Scudo Sports

Bisiklette marka olayının fazla abartılması

Scudo
Kadir kardeşimin yaşadığı can sıkıcı bir durum. herkesin her marka ile başına gelebilir ama şunu söylemek isterim 2 buçuk yıldır Mosso kullanıyorum ve en alt seviye bisikletine biniyorum. toz toprak asfalt kum her yere girip çıktım hızla merdivenlerden bile indiğim oldu bir kaç kere üstelik düz maşa olmasına rağmen. şimdiye kadar 1 kere bile bisikletçiye tamir için gitmedim. 2 kere bakım için gittim. ben Mosso'dan çok memnunum. Param olduğunda yine Mosso alır mıyım ? ilk bakacağım marka Mosso olur. İstediğim tür bir bisiklet bulamazsam başka markalara yönelirim
40 yaşımda ilk kez bir hobime masraf yapabiliyorum. Onu da orta altı bir bisiklete yapabiliyorum. Sonra ülke de sporcu yetişmiyor. Ülkenin çoğunluğu ancak 35ten sonra hayatında ne yapması gerektiğine karar verebiliyorlar. Elalemin çocukları ise 21 yaşında TDF kazanıyor. Sonra Almanya bizi kıskanıyor.
%100 katılıyorum. Bunların hepsi de maddiyatla alakalı. Döviz kuru düşük olsa bile bu hep böyleydi bundan sonra da böyle devam eder. Yabancılar 20'li yaşlarının başında sevgilisiyle yurt dışına gezmeye giderken biz akşam eve otobüse binmesem yürüsem 3 lira karda olurum diye hesap yapıyoruz maalesef...
 
Son düzenleme:
TDF'i kazanan bisiklet bu

(link)

20 bin tl'ye alabileceginiz orta seviye marka bisiklet bu

(link)

Ben baktim biraz ozelliklerine, zerre fark yok arada.
Bisikletler arasında fazla fark olmadığını düşünenler, geçen sene TdF'i kazanan ile ikinci arasında ne kadar fark olduğuna da baksın bir zahmet.
 
Züğürt tes.. pardon söylenmiş zaten.

İşin şakası bir yana ne ''züğürt tesellisi'' deyip geçilecek kadar basit, ne de ''aklımı seveyim aklımı'' denecek kadar kolay bir denklem değil.

Önemli olan birbirimize çamur atmadan şeffaf şekilde masaya yatırabilmek. Malıyla caka satan da var, uzanamadığı ete murdar diyen de.

Zamanında şöyle bir durum olmuştu ;
Cannondale Caadx Disk Frenli Maşalarını Geri Çağırıyor!

5 senedir kullandığım bisikletin ön maşasını firma geri çağırdı, benim yüksek hızlarda inişler yaptığım, uzun turlarda ön/arka bagaj bağlayıp 15-20 kilolarda yüklediğim bisikletimin ön maşası dünya çapında 3 ağır yaralanmalı (ve sanırım 1'i de ölümle sonuçlanan) kazaya sebep olmuş. Ücretsiz şekilde güncellenen maşa ile değişimi yapıldı.

Bunu hangi yerli markada görebildik? Bizim şartlarımızda neredeyse %100 kullanıcı hatasına bağlı olan kaza diyebileceğimiz koşullarda (almışsın cyclocross, zaten kanın deli akıyor, su testisi su yolunda kırılır) bu firma aksiyon alıp 5-6 yıl aralığındaki ürettiği tüm bu maşayı kullanan bisikletlerde maşa güncellemesine gitti.

Benim çok mu param var? Öğrenci olanınızdan daha fakir bile olabilirim :) Ama ihtiyaçlarım dahilinde uzunca araştırıp, kıstaslarıma uyan en uygun bisikleti alabilecek şekilde maddi planlamamı yaptım.

Benim için;

-Hayatımın her noktasında kullanabileceğim.
-Ulaşım amaçlı kullanıma uygun.
-Ev-İş arası uzun ve dik inişler barındırdığından ve her mevsim kontrollü fren sağlayabilmesi adına disk frenli.
-Yağmur, buzlanma ve suyun yol ile temasına mani olmaması için kalın lastik opsiyonu.
-Commute ve tur kullanımında eşyalarımı taşıyabilmem adına bagaj delikleri olan. (uzun süre iş için ulaşımımda sırt çantası kullandım, yükün kendi üzerinizde olmasından bisikletin üzerinde olması konfor ve daha az efor sağlıyor)
-Güncel grupsete sahip olması (105 5800) ile ince lastiğe geçerek görece performans sürüşlerini yapabilmek
- Ve muhakkak dropbarlı olması (içkim kumarım yok bi dropbar fetişim var n'apalım :))

Ulaşım amaçlı kullandığımdan haftanın 6 günü 2 yıldan hesaplarsak verdiğim paranın yarısından fazlasını çıkartmış oldu.

