Scudo Sports

Şu an içinizden ne geçiyorsa yazın

Merhaba gençler ve kendini daima genç hissedenler, bugün buraya biraz üzgün geldim, sadece de içimi dökmek istedim. Bilmiyorum, bence hiç hatam yok ama yine de gerçekleşen bir durum var, gerçekten çok ucuz atlattığım.

Dün bir rota planladım, henüz hava mis gibiydi; tuzla karışık iyot, palmiyelerin gölgesine sığınmış bir huzur... Cici bisikletimle çıktım evden. Yeni gelmiş, pırıl pırıl telefon tutucumu da taktım gidona. İstediğim oldukça basitti: Sahil yolunda, denizin huzurunu dinleyerek güzel bir tur yapmak. Aşağı yukarı 40 kilometrelik bir rotanın sonuna doğru yaklaşıyordum. Deniz ve manzaranın güzelliği ruhumu neşeyle doldururken, pedalların ritmiyle sakince ilerliyordum. Her şey olması gerektiği gibiydi, ta ki aynamdan hızla yaklaşan bir araba görene dek. O an zaman yavaşladı sanki, anında içimde hızla telaş hissi yükseldi. Yoldan biraz dışarı, emniyet şeridine hemen çizginin dış tarafına yöneldim. Ama orası hiç de sandığım gibi güvenli değildi; bir mazgal bekliyormuş beni orada, çok geç farkettiğim. Ön tekerim aniden mazgalın dış kenarına takıldı ve ben, kelimenin tam anlamıyla yere doğru uçtum.

Havada süzülürken iyice yavaşladım sanki, kaskımı bağladığımı, çocukken öğrendiğim judo derslerini, düşmenin inceliklerini düşündüm. Tomoe nage tekniğindeki gibi bir düşüşü başarırsam işe yarayacak sandım. Bir de oğlum geldi aklıma. Ancak belki de hepsini bir anda düşündüğümden, zamanlamam bozuldu. Ne yüzümü ne düşüşümü koruyamadım. Kaskın rüzgarlığı sürtünmenin etkisiyke kaskı geriye ittirince yüzüstü asfaltta sürüklendim. Gözlerimden yaşlar fışkırdı, bir an her şey karardı. Sonra bir his: Ağız dolusu sıcaklık ve serbestçe ağzımda boşlukta duran ön üst sol kesici dişim. Ağzımı hiç açmadan hemen yerine ittim içgüdüsel olarak. O an bir adam geldi sağolsun, beni sıkıştıran araba çoktan gözden kaybolmuş ama o adam durdu yanımda, iyi misiniz dedi hal hatır sordu, “Allah razı olsun” diyebildim içimden. Su verdi, peçete uzattı. Konuşamadığımı fark etti. Eşimi aradım, telefonu ona verdim. Sonrası ise; Hastane, tomografi, fırlayan dişi yerine direk yerleştirdiğim için diğer dişlerime sabitleme. Ucuz atlattım dedim ya, gerçekten öyle. Yüzüm şükür ki tamamen parçalanmadı, hiçbir yerim kırılmadı ama malesef burnum ve üst dudağım hâlâ bir balon gibi. Dişim, şu an hala açıp bakamadığım dişim... Eğer önümüzdeki 10 gün içinde kemiğe tutunmazsa, veda edeceğim dişim.

Bugün aynaya baktığımda sadece bir şişlik ya da birkaç sıyrık görmüyorum; yaşadığım sarsıntıyı, hâlâ içimde taşıdığım korkuyu da görüyorum. Belki bir mucizeydi kırılmadan çıkmak ama kolay atlatılacak bir şey değil sanırım. Pedallamaya devam etme isteğim şu an içimde değil, belki aylar sonra geri döner. Bu kazayı “sadece bir düşüş” diye basitleştirmek istemem; bu, hayatımda atlattığım en kötü ikinci kazaydı — ilki çok küçüktüm, bu defa her şeyi farkındalıkla yaşadım. Ama hayattayım. Bu satırları yazabiliyorum, belki bu da, kendime yeniden başlama gücünü bir gün bulabileceğimin bir işaretidir.

Hepimiz için yollar daha güvenli olsun diye anlatmak istedim. Lütfen siz de kaskınızı takın, aynanızı ihmal etmeyin, dikkatli sürün. Bazen sizin hatanız olmasa da hayat bir anda yön değiştirebilir... Sağlıklı, keyifli ve güvenli sürüşler diliyorum hepinize.
Çok geçmiş olsun, ben de çok korkuyorum o mazgallardan. Ben sizin yerinizde olsam çok geç olmadan belediyeye dava açarım, hiç olmazsa bundan sonra bisikletliler daha güvende olur belki.
 
