Uğurcuğum başına gelenler konusunda sürekli uyarıda bulundum ama demek her zamki gibi bir kulaktan girmiş diğerinden çıkmış.
Su almayın demedim mataranız dolu olsun yeter dedim, yiyeceğinizi mutlaka yanınıza alın bir kısmını biriniz kalanını diğeriniz taşımayın yolda kopma oluyor aç kalırsınız dedim ve Atakan ın başına geleni örnek verdim. Buradaki olay senin kopacağını tahmin etmememden kaynaklandı. Gerek beraber çıktığımız turlarda gerekse bu turda Tophaneye kadar sürekli öndeydin. Tophaneden sonra ayağım üşüyor dedin. Jandarmanın orada çorap takviyesi yaptın ve bundan sonra koptun.
İnerken bisikletinizin hızlanmasına izin vermeyin kontrollü inin, yol insanın içindeki hız isteğini kamçılıyor dedim senin mazoşist yanın öne çıkmış kendini kamçıya teslim etmişsin.
Birde iniş çok tehlikeli mutlaka kask takın demiştim ama ben daha sabahtan dağıldığımdan kaskı diğer bisikletin gidonunda unuttum, olayın farkına Yenikapıda vardım.
Telefonuna üzüldüm demek ki bel çantasında telefon veya fotoğraf makinesi taşıyosanız ekranının vücudunuza bakmasını sağlamak gerekiyormuş.
İşte onun için en iyi tecrübe yaşanarak öğrenendir, yeter ki bedeli ağır olmasın derim.