Scudo Sports

Vegan beslenme

Scudo
Başta vejetaryenlige ve özellikle de veganlığa tamamen karşı olan biri idim. Ancak zamanla spora başladıkça ve Araştırma yaptıkça gerçekten ne yediğimi merak etmeye başladım. Gördüğüm korkunç gerçeklerden sonra önce hayatımdan tavuk etini ve türevleri tamamen çıkardım (organik yumurta hariç).

Ama asıl değişim bir hafta boyunca kendime verdiğim söz et ve turevlerinden (sakatat, yağ, et suyu) uzak kalmam ile oldu. Ve tam vejetaryen olamasam da et tüketimi ciddi oranda azalttım.

Ama hocam siz deneyimlisiniz, neden süt ürünlerini (peynir, yoğurt, ayran vs...) ve yumurtayı da hayatınızdan çıkarıp vegan oldunuz?
 
  • Beğen
Tepkiler: tanerhosgor
Bu beslenme vicdani bir seçimdir.Ayrıca insan pişirme denilen olayı gerçekleştirebildiği için eti sindirebilir.

Ama insan et yiyemez deyip geçemeyiz.National Geographic te çok güzel bir yazı vardı,onu bulup okuyun.Oldukça ışık tutuyor beslenmeye.
 
  • Beğen
Tepkiler: hashus1099
Vejetaryen olmak hayvanları korumak için peki ya veganlık ? Banada hiç mantıklı gelmiyor doğanın bize sunduğu besinleri yememek neyse hayırlısı olsun.

Hocam bence bırakın bu işi uygun değilsiniz.;)
 
@bacobaba39
Vejetaryen olduğunuzda hayvanları korumuyorsunuz. Süt ürünleri, bal, hayvan derisi vs. kullandığınız sürece de böyle bir tutumdan bahsedemeyiz. Tüm hayvan parçalarıyla ilgili ortak ve temel sorun, bu parçalar alınırken hayvanların insan mülkü ve/veya kaynağı olarak görülmesidir.

Hayvansal süt, yumurta ve balla ilgili temel problem, bunların hayvanlardan alınıyor olması, yani bunlar kendilerinden alınarak, hayvanların insan mülkü ve/veya kaynağı olarak görülüyor olmasıdır. Endüstride ve köy üretimi gibi bireysel işletmelerde ineklerin süt için sürekli yapay olarak döllenmesi, buzağıları süt içmesinler diye ağızlarına emmeyi engelleyici aparatlar takılması ve erkek buzağıların pembe dana eti olmak üzere demir eksikliğiyle beslenip hasta edilerek kısa süre sonra öldürülmeleri, insanlar yumurtalarına dokunmadığı sürece yılda 10-12 kere yumurtlayan tavukların her gün yumurtlamaktan kalsiyum eksikliği yaşayıp kemiklerinin kırılması, bal arıları kovanı terk etmesin diye kraliçe arının kanatlarının kesilmesi, kendileri için ürettikleri bal yerine şekerli suyla beslenen arıların ömürlerinin büyük oranda kısalması, toplumun büyük bir kısmı tarafından benimsenmiş bir hayvan mülkiyeti algısının kaçınılmaz sonuçlarıdır.

@Işıklar Gazisi

Kime sorduğunuzu anlayamadım ama vegan olduğum için kendi adıma cevap verebilirim diye düşündüm.

Benim vegan olma hikayem Gary Yourofsky isimli aktivistin bilgilendirmelerine dayanır. Beni en çok düşündüren şey, her insan dışı hayvanın doğduktan sonra annesinin sütünü içip, büyüdükten sonra bir daha süt içmemesi olmuştu. Yani bir buzağı annesinin sütünü içip büyüyor; fakat biz annemizin sütünü içip büyüdüğümüz halde gidip bir de diğer hayvanların sütünü çalıp içiyoruz. Buradaki çalma yönteminin insan dışılığından mı bahsetmeli yoksa direkt olarak ''çalma'' eyleminin etiği üzerine mi dikkat çekeyim bilemiyorum artık.

