Scudo Sports

Şu an içinizden ne geçiyorsa yazın

Philips kırılan traş makinası aparatlarını evinizde kolayca basmanız için bir site yapmış, dosyayı indirip evde basabiliyorsunuz.
(link)
ne bozuluyor ne kırılıyor, gereksiz uğraşmışlar. 1998'den beri hiçbir sorun çıkarmadı traş makinesi. Saç kesme makinesini galiba 2015 idi aldığımda onda da sıkıntı yok.

Bugün 2 senedir kullandığım bisiklet yolunda ilk kez karşıdan mopet geldi, bugüne kadar bisiletle karşılaşmam bile 5 kez olmamıştır, bir anda hızlı bir araç karşımda belirince baya ürktüm.
 
Scudo
ne bozuluyor ne kırılıyor, gereksiz uğraşmışlar. 1998'den beri hiçbir sorun çıkarmadı traş makinesi. Saç kesme makinesini galiba 2015 idi aldığımda onda da sıkıntı yok.

Bugün 2 senedir kullandığım bisiklet yolunda ilk kez karşıdan mopet geldi, bugüne kadar bisiletle karşılaşmam bile 5 kez olmamıştır, bir anda hızlı bir araç karşımda belirince baya ürktüm.
Benim ek aparatın biri kırıldı hocam, zaten talep olmasa çıkarmazlardı. Braunun makineler bir tık daha kaliteli bu arada.
 
  • Beğen
Tepkiler: ali_ihsan21
Ben sanırım aşık oluyorum 😍


r/bikepacking - Ready for my first trip

r/bikepacking - Ready for my first trip
 
Ben sanırım aşık oluyorum 😍


r/bikepacking - Ready for my first trip

r/bikepacking - Ready for my first trip
Yanlış görmüyorsam bu bir Litening Aero kadrosu. Akıllara hemen şu soru geliyor : Neden?

O kadro ile arka teker arasındaki daracık boşluğa çamur dolmayacak mı? O ip gibi çeki boruları üstüne asılan koca çantayı çekecek mi bozuk yollarda? Tepsi kadar aynakolu dağ tepe nasıl çevirecekler?
 
Yanlış görmüyorsam bu bir Litening Aero kadrosu. Akıllara hemen şu soru geliyor : Neden?

O kadro ile arka teker arasındaki daracık boşluğa çamur dolmayacak mı? O ip gibi çeki boruları üstüne asılan koca çantayı çekecek mi bozuk yollarda? Tepsi kadar aynakolu dağ tepe nasıl çevirecekler?
evet zeminle teker, kadro ile yükleme uyumsuz ama gönül bu ben renge ve doğada olmasına aşık oldum.

Bu yol bisikleti ben ise asfaltta sürmeyi sevmiyorum.

Biraz çamur, çakıl, toprağa çıkan fat bikelara sarılır oldu şimdiler halen popüler mi ivmesi kayboluyor mu bilmiyorum ama ebike nerdeyse fat teker ile özdeşleşti ve bana anlamsız geliyor. Zaten üstünde pil sebebiyle 10 kg ekstra ağırlık varken o koca tekerler kuma veya çok çoğun çamura girilmeyecekse tamamen gereksiz.

şu videodaki gibi bisikletlerle doldu piyasa, keşke bunun yerine gravel yaygınlaşsaydı ama havalı olduğunu düşünüyor gençler sanırım, oysa bir bisikletin en önemli özelliği hafif olması.

 
evet zeminle teker, kadro ile yükleme uyumsuz ama gönül bu ben renge ve doğada olmasına aşık oldum.

Bu yol bisikleti ben ise asfaltta sürmeyi sevmiyorum.

Biraz çamur, çakıl, toprağa çıkan fat bikelara sarılır oldu şimdiler halen popüler mi ivmesi kayboluyor mu bilmiyorum ama ebike nerdeyse fat teker ile özdeşleşti ve bana anlamsız geliyor. Zaten üstünde pil sebebiyle 10 kg ekstra ağırlık varken o koca tekerler kuma veya çok çoğun çamura girilmeyecekse tamamen gereksiz.

