Scudo Sports

Bisiklet Dünyasından Haberler

Merhaba,
Merak etmekte haklısınız, SHIMANO SHADOW ES: SHIMANO'nun öncü zincir dengeleyici SHADOW RD+ konseptinin daha ince ve daha güçlü bir versiyonudur ve el ile kontrol edilebilir bir yapıya sahip değildir. 2 yaydan oluşan bir sistem esasında, bu sistemin çalışma prensibini videolardan görebilirsin.
Kısaca anlatmak gerekirse ; Bu yaylar, hem makara kolunu hem de zincirin salınımını pasif olarak kontrol eden bir üniteye sahip.
Bu sayede hareket esnasında ekstra bir sallanma yaşanmıyor.
Aslında Shadow RD+ sisteminin yarım açılmış hali gibi denebilir. Ne çok sıkı ne çok gevşek, yaylar sürekli kontrol halinde kalıyor.
Anladım, çok teşekkür ederim bir sorum daha olacaktı onu da soruyorum bu deore aktarıcının serisi nedir? m5120 mi? Nasip olursa yakında bisiklet toplayacağım onda bu seri(10vites) veya 11 li deore kullanmayı düşünüyorum. IMG_20241113_152723.jpg
 
Scudo
Anladım, çok teşekkür ederim bir sorum daha olacaktı onu da soruyorum bu deore aktarıcının serisi nedir? m5120 mi? Nasip olursa yakında bisiklet toplayacağım onda bu seri(10vites) veya 11 li deore kullanmayı düşünüyorum. 328079 dosyayı görüntüle
Rica ederim. Görseldeki arka aktarıcı (link) modelidir.
 
UCI, devasa krank dişlileri kullananları üzecek deniliyor. 54-11'in dışına çıkılmaması için testler yapacaklarmış. Sebepte aşırı hızlı gidilmesiymiş. Peletonun artan hız ortalamaları yüzünden ciddi yaralanmalar direktörleri üzmüşmüşmüş... Shimano lobi faaliyeti mi yürütüyor nedir...
 
Shimano, Xtr ve Xt setlerin ardından Deore'ye de kablosuz vites özelliğini getirmiş. Sanırım M6200 diye geçiyor yenisi, merak edenler varsa gmbn den bakabilir video bağlantısını bırakıyorum aşağıya.

Şahsen shimano bi geldi iyi geldi, hızlı başladılar mesaiye. Sram T type axs sistemlerden dan daha hızlı atıyor. (yeni xtr vs. xx1 sl)

(link)
 
UCI, devasa krank dişlileri kullananları üzecek deniliyor. 54-11'in dışına çıkılmaması için testler yapacaklarmış. Sebepte aşırı hızlı gidilmesiymiş. Peletonun artan hız ortalamaları yüzünden ciddi yaralanmalar direktörleri üzmüşmüşmüş
UCI, 1 Ağustos 2025’ten itibaren seçili profesyonel yol etaplarında 10.46 metre sınırı uygulayacak gibi görünüyor.
Bu durum teorik olarak 54×11 kombinasyonuna karşılık geliyor.

Shimano lobi faaliyeti mi yürütüyor nedir...
Aslında bu daha çok mevcut kaset dişli teknolojileriyle alakalı: Shimano-Campagnolo 11T başlangıcı ile bu sınırı doğal olarak uygulamaya zaten uygun.
Yani Shimano’nun tek avantajı sayısal uyumluluk sağlıyor. Aslında, lobby değil, teknolojik duruma bağlı bir sonuç gibi görünüyor .
Shimano'nun klasik 11T kaset yapısı, UCI'nin sınırını zaten doğal olarak karşılıyor. Bu yüzden UCI'nin önerisi Shimano uyumlu gibi görünüyor ama bu bir tercih değil, teknik uyumluluk aslında.
 
UCI, 1 Ağustos 2025’ten itibaren seçili profesyonel yol etaplarında 10.46 metre sınırı uygulayacak gibi görünüyor.
Bu durum teorik olarak 54×11 kombinasyonuna karşılık geliyor.