Bu hayvanların bizim gibi sevgiye, ilgiye muhtaç; mutlu olan, duyguları olan hayvanlar oldukları konusunda eminim kimsenin şüphesi yoktur. Şimdi bu hayvanları hapsedip, yapay yollarda dölleyip (tecavüz askısı deniyor) yani tecavüz edip üstüne bir de doğan çocuğundan ayırıp, verimi düşene kadar sütünü çalmanın izahını yapabilecek kimse var mı acaba? Ve bu döngüde verimliliği düşen, yani şirkete yarardan çok zarar vermeye başlayan hayvanlar direkt olarak mezbahalara satılıp, bedenleri parçalara ayrılıyor. Kendilerinden çalınan yavruları da ya annesinin yerini alıyor ya da şu lüks kasaplarda gördüğünüz pembe dana eti olarak satılıyorlar. (süt danası deniyor)

Özetle benim felsefem ''sana ait olmayanı almama'' üzerine kurulu. (o zaman bitkide yeme ehehe diyecekler için bir sonraki cümle :) ) Çünkü karşındaki şey duyguları olan, insandan farkı olmayan (tek farkı daha masum olması olabilir herhalde) acı çeken, yaşam hakkı olan bir canlı. Bir ''yaşamın öznesi''.
 
@alcest Başka hayvanları yemek sadece insanlara özgü değil ki. Doğadaki besin zincirini kabul ediyo musunuz? "Sana ait olmayanı almama" felsefesine göre aslan ceylanı yemesin, balina ahtapotu yemesin diye uzar gider. Ceylanlar aslanlara yem olmadan dolaşsın, inekleri hintliler gibi kutsal kabul edip dokunmayalım. Doğanın kanunu bu olduğuna göre, bu kanuna karşı olmaya da gerek görmüyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: hashus1099
@firestone

Her on hayvan türünden dokuzu hayvan yemezken biri hayvan yiyor, ve bunun yanında, insanların yaklaşık %99’u hayvanları çeşitli biçimlerde kullanıyor.

Bu her on hayvan türünden, hayvan yiyen 1 tür de sadece acıktığı zaman, ihtiyacı olduğu kadar yiyor. Örneğin, bir aslan 1 tane geyiği yakalayıp yiyor ve daha sonrasında haftalarca, aylarca aç kalabiliyor çünkü insan gibi aç gözlü değil. Kaldı ki o hayvanın doğası bu, elbette yiyecek. Yırtıcı bir hayvandan ağaca çıkıp meyve toplamasını beklemiyoruz değil mi?

Bunun yanında insanların ''hayvan tüketimini'' göz önüne getirdiğimizde korkunç bir sonuçla karşılaşırız. Yan yana bile getirelemeyecek bir karşılaştırma yapıyorsunuz. Troll teknelerinin denizden çektiği koca ağları ve içindeki canları düşünün. Onların her biri birer can. Mezbahalardaki hayvanları düşünün. Dünyada her yıl asgari olarak 53 milyar kara hayvanı öldürülüyor. Bakın deniz hayvanlarını dahil etmiyorum. Daha fazla birey üretebildikleri için bu sayıyı belkide katlayacaktır. Ve bu kıyımın tek sorumlusu insan. Sizse sayıları sayılı olan yırtıcı hayvanların öldürüp yediği diğer hayvanlardan bahsediyorsunuz ki bu meselenin sayıyla da bir ilgisi yok. Çünkü bahsettiğiniz hayvanların alternatifi yok. Bizimse var. Üstüne üstlük, zincire en çok zarar veren tür insanken... Yani etçil, yırtıcı bir hayvana marul yediremeyiz (istisnalar olabilir, benim kedim vegan dönerimden yiyor :p) Ama insan direkt olarak etçil değil. Bu konuda oldukça fazla araştırma var ve ben bile yıllardır bir sürü şey okumama rağmen kesin bir yargıya varamadım. Yani etçil olmadığımızdan kesinlikle eminim fakat tam olarak otçuluz da diyemeyecek kadar temkinli yaklaşıyorum. Çünkü evrim diye bir gerçek var ve atalarımız uzunca süre, şartlar gereği veya bugün olduğu gibi keyfi sebeplerden hayvanları sömürmüş veya yemek zorunda kalmış. (zorunda kalsam ben de yerdim herhalde)

Madem doğanın kanunu bu sizden ricam mızrağınızı alıp ormana gidip avlanmanız olacaktır. (tabii öldürdüğünüz hayvanı bir kasap gibi kesip, derisini yüzmeniz gerekecek; kasapsanız ne mutlu)
Zira hayvanlarda birbirini yiyor deyip marketten, kasaptan et almak ve bunu savunmak ne akla uyuyor ne de vicdana.


