Scudo Sports

Almanya gerçekten de bitmiş mi? Yerinde inceliyoruz

Scudo
Cevaplar beni çok mutlu ediyor :) Yorum yazan, iyi dileklerde bulunan, soru soran herkese teşekkürler :harika:
Yönetimden ilk uyarımızı da almış olduk :D Hayırlısı, gitti yere kadar deyip devam edelim :ssrtcbya:

@Road_Runner

Hayatınızdaki yeni sayfa, yeni başarılar getirsin. Yeni bir bisiklete bindiğinizde bile bir alışma sürecinden geçmek gerekirken, yeni bir ülkede yepyeni bir yaşam için kendinize elbet biraz zaman tanımanız gerekecek.

Almanya ile ilişkim çoğunlukla fuar ve firma ziyaretleri ile sınırlı olduğu için gündelik yaşama çok dahil olamadım. Ancak Augsburg ve Stuttgart gibi görece küçük şehirlerde geçirdiğim sürelerde yaşanır buralarda demiştim.

Biraz da süreçten bahseder misiniz? Dil bariyerini nasıl aştınız örneğin? İş bulmak için nasıl bir yol izlediniz? Kaldığınız evi nasıl buldunuz ve en önemlisi eşinizi nasıl ikna ettiniz? 🙂

Teşekkürler öncelikle :) Valla Stutgarta küçük diyorsanız şu an benim yaşadığım kasabaya muhtemelen köy dememiz gerekecek. Gerçi biz eşimle bazen "burası köy ya" diyoruz ama :D İstanbul çocuğu olmanın verdiği rahatlığı sonuna kadar kulalnıyoruz burda. İyi ki çok sağlam bir İstanbul tecrübemiz var da, burada stren nedir bilmeyen, strese gelemeyen, hayatı boyunca en fazla 1000 farklı kişiyle sözlü iletişim kurmuş "buranın yurdum insanının" ne kadar saftirik olduğunu anlıyoruz :D Detaya girmeyeceğim ama geçenlerde kontör iade ettim bir alışveriş zincirine (LİDL, bizdeki BİM :D) kasiyerinden müdürüne şok oldular, hayatlarında ilk kez kontör iadesi aldıklarına eminim. Ama ben yanlış bilgilendirilmiştim, ve bunu sonuna kadar savunup, hakkımı arayıp, 10 Euromu geri aldım. İstanbul çocuğuyuz, akıllarını bile alırım 10 Euro söz konusuysa :kptmya:

Süreçleri bir biz bir de Allah biliyor desek başka söze gerek yok aslında. Ama yaşadığımız tecrübeler değerli, elimden geldiğince aktarmaya çalışacağım ki ilgisi olanlar da fikir edinebilsin :harika:
Dil bariyerini nasıl aştınız örneğin?
Dil bariyerini aşamadık, nasıl aşacağız. Altında kaldık üstelik :snzdglsn: Çok zor... Zaten zor olan bir Almanca, bunun üzerine bir de Almanca bilmeyenlere HİÇ AMA HİÇ tahammülü olmayan Almanları ekleyin... Dram. Adama diyorum ki, lütfen yavaş konuşun, uzun cümleler kurmayın ve basit kelimeler kullanın. Adam bir anda susuyor. Keko :D 7 yaşında bir çocukla nasıl konuşuyorsan benim de öyle konuş ve sabırlı ol işte arkadaşım atom parçala demiyoruz ki sana. Yok! Bir başlıyor cümleye, bağlaçlar bilmemneler. Biz deshalbi yeni yeni öğreniyoruz adam deswegenden giriyor bilmem nerden çıkıyor :acpsnr: Zor Sadettin bey... Dil bariyerini aşmanın en az 3 yılı var diye tahmin ediyorum. Çünkü malesef anlayışlı değiller. Hatta kimisi açık açık söylüyor da, "Almanca bilmeyen bu ülkeye gelmesin" diyebilecek kadar ileri gidiyorlar...İngilizcemin fena olmamasına rağmen inanın hiçbir işime yaramıyor. Birincisi: İngilizce bilseler dahi İngilizce konuşmuyorlar (Ben buna yorum yapmıyorum yoksa konu kilitlenecek :D) İkincisi: Devlet dairelerinde Almanca dışında dil konuşulması yasak. "Biz işimizi nasıl halledeceğiz?" diye sorduk. "Git tercüman tut" dediler. Tercüman tutmak bedava mı? sorusu aklınıza geldi biliyorum: Değil :snzdglsn:

İş bulmak için nasıl bir yol izlediniz?
Ah Sadettin bey, her soruyla ayrı bir dramımızı deşiyorsunuz :D İş bulmak da dram. Hatta yeri gelmişken size Almanya'daki çıkmazlardan birini anlatayım. Ev-iş-banke hesabı üçgeni. Bu üçgen, öyle bir üçgen ki, dışardan bu üçgene dahil olmak imkansız. Sisteme girişiniz adeta engellenmiş :D Hangisinden başlarsanız başlayın, size diğer ikisinden birini ön koşul olarak soruyor :snzdglsn: Ve tahmin ettiğiniz gibi, bu konuda hiç esnek değiller. Yoksa yok, güle güle modundalar... Örnek vereyim,anlayın: Kira arıyorsunuz. Sizden kesinlikle maaş bordrosu istiyor. Eyvallah, işe başvurayım o zaman önce diyorsunuz. İş başvurusu yapıyorsunuz sizden banka hesabı istiyor. Banka hesabı? Eh iyi o zaman bankaya gidip hesap açayım diyorsunuz ama nafile. Banka da size diyor ki, hesabınızı tek bir şartla açarız, maaş müşterimiz olacaksınız. E ama benim işim yok ki henüz,bana banka hesabı lazım. Üzgünüz deyip çüüüüüz diyorlar ve bunu o kadar mutlu söylüyorlar ki kafayı yememek elde değil :D Bu sisteme dışarıdan dahil olmanın TEK yolunu söylüyorum size: Tanıdık... Tanıdıksız olarak bu ülkeye geldiğinizde hiçbir şey yapamazsınız. Bu çok net. Asla kira bulamazsınız, Asla iş bulamazsınız. Bunlar olmadan da hiçbir şey yapamazsınız, eliniz kolunuz bağlanır. Uzun lafın kısası, kiramızı da, işimi de buradaki uzak akrabalarımız sayesinde bulduk. Eğer onlar olmasalardı müm-kün-değil-di çok net söylüyorum... Sistem dışarıdan girmeye adeta kapalı!
Kaldığınız evi nasıl buldunuz sorusunu da cevaplamış oldum yukarıda :harika:

en önemlisi eşinizi nasıl ikna ettiniz?
Evet :D İşte bu soru, Almanya'ya neden evlenir evlenmez değil de, evlendikten 2 yıl sonra geldiğimizi açıklıyor. Zaman, her şeyin ilacı çünkü. Çok detaya girmeden anlatmayı deneyeyim, evliliğimizin ilk 2 yılında 2 kira değiştirdik. Ev sahipleri al birini vur ötekine. Size hatırlatmamın bile gereksiz olduğu diğer klasik zorluklar, geçim derdi, sosyal karışıklık, mülteci sorunu, vs vs vs hepsi birikti birikti ve artık eşimin de sabrı taştı açıkçası. Çünkü normal şartlarda ailesinden uzak kalıp, yurt dışında yaşamayı asla göze alamazdı. İlk kez 2014 yılında, henüz evlenmemişken yurt dışı mezvusunu açtığımda "ASLA!" demişti ama 2021 yılına gelidiğimizde fikri değişti... Çünkü artık her şey çok değişmişti ve zorluk o kadar üst bir seviyeye taşınmıştı ki, artık tüm ayrılıklar, hasretler, kültürel şoklanma bile göze alınabilirdi. Şartlar öylesine zorlaşmalıydı ki biz hiç bilmediğimiz bir ülkede herşeye sıfırdan başlamayı göze alabilelim. Bu gerçekten çok üst seviye bir durumda gerçekleşebilecek bir şey. Malesef 2021'in Ağustos ayında yine ev sahibimizde tartıştığımız bir gün, biz haklı olmamıza rağmen bize saygısızlık edince sabrımız taştı. Ve o gün ilk kez çok ciddi bir şekilde yurt dışına gitmeyi gündemimize aldık. Araştırmaya, bilgi toplamaya o gün başladık.
 