şu videodaki gibi bisikletlerle doldu piyasa, keşke bunun yerine gravel yaygınlaşsaydı ama havalı olduğunu düşünüyor gençler sanırım, oysa bir bisikletin en önemli özelliği hafif olması.

Videodaki kanalı diğer kamp videolarından biliyorum. Onun dışında bu tip bisikletin ülkemizde yaygınlaşmasının en büyük sebebi kimse pedal çevirmiyor elden gaz açıp gidiyor, polis ile diyalog olunca abi bisiklet diyip sıvışıyorlar (illa ki kw cinsinden bir sınıfı vs vardır ama kim sallıyor), bir de hala insanların aklında "koca adam olmuş hala çocuk gibi bisiklet sürüyor" algısı var. Ama bununla gidince abi bisiklet değil bu ya diyip kıvırıyorlar. Bir kaç kez bu diyaloğa şahit oldum. Bir de genel tanım "abi burası Hollanda gibi düz değil ki bisiklet binelim, her yer yokuş" durumu var.

Denizli'de arada sürüşlerine katıldığım bir grup var. Önceleri herkesin altında dağ bisikleti vardı, dün bir sürüşe gittim 25 kişiden 3 kişi dışında herkeste yol bisikleti var. Onların da zaten 2sinde yol bisikleti var ama değişiklik olması için böyle gelmişler. Ülkede bisiklet işine yeni başlayan birisine hemen dağ bisikletini satıp geçiyorlar, bende de öyle oldu sonra forumu buldum öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum. Biraz araştıranlar bir şekilde bu forum yada çeşitli platformlar vasıtası ile şehir yada yol bisikleti ile de başlayabiliyor. Gravel bisiklet herkese hitap etmeyebiliyor. Birde gravel alan kişilerin yarısı şehirde yol bisikleti gibi atik olsun (o kadar olmasa da dağdan seri), dağ bisikleti gibi konforlu olsun mazgala düşmesin diye tercih ediyor. Yine bu grup sürüşünde 3 kişide gravel var 3ünde de ince teker takılı :) Kendim de gravel/adventure bisiklet modellerini seven birisiyim bakalım eldekileri satabilirsek bir şeyler olacak. geçtiğimiz hafta kamp yaptığımız yerin tüm yolları ve manzarası Avrupa Amerika tarzında orman için çakıllı yollardan oluşuyor orman yollarından çok daha temiz asfalta göre daha bozuk hoş bir rotaydı. Umarım seneye oraya kafamdaki bisikletle bir tur yaparım.
 
"x bisikleti ile tura çıkılır mı?" sorusuna neden olmasın örneği olmuş.
(link)
Komedyen Sebastian Fowler 80 günde 11 eyaleti geçerek toplamda 3333mil (5363.9km) bisiklet turu yapmış, hem de bmx ile.
Çıkılır çıkılmasına, ama ufak tekerler ve o tombul lastiklerle kendine eziyet çektirmiş olursun. Kendisi de turu BMX ile yapmanın saçma bir fikir olduğunu söylemiş zaten.

“No one’s ever done this trip on a BMX bike. No one’s ever gone coast to coast [on a BMX bike]. And there’s a good reason for that—because it’s a terrible idea and it’s really hard,” Fowler says.
 