Demem o ki; ''marka'' kavramını sıfat olarak değil fiil ''marka olmak'' olarak ele aldığımızda daha anlaşılır olacak. ''marka olmak'' dediğimizde bunun firmaya olduğu kadar bize de maliyeti olduğu doğru ama bu yanında bizlere ''satış sonrası hizmet'' olarak dönüşü olduğunu göz önünde bulunduralım.
 
Kadir kardeşimin yaşadığı can sıkıcı bir durum. herkesin her marka ile başına gelebilir ama şunu söylemek isterim 2 buçuk yıldır Mosso kullanıyorum ve en alt seviye bisikletine biniyorum. toz toprak asfalt kum her yere girip çıktım hızla merdivenlerden bile indiğim oldu bir kaç kere üstelik düz maşa olmasına rağmen. şimdiye kadar 1 kere bile bisikletçiye tamir için gitmedim. 2 kere bakım için gittim. ben Mosso'dan çok memnunum. Param olduğunda yine Mosso alır mıyım ? ilk bakacağım marka Mosso olur. İstediğim tür bir bisiklet bulamazsam başka markalara yönelirim

hiçbir ürün kullanım koşulları altında sorun çıkarmak için üretilmez zaten. bisikletinizin sağladığı, sağlaması gereken performans. üst segment markaların sunduğu şey de aslında bire bir aynı fonksiyonları daha konforlu ve verimli yapmak.




züğürt tesellisi diye hafifletmeye de bence gerek yok. markaların fazla abartıldığını düşünmek bence direkt aşağılık kompleksinden gelen bir saldırıdır. bu markaların ürünlerini yüz binlerce kullanan insan var, hiç kimsenin farkına varmadığı bir şeyi fark ettiğinizi düşünmeniz ne kadar olası onun üstüne biraz kafa yorun.
 
Son düzenleme:
@roudeur hiç kimsenin farkına varmadığı bir şeyi fark ettiğimi düşündüğümü nereden çıkarttın ? hangi cümlem sana bu düşündürdü ?
 
  • Beğen
Tepkiler: Libertas
Markanın sağladıkları ayrı şey marka ayrı şey. Kalite beklentiyi karşılama düzeyidir. Tabi ki s-works gibi üst bir modelin yerli markalara göre performans farkı olacaktır. 20-30 bin liralık bisiklet bir zahmet daha performanslı olsun. Ama bir bisiklet sırf üzerinde specialized yazıyor, ya da bilmemkim de onu kullanıyor diye de parasını hak edecek derecede kaliteli demek değildir. (Not: Zamanında yurtdışında bir specialized kiralamıştım, kullandığım en hantal ve kötü bisikletlerden biriydi. Sonuçta kiralanma için üretilen bisikletti).

Herkesin kötülediği yerli marka bisikletlerimi yıllarca gayet güzel kullandım ve kullanıyorum. Gayet güzel anılarım oldu onlarla. Maddi imkanlarım kötü değildi, ancak Trek, cervelo, pinarello, vb markalar bana ulaşamadı. O bisikletler ise ulaştı ve bisiklet sevdama karşılık verdiler. O yüzden benim için değerleri internette resmini gördüğüm 20-30 bin liralık bisikletlerden fazladır. Ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca hesabı.

Malesef her hobide olduğu gibi beyaz yakalılar hava atmak için bu sektöre girdiler ve şimdi de bir aristokrasi oluşturuyorlar. Salcano, carraro gibi yerli markaları (ama haklı ama haksız) aşağılamak prim yapıyor sanılıyor. Ama bu tavırlar bisikletlere bu sefer sırf markaları nedeniyle hak ettiğinden fazla fiyatlar ödenerek yenilen kazıklar olarak hepimize geri dönüyor.

Marka taraftarlığı yapmak yerine bir bisiklete daha fazla para vereceksem o da bana daha fazla bir şeyler vermeli anlayışıyla bakarsak şirketler de eforlarını imaj oluşturmaya değil gerçekten ihtiyacı karşılamaya harcarlar.
 