2007, 2009 ve 2018 yıllarında üç kez Almanya'ya gitme fırsatım oldu. Kuzenimde kaldım hepsinde. Ülkemiz ile orası kıyas mukayese götürmez...
 
  • Beğen
Tepkiler: Road_Runner
Türkiye'de yaşadığında açlık sınırında falan olmadıkça, başka bir ülkeye, özellikle "müreffeh Avrupa ülkeleri" olan (İngiltere, Almanya, Fransa, İsveç, İsviçre, Norveç) ülkelere gitmeyi, gitmeye çabalamayı, yarattığı portrenin çirkinliği bakımından yanlış buluyorum. Yarattığı portre şu: bu "makbul" ülkeler, ve bu ülkelerde doğmamış ve bunlara kapak atmaya çalışan diğer ülkelerin "talihsiz" insanları. Bu eşitlikçi bir portre değil. Bir Almanın, Alman olmayan biriyle karşılaştığında kafasında beliren "boktan ülkelerde doğmuş ve 'duygusal' sebeplerle bize göç etmiş insanlar" fikrine +1 olmak beni kötü hissettirir.

Bunları dedim diye milliyetçi, ırkçı, gibi algılanmak istemem. Ben sadece oluşan portrenin eşitlik içermediğini, ve her göç eden insanla beraber bu portrenin daha da acıklı hale geldiğini söylüyorum.

Ayrıca, bu kısım tamamen şahsi, dil sorunu (tatminiyetsizliği) var benim için, ne kadar öğrenirsen öğren. Ne yaparsan yap, orada çook uzun süre yaşamadıkça, başka bir dil anadilinin yerini tutmaz, anadilindeki biriyle yaptığın sohbetin tadını alamazsın, karşıdakini tam anlayamazsın, kendini tam anlatamazsın, kör topal bir iletişim olur. Alman, dilini doğru dürüst konuşamayan kişiyi sallamaz, arkadaşı dostu olarak görmez, neden görsün? Bunun yanına, yetişkinlikte arkadaşlık kurmanın zor olması da eklenince, iyice tatsız bir hal alıyor.
 
Türkiye çok güzel bir ülke ancak her ne koşulda olursa olsun yurtdışı deneyimi kişinin kültürel gelişimi için çok önemlidir. Kendim için konuşayım; 2 yılda yüzlerce bisikletin tamirini, bakımını ve servisini yaptım, birçok bisiklet satın aldım, denedim, sattım. Bilmediğim birçok teknik, kısa yol öğrendim. Asıl mesleğime gelince birçok milletten insana ders verdim, farklı milletten müzisyenlerle sahne aldım, almaya da devam ediyorum. Yarın bir konserimiz daha olacak. Çaldığım grupta benimle beraber 8 farklı milletten insan var. Artık yabancılık diye bir kavram kalmadı bende. Siyahı, çekik gözlüsü, sarışını, herkesle direkt iletişim kurabiliyorum. Önyargı yok...
Enstrüman tamirinde de çok ilerledim. Ankara'da çoğunlukla gitar tamir ediyordum ama buraya geldiğimden beri Türk müzisyenlerinin parçalanmış, kırılmış bağlamalarını onardım. Benden başka yapan yok. Şu anda çok eski bir İsveç lavtasıyla uğraşıyorum. Yani iyi bir şey yaptıkça devamlı yeni hedefler geliyor. Bu da sizi geliştiriyor.
Geçen hafta semtimizin organize ettiği bir etkinlikte bisiklet çalıştayı düzenledim. Dünyanın bisiklet başkentinde bisiklet çalıştayı düzenlemek... Demek ki bir şeyler öğrenmişiz. İleri seviye için birkaç çalıştay daha istiyorlar. Yani devamlı kendimizi yenilemek, üretmek için fırsatlar çıkıyor karşımıza. Almanya'yı bu şekilde değerlendir. Memnun kalmazsan dönersin ama bulunduğun süreyi dibine kadar değerlendir. Bu arada Türkiye'nin o kadar da bahsedildiği gibi kötü olmadığını anlıyor insan.
 