Yeterli gelmezse diye veganabolisyonist sitesinin soru-cevap kısmından bir yazı daha paylaşayım.

Ama hayvanlar da hayvanları yemiyor mu?
Ne var ki bunun neyin doğru olduğuyla herhangi bir ilgisi yok. Çünkü neyin doğru olduğuna diğer kişilerin ne yaptığını gözleyerek karar vermeyiz. Bir başka kişinin zarar verici bir eylemi sürdürüyor olması, kendi üzerimizdeki sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Dünyada pek çok katil, tecavüzcü, çocuk istismarcısı vs. var ve onların varlıkları bizim bu eylemleri gerçekleştirmemiz için bahane değil. Hayvanlara zarar vermenin ve onları öldürmenin yanlış olduğunu kabul ediyorsak, başkalarının bunu yapıyor olup olmaması bu eylemi gerçekleştirmeye son vermek konusunda bir kriter olmamalı.
Dahası, nasıl iki yaşındaki bir çocuğu ya da ağır zihinsel engelli birini yaptıklarından sorumlu tutamazsak, hayvanları da yaptıklarından sorumlu tutamayız. O yüzden, hayvanların biribirine ya da bize zarar vermesi, bizim onlara zarar vermemize gerekçe olamaz. Kaldı ki, bedeni ya da salgıları tabağınızda yer alan hayvanın size hiçbir zararı yoktu. Tamamen keyfiniz için birilerine zarar vermeyi yanlış bulduğunuz halde onu bu şekilde kullanmaya devam etmek, kendi değerlerinizle çelişmek anlamına gelir.
Hiç kimse, bir doğum kliniğine girip yeni doğmuş bebekleri öldüren bir seri katilin, bunu zaman zaman erkek kedilerin de yapıyor olduğunu söylemesine kulak asmaz (erkek kedilerin yeni doğan kedi yavrularını öldürdüğüne çoğu kez şahit olmuşsunuzdur). Ancak söz konusu hayvan kullanımı olduğunda hayvanların da birbirini yediği argümanı mantıklı bulunur. Bunun sebebi türcülüğün zaman zaman mantıklı düşünmemizi engelleyecek kadar derin ve yaygın olmasıdır.
 
@alcest Mızrakla avlanmak zorunda değilim ki, aslanların da insanlar gibi yetenekleri olsa (çiftlik inşa edip orda ceylan besleyebilse) acıktığında av peşinde koşmak yerine çiftliğindeki keser yer, boşa enerji harcamaz.

Ben insan tamamen etçildir, günde 2 kg eti katıksız yiyelim demiyorum. Keşke hepimiz havası suyu temiz dağ köylerinde yaşayıp ordaki hayvanlarla, hayvan ürünleriyle, organik sebze meyveyle beslensek ama ne yazık ki bulabildiğimizin en iyisini yemekten başka seçeneğimiz yok gibi. Nasıl ki portakalın bütçemize uyanını marketten manavdan alıp yiyoruz, süt için, yumurta için, et için de durum aynı.

İlgili siteden alıntı yaptığın yazının "Dünyada pek çok katil, tecavüzcü" ile başlayan cümlesini gördükten sonra gerisini okumaya gerek duymadım, taraflı bi yazı olduğu ortada. Onu yazan, işi başka yere çekmiş, bana göre saçmalamış. Neden saçmaladığını detaylı örneklerle açıklamamı istersen yarın devam edeyim yazıma.
 
Evet taraflı, hayvanların tarafında :) Ben boşa konuştuğumu fark ediyorum. Varsayımlar üzerinden bir konuşma yapacaksak bu tartışma bir yere varmaz. Yaşam hakkından, adaletten bahsediyorum ve görüyorum ki bunların hiç bir değeri yok.
 
