@Veysel A.Veysel bey, biliyorum konuyu tedavi araştırması için açmadınız ama, yapılabilecek en iyi şeyin tedavi imkanlarını zorlamak olduğuna inanıyorum. Siz tüm seçeneklerin tükendiğine bizzat emin olabilirsiniz ama ben hala bir umut diyorum...
Profesörlere hak ettiklerinden fazla kredi vermeyin bence. Bakın bir örnek vereyim. Seneler evvel oğlum kemoterapi görüyordu (lösemi) ve aldığı ilaçlar tüm organları tahrip eden türde ilaçlardı. Bazılarının "ömür boyu alınacak maksimum doz" seviyelerine yaklaşmıştık. Bu ilaçlardan biriyle ilgili olarak doktor sürekli çocuğun kalbini takip ediyordu. İlacı vermeden evvel kalp ekosu çektiriyor, kalbi yeterli görürse ilacı veriyordu.
Geçmiş zaman, detayları hatırlamıyorum ama, o ilaç hakkında bir araştırma yapmıştım ve U.S Department of Health'e bağlı National Institutes of Health'in (
www.nih.gov) bir araştırma raporuna ulaşmıştım. Raporda, bu ilaca karşı co-enzyme Q10 ile kalbin desteklenmesi ile ilgili araştırma ve test sonuçları vardı, ve nihai olarak koenzim Q10 faydası ispatlanıyor ve tavsiye ediliyordu. Bu rapordan doktora bahsettim. Önce ciddiye almadı, sonra sokaktaki adamın (benim) araştırmasına güvenemedi, veya böyle bir şeyin benim tarafımdan söylenmesini kendine yediremedi, bilemiyorum ama bilgiyi kabullenici değil, baştan önyargılı olarak şüpheci davrandı. Co-enzyme Q-10'un genel olarak kalbi destekleyici niteliğini biliyordu ama kullanmakta olduğu o spesifik ilacın sebep olduğu kalp hasarını önleyip önlemediği hakkında bir fikri yoktu. Ne "biliyorum ama bize yaramaz" diyebildi, ne de "dur bakayım neymiş" diyebildi. Velhasıl sonunda o raporu bir kez olsun okumaya ikna edebildim. Raporu kendisine mail attım, ama daha sonra geri dönmedi bana. Ve oğluma da hiç bir zaman co-enzyme Q-10 verilmedi.
Bu doktor, çocuk onkolojisi ve bilhassa lösemi hakkında Türkiye'de ilk 3 arasında bir profesör. Belki de 1 numara. Ama yine de insan - bir limiti var adamın. Canı yanan bir insanın araştırdığı gibi can havliyle araştırmıyor, didiklemiyor. Netice olarak, konuştuğunuz profesörlerin de atladığı bir şey olabilir.
O yüzden, bizzat araştırmaktan vaz geçmeyin derim. Bakın yine NIH'den MGD tedavisi ile ilgili son gelişmeler hakkında bir rapor buldum. Bir bakın isterseniz. İçlerinden bazı tedavileri (Omega-3, Lipiflow, lipit emülsiyonları) zaten denemişsiniz veya araştırmışsınız ama belki size henüz uygulanmamış tedaviler de vardır aralarında? (Mesela kanal içi meibomian beze probu, N-acetyl-cysteine, azithromycin, cyclosporine A)
(link)
...
Elinizdeki parayı değerlendirme hakkında, öncelikle bu konuda hiç de güvenilir uzman değilimdir ama, yine de kendi fikirlerimi paylaşayım. Doğrudur, yanlıştır, orası tartışılır.
Öncelikle tüm yumurtalarınızı aynı sepete koymayın derim. Ben olsam, 75 bini 5 parçaya böler 4 x 15000 ile birbirinden alakasız yatırımlar yapar, son 15000'i ise tedavim için likit (mesela bir katılım hesabında) tutardım.
Yatırım konusunda herkes bir şeyler söyler, ama borsaya, dövize ve altın vb. kıymetli madenlere trading (al-sat) amaçlı zinhar bulaşmayın derim. Ben 5 senedir o işlerle (de) ilgileniyorum ve ne olduğunu az çok biliyorum. Tüm geçmiş verileri analiz ederek, yapay-zeka ile portföy yönetimi yapan program yazmışlığım da vardır. Borsanın derinliklerinde ne fırıldaklar döndüğünü de az çok bilirim. Aman diyeyim borsaya (ve döviz, altın piyasalarına) amatör trader olarak bulaşmayın. Eninde sonunda paranızı batıracağınızı size garanti ederim.
Uzun vadeli yatırım yapacaksanız sorun yok, ama o zaman da uzun vadeli pozisyonunuzdan emin olduktan sonra (temel analiz uzmanlığı gerekiyor) günlük -hatta senelik- iniş çıkışları umursamamanız lazım. Kısa vadeli hareketlerden heyecanlanıyorsanız bu sizi otomatikman trade etmeye yönlendirir, trading ise sonunda sizi batırır. İlla borsaya girecekseniz, hazır 50 TL altındayken 15000'lik sepetlerden biriyle BIMAS alın ve unutun derim. BIMAS uzun vadede kar ettirir, zarar ettirmez.
Trade etmeyin dedim ama uzun vadeli trading yapabilirsiniz. Mesela kısa vadeli mevduat faizi uzun vadeli mevduat faizinden daha fazla olduğu zaman bilin ki ciddi bir kriz yakındır. O zaman BIMAS'larınızı satıp altına çevirin. Krizin en dip bölgesinde (umutsuzluğun tavan yaptığı, ortalığın toz duman olduğu zamanda) altını satıp tekrar BIMAS alın. Bu al-sat peryodu 10 senede bir olur. Eh ona da trading denemez artık.
Diğer 15.000'lik 3 sepeti nasıl değerlendirirsiniz bilemiyorum. Belki biriyle kira sertifikası alınabilir? ((link))