tahmin ettiğimden daha zormuş. Üstelik akyaka bile bu kadar kalabalıkken marmaris kim bilir ne haldedir... kalabalığı hiç sevmiyorum. Telefonla yazdığım en uzun yazı bu oldu :) takip eden herkese iyi dilekleri ve takip ettikleri için teşekkür ederim. Üzülerek belirmek isterim ki telefondan fotoğraf paylaşamıyorum, eve döndüğümde yükleyebileceğim. E 72 nin elinden gelen bu kadar malesef :( yarın sabah 7-8 gibi toparlanıp o inişli çıkışlı yolu, sakar rampasını göze alarak 39 - 25 olan en küçük oranımla yola çıkacağım, denizliye varsam yeter :D

bu arada telefondan yazdığım için lütfen yazım ve imla hatalarımı mazur görünüz...
 
iyi ki de pansiyona ya da aparta para vermemişim, şöyle ki: akşamüstü sahilde oturup fıstıkla en iyi giden içeceği ;) yudumladıktan sonra sabahtan gözüme kestirdiğim araziye doğru yürümeye başladım, bir de baktım arka lastiğim patlamış, neyse dedim çadırı kuracağım yerde yaparım. Daha sonra uzun bi yokuşun tam ortasında sokak lambası ortalığı bir güzel aydınlatıyordu, dikkatimi çekti. çıkardım yamayı pompayı işimi hallettim. Karşımda da belediye binası var kapıları açık ve ışıkları yanıyor. (saat 20.30 civarı) sonradan itfaiye araçlarını görünce anladım ki itfaiyeciler binadalarmış. Bir tanesi elinde çayıyla gelip hayırdır filan deyince, ben de durumu izah ettim. Ayak üstü 5 dk sohbetten sonra konuşmaya başlamadan önce gözüme kestirmiş olduğum ağaçların altındaki yeşillik yeri gösterip çadır kurma isteğimi dile getirdim. O da kibarlıkla karşılayıp,daha önce de cevizin altına çadır kuran bisikletçiler oldu sıkıntı değil, diyerek küçüklüğümden beri olan itfaiye ve itfaiyeci sevgimin daha da körüklenmesini sağladı :p hatta çay var diyerek içeri davet etti ve de wc ihtiyacın olursa wc kullanabilirsin dedi. Daha ne desin adam :) Keşke herkes senin gibi olsa itfaiyeci abii !

bugün duydum ki marmariste bir turcu abiyi öldürmüşler... Umarım şoför olmayan şoförler azalarak değil derhal biterler de bir daha böyle acı haberler almayız... Adamlar kaç ülke geziyor bir şey olmuyor, bize gelince emniyet şeridinden gittiği halde öldürüyorlar. yolumuz açık olsun

Lafı daha çok uzatmadan ben çadırıma çekileyim, herkese selamlar, yarın rampaları beni bekler :)

iyice günlük tadında oldu kusuruma bakmayın :)
 
tur güzergahın çok güzel ama Fransız bisikletçi 59 yaşındaki Christian Jean Auguste Niaffe ile ilgili can sıkıcı :(
 
O çadırda gece üşümek sabah uyandığında yatağında değilde çadırda uyanmak ne bileyim çok yaşamak istediğim duygular :) Sanırım bu duygularımda beni yollara çıkaracak :)
 
Herkese tekrardan merhaba arkadaşlar, geciken fotoğraflar için özür dilerim, sonunda fotoğrafları paylaşabileceğim :)

Bu sabah (26 Mayıs) 5:30 da uyanıp çadırımı ve eşyalarımı toparladım. Gece çadırımı kurduktan sonra çadırımın yanına kıvrılıp yatan, tüm gece yanımda uyuyup ara sıra diğer köpeklerin havlamalarına katılan ve sabah kalktığımda da hep yanımda olan sevgi arsızı siyah köpek dostumla da vedalaştıktan sonra Akyaka'nın merkezine doğru yavaş yavaş ilerledim. Orada kahvaltımı yapıp suluklarımı doldurduktan sonra her şeyimi aldım di mi diye kendi kendime sorarak başladım tırmanmaya...