@firestone

Ben tarafsız ya da kendi tarafımdan anlatayım, sonuçta tr de doğmuş bir insan olarak birkaç sene önce ben de et tüketiyordum, bir etçil kadar hem de. zaten bizde bir mentalite var hayvanları allah biz yiyelim diye göndermiş diye, bu vicdanımızı rahatlatan bir şey. tamam da hayvanları zorla dölle, 1 yrine 1000 tane yarat,günyüzü görmeden kimyassallarla besle, hareket ettirmeden, çoçuğumu göstermeden yaşat, tak diye kes, kemiğinden jelatin yap çocuklara jelibon yap diye göndetmedi ya?

en sık duyduğumuz savunma da aslanslar ve geyik, abi doğada kaç çeşit hayvan var neden habire aslanı örnek veriyosunuz? bizim aslanla biyolojik olarak hiçbir benzerliğimiz yok ki, adam kan kokusu alınca bizim nutella kokusu almamız gibi bişey yaşıyo ne zaman canlı bir tavuk görüp onu yemek istedin ki canlı canlı? aslana benzeyen kedi var en yakın o da etle beslenmeli haklısın, biz de maymun gibi muzla.

ama insanoğlu pişirme olayını üstün zekasıyla çözdüğünden beri et mevzusu gündemimizde, çöl gibi bi yerde yaşıyo olsak deve keseriz yeriz, yaşamak için. ama artık öyle bi yerde yaşamıyoruz, alo diyoruz marketten hindistancevizi bile alabiliyoruz, o zaman hem sağlığıöız hem de dünyanın yokolmasını önlemek için birtakım değişiklikler yapmamız gerekiyo.

şimdi bu işin mantığı ya da mantıksızlığı şurda, biz mineral, protein, yağ aminoasidi bitkisel gıdalardan almak yerine mesela 1 kg sarımsaklı zeytinyağlı brokoli yiyerek alacağımız her şeyi, bir ineğe 1 ton brokoli yedirip onun etinden almaya çalışıyoruz. ortada bir kaynak israfı doğuyo, 1 kg nerde 1 ton nerde. üstelik et de karbonhidrat yok, sıfır, o yüzden takviye bitkisel yemeğe devam.

ben mutfakla haşır neşir olduğum için et yemekten zevk almayı anlıyorum, ama bu eti et olduğu için sevmek değil. et sevmek demek ben yağlı ve baharatlı şeyleri seviyorum demek. niye mi çünkü brokoli diyince ıy diyen insan hem haşlanmış tuzsuz yağsız brokoliden bahsediyo, acaba hanginiz yağsız tuzsuz haşlanmış biftek yemekten zevk alıyosunuz? mesela ben hot dogu çok severim alman usulü, bu benim sosis sevdiğimi göstermiyo çünkü sade olarak sosisinapayım benim sevdiğim hardal yani sirkeli bi tat orda sosis yerine kızarmış patates koyduğumda da aynı lezeeti alabilirim.

endüstri pahalı diye süt tabanlı bisküvi çikolatayı soyadan yapıyo, hanginiz ıyy oreo, ayy biskrem diyosunuz. sonuçta kreması hoşunuza gidiyo içindeki yağ ve şekerden dolayı. kadıköy taksim civarındaysanız bir kere vegan hamburger deneyin bence tavuk şinitzelden farksız, içinde aynı baharatlar var çünkü. migroslarda veggy markalı döner, şinitzrl ve köfte var birbde o ürünleri deneyin. sadece deneyin sonra konuşalım.

ben neden yumurta sütten vazgeçtim onu da söyliyim, bugün yediğiniz hiçbir endüstriyel hayvansal üründen bize fayda yok da o yüzden, ananız bacınız köyden göndermiyosa, organik de dahil tüm marketlerle ilişkinizi kesin, çünkü faydadan çok zarar getiriyo. bir kere bunları nerde gdolu bi çöp varsa onlarla besliyolar, güneş yok, doğal hiçbirşey yok, içinde ne demir var ne vitamin onları da ilaçla takvize yapıyolar ne anladık biz bu işten? hani amaç doğaya uygun beslenmeydi?

ben napıyorum onun yerine, avokadoyu eziyorum, sarımsak tozu tuz limon, yemin diyorum hiçbir tereyağ peynir bu zevki vermez sür kızarmış ekmeğe, ya da acuka, fava, humus, yuöurtasız menemen(nohut unuyla o da proteinli bi hal alıyo) , hele türk mutfağında alternatif bol bir sürü sürme var zahterli haşhaşlı, anadolunun tası toprağı altın grçekten.

süt için de 100 gr bademi sıcak suda bekletip blendırdan geçiriyorum, inek kokusuz mis gibi bir sürü mineral vitamin içeren sütüm hazır ister tatlı yap ister sıcak iç kahveye koy. starbucksa girin lattenizi aoya ya de badem sütüyle isteyin ne farı var allahaşkına, biri hem daha sağlıklı hem de bir hayvanın hayatını sömürmüyosun.

başka sorularınız varsa hepsini merak ediyorum, beklerim.
 