  • Beğen
Tepkiler: MakRo
Şu an öyle bir dönemdeyiz ki memleketin herhangi bir noktasında güzel olan herhangi bir şeyi yapmak için durum şu; bugün yarına göre daha iyi, ama dün de bugünden daha iyiydi.
nizamı aleme halel geldi, kanuni kadim bozuldu sözleri sultan süleyman devrine kadar gidiyor. hatta arttırıyorum. osmanlı gitti gidiyor yakında çökücek risaleleri 1700 lere kadar gidiyor.(Dimitri Kantemir). ama hiç bi yerde kanuni kadimin ne olduğuna dair bi tanım yok. bu sadece sürekli söylenen bi söz. yeni jenerasyonda bu görevi sen üstlenmiş oluyosun abi lol. osmanlı yeni versiyonuyla türkiye diyelim devletlerin toyota corollasıdır. bana sorsan bence de şuan durum çok kötü. nizamı aleme son 15 yılda çok büyük halel geldi.
91'de Sirkeci'den aldığım bisikleti yarım yamalak sürmesini bilerek Şehremini'ye getirdim, Millet caddesinin kaldırımında yukarı, aşağı giderek sürmeyi öğrendim bugünkü kalabalıkta bana imkansız gibi geliyor. Yürümek bile çile.
nerde o eski istanbul arayışlarındaki en ünlü isim Ahmet Rasim. senin için abi nerde o eski istanbul diyen en eski yazar hangisi diye baktım hatta istanbul çalışan bi hocaya bile sordum. chatgptye göre evliya çelebiye kadar gidiyor. bunu bizansla ilgilenen bi hocaya da sormak lazım. belki onlar da bişeyler söyler. senin devrinde istanbulun sınırı avcılardı.kadıköyden eminönüne geçen istanbula gittiğini söylüyordu. taşımacılıkta mavnalar hala aktifti(1980ler)

1. Evliya Çelebi (1611 – 1685?)


  • Eser: Seyahatnâme
  • Evliya Çelebi, İstanbul’u büyük bir hayranlıkla tasvir ederken, bazen kendi yaşadığı dönemin bile öncesine övgüyle yaklaşır.
  • Osmanlı klasik dönemini, eski gelenekleri ve mimariyi yücelttiği pasajlarda "eskiden daha güzeldi" hissi verir.



2. İnciciyan (Kevork İnciciyan, 1758–1833)


  • Eser: İstanbul Tarihi
  • Osmanlı Ermenisi bir tarihçidir. İstanbul’un 18. yüzyıldaki hâlini anlatsa da çok daha eski dönemlere özlemle bakar.
  • Özellikle Bizans ve erken Osmanlı dönemine dair detaylı bilgiler verirken bu dönemlerin şehir yaşantısındaki sadeliği ve zarafeti yitip giden güzellikler olarak sunar.



3. Sultan II. Mahmud dönemi gözlemcileri (1785–1839)


  • Tanzimat öncesi modernleşme başlamadan önce yazan bazı Osmanlı aydınları, Batı etkisinin artmasından şikâyet ederek “eski İstanbul”un daha düzenli, ahlaki ve huzurlu olduğuna dair ifadeler kullanmıştır.
  • Özellikle Ahmet Cevdet Paşa (1822–1895) gibi erken Tanzimat dönemi yazarlarında bu nostalji sıkça görülür.



4. Moltké (Helmuth von Moltke) – 1830’lar


  • Eser: Türkiye Mektupları
  • Aslen bir Osmanlı subayı olmayan bu Prusyalı subay, 1830’larda İstanbul’a geldiğinde bile “önceki yüzyılların daha asil bir havası olduğunu” belirtir.
  • Eski mimari düzeni, saray ve halk yaşamındaki değişimi eleştirir.



5. Kâtib Çelebi (1609–1657)


  • Eser: Cihannüma, Keşfü'z-Zünûn
  • İstanbul’un coğrafi ve kültürel yapısına dair yazılarında, Osmanlı’nın erken dönemlerine duyulan saygı ve hafif nostaljik bir ton sezilir.
  • Yıkılan ya da harap olan eserlerden bahsederken "geçmişte daha ihtişamlıydı" düşüncesi öne çıkar.

