Selay Yaman
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 21 Aralık 2007
- Mesaj
- 676
- Tepki
- 837
- Şehir
- İstanbul
Yorulmuş ama asi..
Bir gitle gelin arasında dudaklarımdaki her kelime.. Boşa koysan dolduramayıp, doluya koysan aldıramamanın sancısı diyorum.. Adı bu olmalı..Evet evet öyle..
Düş yaralarından hediye hırçın bir halle bakıyorum etrafıma; sana ona ötekine işte..
Sürekli arar durursun hani: Kendini,anlamını,doğruyu,iyiyi,olman gereken şeyi,Onu.. Sonra yine kendini..
Ama en kötüsü ne biliyor musun?.
Aradığına ulaştığını sandığında onu tam da ellerinde tutuyorken ,aslında aradığın şeyin o olmadığını fark etmek.. Kekremsi bir tatla karşılar insanı bu.. Derin bir nefes ve boğaz düğümleyen bir yutkunma ardından.. Keskin de bir başağrısı..
Ve hep aynı cümle gelir aklıma defalarca geçilen o yolun sonunda..
"İçimde şefini kaybetmiş bir orkestranın hüznü var.. Yüzümde Charlie Chaplin gülüşü.."
Gariptir.. Can acır da ellerin kırılır ,gözler nemlenir de belki ama o sahte gülücük hep orda bir yerde öylece durur.. Olur olmaz kişilerle olur olmaz sohbetlerde açığa çıkmak için işte..
Bitmek bilmeyen neşeni sorarlar sana..Defalarca.. Oysa ben onun aslını 4 yıl önce zaten kaybettim bu sureti diyemezsin işte.. Gülümsemeye devam edersin.. Hani derler ya gözyaşlarını içine akıtmak.. Doğrudur.. İçine akıtılır da o yaşlar içini doldurup taşar da.. Kimse bilmez göremezler ki..
Ve hep bir gecenin sonudur yorulduğunu dibine kadar hissettiğin o an.. Hepsinden,herkesten, her şeyden.. Sahte gülücüklerin mola zamanı gerçek acının işgünüdür işte o vakit..
Ve yavaş yavaş...
..
Durulur muyum?. Bir sonbaharı daha kucaklamak ister mi gözlerim?. Özler miyim arayıp durmayı kendimi?. İç çeker miyim geçip giden zaman için?.
Ya unutur muyum ki unutmayı?.
Hıh neyse..
Boşversene..
İyisi mi ,ordan bana bir kahve.. Alabildiğine sade..
Bir gitle gelin arasında dudaklarımdaki her kelime.. Boşa koysan dolduramayıp, doluya koysan aldıramamanın sancısı diyorum.. Adı bu olmalı..Evet evet öyle..
Düş yaralarından hediye hırçın bir halle bakıyorum etrafıma; sana ona ötekine işte..
Sürekli arar durursun hani: Kendini,anlamını,doğruyu,iyiyi,olman gereken şeyi,Onu.. Sonra yine kendini..
Ama en kötüsü ne biliyor musun?.
Aradığına ulaştığını sandığında onu tam da ellerinde tutuyorken ,aslında aradığın şeyin o olmadığını fark etmek.. Kekremsi bir tatla karşılar insanı bu.. Derin bir nefes ve boğaz düğümleyen bir yutkunma ardından.. Keskin de bir başağrısı..
Ve hep aynı cümle gelir aklıma defalarca geçilen o yolun sonunda..
"İçimde şefini kaybetmiş bir orkestranın hüznü var.. Yüzümde Charlie Chaplin gülüşü.."
Gariptir.. Can acır da ellerin kırılır ,gözler nemlenir de belki ama o sahte gülücük hep orda bir yerde öylece durur.. Olur olmaz kişilerle olur olmaz sohbetlerde açığa çıkmak için işte..
Bitmek bilmeyen neşeni sorarlar sana..Defalarca.. Oysa ben onun aslını 4 yıl önce zaten kaybettim bu sureti diyemezsin işte.. Gülümsemeye devam edersin.. Hani derler ya gözyaşlarını içine akıtmak.. Doğrudur.. İçine akıtılır da o yaşlar içini doldurup taşar da.. Kimse bilmez göremezler ki..
Ve hep bir gecenin sonudur yorulduğunu dibine kadar hissettiğin o an.. Hepsinden,herkesten, her şeyden.. Sahte gülücüklerin mola zamanı gerçek acının işgünüdür işte o vakit..
Ve yavaş yavaş...
..
Durulur muyum?. Bir sonbaharı daha kucaklamak ister mi gözlerim?. Özler miyim arayıp durmayı kendimi?. İç çeker miyim geçip giden zaman için?.
Ya unutur muyum ki unutmayı?.
Hıh neyse..
Boşversene..
İyisi mi ,ordan bana bir kahve.. Alabildiğine sade..