Öncelikle vegan arkadaşların cevapları için teşekkürler. Tabii cevapları beklerken bende boş durmadım kendi araştırmamı yaptım.

Vücudumuz hiçbir zaman aynı değil. Her saniye binlerce hücremiz oluyor ve yerine yenileri geliyor. Fakat bu yeniler nelerden oluşuyor? Tabii ki de yediğimiz besinlerden. Yani kısacası biz ne yersek o yediğimiz şey biz oluyoruz.

Şimdi öncelikle ben vegan veya vejetaryen değilim ama et yemeyi seven birisi de değilim. Neden?

Arkadaşların da yukarıda bahsettiği gibi günümüzde yediğimiz hayvanların özellikle de tavukların üretim mantığı, bir araba fabrikasının üretim bandından hiç de farklı değil. İnanmayanlar benim gibi bir tavuk çiftliğini gezerek veya hiç olmazsa videolarını izleyip görebilir. Hayvan doğar, küçük bir alana yerleştirilir, yukaridan ne olduğu belirsiz hayvanın şişesini sağlayan yemler gelir, aşağıya da hayvan dışkısını yapar ve o kirli güneş görmeyen ortamda birbucuk ay kadar yaşadıktan sonra tekrar dan banta sokulur ve insan eli değmeden kesilip paketlenir.

Şimdi bu hayvan kısacık ömründe güneş görmedi, temizlikten mahrum kaldı, hiçbir besin değeri olmayan yemler ile şişti ama kemikleri bile adam akıllı gelişmedi, sürekli yüksek dozlarda stres hormonu salgıladı. Sonra siz bu hastalıklı tavuğu yediniz. Tadı baharatlar ile başta güzel geldi ama zaman geçtikçe bir huzursuzluk, stres, gerginlik hissetmeye başladınız, yersiz yere insanlara kızmaya hatta azarlamaya başladınız. Çünkü hiç yokken hayvanın içinde biriken bütün azabı yemiş bulundunuz. Olan size oldu. Hayvanın izdirabi size tesir etti.

Bu yüzden mümkün olduğunca ne yaptığını bildiğim, nasıl bir hayat sürdüğünü görebildiğim hayvanların etinden sütünden faydalanıyorum.

Örneğin memlekette bizim çobanların özgür bir şekilde otlamasina izin verdiği inek veya keçinin sütünü içmeye çalışıyorum.

Evet Allah bize onların etinden sütünden faydalanmamiz için yollamış ancak karınca bile olsa ezmeyin ona acı çektirmeyin demiş. Cümlenin sadece bir kısmını alıp yanlış yorumlamalar yapmayalım lütfen.
 
@Işıklar Gazisi

bu sefer benim sorularım olucak, et yemekten zevk almıyorum derken sadrce endüstri olayından dolayı mı yoksa neden vazgeçemiyorsun tamamen?

bir de kedi sütü ne ya:))))
 
  • Beğen
Tepkiler: Işıklar Gazisi
@moennig
Endüstriyel et olduğu için. Bir paket patates cipsi nasıl yerken güzel tat veriyor ama ardından o iğrenç ötesi katı yağlar moralinizi bozuyorsa aynı şekil.

Bu arada keçi düzeltme ile kedi olmuş :D
 
Köyde büyümüş, en sevdiği hayvan inek olan, üniversitede biyoloji okumuş, yıllarca hayvan kurtarma derneklerinde gönüllü olarak görev almış birisi olarak aydınlanmaya başlamam 4 sene kadar öncesinde besi çiftliği açmak üzereyken oldu. Bu nedenle perspektif değiştirmeden aydınlanmak, aydınlanmayı beklemek çok zor ve anlamsız oldu benim için. Sadece hayvanların belli bir kısmına iyi davranıyor olmak da bizi diğer hayvanlar konusunda maalesef körleştirebildiği için olabildiğince geneli görmek adına daha üst bir bakışa ihtiyacım olduğunu şu anda görebiliyorum. 3 yıllık vejetaryenliğin ardına 1,5 senedir veganım ve bu 4.5 sene içerisinde olabildiğince ağır sporlarla beraber yoğun konsantrasyon gerektiren işlerde de çalışıyorum. Herhangi bir sorun yaşamak bir yana kendimle çelişmeden günlerimi geçirdiğim için çok rahatım, hayvansal ürünlerin içerdiği kolesterolün vücudumda artık bulunmuyor oluşu ve sindirimi zor olan hayvansal ürünleri tüketmemem nedeniyle bağışıklık sistemim hiç olmadığı kadar güçlü ve uykularım, fiziksel efor esnasındaki beden halim çok çok daha rahat bunu kesinlikle belirteyim. Evet zor bir süreç başlangıçta, bir bağımlılığın ardından nasıl ki bırakmak için zorlanıyorsak, fakat sonrasında emin olun o kadar mutlu, huzurlu ve sağlıklı olacaksanız ki sigarayı 30 yıl içtikten sonra "ben nasıl 30 yıl içmişim bu şeyi" diyen insanların yanında hazzınız ölçülemez olacaktır emin olun :)