Tarih-i Cevdet (Cevdet Tarihi)


  • Osmanlı tarihini 1774’ten 1826’ya kadar anlatır.
  • Bu dönemde İstanbul’un sosyal yapısının bozulmaya başladığını, yeniçerilerin yozlaşmasını ve eski düzenin çözülüşünü işler.
  • Özlem duyulan eski düzeni ima eden çok sayıda pasaj vardır.

Örnek düşünce tarzı (özetle):
“Eskiden halk devlete saygılıydı, insanlar arasında edep vardı. Şimdi ise karışıklık ve fitne çoğaldı.”



📘 Tezakir (Cevdet Paşa'nın Hatıraları)​


  • Bizzat kendi gözlemleriyle kaleme aldığı kısa notlar ve değerlendirmeler içerir.
    1. yüzyıl ortasında başlayan Batılılaşma hareketlerini, İstanbul’un geleneksel yapısını bozduğu gerekçesiyle eleştirir.
  • Devlet adamlarının ve halkın eski sadeliğini, dürüstlüğünü kaybettiğini belirtir.

Örnek düşünce (mealen):
“Evvelce devlet ricali vakar sahibiydi, sarayda ve konaklarda bir düzen vardı. Şimdi ise itibar ehline değil, gösterişe verilir oldu.”



📘 Maruzat


  • Sultan Abdülhamid’e sunduğu bir rapor mahiyetindedir.
  • Eğitim, adalet, sosyal yapı gibi konulara değinirken dolaylı biçimde İstanbul’un geçmişteki ahlakî ve idari üstünlüğünü vurgular.
 

Dosyalar

  • Screenshot 2025-05-19 164403.png
    Screenshot 2025-05-19 164403.png
    244,3 KB · Okunma: 2
  • Screenshot 2025-05-21 225917.png
    Screenshot 2025-05-21 225917.png
    56,8 KB · Okunma: 2
  • Beğen
Tepkiler: Özcan
nizamı aleme halel geldi, kanuni kadim bozuldu sözleri sultan süleyman devrine kadar gidiyor. hatta arttırıyorum. osmanlı gitti gidiyor yakında çökücek risaleleri 1700 lere kadar gidiyor.(Dimitri Kantemir). ama hiç bi yerde kanuni kadimin ne olduğuna dair bi tanım yok. bu sadece sürekli söylenen bi söz. yeni jenerasyonda bu görevi sen üstlenmiş oluyosun abi lol. osmanlı yeni versiyonuyla türkiye diyelim devletlerin toyota corollasıdır. bana sorsan bence de şuan durum çok kötü. nizamı aleme son 15 yılda çok büyük halel geldi.

nerde o eski istanbul arayışlarındaki en ünlü isim Ahmet Rasim. senin için abi nerde o eski istanbul diyen en eski yazar hangisi diye baktım hatta istanbul çalışan bi hocaya bile sordum. chatgptye göre evliya çelebiye kadar gidiyor. bunu bizansla ilgilenen bi hocaya da sormak lazım. belki onlar da bişeyler söyler. senin devrinde istanbulun sınırı avcılardı.kadıköyden eminönüne geçen istanbula gittiğini söylüyordu. taşımacılıkta mavnalar hala aktifti(1980ler)

1. Evliya Çelebi (1611 – 1685?)


  • Eser: Seyahatnâme
  • Evliya Çelebi, İstanbul’u büyük bir hayranlıkla tasvir ederken, bazen kendi yaşadığı dönemin bile öncesine övgüyle yaklaşır.
  • Osmanlı klasik dönemini, eski gelenekleri ve mimariyi yücelttiği pasajlarda "eskiden daha güzeldi" hissi verir.



2. İnciciyan (Kevork İnciciyan, 1758–1833)


  • Eser: İstanbul Tarihi
  • Osmanlı Ermenisi bir tarihçidir. İstanbul’un 18. yüzyıldaki hâlini anlatsa da çok daha eski dönemlere özlemle bakar.
  • Özellikle Bizans ve erken Osmanlı dönemine dair detaylı bilgiler verirken bu dönemlerin şehir yaşantısındaki sadeliği ve zarafeti yitip giden güzellikler olarak sunar.