Şunu belirtmek isterim ki Denizli - Akyaka yolu tahminimden daha zormuş. Ancak Akyaka - Denizli istikametinde Kale'den önceki tırmanışları saymazsak gayet keyifli bir yoldu. Akyaka'ya gelirken çıktığım yokuşları büyük aynayla inmek çok keyif verdi :)

Akyaka'ya giderken

Sabah evden çıkıp çektiğim fotoğraf, saat 8.45
(link)

Yanlış hatırlamıyorsam Kale'yi indikten sonra çekmiştim
(link)

Yolu yarıladıktan sonra bayağı uzun bi tırmanış sonrası ''Hee burası geçitmiş demek ki '' dediğim yer :)
(link)

O geçidi geçip biraz indikten sonra yapımı devam eden Kale - Muğla otoyolu. Yol bisikleti için berbat bir satıha sahip...
(link)

Burası da yokuşun aşağısından görünce '' Yapma volkannn, yapmaa, volkan abii '' diye ormana doğru sesimin kaybolduğu güzel bir yokuş, inerken 80 km hızı gördüm aerodinamiği bozan yüklerimle :D
(link)

Bu fotoğrafı inişlerin çıkışların bittiğini düşündüğüm bir düzlükte çekmiştim. Muğla'ya varmadan 20-25 km öncesi olsa gerek...
(link)

(link)

Sakar'ı inerken ''Herkes durmuş burada, demek ki bi cacık var'' dediğim yol kenarındaki seyir alanından çektiğim güzel bir koy manzarası :)
(link)

Kamp yerimin yanından çekmiştim bunu da...
(link)
(link)

Çadırımdan ve bisikletimden manzaralar
(link)

(link)

Önce bisikleti böyle mi muhafaza etsem diye düşündüm...
(link)

Sonra içim el vermedi beraber sığdık çadıra :) Güvenemem sonuçta şehir merkezinden uzak ve başında bekçisi olmayan başıboş bir yer...
(link)

Sabah uyandığımda, gece gelmiş olduklarını tahmin ettiğim twingo ve çadırı.
(link)

Bu arada Akyaka'ya vardığım gün pazar olduğundan, her yer günübirlikçi doluydu. 7-8 çadır, 2 karavan ve 25-30 kadar araç vardı. Sabah uyandığımda bu twingo bir karavan ve benden başka kimsecikler yoktu.
Şu anda hatırladığım bir anımı da yazayım. Sabah erken uyandım (5.30 civarıydı) Daha sonra tekrar uyuyup 7 gibi uyandım, uykum açılsın diye biraz gezinip deniz kenarında oturdum, daha sonra (yaşını konuşurken söyledi) 63 yaşındaki bir beyle karşılaştım. Daha doğrusu o bana günaydın diyerek selam verdi.Ben de elindeki torbaya ve çöplere bakarak '' Günaydın abi, kolay gelsin'' dedim. Bunu gönüllü olarak yaptığını söyledi.Dün gece çadırımın yanındaki ağacın dibine bıraktığım bir kaç parça çöpü alıp elindeki torbaya atmaya yeltendi. Sonra ona, ''Ben giderken toplayıp atacağım'' deyince yüzünde bir gülümseme oluştu.
Biraz muhabbetten sonra 2 üniversite bitirmiş emekli bir baş komiser olduğunu öğrendim. O da bu alışkanlığı bir turistten edinmiş. Cennet gibi ülkemizin değerini bilmediğimizi, sorumsuzluğumuzu, pisliğimizi içeren 10 dakikalık bir konuşmadan sonra en son: '' Bir gün belki sen de etrafı temizlersin'' diyerek(iyi niyetle söyledi, örnek olma açısından) yanımdan ayrıldı. Sabah 5 buçuktan beri, 2 saattir topluyormuş. Ne söyleyecek söz ne yapacak yorum var bu konuda... Herkes mesajı almış olmalı. Neyse fotoğraflara devam edeyim...

