Ayancık'tan sonrası Bartına kadar, sayısız çay ve derenin Karadenize dökülmesinden dolayı bitmek tükenmek bilmeyen iniş ve çıkışlarla dolu. Bir dağa tırmanırken zirveye çıktığımda rahat edeceğim diye hiç düşünmeyin. Onun arkasında bir başka tırmanış sizi hep bekliyordur. O yüzden düzlüğe çıkacağım diye boşuna hayal kurmayın. Ve bu böyle günlerce sürecek. Tek yapacağınız yorulunca yürümek, sıkılmamak için kendinizi ormanın kollarına bırakmak.
Mesafe kat etmeyi aklınızdan çıkarın. O an bulunduğunuz yerin tadını çıkarın. Zamanınız kısıtlı olmasın. Yoksa bitmez. Yoldan önce siz bitersiniz.
(link)
Burası Türkeli'den önce Güzelkent olsa gerek.
(link)
(link)
Türkeli'de yemek ihtiyacı, bir-ik çay molası.
(link)
(link)
Sabah Ayancık'tan çıktığımda hedefim Abanaydı. Fakat Tükeli çıkışına geldiğimde, denizden karaya öyle bir rüzgar esiyorki, bisikletle beni yolun ortasına savuracak. Gitmek mümkün değil. Bir süre bekliyorum. Çatalzeytin 10 km. Mesafe bile değil. Yürümek bile çok tehlikeli. Emniyet şeridi sıfır. Ters istikamete geçip başlıyorum yürümeye. Dağlar şimdi solumda. Ve ben Çatalzeytine kadar bir metre dahi bisiklete binemiyorum. Bu arada yolda yalnızda değilim. Gençlerde var. Yükleri olmadığı halde onlarda yürüyor.
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Çatalzeytine geldiğimde saat 20' ye geliyordu. Abana'ya ulaşamadım. 2-3 gündür nerede olduğumu bulamayan yağmur, beni burada yakalıyor. Rüzgar ve yağmur. Olmaz. Otelde kalıyorum. Yine gitti bir günlük yakıt param.
(link)
Burası Sinop-Bartın karayolu ve trafiğe kapalı. Selden dolayı. Trafik Devrekani üzerine yönlendirilmiş. Bana uymaz. Zaten tabelada bisikletçilere'de kapalı demiyor. Gerekirse ormandan yürürüm, yinede yolumdan vazgeçmem. Bakalım bizi ne bekliyor.
(link)
(link)
Bulutlar çok sinirli. Her an üzerime çökebilirler.
(link)
(link)
(link)
Daha önce BJK.'lı arkadaşlarımız için bir karemiz vardı. Bu da Aslanlar için. Fenerli arkadaşlarımız biraz daha bekleyecekler.
(link)
(link)
(link)
İşte yolun kapanış nedeni. Sel suları yolun tamamını almış denize dökmüş. Yol yok. Hemde devlet karayolu. Şu anda iş makinaları iki gündür biraz toprak doldurmuşlar. Yaya bile geçemezmiş. Neyse operatör kardeşi kızdırmadan, iş makinasının dibinden sıyrılıp geçiyorum. Tabiiki bisiklet sırtımda.
(link)
(link)
(link)
(link)
Yanlış hatırlamıyorsam burasıda Abana'ya çok yakın Hacı Veli koyu olsa gerek. Çok şirin küçük bir yerdi.
(link)
(link)
(link)
(link)
işte batı Karadenizde en çok hoşuma giden yer. Abana. Küçük. Şirin. Temiz. Toplum yapısıda bana çok farklı geldi. Sanki geniş görüşlü, aydın insanlar buraya kampa alınmış gibi. İlçenin konumu ise, ormanlar evleri yutacak gibi. Tarif edemiyorum işte. En iyisi gelip görün.
(link)
(link)
(link)
(link)
Ama yine yağmur. Bir çay ocağına sığınıyorum. Çıkışta. Masadaki gazeteye gözüm takılıyor. Oda ne. Gazetenin sol alt köşesine bakın. Birkaç gün önce Hanönü- Boyabat arasında Gökırmak'ın yuttuğu, benimde Fotğrafladığım iş makinasının resmi. Üstte ise Çatalzeytin-Abana arasında sel sularının yok ettiği yol.
(link)
Benim için bitmedi.
(link)
Abanadan bukadar. İstikamet İnebolu. Yağmur dindi.
(link)
(link)
(link)
Buralarda kaya, toprak pek göremezsiniz. O yüzden bu karenin kıymetini bilin.
(link)
İnebolu'ya gün ortasında, (12.00) bu manzara ile giriyorum. Sanki gece yarısı. Tam on gündür. Yağmurdan kaçmaya çalışıyorum. Bugün küçük kızım arayıp, yağmurların batıdan itibaren biteceğini bildiriyor. Ne güzel haber benim için. O benim hep hava durumu sunucum oldu.
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
İnebolu Fot.'larımız bir sonraki sayfada devam edecek.
DEVAM EDİYOR.../.