3. Sultan II. Mahmud dönemi gözlemcileri (1785–1839)


  • Tanzimat öncesi modernleşme başlamadan önce yazan bazı Osmanlı aydınları, Batı etkisinin artmasından şikâyet ederek “eski İstanbul”un daha düzenli, ahlaki ve huzurlu olduğuna dair ifadeler kullanmıştır.
  • Özellikle Ahmet Cevdet Paşa (1822–1895) gibi erken Tanzimat dönemi yazarlarında bu nostalji sıkça görülür.



4. Moltké (Helmuth von Moltke) – 1830’lar


  • Eser: Türkiye Mektupları
  • Aslen bir Osmanlı subayı olmayan bu Prusyalı subay, 1830’larda İstanbul’a geldiğinde bile “önceki yüzyılların daha asil bir havası olduğunu” belirtir.
  • Eski mimari düzeni, saray ve halk yaşamındaki değişimi eleştirir.



5. Kâtib Çelebi (1609–1657)


  • Eser: Cihannüma, Keşfü'z-Zünûn
  • İstanbul’un coğrafi ve kültürel yapısına dair yazılarında, Osmanlı’nın erken dönemlerine duyulan saygı ve hafif nostaljik bir ton sezilir.
  • Yıkılan ya da harap olan eserlerden bahsederken "geçmişte daha ihtişamlıydı" düşüncesi öne çıkar.

Tarih-i Cevdet (Cevdet Tarihi)


  • Osmanlı tarihini 1774’ten 1826’ya kadar anlatır.
  • Bu dönemde İstanbul’un sosyal yapısının bozulmaya başladığını, yeniçerilerin yozlaşmasını ve eski düzenin çözülüşünü işler.
  • Özlem duyulan eski düzeni ima eden çok sayıda pasaj vardır.





📘 Tezakir (Cevdet Paşa'nın Hatıraları)​


  • Bizzat kendi gözlemleriyle kaleme aldığı kısa notlar ve değerlendirmeler içerir.
    1. yüzyıl ortasında başlayan Batılılaşma hareketlerini, İstanbul’un geleneksel yapısını bozduğu gerekçesiyle eleştirir.
  • Devlet adamlarının ve halkın eski sadeliğini, dürüstlüğünü kaybettiğini belirtir.





📘 Maruzat


  • Sultan Abdülhamid’e sunduğu bir rapor mahiyetindedir.
  • Eğitim, adalet, sosyal yapı gibi konulara değinirken dolaylı biçimde İstanbul’un geçmişteki ahlakî ve idari üstünlüğünü vurgular.
Sümerlerde de yazıtlar var gençler artık bozuldu vs, genelde eski nesiller gençleri beğenmez o ayrı konu ama burada Umurun dediği farklı bir şey, Dünya değil ama Türkiye ciddi anlamda geriledi son 20 yılda, bunu demokrasi, mutluluk, hukuk, ekonomi gibi bilimsel verilerle hesaplanan endeksler de doğruluyor. Istanbul tüm bunların ötesinde her parametrede geriledi çünkü sürdürülemez bir nüfusa yükseldi, ciddi rant nedeniyle her yer konut-iş merkezine dönüştü, yeşil alan kalmadı. Özetle bu ''nerde mirim eski zamanlar'' tarzı klasik bir yakınma değil.
 
