Bisiklette marka olayının fazla abartılması

trainspotting35 demiş ki:

@sahrana Profesyonellerin bisikletleri hem karbon olarak sert olsun (yüksek watt ta esnemesin) hem de hafif olsun diye üretiliyorlar yanal alınan darbede o hale gelmesi çok normal. Sprint için hem alın borusuna hem de aynakol bölümüne daha fazla öncelik veriyorlar diye biliyorum yanlışım varsa işin uzmanları düzeltsin. Parçalanmayacak bisiklet yok. Bisiklete yüksek paraları kazada kırılmasın diye veriyorsanız herkes size karbon değil çelik bir bisiklet önerecektir.

Hepsini görüntüle...

Yanal olarak da esnememesi gerekiyor.Kopup giden parçaya bakar mısınız .Bağlantı noktasından ayrılıp gitmiş.İkiye bölünen pinarellolar,ortadan kırılan bmcler emondalar,karbon kadrolar teknoloji sürüş karakteristiği mi yoksa sarf malzemesi mi kararsızım.
Türkiye turunda da s-works ile xrs kadrolar yarışmıştı,aradaki fiyat farkı tam 10x.Demekki aynı oranda avantaj sağlamıyor.Marka tartışması da bununla alakalı.Mercedes tofaş mevzusu değil.

Bu bağlamda acaba madde olarak bisiklet sporuna karbon maddesi uygun olmayabilir mi?
Basınçlı ve sert (sürücü, iskelet ve zemin darbe basıncı) bir spor olan bisiklet sporunun iskeletinde; özellikle aşırı güç binen bölgelerinde karbon teknolojisi kağıt gibi mi kalıyor sorusu akıllara gelmiyor değil?

bonder76 demiş ki:

Bu bağlamda acaba madde olarak bisiklet sporuna karbon maddesi uygun olmayabilir mi?
Basınçlı ve sert (sürücü, iskelet ve zemin darbe basıncı) bir spor olan bisiklet sporunun iskeletinde; özellikle aşırı güç binen bölgelerinde karbon teknolojisi kağıt gibi mi kalıyor sorusu akıllara gelmiyor değil?

Hepsini görüntüle...

Bunun tartışmasını yıllar önce yapmış, karbon fiber malzemenin yapısal özelliklerini detaylarıyla incelemiştik. Bugün değil yol bisikleti, full süspansiyon trail mtb'ler de bile karbon kadrolar kullanılıyor. Aynı karbon fiber süper spor araçlarda, hava ve uzay araçları ile rüzgar enerjisi üretiminde de kullanılıyor. Malzemenin uygunluğunu tartışmaya gerek olmadığını düşünüyorum.

@bonder76 selam, haklı olabilirsiniz. Bu karbon konusunda benim de kafam biraz karışık. Maşa neden karbon? Sarsıntıyı sönümlesin diye, bir nevi esneme demek oluyor bu.

Öte yandan, karbon kadronun esnememesi yani, rijit olması isteniyor. Buradan şu anlamı çıkarıyorum, hafiflik en temel sebep ama bölgesel olarak karbon malzemesinden beklentiler farklı. Hele ki karbonun da çeşitleri ya da farklı kaliteleri olduğunu öğrenince, sanırım buna benzer bir çeşitlilik soz konusu beklentilerde

@Sadettin Z. Ben uzman veya bilgili olduğum için değil.
Genelde bu tarz kazalar ve kırılmalar, çatlamalar yaşanmış olduğu için düz mantık şeetmiştim.
Ama şeetmeyim ben

Sadettin Z. demiş ki:

Hiçbirşey değil de şu "beyaz yakalıların aristokrasi oluşturup yerli markaları yermeyi marifet sayması" kısmı beni rahatsız etti.

Bir makine mühendisi olarak beyaz, mavi, gri, sarı, yeşil her renk yakayı giymek durumunda olan bir çalışanım. Okul yıllarımdan beri çalışıp hasbelkader bir Cannondale yol bisikletine sahip oldum. Bunun beni fazlaca aristokrat yaptığını farkettiğim için satıp, yerli bir gravel alma peşindeyim. Yani son beş yılda alım gücüm en az %50 eridiği için değil, tercih etmediğim için yabancı marka almıyorum. Ne öyle bir elde viski, robdöşambır ile bisiklet sürmeler falan.

Hepsini görüntüle...

Sen alıntı yaptıktan sonra gözümden kaçmış benimde Valla gömlek giymeyi sevmem en son aldığım Orbea bisiklet için para biriktirmiş olmama rağmen kredi kartı ile mecburen taksitlendirme yaparak alan birisi olarak hiç üstüme alınmadım

Markalaşmış diye nitelendirdiğimiz bir bisikleti hak etmek için özel bir vasfa mı ihtiyaç var? Bisikleti seven beyaz yakasız, sıradan birisi olsa olmuyor mu yani ?
Eee o zaman cebinde kontör parası olmayıp iphone kullananlar, az parası olup banka kredileri ile üst segment araçları satın alanlar... vs.vs
Valla kusura bakmasınlar bilmem kaç bin TL verip iphone'u kıçımda gezdireceğime, iyi bir bisiklet alıp kendimi gezdiririm Önemli olan benim mutluluğum gerisi boş

Buradaki asıl sıkıntı yurtdışında bilmem kaç aylık kenara para koyarak alınan bir bisikletin, bize gelince lüks olması. Tabi bu aralar bize her şey lüks oldu o da ayrı bir şey

Ekonomide Diminishing Returns isimli bir kanun vardır(Türkçesi Azalan Kazanım şeklinde çevirebiliriz) Bu kanuna göre bir kaliteye erişildikten sonra ( burada %95 diyelim) geri kalan % 5 için harcanacak para ile elde edilecek performansın ters orantılı olacağıdır.

Bisiklete uygularsak Ultegra setli, karbon kadro ve 6.8 kg bir bisiklet %95 tir. Buradan sonra harcayacağınız para yarışçı olsanız bile % 5 için olacak ve çok pahalı olacaktır.(Böyle bir bisiklet 25 Bin TL civarı toplanabilir.)

Üretilebilecek en iyi bisikletin % 95 ine sahip olup da onu full performans kullanabilecek bir insan World Tourda yarışan Prolardır.