Aslında bu daha çok mevcut kaset dişli teknolojileriyle alakalı: Shimano-Campagnolo 11T başlangıcı ile bu sınırı doğal olarak uygulamaya zaten uygun.
Yani Shimano’nun tek avantajı sayısal uyumluluk sağlıyor. Aslında, lobby değil, teknolojik duruma bağlı bir sonuç gibi görünüyor .
Shimano'nun klasik 11T kaset yapısı, UCI'nin sınırını zaten doğal olarak karşılıyor. Bu yüzden UCI'nin önerisi Shimano uyumlu gibi görünüyor ama bu bir tercih değil, teknik uyumluluk aslında.
İşte anlamadığım kısım, neden 10,46m? Neden daha fazlası değil? Sınırın üstünde dezavantajı nedir?

F1'de regülasyon yapa yapa, 3 litrelik motordan 1.6 motora düşüldü, tamam güç bir şekilde eskiye geldi ama "ses" hiçbir zaman eskiye dönmedi. Hatta ses çıksın diye egzoz sistemlerine bile uğraşır oldular. Sonuçta pek bir şey değişmedi. V8, V10, V12 motor sesi artık yok. Burada olan biteni ben biraz bunlara benzetiyorum.

1750432683561.png
1750432701690.png

Josh Tarling'in 62 dişlisi.

Yani bu detaya sınır geliyorsa, rüzgar direnci için de bir ölçüm sınırı belirlenmeli.

Diğer olay: Factor'un geniş çatallı bisikletindeki sınırlama. Kural kuraldır da, 1910'daki yarış bisikletine göre niye sınırlama devam etmiyor öyleyse...

1750432966384.png

1750433390774.png
 

Dosyalar

  • 1750432448006.png
    1750432448006.png
    1.001,9 KB · Okunma: 3
  • 1750433646900.png
    1750433646900.png
    1,4 MB · Okunma: 4
328165 dosyayı görüntüle
328167 dosyayı görüntüle

Josh Tarling'in 62 dişlisi.

Yani bu detaya sınır geliyorsa, rüzgar direnci için de bir ölçüm sınırı belirlenmeli.

Diğer olay: Factor'un geniş çatallı bisikletindeki sınırlama. Kural kuraldır da, 1910'daki yarış bisikletine göre niye sınırlama devam etmiyor öyleyse...
Bu zamana karşı bisikleti. Bunlara bir sınır gelmiyor, sınır sadece yol bisikleti kullanımında.
 
Bu zamana karşı bisikleti. Bunlara bir sınır gelmiyor, sınır sadece yol bisikleti kullanımında.
Ben yol veya zamana karşı için demiyorum zaten, sınırlama olmasa belki yol yarışlarında daha yüksek oranları deneyenler olacak. 54-11'in dışına çıkılmasına niye müsaade olmuyor diyorum. Adam belki Arnold gibi canavarlaşacak... :)

1750434237875.png
 
Buncaazlar napsın... :booo:

1750435570622.png
 
  • Hahaha
Tepkiler: suyunsesi
Ben yol veya zamana karşı için demiyorum zaten, sınırlama olmasa belki yol yarışlarında daha yüksek oranları deneyenler olacak. 54-11'in dışına çıkılmasına niye müsaade olmuyor diyorum. Adam belki Arnold gibi canavarlaşacak... :)

328171 dosyayı görüntüle
Viteslere getirilen kısıtlamalar ile yarışçıların güvenliğini artırmayı amaçlıyormuş UCI :)
 
  • Hahaha
Tepkiler: MakRo
İşte anlamadığım kısım, neden 10,46m? Neden daha fazlası değil? Sınırın üstünde dezavantajı nedir?
Peloton da ortalama hızları ciddi biçimde arttığını görüyoruz, özellikle düz etaplarda. Sprint finişlerinde 80 km hızlara çıkılıyorlar tehlikeli kazalar, omurilik yaralanmaları, kırıklar vs. Takımlar da haliyle daha büyük aynakollar ve daha küçük arka dişlilerle limitleri zorluyor. UCI, hızları dişliyle kontrol etmeye çalışıyor. Büyük dişlilerin sonu gelecek diyebiliriz.
Yani bu detaya sınır geliyorsa, rüzgar direnci için de bir ölçüm sınırı belirlenmeli.
Şu an UCI yalnızca TT pozisyonu için belirli kurallar uyguluyor 80 cm uzatma, kol pozisyonu yüksekliği vb. Ama rüzgâr direnci için uygulanabilirlik çok daha zor olacağı için bu durumu es geçiyor gibi :)
F1'de regülasyon yapa yapa, 3 litrelik motordan 1.6 motora düşüldü, tamam güç bir şekilde eskiye geldi ama "ses" hiçbir zaman eskiye dönmedi. Hatta ses çıksın diye egzoz sistemlerine bile uğraşır oldular. Sonuçta pek bir şey değişmedi. V8, V10, V12 motor sesi artık yok. Burada olan biteni ben biraz bunlara benzetiyorum.
Kesinlikle çok doğru katılıyorum sana, karşılaştırma efsane :) Gerçekten de UCI'nin dişli ve hız sınırlamalarıyla yol bisikletindeki evrim süreci, Formula 1'in motor regülasyonlarıyla yaşadığı dönüşüme fazlasıyla benziyor. Hatta bazı yönlerden daha travmatik olabiliyor bisiklet için, çünkü bisiklet sporu motoru değil, insan vücudunu sınırlamaya çalışıyor ne yazık ki :)

