@A.Sinan
Demek ki büyütülecek bir şey yok. Her zaman kaza olur ne var bunda (emniyet şeridinden bisikletliye çarpmak da kaza oluyor sanırım). Öyle bir anlatmışsınız ki bisiklet sürenin insanlık adına hiçbir değeri yok, zırhlı aracınla keskin viraja hızla girmeye hakkın var, seni bisikletli nasıl yavaşlatabilir, yavaş da gidemezsin değil mi, en iyisi ez geç.... Çelik zırhlı araçları tek güç gibi gören bir zihniyetin açıklamaları bunlar.
Ben size Amerika'da yaşayan bir bisikletlinin açıklamalarını yazayım da ne demek istediğim açık ve net olsun.
"türkiye'de bisiklete binmek cesaret işi olduğundan ne yazık ki fazla şaşırmadığım olaydır. tam arkadan, hem de yolun kenarından gitmekte olan bisikletliye çarpıp öldürmek kaza olarak sınıflandırılamaz. bu avrupalıların artık yürüyerek, ya da bisikletle filan türkiye'ye gelmeyi bırakmaları gerekiyor. fransa dediğin yer, batı avrupa'nın bir ucu. adam türkiye'ye kadar gelmiş, ama marmaris'ten öteye gidememiş. gerçi kadın olsa oraya kadar da gidemezdi.
daha bugün 35km bisiklete bindim. yaşadığım yer boston'un yarım saat kuzeyi. izlediğim yol, tek şerit gidiş, tek şerit geliş. kenarlarda emniyet şeridi filan da yok. arabalar için hız sınırı bölgeye göre 40km ile 55km arasında. öncelikle o yol boyunca hız sınırını ihlal eden tek araç göremezsiniz.
bu yol, ve daha pek çok yol boyunca "share the road" - "yolu paylaşın" - yazan, üzerinde bisiklet figürü olan levhalar görürsünüz. yol herkesindir, sadece arabaların değil. ama bu durum "ceza keserek" öğretilebilecek bir durum değil. belli bir kültürel olgunluğa erişebilmek gerekli.
bugün ben bisikletteyken arkamda bir kamyonet vardı. kocaman ford f150 tarzı bir şey. ben yokuş yukarı çıkıyorum. adam geçmedi beni. ne bir korna, ne bir şey. adam 10-15 saniye takip etti, ne zaman yokuşun tepesine geldik ve görüş mesafesi uzadı, adam ta en sağdan geçti beni. yanımdan filan değil, bayağı uzaktan. bunun sebebi egzoz gazını da üzerime doğrultmak istememesi. geçerken de son derece yavaş geçip sonradan normal hızına çıktı.
bu arada, aynı yolda arabalar bile birbirlerini sollamıyor. geliş şeridi sadece bisikletçileri ya da koşucuları rahatsız etmeden, yavaş yavaş geçmek için kullanılıyor. o yolda bir arabanın önünde başka araba olsa, geliş şeridini kullanıp mümkün değil sollama yapmaz. yapmıyor.
bu çok özel bir durum değil. seyahat etmiyorsam, ve başka işim yoksa her gün 20km ile 40km arası bisiklete biniyorum. her gün bu yolda ya da diğer benzer yollarda aynı şeyler başıma geliyor. ben arabadayken ben de aynı şekilde davranıyorum.
türkiye'de arabaya binen insan bir anda yolların sahibi kesiliyor. önüne çıkanın vay haline. hele bisikletli ya da yaya filan çıkarsa karşısına deymeyin keyfine. tacizinden sıkıştırmasına her şey bu hanzolarda. adam size çarpsa üzerine bir de özür dileyeceksiniz neredeyse. adam yolun sahibi. motorsuz aracın ne işi var orada, değil mi?
medeniyet arabaya binmekle olmuyor işte. insanın insana saygısının olmadığı yerde medeniyetten bahsedilemez. benim yukarıda anlattıklarım tamamen saygı ile alakalı.
otoyolda bisiklet kullanımı da yasal. mesela abd'nin interstate otoyol kurallarına göre, minimum hız gereksinimini yerine getiremeyen araçlar mecburen "shoulder" da denen emniyet şeridini kullanmak zorunda. dikkat ederseniz kural "bisikletçiler emniyet şeridini kullanmalıdır" ya da "bisikletçiler otoyol kullanamaz" diye yazılmamış. sadece "hız kuralını yerine getiremeyen araçlar, ana şeritlerden gidemez" denmiş. bunun yorumu da direk emniyet şeridi.
bu amca da büyük ihtimalle medeni şekilde yorumladı durumu. ama arkasından (tam da viraj sonrası) hızla gelen bir arabanın emniyet şeridinde kendisini katledeceğini hesaplamadı. zaten türkiye'ye gelirken hesap makinalarını filan bırakın. yanınıza kutsal kitap filan alın. daha faydalı. bunlar kalın kalın olduğundan sırtınıza filan yerleştirirsiniz, darbe sırasında bir halta yararlar."