Sevgili @Road_Runner, yine senin gidişini sorduğun başlığın altıydı. konu aynı yere gider diye korktu herhalde @cazci abi.
ne olursa olsun insan kendisini gerçekleştirebileceği yerde olmalı. o nedenle bir çok arkadaşında dediği gibi mücadelen daim olsun.
benim 42 senede öğrendiğim yurt dışında türklerle takılma. kötü oldukları için değil, bulunduğun ortama biran önce adapte olup zorlukları hızlıca çözmen için.
en önemli konu, konfor alanından çık.

sevgiler .
 
42 senede öğrendiğim yurt dışında türklerle takılma. kötü oldukları için değil, bulunduğun ortama biran önce adapte olup zorlukları hızlıca çözmen için.

''Hacca gidip nursuz dönmek'' deyiminin açıklaması gibi olmuş
 
Ben Serkan Bey'i bile engellemedim siz kim oluyorsunuz da birilerini engelliyorsunuz. :) :) :ssrtcbya: @hamlet2006
Abi seni biraz zan altına atıyorum kusura bakma. @Road_Runner hatırladığım kadarı ile üst metinde bahsi geçen Serkan Bey sizdiniz. Eğer oysanız bende belirteyim yöneticiliğinizi gram beğenmiyordum, bir kaç tane başlıktan atmışlığınız var. Ama bu konuda da bahsetmiş olduğunuz ilk konuyu ve bu konuyu görünce adınıza sevindim hakkınızda hayırlı olsun. Yorumların hepsini okudum @can_celik abinin bahsettiği üzere dil konusu ve yetişkin insanlar ile arkadaş olma olayı biraz can sıkıcı olabilir. Öte yandan da @can onur abinin dediği gibi zamana ihtiyacınız var.

hayırlı olsun. muhtemelen orada sabah 04:00'da kalkmak çok yorucudur ama mesai kaçta bitiyor?

Mesela ben bugün 06:00'da kalktım, işe geldim ama muhtemelen buradan 18:00 gibi çıkacağım. Günümün neredeyse 12 saatini işe ayırdım. aldığım maaşı ve yaşam standartlarımı ve hatta özgürlüklerimi tartışmayalım bile. Tweet atarken korktuğun bir ülkedeyiz biz...

Bize gelecek olursak üst alıntı da bir örnek var. Yaşam kalitesi, özgürlük gibi. Tweet konusunda takip ettiğim bir kaç Türk reddit grubunda attığı tweet'ten dolayı davalık olanlar başlamış aslında çok uzağa gitmeme gerek yok, bisikletten tanıdığım birsine de benzeri durum başına geldi.