Bu tip sınırlamalar tıpkı F1 gibi, geriye dönüşü olmayan bir yola girecek gibi görünüyor. Sonucu merakla bekliyorum :harika:
 
  • Beğen
Tepkiler: TOOL
UCI MTB Eliminator Dünya Şampiyonası 2025 yılında ilk kez Türkiye'de düzenlenecek. Tüm aksiyon, 22 Haziran'da Sakarya'da yoğun bir yarış gününe sığdırılacak. Türkiye'nin kuzeybatısında, Karadeniz kıyısında yer alan şehir, 2021 yılında UCI Bike City etiketiyle ödüllendirildi.

2025 yılında Sakarya, UCI MTB Eliminator Dünya Şampiyonası'na ilk kez ev sahipliği yapacak olsa da, Türk arenası 2021-2024 yılları arasında citymountainbike.com tarafından desteklenen UCI MTB Eliminator Dünya Kupası'nın turlarına ve 2023'te Avrupa Şampiyonası'na ev sahipliği yaptı.

Güzel Ayçiçeği Bisiklet Vadisi'ndeki pistte birkaç değişiklik yapılmış olsa da, marka özellikleri aynı kalıyor: uzun başlangıç ve bitiş düzlükleri arasında, parkur çoğunlukla arazide ve büyük bir tırmanışın ardından nefes kesici bir düşüş var. Sürücülerin ayrıca 9000 kişilik tribünlerde halkın dikkatli bakışları altında üç engeli daha aşmaları gerekiyor.

Hatırlatmak gerekirse, Mountain Bike Eliminator'daki ilk UCI Dünya Şampiyonları 2012'de UCI Mountain Bike & Trials Dünya Şampiyonası'nda taçlandırıldı. MTB Eliminator, 2017 ve 2018'de UCI Urban Cycling Dünya Şampiyonası'na entegre edildi ve ardından 2019'da citymountainbike.com ile işbirliği içinde düzenlenen kendi bağımsız UCI Dünya Şampiyonası'na sahip oldu.

2025 UCI Dağ Bisikleti Eliminator Dünya Şampiyonası finalleri

(link)
 
Bisikletin iki büyük markasında dev satın alma: Dünyanın en büyük fonu KKR sattı, Bisan aldı - Dünya Gazetesi (link)
 
Bu Bianchi markasının Türkiye'de üretilebilmesi mevzusunu çözemedim hiç bi zaman. Birebir aynı kurumsal kimliği taşıyan bisiklet yapma yetkileri var anladığım kadarıyla. Logo ve renkleri vs. kullanabiliyorlar. Bu lisans acaba sadece Türkiye pazarında satılmak üzere mi var Türk Bianchi'de. Yurtdışına açılsa marka üzerinden iyi bir kar yapabilirler gibi.
Eğer Bianchi markası kalırsa, Bisan bence baya şık bisikletler üretebilir gibi. Şuan güncel yerli modellerde en şık bisikletler Bisan'ın.
 
  • Beğen
Tepkiler: templeos
Bu Bianchi markasının Türkiye'de üretilebilmesi mevzusunu çözemedim hiç bi zaman. Birebir aynı kurumsal kimliği taşıyan bisiklet yapma yetkileri var anladığım kadarıyla. Logo ve renkleri vs. kullanabiliyorlar. Bu lisans acaba sadece Türkiye pazarında satılmak üzere mi var Türk Bianchi'de. Yurtdışına açılsa marka üzerinden iyi bir kar yapabilirler gibi.
Eğer Bianchi markası kalırsa, Bisan bence baya şık bisikletler üretebilir gibi. Şuan güncel yerli modellerde en şık bisikletler Bisan'ın.
Bildiğim kadarıyla sadece tr de satılabiliyor. forumda bununla ilgili bir açıklama vardı sanki fakat bulması biraz uğraştırır gibi.
 