  • Beğen
Tepkiler: Umur Bora
Sümerlerde de yazıtlar var gençler artık bozuldu vs, genelde eski nesiller gençleri beğenmez o ayrı konu ama burada Umurun dediği farklı bir şey, Dünya değil ama Türkiye ciddi anlamda geriledi son 20 yılda, bunu demokrasi, mutluluk, hukuk, ekonomi gibi bilimsel verilerle hesaplanan endeksler de doğruluyor. Istanbul tüm bunların ötesinde her parametrede geriledi çünkü sürdürülemez bir nüfusa yükseldi, ciddi rant nedeniyle her yer konut-iş merkezine dönüştü, yeşil alan kalmadı. Özetle bu ''nerde mirim eski zamanlar'' tarzı klasik bir yakınma değil.
Ben de bu dediklerine katılıyorum abi doğru ama mesela 1450 lerden 1550 lere kadar akademisyen-müderris maaşı 10 kat geriliyor. gel gör ki altın devir olarak 1550 ler sayılıyor. kime göre neye göre? maaşların 10 kat gerilediği bi yerde devlet nasıl ayakta kalıyor bugünden bakınca anlaması zor. arkasından 1580-1600 enflasyonu patlak veriyor. yine bi şekilde topluyolar. bu hep bi şekilde giden bi döngü.Allah yardım ediyor abi.ülkeleri kendi dinamiklerine göre değerlendirmek lazım.yazdığın bilimsel veriler genel olarak göreceli şeyler tam olarak onlara da güvenmemek lazım. bu kadar olaydan sonra bu devletin ayakta kalmasını ben anlamlandıramıyorum.
İstanbul bitmiş bu herkesin ortak görüşü. nasıl kendimizi dışarı atıcaz artık ona bakmak lazım.200 seneden beri aktif istanbuldayız heralde ilk kez bizim jenerasyon artık buradan bağlarını koparmaya çalışıyodur.
bu arada atlanan bi nokta var istanbul tarihinde 19.yy başına kadar istanbul avrupanın ve akdenizin en kalabalık şehriydi. şuan da kalabalık ama bu sefer delhi tarzı anlamsız versiyonu :(
 
Ben de bu dediklerine katılıyorum abi doğru ama mesela 1450 lerden 1550 lere kadar akademisyen-müderris maaşı 10 kat geriliyor. gel gör ki altın devir olarak 1550 ler sayılıyor. kime göre neye göre? maaşların 10 kat gerilediği bi yerde devlet nasıl ayakta kalıyor bugünden bakınca anlaması zor. arkasından 1580-1600 enflasyonu patlak veriyor. yine bi şekilde topluyolar. bu hep bi şekilde giden bi döngü.Allah yardım ediyor abi.ülkeleri kendi dinamiklerine göre değerlendirmek lazım.yazdığın bilimsel veriler genel olarak göreceli şeyler tam olarak onlara da güvenmemek lazım. bu kadar olaydan sonra bu devletin ayakta kalmasını ben anlamlandıramıyorum.
İstanbul bitmiş bu herkesin ortak görüşü. nasıl kendimizi dışarı atıcaz artık ona bakmak lazım.200 seneden beri aktif istanbuldayız heralde ilk kez bizim jenerasyon artık buradan bağlarını koparmaya çalışıyodur.
bu arada atlanan bi nokta var istanbul tarihinde 19.yy başına kadar istanbul avrupanın ve akdenizin en kalabalık şehriydi. şuan da kalabalık ama bu sefer delhi tarzı anlamsız versiyonu :(
Ateizmin yüksek oranda olduğu ülkeler daha gelişmiş çünkü işler kötü gittiğinde suçlayacakları veya ümit bağlayacakları bir tanrı yok.
Bahsettiğin enflasyon Amerika kıtasının keşfi sonrası altın ve gümüşe bağlı Avrupada gelişen enflasyon mu acaba bilemiyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: felixyakuza
Bugün artık geçmişteki gibi askeri açıdan fiili işgale kimse ihtiyaç duymadığı için bu ülke ayakta. Yoksa bir milli egemenlik, kendi kendine yeten ekonomi, tahıl ambarı diye nitelendirilen bölgeleri olacak seviyede tarım gücü olan bir ülkemiz yok. İşin kötüsü böyle bir vizyon da kalmadı, ne yazık ki muhalafet kanadındaki gündem İnönü gibi Karabekir paşa gibi ancak mevcut durumun analizi üzerine. Savaşın en hararetli anlarında, kurulacak devletin milli eğitim politikalarını planlayan Mustafa Kemal paşamız bugün yok, olması da pek mümkün görünmüyor.