Bisikletler arasında fazla fark olmadığını düşünenler, geçen sene TdF'i kazanan ile ikinci arasında ne kadar fark olduğuna da baksın bir zahmet.
Süre farkının bisikletlerle alakası nedir? Pogacar rüzgarlı etapta altında Colnago olduğu için mi zaman kaybetti? Bu mantıkla Bianchi Colnago'dan müthiş üstün. Yarış durumuyla alakalı sonucu karşılaştırmak anlamsız, altında başka bisiklet olsaydı o süreden kaybedecekti anlamına gelmiyor. Ki World Tour takımları tabii ki en üst seviye ekipman kullanacak, bunun test edilme imkanı yok. Ancak geçmiş yıllardaki süreler karşılaştırılabilir.
 
  • Beğen
Tepkiler: _Madmexx _
Süre farkının bisikletlerle alakası nedir? Pogacar rüzgarlı etapta altında Colnago olduğu için mi zaman kaybetti? Bu mantıkla Bianchi Colnago'dan müthiş üstün. Yarış durumuyla alakalı sonucu karşılaştırmak anlamsız, altında başka bisiklet olsaydı o süreden kaybedecekti anlamına gelmiyor. Ki World Tour takımları tabii ki en üst seviye ekipman kullanacak, bunun test edilme imkanı yok. Ancak geçmiş yıllardaki süreler karşılaştırılabilir.
87 saatlik yarışta 1. ile 2. arasındaki fark 59 saniye. %0,02'den daha az yani. Bu kadar küçük farklar ile kazanılıp kaybedilen bir sporda ekipmanın fark yaratmayacağını, büyük firmaların araştırma geliştirme için boşuna para harcadıklarını falan iddia etmek abes oluyor biraz.

Roglic ve Pogacar'ın bisikletleri arasında 1 dakika fark yaratacak fark olmasa da sponsorları "bizim ürünler yeterince iyi, bundan sonra R&D için para harcamaya gerek yok" derlerse 3-5 sene içinde yarışın sonucunu etkileyecek kadar fark oluşur. En azından 1989 TdF'ının ekipman tercihi sayesinde kazanıldığı unutulmamalı...
 
87 saatlik yarışta 1. ile 2. arasındaki fark 59 saniye. %0,02'den daha az yani. Bu kadar küçük farklar ile kazanılıp kaybedilen bir sporda ekipmanın fark yaratmayacağını, büyük firmaların araştırma geliştirme için boşuna para harcadıklarını falan iddia etmek abes oluyor biraz.
İyi de tüm yarış bireysel TT değil ki aradaki süre farkları tamamen performansa bağlı olsun? Son TT'deki süre farkı da 2 dakika neredeyse. Firmaların araştırma geliştirmeye para harcaması bundan bağımsız bir şey.

Roglic ve Pogacar'ın bisikletleri arasında 1 dakika fark yaratacak fark olmasa da sponsorları "bizim ürünler yeterince iyi, bundan sonra R&D için para harcamaya gerek yok" derlerse 3-5 sene içinde yarışın sonucunu etkileyecek kadar fark oluşur. En azından 1989 TdF'ının ekipman tercihi sayesinde kazanıldığı unutulmamalı...
1989 TdF saç stili nedeniyle kazanılmadı mı? :) Firmalar en hızlı bisiklete ulaşmak için Ar-Ge yapıyor ama bunun bir ölçütü yok, bir bisiklet alan kişi tercihte bulunurken X firması %a kadar, Y firması %b kadar Ar-Ge yatırımı yapıyor diye almıyor ki? Bunun pazarlama, dağıtım, sponsorluk vs. anlamında bir çok faktörü var. Reklam materyallerine serpiştirilmiş cımbızlama/çarpıtma rakamlarla mı ölçüyoruz bisikletlerin hızını ve buna göre mi alıyoruz?

Ortada bir güven var ama güvenin kaynağı tam temellendirilemiyor. Örneğin Canyon bisikletlere forumda sövülüyor ama MVDP aynı Canyon ile CX dünya şampiyonu, hatta daha uç bir örnek Salcano Assos MTB kadrosunun Avrupa XCE şampiyonu olması (Fabrice Mels, 2014). Bisiklet kalitesi ile Pro Peloton'daki "başarısı" arasındaki bağlantıyı manipüle edecek o kadar çok değişken var ki, düzgün bir ilişki kurmak, "marka" olmuş markaları bu yönden öne çıkarmak bence biraz havada kalıyor. Bunların yerine başka yönlerden nasıl daha iyi olduklarını (ki iyiler ve bunda kuşku yok) anlatmak bence daha mantıklı. Sonuçta sizin de dediğiniz gibi Murat Abi, sürekli bir gelişim var ve geride kalmamak önemli.
 