Bu Bianchi markasının Türkiye'de üretilebilmesi mevzusunu çözemedim hiç bi zaman. Birebir aynı kurumsal kimliği taşıyan bisiklet yapma yetkileri var anladığım kadarıyla. Logo ve renkleri vs. kullanabiliyorlar. Bu lisans acaba sadece Türkiye pazarında satılmak üzere mi var Türk Bianchi'de. Yurtdışına açılsa marka üzerinden iyi bir kar yapabilirler gibi.
Eğer Bianchi markası kalırsa, Bisan bence baya şık bisikletler üretebilir gibi. Şuan güncel yerli modellerde en şık bisikletler Bisan'ın.
Türkiye’de gördüğümüz Bianchi bisikletler aslında İtalyan Bianchi markasıyla doğrudan ilişkili değil, sadece marka lisansı üzerinden üretim yapılıyor.
Bu lisans, Sedona ve Carraro'nun da sahibi olan Aslı Bisiklet tarafından uzun yıllardır kullanılıyor.
Bianchi'nin Türkiye'deki tüm üretimi ve dağıtımı Aslı Bisiklet tarafından yapılıyor.
Yani. Renkler, logo, yazı karakteri vs. neredeyse birebir aynı. Ama kadrolar, donanımlar, kalite kontrol ve mühendislik süreçleri İtalyan Bianchi'den bağımsız.
Genellikle bölgesel lisans şeklinde verilir bu tür anlaşmalar. Türkiye'de Aslı Bisiklet, "Bianchi" markasını kullanma hakkına sahip ama,
Bu hak uluslararası ihracat yapmayı içermez, özellikle Bianchi'nin kendi faaliyet gösterdiği pazarlara (Avrupa, ABD vb.).
Yani Türk Bianchi, yurt dışına Bianchi markasıyla ürün gönderemez (eğer özel bir izin alınmadıysa).
O yüzden Türkiye dışına açılmak isteseler bile, Bianchi ismini kullanarak bunu yapmaları mümkün değil.
Aslı Bisiklet’in hali hazırda Carraro ve Sedona gibi kendi markaları da var.
Ancak Bianchi ismi Türkiye’de çok daha eskiye dayandığı için marka bilinirliği yüksek ve bu nedenle piyasada güçlü bir yer tutuyor.
Ticari olarak da Bianchi ismini kullanmak daha kârlı olabilir, çünkü insanlar onu hâlâ "İtalyan bisikleti" zannedebiliyor.

Son yıllarda Bisan tasarım olarak ciddi bir atılım yaptı.
Kadro geometrileri, boya kalitesi ve genel estetik anlamda birçok yerli markaya göre kalitesini arttırdı.
Eğer bir gün Bianchi lisansı Aslı Bisiklet'ten alınırsa (veya iptal edilirse), Aslı Bisiklet yerine Bisan gibi bir firma markayı alırsa, belki bu tasarım gücünü İtalyan çizgilerle birleştirmek mümkün olabilir.
 
  • Beğen
Tepkiler: TeamO2.cc
Remco Bora’ya geçmiş sanırım doğru mu?
 
Roglic mi Remco'ya, Remco' mu Primoz'a yoksa ahçı bahçıvana mı domestik olur diye bir silsile...
 
Roglic mi Remco'ya, Remco' mu Primoz'a yoksa ahçı bahçıvana mı domestik olur diye bir silsile...
Abi Roglic şaka maka 10 küsür dakika yedi Fransa turunda, artık onun tur mur kovalamak gibi bi derdi olduğunu sanmıyorum. Bence olursa en çok Lipowitz’e yazık olacak, umarım takım tek liderli bi yapıya evrilip 1 tane büyük tur kovalamak için Remco’ya bel bağlamaz. Ben geçen sene ve bu sene gördüklerimle Remco’nun büyük tur kovalayacak adam olduğunu düşünmüyorum artık..
 
  • Beğen
Tepkiler: hamlet2006
Geri