Oysa ki ne güzel demiş onu tanımanın onun vizyonunu anlamakla da mümkün olduğunu..
 
Ateizmin yüksek oranda olduğu ülkeler daha gelişmiş çünkü işler kötü gittiğinde suçlayacakları veya ümit bağlayacakları bir tanrı yok.
Bahsettiğin enflasyon Amerika kıtasının keşfi sonrası altın ve gümüşe bağlı Avrupada gelişen enflasyon mu acaba bilemiyorum.
Ateizm yuksek orani eskiden yaptiklari kesifleri aciklayacak bi teori degil. Bu basit bi propaganda.adamlar hatta din icin yapiyolar. Senin bahsettigin son 50-60 yilin paradigmalari vs.
Bu kadar fecaate dayanan kac tane devlet var bilmiyorum
Bugün artık geçmişteki gibi askeri açıdan fiili işgale kimse ihtiyaç duymadığı için bu ülke ayakta. Yoksa bir milli egemenlik, kendi kendine yeten ekonomi, tahıl ambarı diye nitelendirilen bölgeleri olacak seviyede tarım gücü olan bir ülkemiz yok. İşin kötüsü böyle bir vizyon da kalmadı, ne yazık ki muhalafet kanadındaki gündem İnönü gibi Karabekir paşa gibi ancak mevcut durumun analizi üzerine. Savaşın en hararetli anlarında, kurulacak devletin milli eğitim politikalarını planlayan Mustafa Kemal paşamız bugün yok, olması da pek mümkün görünmüyor.

Oysa ki ne güzel demiş onu tanımanın onun vizyonunu anlamakla da mümkün olduğunu..
Bu da bi nizami aleme halel geldi gorusunun tezahuru. 100 sene once cok basarili olan sultanin yaptiklarini yaparsak toplariz.
 
Din hiç bir zaman gelişimin öncüsü olmadı olamaz da, dinin yükünden kurtuldukça gelişti toplumlar. Avrupa da katoliklerden çok çekti, protestanlık çıktı da kurtuldu.
Avrupanın gelişmişliğine gelirsek mediciler, bankacılık, rönesans, east indian Company Dutch indian Company denizaıarı coğrafi keşifler krank milin yeldeğrimenlerine entegrasyonu ve gemi imalatında kullanımı, şirket hisseleri, borsa derken konu uzun. 19. yyda bile Almanyada okuma yazma oranı yüksek, Osmanlıdan hiç bahsetmeyeyim, suyu arayan adamda o zamanki imkansızlığın boyutunu çok iyi anlatıyor, o kitabı okuduktan sonra Atatürke hayranlığım birkaç kat daha arttı. Kısa ve cephelerde geçen bir ömre 4 binden fazla kitap sığdıran bir adamdan bahsediyoruz.
 
Son düzenleme:
Japonya videosu açıyorum 70 belki 80 yaşındaki insanlar kalabalık kaldırımda kasksız bisiklet kullanıyor, İngiltere videosu açıyorum gencecik adam ıssız köy yolunda kask takıyor.
 