Bana göre bir çok insanın Avrupa, Amerika yada benzeri ülkelere gitmek istemesinin en büyük sebebi yaşam kalitesi, alım gücü, insanların başka insanlara gösterdiği saygı. Ben şuan 30 yaşındayım açıkçası yaşadığım şartlarda ne evlenmeyi ne de bir çocuğum olmasını istiyorum. Yani şuan bunların masrafları, giderlerini hayal bile edemiyorum, yıllık kazancımı hiç harcamasam Apple 'ın son telefon modelini alıp biraz paramı artırabilirim. Ev araba bunları dile getirmiyorum bile ve bunların normal olduğunu hayalini kurmamın bile ne güzel olduğunu savunan insanlar var. Bir kaç tanesi ile yürüyüş yaptığım grupta karşılaştım. Siyasal İslamcılar sayesinde dinden de soğuma noktasına geldim. 4 yıldır Danimarkalı bir firmada çalışıyorum, yaklaşık 1,5 yıldır da evden. Ne herhangi bir yardım (elektrik-su-internet-multinet) ne de emeğimin karşılığını alabiliyorum. Üzerine daha önceki projemde mobbing ve tehditlere maruz kaldım. Diyebilirsiniz ki "evden çalışıp bunları kime veriyorlar?" diye çevremde evinden çalışıp bunları alan örnekler var. Hatta 1-2 tanesi direk döviz olarak maaş alıyor ve yaptığı iş benle aynı seviyede insanlar. Şuan işimle ilgili olarak en sevdiğim şey son 5,5 yıldır ilk kez pazarları izinli oluyorum. En son baktım bir (link) (Rammstein-Halt şarkıdaki anlamı dışında kullanılmıştır. Bazı yazılımlarda da kullanılıyor "dur" anlamında) alamıyorum kenarda ufak birikmişim vardı bari adam akıllı mtb toplayayım dedim ona yatırdım, hayattan keyif aldığımız bir hobimiz kaldı bari onu yapalım. Neyse çok uzatmayayım genel olarak biz bıraktığın gibiyiz "Aynı tas aynı hamam" tam yol devam.

Son olarak @Murat Cömez abi yine kendi görüşüm olarak Almanya yada farklı bir yerde doğup büyüyen birisinin ana vatanını, dedesinin babasının geldiği toprakları ülkeyi sevmesi kadar doğal bir şey yok. Ki sevmesi de güzel bir şey. Benim yada benim kafa yapıma sahip insanların "seviyorsan git/gel kardeşim" dedikleri kişiler kendisi belirli bir refah seviyesinde yaşayıp vatanına geldiğinde "haline şükret, telefonun var" gibi çağrışımlarda bulunan insanlar için. Yoksa senin de dediğin gibi Murat abi yaşamadığımız bir yerde 1-2ay belki 6 ay kalmak tam anlamı ile doğru bir anlatım olmaz.
ha ben sahsen türkiye hakkinda yorum yapmam. Yasamadigim bir ülke hakkinda yorum yapmam kesinlikle yanlis olur.

Sevgili @Road_Runner, yine senin gidişini sorduğun başlığın altıydı. konu aynı yere gider diye korktu herhalde @cazci abi.
ne olursa olsun insan kendisini gerçekleştirebileceği yerde olmalı. o nedenle bir çok arkadaşında dediği gibi mücadelen daim olsun.
benim 42 senede öğrendiğim yurt dışında türklerle takılma. kötü oldukları için değil, bulunduğun ortama biran önce adapte olup zorlukları hızlıca çözmen için.
en önemli konu, konfor alanından çık.
sevgiler .

Kesinlikle haklı bir yorum öncesinde erasmus için gittiği Polonya'ya sonrasında yaşamak için giden arkadaşım 1.yılın sonunda döndü ve dönme gerekçesi dil bilgisinin zayıflığıydı.
 
''Hacca gidip nursuz dönmek'' deyiminin açıklaması gibi olmuş
aynen öyle, 5 yıldır danimarka'da yaşayan ve halen kendine Danca pizza söyleyemeyen insanlar gördüm.
 