Malesef her hobide olduğu gibi beyaz yakalılar hava atmak için bu sektöre girdiler ve şimdi de bir aristokrasi oluşturuyorlar. Salcano, carraro gibi yerli markaları (ama haklı ama haksız) aşağılamak prim yapıyor sanılıyor.
👍
Nereyi imzalıyorduk?
 
Şahsen salcano mosso ve hala bianchi nin alt seviye dağ bisikletini kullanan biri olarak; üst seviye bisikletlere binmemiş deneyimlememiş farkı görmemiş ama beyaz yaka işe dahil oldu diye laf çarparak ortaya laf atanları anlamıyorum. Yahu arkadaş tamam o zaman almayın kullanmayın. Ben hepsine bindim bisan dahil. Bizim buranın malı batus a da bindim. En son trek aldım. Bu aletlerin farkları bizim gibi amatör sporculara fazla bence. Pro sporcular zaten bu farkları çok çok anlamayacaklardır.

Amatör olarak ilgilendiğimiz bu sporun ekipmanları pahalı herkes erişemiyor (bakmayın 8 sene sonra eriştim bende). O yüzden kötülemek kolay olabiliyor. Ben size şunu diyim altımda eriyen mosso mu (735TCA) batus mu (reparto corse) yoksa trek (emonda sl) mi diye sorarsanın e tabi trek ohara şeklinde ne oluyo olm gidiyo bu dedirtti bana şahsen. Yokuştaki sertliği benim gibi ağır (90kg) bir adama fark yarattı.

Neden bu kadar tartışılır anlamam. Amacına göre alacaksın bineceksin ister 100 binlik alacaksın ister 1000 TL lik bu senin bileceğin iş. Fazla abartılmıyor yani onu diyim...
 
  • Beğen
Tepkiler: BveP ve Hami Bulut
87 saatlik yarışta 1. ile 2. arasındaki fark 59 saniye. %0,02'den daha az yani.
Bu farkı yaratacak o kadar çok faktör var ki uzun yarışlarda. "Ama onların ekipmanı daha iyi" demek hiç bir sportif direktörün aklına dahi gelmez. Derse de tefe koyarlar adamı. Pogacar'ın son TT etabında Roglic'i ezmesini hadi ekipman farkı ile açıklayın.
O dediğiniz daha çok motor sporlarında oluyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: _Madmexx _
Son zamanlarda kilo vermeye çalışan hafif göbekli bir mavi yaka olarak Giant'a biniyorum. Param olsa Cervelo alırım. Param biraz daha olsa Sram elektronik vitesli bir Cervelo alırım. Param biraz daha olsa yanına Dahon katlanır alırım. Param biraz daha olsa yanına güzel bir Cyclocross alırım. Bu yazım bu şekilde uzar gider. Kısacası paranız hangisini yetiyorsa en kral bisiklet odur. Mesela MTB ayakkabım olmasına rağmen yurtdışından yeni bir ayakkabı sipariş ettim bana ne kazandıracak bilemiyorum ama hoşuma gitti aldım. Olay aslında bu kadar basit.
 
Bi tane Trek Madone u alın benzer segmentte ki bir bisiklet ile karşılaştırın, peş peşe test sürüşü yapın. Kadroyu, maşayı bi esnetin, ivmelenme ataklığına bakın, ayakta bi dans ettirin bisikleti. Sonucu gözlemlediğinizde Trek sizinse "koskoca Trek vardır bir bildiği" diyeceksiniz, değilse koşarak uzaklaşacaksınız :koptum:
 
Şahsen salcano mosso ve hala bianchi nin alt seviye dağ bisikletini kullanan biri olarak; üst seviye bisikletlere binmemiş deneyimlememiş farkı görmemiş ama beyaz yaka işe dahil oldu diye laf çarparak ortaya laf atanları anlamıyorum. Yahu arkadaş tamam o zaman almayın kullanmayın. Ben hepsine bindim bisan dahil. Bizim buranın malı batus a da bindim. En son trek aldım. Bu aletlerin farkları bizim gibi amatör sporculara fazla bence. Pro sporcular zaten bu farkları çok çok anlamayacaklardır.