Din hiç bir zaman gelişimin öncüsü olmadı olamaz da, dinin yükünden kurtuldukça gelişti toplumlar. Avrupada katoliklerden çok çekti, protestanlık çıktı da kurtuldu.
Avrupanın gelişmişliğine gelirsek mediciler, bankacılık, rönesans, east indin Company Dutch indin Company denizşarı coğrafi keşifler krank milin yeldeğrimenlerine entegrasyonu ve gemi imalatında kullanımı, şirket hisseleri, borsa derken konu uzun. 19. ayda bile Almanyada okuma yazma oranı yüksek, Osmanlıdan hiç bahsetmeyeyim, suyu arayan adamda o zamanki imkansızlığın boyutunu çok iyi anlatıyor, o kitabı okuduktan sonra Atatürke hayranlığım birkaç kat daha arttı. Kısa ve cephelerde geçen bir ömre 4binden fazla kitap sığdıran bir adamdan bahsediyoruz.
Bunlar da propaganda(osmanlidaki okuma yazma vs kesif olaylari hareketlilikler haric). Ben yazmaktan vazgectim. Nizami aleme halel geldi gorusum sabit. Ciao
 
Japonya videosu açıyorum 70 belki 80 yaşındaki insanlar kalabalık kaldırımda kasksız bisiklet kullanıyor, İngiltere videosu açıyorum gencecik adam ıssız köy yolunda kask takıyor.
Geçen hafta Berlinde benim de dikkatimi çekti kask takma oranı çok yüksek değildi tabi oran olarak ulaşımda kullanan çok fazla, tıngır mıngır gidenler genelde takmayanlar. spd ayakkabılı bisiklet formalı olanların hemen hepsi takmıştı.

alttaki fotoğraf bir bisiklet firmasının hafta sonu tur organizasyonundan

IMG_7060.jpeg
 
Dinsizlik oranı insanların tahmin ettiğinden çok daha yüksek aslında. Biz yüzde 90 bilmem kaçı müslüman olan bi ülke diyoruz kendimize ama kendini herhangi bir dine mensup görmeyen kişilerin oranı zaten öyle %10’un altında değil o ayrı mesele ama kendini özellikle dinsiz olarak tanımlama ihtiyacı duymayan ama herhangi bir dine uygun bir yaşam tarzı sürmeyen insanların oranı Türkiye’de dahi %50’den az değildir diye tahmin ediyorum. Dünyada da genel yaklaşım bu yönde ilerliyor zaten, insanlar ortalıkta ateist olduğunu çığırmadıkça bir dinin mensubu olduğunu varsayıyoruz.

Çin’de 3 tane Çinli iş arkadaşımızla böyle bir muhabbete girdi bizim Türk ‘dindar’ arkadaşlarımızdan biri. Adam o kadar bihaber ki dinlerden, kendisinin ateist olduğuna dair de bi fikri yok. Yani orda inanmak ve inanmamak gibi bi ayrım yok, ‘inanmak veya inanmamak ne demek bilmek ve bilmemek’ gibi çok daha genel bi ayrım var. En önemlisi de bu kimsenin umrunda değil.

Bu arada müslüman bilim insanları vardı geçmişte mesela, çok önemli fikir adamları da aynı zamanda bi çoğu. Ama ne zaman ki yaptıkları bilimle inançları çelişmiş, o zaman ya dini gerçeklerini bilimsel gerçek kabul edip devam etmişler ya da ömürlerinin kalanında yaptıkları şeyi yapmaktan vazgmçşlerdir.

Yani o kadar az şey biliyorduk ki öğrendiklerimizin dinlerle çelişmeye başlaması uzun zaman aldı sadece.
 
  • Beğen
Tepkiler: Cemal Ç.
Japonya videosu açıyorum 70 belki 80 yaşındaki insanlar kalabalık kaldırımda kasksız bisiklet kullanıyor, İngiltere videosu açıyorum gencecik adam ıssız köy yolunda kask takıyor.
Şehir içi trafik akışında bisikleti önceleyen, şehirleri, yolları bisikletli ulaşıma göre planlayan ülkelerde kask kullanımı da düşük oluyor sanırım. İnsanlar, bisikletle trafiğe çıktıklarında başlarına bir şey gelmeyeceğini, en fazla dengelerini kaybedip düşeceklerini biliyorlar ve ekstra korunma önlemi almayı gereksiz görüyorlar.
 
Geri