  • Beğen
Tepkiler: hamlet2006
Biraz ben de yazayım:

- Maalesef son yıllarda Batı Avrupa ve Türkiye arasındaki makas daha da çok açıldı ve ekonomik olarak geriledik. 2010'da aldığım maaşı döviz ve dövizdeki değerlenme oranı olarak hesapladığım zaman gelirimin %50 azaldığını görüyorum, bu çok büyük bir rakam. Aynı zaman diliminde ise Avrupa'da asgari ücret düzenli olarak 6-7-8-9-10-11-12 Euro olarak ilerledi.

- Gözlemlediğim kadarıyla 2008 ekonomik krizi, 2015 göçmen krizi ve 2020 covid pandemisi Avrupayı çok değiştirdi. 2008 ve 2015 krizlerinden önce de, sonra da Avrupaya gittim geldim, özellikle 2008den sonra bir değişim başladı ve bu 2015'te tavan yaptı. Tam herşey normale dönmeye başladı derken, covid pandemisi ve Ukrayna savaşları oldu ve yeni bir tavan gördük. 2008 öncesi Avrupada daha relax bir ortam vardı. 1990-2008 arasında, Avrupa kriz görmeden 30 yıl boyunca sürekli ilerlemiş.

- Bu yaz, kendim de marketlerde fiyatların arttığını ve sanki eski alışveriş canlılığı olmadığını gördüm (Türkiyede de durum aynı esasında, AVMlerde mağzalar çok işlek değil). Enflasyon ve kriz var ama onların maaşları Euro bazında artarken bizim ise Euro bazında geri gidiyor, fiyatlar ise Euro ile orantılı olarak artıyor.

- Maaş dengesini sağlamayı amaçlayan yeni bir AB yasasına uyum için asgari ücretin bazı AB ülkelerinde 1 Ocakta %20 kadar artması bekleniyor. Almanyayı etkiler mi bilmem ama eskiden bize ucuz gelen Doğu Avrupa bile uçtu.

- Ben Türkiyede yaşamayı tercih ettim... gerisini yazmıyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: yusufgs36 ve MakRo
aynen öyle, 5 yıldır danimarka'da yaşayan ve halen kendine Danca pizza söyleyemeyen insanlar gördüm.
2 yıl oldu hâlâ Danca pizza söyleyemiyorum. Nüfusun %85'i İngilizce konuştuğu için Danca öğrenmek içimden gelmiyor. Aslında okuduğumu anlıyorum, bisikletle ilgili tüm teknik terimleri biliyorum, hatta bunları Danca bilgisayara giriyorum ancak telaffuzu halledemedim. Konuşması zor
 
2 yıl oldu hâlâ Danca pizza söyleyemiyorum. Nüfusun %85'i İngilizce konuştuğu için Danca öğrenmek içimden gelmiyor. Aslında okuduğumu anlıyorum, bisikletle ilgili tüm teknik terimleri biliyorum, hatta bunları Danca bilgisayara giriyorum ancak telaffuzu halledemedim. Konuşması zor
Haklısınız büyük oranda İngilizce ile derdinizi çözmek çok kolay o nedenle de lokal dile uyum göstermek istemiyor olabilirsiniz. Ancak bahsettiğim grup tamamen kendi içlerinde takıldıkları için Danimarka da Türkiye de yaşıyorlar. Daha kalifiye işlerde çalışmak için lokal halka adapte olmak gerekiyor. Yoksa Work and travel’a para kazanmaya gitmiş gibi oluyorsunuz.
 