Azmak'ın girişindeki köprü
(link)
(link)


Azmak'ın girişindeki köprüden çektiğim bir fotoğraf
(link)

Akyaka halk plajı
(link)
(link)
(link)

Küçük limandan çektiğim, uçurtma sörfü yapanların uzaklardan seçilebildiği bir fotoğraf...
(link)


Sahil kenarında turlarken denk geldiğim ve tur boyunca canlı olarak gördüğüm 'tek' kaplumbağa... Araçlar kedi, köpek, kuş, kaplumbağa vs. hepsinin cellatlığını yapıyorlar. Sürücüler desem daha doğru olur herhalde. Yollarda ölmüş hayvanları görmek çok kötü
(link)

Kaplumbağayı gördükten sonra çekmiştim, gidon sargısı, bisiklet, orman temalı :)
(link)

Halk plajında gün batarken
(link)
(link)


Denizliye yola çıktığım sabah çadırımın yanında olan, biraz önce bahsettiğim dostum :)
(link)
(link)

Belediye binasından sabahleyin çektiğim Çınar Plajı'nın çoook eski bir fotoğrafı.(olduğunu düşünüyorum) Sağ alt köşede 93 yazıyor.
(link)

Denizli'ye yola çıkmadan önce kahvaltı yaparken çektiğim...
(link)

Denizli'ye dönerken yolun ilk 60 km'si bittiğinde verdiğim çeşme molası. Çeşmeleri çok seviyorum ya :)
(link)

Bu da son olarak Denizli'ye yaklaşık 30 km kala, Cankurtarana girerken verdiğim bir başka çeşme molası
(link)


 
Gidon çantasını ve çadırı sanırım koli bandı ile sabitlemişiniz :) Benim gibi ekipman sıkıntısı olan birine gidon çantası hakkında güzel bir fikir oldu bu teşekkürler :))

Akyaka plajının yanından geçip gitmiştik arabayla keşke dursaydık dedim şimdi çok güzel duruyor manzara :islik:
 
  • Beğen
Tepkiler: Tayfun Karaman
Aslında gidon çantası değil, decathlonda satılan 10 tllik çanta :) arpenaz 10 du modeli. şu an yeni modelleri çıktı. sürekli tura çıkmayan biri olarak ekipmanlara para bayılma lüksüm yok :) koli bandı çok güzel iş gördü. dikkat etmeniz gereken tek şey sıkıca bantlamak, yolda titreşim oldukça açılabiliyor. :)
 
Tam olarak kamp yaptığınız mevkiileri öğrenmem mümkün mü hocam?
Ayrıca itfaiyeci abi tam olarak akkaya beld binasında mı gidersem selamınızı iletmek isterim :)
 
@Safa Arslaner İlk gece Akyaka'daki Çınar plajının 100 metre yanındaki kamp alanında kaldım. Wc - duş var ancak talan edilmiş, kullanılamaz durumda. Kamp alanında ''Kamp yapmayınız, ateş yakmayınız '' gibi uyarı tabelaları belediye tarafından konumlandırılmış. Ancak 1-2 gece kalmaya kimsenin bir şey diyeceğini zannetmem. Hafta sonları çok kalabalık oluyor. Pazar günü etrafta 25-30 araç 8-10 çadır vardı. Pazartesi sabah uyandığımda sadece ben ve bir çadır bir de karavan kalmıştı. Geceleri biraz tenha oluyor sanırım... İkinci gece de biraz üşüdüğümden ve daha güvenli bir yerde kalmak istediğimden Akyaka'nın içindeki belediye binasının bahçesine çadır kurdum. Belediye görevlileri sıkıntı çıkarmadılar sağolsunlar :) Daha ayrıntılı sormak istedikleriniz varsa cevaplarım
 
  • Beğen
Tepkiler: Olgun Zeybekoğlu
Geri