Mesajınızın genelinde katılmadığım kısımlar var, ona girmeyeceğim, sadece alıntıladığım kısımla ilgili yorum yapmak istedim.
1. Bu yönetim şekli Türkiye genelinde referanduma sunularak onaylandı ve geçildi. Ne olduğu, hangi oy oranıyla kabul edileceği aylar aylar öncesinden millete sunuldu. Millet ona göre oy verdi. Gizli oy, açık sayım yapıldı. Yani demokrasi çarklarının yeterince işletildiğini düşünüyorum.
2. Bir yıl sonra, yine önceden ilan edilerek yeni sistem üzerinden cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimleri yapıldı. Yine kimin ne şartlarda kazanacağı milletin bilgisine sunuldu, buna göre, yani "bu sistemi kabul ederek" adaylar çıktı ve seçime gidildi. Çok sayıda seçmenin, muhalif adaylardan birini miting miting gezip takip ettiğine şahit olduk. Yani bu sistemde kendi adaylarının "hükümet etme" yetkisini kullanmasını destekleyen seçmenlerden bahsediyoruz. Yani kendi adayları kazansa idi, tek adamlık sorun olmayacaktı gibi geliyor bana. Ama uğruna şiirler şarkılar yazılan, memleketi arşa yükseltecek aday, kazanamayıp, bir de partisine "sizin delege yapınızın, yapacağınız seçim organizasyonunun, yenilgilere doymayıp koltuğu bırakmayan yiyici, menfaatçi siyasetinizin içine tüküreyim" diyerek "malum partiden" istifa edince, birden herşey tersine döndü. Zavallı aday kendisine oy yağdıran "bilinçli, araştıran, sorgulayan, en eğitimli seçmen" tarafından anında gömüldü.
Şimdi bakıyorum da, tek adamlık değil, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi desek daha doğru olur gibime geliyor.