  • Beğen
Tepkiler: necmeddin ve MakRo
Haklısınız büyük oranda İngilizce ile derdinizi çözmek çok kolay o nedenle de lokal dile uyum göstermek istemiyor olabilirsiniz. Ancak bahsettiğim grup tamamen kendi içlerinde takıldıkları için Danimarka da Türkiye de yaşıyorlar. Daha kalifiye işlerde çalışmak için lokal halka adapte olmak gerekiyor. Yoksa Work and travel’a para kazanmaya gitmiş gibi oluyorsunuz.
İlk geldiğim sene maalesef Türk bir grupla Türkçe pop çalmıştım. Neden maalesef dediğimi az çok herkes anlar. Dedikodu, yalan, para mevzuları... Sırf sosyallik olsun, deneyim olsun diye çaldım. Daha da asla! O grupla o bahsettiğiniz Türklere müzik yapıyorduk işte. Bu Türkler de hâlâ 1960'ların 70'lerin Türkiyesini yaşıyorlar. Yeni nesil dil öğrenmiş ama eskilerin çoğunda hiçbir dil yok. Ne hikayeler, neler neler var. Çok acayipti.
 
Haklısınız büyük oranda İngilizce ile derdinizi çözmek çok kolay o nedenle de lokal dile uyum göstermek istemiyor olabilirsiniz. Ancak bahsettiğim grup tamamen kendi içlerinde takıldıkları için Danimarka da Türkiye de yaşıyorlar. Daha kalifiye işlerde çalışmak için lokal halka adapte olmak gerekiyor. Yoksa Work and travel’a para kazanmaya gitmiş gibi oluyorsunuz.
Sizin dediğinizi bir ara TRT Belgesel kanalında göstermişlerdi. Finlandiya diye aklımda ama farklı bir ülkede olabilir burada yaşayan bir grup Türk 'ün hikayesini anlatıyordu. Yıllar önce yerleşmişler, kadın evlere temizliğe ve yemek yapmaya gidiyormuş. Bindiği trende bir yerine ve birer tane de ineceği duraklara bir bez parçası bağlamış, karıştırmamak adına sürekli onları takip ediyormuş. Bir gün sökülmüş yada yanlış binmiş yıllarca oturduğu ülkede kaybolmuş. Polislere gidip durumu anlatmaya çalışmış ama olmamış. Kadın kendisi anlatıyordu, dil bilmemenin ne demek olduğundan bahsediyordu. Hatta aynı belgeselde Amerika 'da ailecek solucan toplayıp satan bir aileyi de göstermişti.

Sizin demek istediğinizi anlıyorum. Belirli bir mahalle veya grup içinde yaşayıp oranın kültürü dili hakkında en ufak bir fikirleri olmadan yaşayıp gidiyorlar. Kendilerinden sonra gelen nesil bunun farkında olduğundan topluma adapte oluyorlar.

Aklıma hep bir youtube kanalında duyduğum "Ortadoğu 'da şeriattan kaçıp sığındıkları ülkede dinimi özgürce yaşayamıyorum herkes açık saçık vs diyerek şeriatı istiyoruz" demişti topluma ayak uyduramayanlar için.
 
Biraz ben de yazayım:

- Maalesef son yıllarda Batı Avrupa ve Türkiye arasındaki makas daha da çok açıldı ve ekonomik olarak geriledik. 2010'da aldığım maaşı döviz ve dövizdeki değerlenme oranı olarak hesapladığım zaman gelirimin %50 azaldığını görüyorum, bu çok büyük bir rakam. Aynı zaman diliminde ise Avrupa'da asgari ücret düzenli olarak 6-7-8-9-10-11-12 Euro olarak ilerledi.

- Gözlemlediğim kadarıyla 2008 ekonomik krizi, 2015 göçmen krizi ve 2020 covid pandemisi Avrupayı çok değiştirdi. 2008 ve 2015 krizlerinden önce de, sonra da Avrupaya gittim geldim, özellikle 2008den sonra bir değişim başladı ve bu 2015'te tavan yaptı. Tam herşey normale dönmeye başladı derken, covid pandemisi ve Ukrayna savaşları oldu ve yeni bir tavan gördük. 2008 öncesi Avrupada daha relax bir ortam vardı. 1990-2008 arasında, Avrupa kriz görmeden 30 yıl boyunca sürekli ilerlemiş.