Bu girişi yaptıktan sonra bu forumda böyle bir konunun tartışılıyor olması bile büyük bir adım, kendi adıma çok mutlu oluyorum. Yakın zaman içerisinde, alanında referans olarak gösterilen WHO (Dünya Sağlık Örgütü) gibi diğer birçok örgütün açıklamalarının ardından "İyi bir diyetle dünyamız hızla "vegan" kelimesine daha da aşina olacak ve canlılara yapılan bu gereksiz zulüm giderek azalacaktır diye ümit ediyorum. İnsanoğlu dünyanın kendisi etrafında döndüğünü zannetmeye devam edecek belki, ama en azından kendi sağlıkları açısından et-süt-süt ürünleri kullanımını sınırlayacaktır/sonlandıracaktır.

"Gelecek yıl tüketeceğimiz, yaklaşık 57 milyar karada yaşayan hayvan ve tahmini 1 trilyon suda yaşayan hayvan için... Bunca acı, bunca ölüm, külliyen gereksiz, külliyen yanlış" Gary L. Francione - Anna Charlton İnsan Neden Vegan Olur? kitabından alıntıdır. Lütfen her konuda bilgi ve bilinç kazanmak için mevcut ön yargılarımızı bir kenara bırakıp konu hakkında uzmanlardan konuyu dinleyerek perspektif sahibi olmaya çalışalım, zira aksinin kimseye faydası yok. Öğrenelim, gelişelim, bilinçlenelim.

Okuma önerisi için: İnsan Neden Vegan Olur? - Tabağımdaki Yüz –Gıda Hakkında Gerçekler.
İzleme önerisi için: Gary Yourofsky'nin konuşmaları,
-
- Earthlings Belgeseli

Yine aklınıza takılan konularda seve seve yardımcı olmak, benim bilgim dışında olan konularda ilgili kişilerle bağlantıya geçerek ulaşabileceğimiz en doğru ve en dolu bilgiyi size iletmek isterim.
 
Ve sanılanın aksine, bütün gün ot yemiyoruz :)

Seitan ile yaptığım bir vegan dürüm. Vegan olmayan bir arkadaşıma denettirmek için yaptım ve kırıntı bile bırakmadı :)

8MJmAa.jpg
 
Vegan değilim ama şu aralar baya bir savaşıyorum. Sabah kalkar kalkmaz yumurta yer çıkardım ama onun yerine ikamesini araştırıyorum. Ve çeşitli ot yemekleri ile kahvaltı olabileceğini çözdüm. Geçiş süremi tamamladığımda kuvvetli bir vegan olacağım umarım. 94 yaşında bir kalp cerrahının makalesini okumuştum. Nasıl bu yaşa kadar sağlıklı geldiniz diye soruyor cevabı ise ; et yemedim hayvansal hiçbir ürün tüketmedim diyerek . Çok etkilenmiştim. Hayatının 50 yılını vegan olarak geçirerek çok sağlıklı bir vücuda sahip olmuş.
 
@murat serbet zaten tüketmekten başka bir şey yapmıyoruz, yemiyoruz bildiğin neslini bile tüketiyoruz :) onu da çok iyi yapıyoruz. Şuan halen et yiyen biri olarak ki et ve süt ürünlerini yemeyi olabildiğince azaltmaya çalışacağım. Biraz daha geçsin kendi ekonomik bağımsızlığımı kazandığımda tamamen bunları kesmeyi düşünüyorum.
Başlık gerçekten çok iyi olmuş zira bu konuya karşı çok ön yargı var .
 
Geri