@z_g_h Sadece eğitim kısmıyla ilgili "kısaca" cevap vereyim ki başlık çok dağılmasın.
Türkiye'de en az 1.7 milyon Suriyeli göçmen çocuk yaşıyor. UNICEF'in verilerine göre Ocak 2019 itibarıyla, okula kayıtlı 654 bin çocuğa karşılık yaklaşık 400 bin çocuk hâlâ okul dışında.
(link)
BM verilerine göre ise, 1 milyon çocuk mülteci var (muhtemelen okul çağındakileri kastediyorlar, UNICEF'in rakamlarıyla birlikte okuduğumuzda) ve ilkokul sonrası eğitimine devam edebilenlerin oranı yüzde 24.
(link)
Türkiye göçmen çocukların okullaşması için çaba gösteriyor, doğru, ama bu çocukların sadece dörtte biri ilkokuldan sonra devam ediyor.
(link)
Son linkteki haberin manşeti aslında bütün polemiklere noktayı koymalı: "Çocuktan mülteci olmaz, çocuk sadece çocuktur!"
Aşağıdaki sunum videosu, İkitelli Organize Sanayi Bölgesinde ayakkabı atölyelerinde çalışan Suriyeli çocukların nasıl ağır şartlar altında emeklerinin sömürüldüğünü anlatıyor.
Bu çocukların bizim çocuklarımızdan ne farkı var? Dili başka diye mi farklılar? Kültürleri, davranış kalıpları farklı diye mi farklılar? Bizim çocuklarımızla aynı sınıfta okuyup aynı mahallede oturmamaları, aynı okul servisine binip aynı parkta oynamamaları için nasıl haklı bir gerekçemiz olabilir? Çocuk çocuktur, çocuğun göçmeni mi olurmuş? Bu soruyu kendimize sormadan hangi bahane ve hangi saikle biz bu çocukların bizimkilerden "farklılıklarını" sorguluyor ve ortada bir sorun olduğu kanaatine varıyoruz?
Zikredilen sorunların hiçbiri çözümsüz değil, yaşanan uyuşmazlıkların hiçbir aşılmaz değil, sorunlar ve uyuşmazlıklar ne olursa olsun insani ve adil hiçbir çözüm bu çocukları tecrit etmeye, aramızdan kovmaya, potansiyel suçlu muamelesi yapmaya meşruiyet kazandıramaz. Bu çocukların neden okula devam edemediklerini sorgulamak, ailelerinin bu sorundaki payını bilmek, ama bizim de payımızı bulmak, atölyelerde tarlalarda sokaklarda bu çocukların emeğinin nasıl sömürüldüğünü görmek, buna müdahale etmek, kötülüklerin hesabını sormak bizim vicdanen ve hukuken öncelikli sorumluluğumuz değil mi? Bu vahim tablo gözümüzün önünde durur ve bu sorumluluk bizi acil müdahaleye çağırırken, Allah rızası için söyleyin, bizim derdimiz hakikaten çocuğumuzun bu çocukla aynı sınıfta okuması ve bundan dolayı eğitiminde yaşadığı "aksaklık" mı olmalı? Allah'ınızı severseniz, bu çocuklar hiçbir okula gitmeseler bizim çocuklarımız çok mu iyi eğitim alacaklar, biz bu konuda samimi miyiz?
Çözüm var, gelişmiş ülkeler bunun yolunu biliyorlar, adını da entegrasyon koymuşlar, çok yönlü bir uyum sürecini planlıyor, programlıyor ve titizlikle uyguluyorlar. Entegrasyon nedir, nasıl olmalıdır, bu da tartışılıyor kıyasıyla, solcusu sağcısı liberali muhafazakârı başka başka düşünüp başka başka yollar öneriyorlar. Ama biz bunları yapmıyoruz. Ailelerine vatan haini, potansiyel tacizci ve hırsız, pis kokan hayvan muamelesi yapıp ucuz işgücü olarak sömürdüğümüz yetmemiş gibi bir de çocuklarına okulda mahallede parkta sokakta demediğimizi bırakmıyoruz.
Tekrar tekrar tekrar söyleyelim: Çocuk bunlar, bizimkiler gibi. Çocuğun göçmeni olmaz, çocuk çocuktur.
Başlık konusu bu değil ama maalesef ayrımcılık bu forumun sanki varlık sebebi hâline gelmiş, nefret söylemi hak ettiği müdahaleyi görmüyor, biz de uzun uzun yazmak anlatmak zorunda kalıyoruz. Bu mesaj konu dışı olduğu gerekçesiyle silinirse şaşırmam da. Yazık hakikaten, doğrularla yanlışlar birbirine karışmış bu forumda.