- Bu yaz, kendim de marketlerde fiyatların arttığını ve sanki eski alışveriş canlılığı olmadığını gördüm (Türkiyede de durum aynı esasında, AVMlerde mağzalar çok işlek değil). Enflasyon ve kriz var ama onların maaşları Euro bazında artarken bizim ise Euro bazında geri gidiyor, fiyatlar ise Euro ile orantılı olarak artıyor.

- Maaş dengesini sağlamayı amaçlayan yeni bir AB yasasına uyum için asgari ücretin bazı AB ülkelerinde 1 Ocakta %20 kadar artması bekleniyor. Almanyayı etkiler mi bilmem ama eskiden bize ucuz gelen Doğu Avrupa bile uçtu.

- Ben Türkiyede yaşamayı tercih ettim... gerisini yazmıyorum.
hep türkiyede mi yasadiniz yoksa avrupada kalici olarak uzun süre yasadinizmi ve nezamandan beri türkiyede yasiyorsunuz?
 
2 yıl oldu hâlâ Danca pizza söyleyemiyorum. Nüfusun %85'i İngilizce konuştuğu için Danca öğrenmek içimden gelmiyor. Aslında okuduğumu anlıyorum, bisikletle ilgili tüm teknik terimleri biliyorum, hatta bunları Danca bilgisayara giriyorum ancak telaffuzu halledemedim. Konuşması zor
Danca gerçekten zor konuşması. 17 senedir Norveçte yaşıyorum, yazım olarak neredeyse aynı Norveççe ile , okumada sıkıntı çekmiyorum ama konuşmaya gelince Dancadan hiç birşey anlayamıyorum, sanki konuşurken ağızlarının içi tıka basa dolu öyle konuşmaya çalışıyorlar gibi. Bunu Norveç'li arkadaşlara sorduğumda kafana takma biz de anlayamıyoruz senin anlayamam gayet normal diyerek gülüyorlar.
 
hep türkiyede mi yasadiniz yoksa avrupada kalici olarak uzun süre yasadinizmi ve nezamandan beri türkiyede yasiyorsunuz?

Avrupa'da da Türkiye'de de kalıcı ve uzun süreli yaşadım.

Avrupada yaşam daha rahat ama Türkiyede evler büyük, vs.. Yani avantajlar ve dezavantajlar iki tarafta da var. Çalışma ortamı olarak ise Avrupa bence daha iyi.

Şu an için Avrupa'ya gitmeyi düşünmüyorum ama asla da demiyorum. Tekrar sıfırdan başlamak istemiyorum.

Orada çalışsam bir evim bir arabam olur, yazın Türkiyede rahat bir tatil yaparım. Burada yaşayınca da bir evim bir arabam oluyor ama yazın zaten Türkiyede olduğum için tatil kavramımız olmuyor :)
 
Danca gerçekten zor konuşması. 17 senedir Norveçte yaşıyorum, yazım olarak neredeyse aynı Norveççe ile , okumada sıkıntı çekmiyorum ama konuşmaya gelince Dancadan hiç birşey anlayamıyorum, sanki konuşurken ağızlarının içi tıka basa dolu öyle konuşmaya çalışıyorlar gibi. Bunu Norveç'li arkadaşlara sorduğumda kafana takma biz de anlayamıyoruz senin anlayamam gayet normal diyerek gülüyorlar.

Haklısınız. Norveççe'de de heceler varmış. Norveççe için daha konuşulabilir deniyor. Danca en kolay günlük konuşmaları bile söyleyince anlamıyorlar. Benim de motivasyonum kırıldı tabii ki. İngilizce'yle devam ediyorum şimdilik.
 
Isviçrede ortalama Maas Türkiyedeki asgari ücret kadar.
Ama tek fark gündelik miktar olmasi.
 
Geri