Amatör olarak ilgilendiğimiz bu sporun ekipmanları pahalı herkes erişemiyor (bakmayın 8 sene sonra eriştim bende). O yüzden kötülemek kolay olabiliyor. Ben size şunu diyim altımda eriyen mosso mu (735TCA) batus mu (reparto corse) yoksa trek (emonda sl) mi diye sorarsanın e tabi trek ohara şeklinde ne oluyo olm gidiyo bu dedirtti bana şahsen. Yokuştaki sertliği benim gibi ağır (90kg) bir adama fark yarattı.

Neden bu kadar tartışılır anlamam. Amacına göre alacaksın bineceksin ister 100 binlik alacaksın ister 1000 TL lik bu senin bileceğin iş. Fazla abartılmıyor yani onu diyim...
Ben dahil çoğu kullanıcı somut örnekler görmek, öğrenmek istiyor. Şu ana kadar hep ucuz, giriş seviyesi bisikletler kullandım, kullanıyorum. Mesela şu an kullandığım yol bisikletinin esnediğini hissedemiyorum. Karbon yol bisikleti kullanan biri çok fazla esnediğini hissedebilir veya söyleyebilir. Bu kriterler nasıl belirleniyor? Bence sizin gibi giriş, orta, üst sınıf bisikletleri kullanmış, test etmiş kişilerin tecrübelerini aktaracağı ayrı bir başlık olması, bir bilgi bankası yaratılması lazım. Buradaki bilgilere istinaden ortak bir dil oluşturulabilir diye düşünüyorum. Yoksa üst seviyeye kullananlar üst seviye kullan(a)mayacaklara durumu izah edemeyecek, alt seviye kullananlar da üst seviyenin ne farklılıkları olduğunu bilemeyecek.
 
Bu farkı yaratacak o kadar çok faktör var ki uzun yarışlarda. "Ama onların ekipmanı daha iyi" demek hiç bir sportif direktörün aklına dahi gelmez. Derse de tefe koyarlar adamı. Pogacar'ın son TT etabında Roglic'i ezmesini hadi ekipman farkı ile açıklayın.
O dediğiniz daha çok motor sporlarında oluyor.
İlk çümlenizde kendiniz de söylemişsiniz, 3 haftalık yarışta 1 dakika fark yaratacak çok fazla faktör var; doğru ekipman kullanımı da bunlardan birisi. Firmalar, sponsor oldukları sporcular ekipman yüzünden yarış kaybetmesin diye her sene milyonlar harcıyorlar. Ufak gibi gözüken birkaç farazi fark sonucu ne kadar etkileyebilir bakalım:
-40 km'lik düz zamana karşı etapta daha aerodinamik olduğu için 5W kazanan bir yarışçı yarışı yaklaşık 30 saniye daha erken bitirir. 5W'ın abartı olduğunu düşünebilirsiniz ama proların gittiği hızlarda 5W kazanmak için çok büyük değişiklik gerekmiyor. Merckx'in zamandından beri teknoloji ile kazanılan fark 50W'ın üzerindedir.
-Bir bisiklet diğerlerinden 300gr daha ağır. %6-7lik yokuş çıkarken sürücüsünün 1W daha fazla güç uygulaması gerekir, 20 etap boyunca 10-15 saat yokuş çıkıyorlar, fazladan biriken yorgunluk son hafta yokuş etabında atağa cevap verememesine veya TT'de zaman kaybetmesine sebep olabilir.
-Çekiş sistemi daha verimsiz olduğu için bir yarışçının sürekli 0,5W daha fazla güç uygulaması gerekiyor, 0,5W önemsiz görünebillir ama 80 saatte yukarıdakine benzer bir fark üretir.
-Lastik dandik olduğu için sürücü kaydı, düştü; öndekiler bastı gitti. Nasıl bir etap olduğuna ve etabın neresinde olduğuna bağlı olarak 3-5 dakika fark bile yaratabilir.
-Yağışlı ve soğuk bir günde kıyafet yetersiz/kalitesiz olduğu için üşütüp hastalıktan dolayı yarışdışı bile kalabilirler.

Elbette hiç bir DS "ekipman dandik o yüzden kaybettik" diyemez. Diyecek olursa kovulur ve bir daha iş bulamaz, çünkü kovulmazsa sponsorlar desteklerini çeker ve takım kapanır.
 
Geri