Scudo
"Bisiklet Forum üye sayısı 100 binden fazla.Bugün hali hazırda 40 yaşımı doldurdum. 100 bin imza toplayın beni cumhurbaşkanı adayı olarak gösterin. (Eskiden 100 bin imza yeterli idi, şimdi ne oldu bilmiyorum)

Milletvekili seçilebilme yeterliliğine sahibim.
4 yıllık üniversite(lisans) diplomam da var. İsteyene şakkadanak gösteririm.Daha ötesi var mı. Diploma gösteremeyen bile var.:snzdglsn: Ekonomiden anlarım. En azından bundan daha beter yapmam.
'Verin yetkiyi, görün eben*zi" diyesim geldi bir anda içimden. :ssrtcbya:"


Yukarıdaki mesajı 40 yaşını doldurduğum gün 12.05.2022' de atmıştım.
Dün reyiz" cumhurbaşkanı adayları telef olacak" demiş . :krktm:
Ben Kedi Hamlet. Beni görmediniz.:snzdglsn:
Şuraya saklanayım bari1.jpg
 
Normalde iki teker kardeşliği der, genelde motorcuları savunurum. Ancak az önce dönerde frene dokunmasam kesin bana çarpacak olan motorcu ve o kafadakilerin gelmişini, geçmişini eşekler seksin! 😒
Oda dönerdeydi, arkamdan geliyordu, kişiliği beş para etmez biri olduğunu gelişinden anlayıp hafif frene dokundum ki dokunduğumda iyi olmuş. Neredeyse yalayıp önümden geçti. 😒
...
Günün anlam ve öneminden... nasıl bağlayacağımı bilemedim, özür dilerim.
Bugünün benim için tek anlam ve önemi kızımın doğum günü olması. 14'e bastı, ayı gibi oldu sıpa. 😁
 
Son düzenleme:
@selinnur geçmiş olsun, ucuz atlatmışsınız. "Beni öldürmeyen şey beni güçlendirir" diye düşünün; hala hayatta olduğunuza göre artık eskisinden çok daha güçlü ve tecrübelisiniz. Pedallamaya devam...
 
Son düzenleme:

"Bisiklet Forum üye sayısı 100 binden fazla.Bugün hali hazırda 40 yaşımı doldurdum. 100 bin imza toplayın beni cumhurbaşkanı adayı olarak gösterin. (Eskiden 100 bin imza yeterli idi, şimdi ne oldu bilmiyorum)

Milletvekili seçilebilme yeterliliğine sahibim.
4 yıllık üniversite(lisans) diplomam da var. İsteyene şakkadanak gösteririm.Daha ötesi var mı. Diploma gösteremeyen bile var.:snzdglsn: Ekonomiden anlarım. En azından bundan daha beter yapmam.
'Verin yetkiyi, görün eben*zi" diyesim geldi bir anda içimden. :ssrtcbya:"


Yukarıdaki mesajı 40 yaşını doldurduğum gün 12.05.2022' de atmıştım.
Dün reyiz" cumhurbaşkanı adayları telef olacak" demiş . :krktm:
Ben Kedi Hamlet. Beni görmediniz.:snzdglsn:
Şuraya saklanayım bari326704 dosyayı görüntüle
reis tüm cumhurbaşkanı adayları telef olacak demedi CHP'den Cumhurbaşkanı adayı olanlar olacak dedi :) CHP'den aday olmadığın hatta Mansur Yavaş değilsen bence bir sorun olmaz.
 
Merhaba gençler ve kendini daima genç hissedenler, bugün buraya biraz üzgün geldim, sadece de içimi dökmek istedim. Bilmiyorum, bence hiç hatam yok ama yine de gerçekleşen bir durum var, gerçekten çok ucuz atlattığım.

Dün bir rota planladım, henüz hava mis gibiydi; tuzla karışık iyot, palmiyelerin gölgesine sığınmış bir huzur... Cici bisikletimle çıktım evden. Yeni gelmiş, pırıl pırıl telefon tutucumu da taktım gidona. İstediğim oldukça basitti: Sahil yolunda, denizin huzurunu dinleyerek güzel bir tur yapmak. Aşağı yukarı 40 kilometrelik bir rotanın sonuna doğru yaklaşıyordum. Deniz ve manzaranın güzelliği ruhumu neşeyle doldururken, pedalların ritmiyle sakince ilerliyordum. Her şey olması gerektiği gibiydi, ta ki aynamdan hızla yaklaşan bir araba görene dek. O an zaman yavaşladı sanki, anında içimde hızla telaş hissi yükseldi. Yoldan biraz dışarı, emniyet şeridine hemen çizginin dış tarafına yöneldim. Ama orası hiç de sandığım gibi güvenli değildi; bir mazgal bekliyormuş beni orada, çok geç farkettiğim. Ön tekerim aniden mazgalın dış kenarına takıldı ve ben, kelimenin tam anlamıyla yere doğru uçtum.

Havada süzülürken iyice yavaşladım sanki, kaskımı bağladığımı, çocukken öğrendiğim judo derslerini, düşmenin inceliklerini düşündüm. Tomoe nage tekniğindeki gibi bir düşüşü başarırsam işe yarayacak sandım. Bir de oğlum geldi aklıma. Ancak belki de hepsini bir anda düşündüğümden, zamanlamam bozuldu. Ne yüzümü ne düşüşümü koruyamadım. Kaskın rüzgarlığı sürtünmenin etkisiyke kaskı geriye ittirince yüzüstü asfaltta sürüklendim. Gözlerimden yaşlar fışkırdı, bir an her şey karardı. Sonra bir his: Ağız dolusu sıcaklık ve serbestçe ağzımda boşlukta duran ön üst sol kesici dişim. Ağzımı hiç açmadan hemen yerine ittim içgüdüsel olarak. O an bir adam geldi sağolsun, beni sıkıştıran araba çoktan gözden kaybolmuş ama o adam durdu yanımda, iyi misiniz dedi hal hatır sordu, “Allah razı olsun” diyebildim içimden. Su verdi, peçete uzattı. Konuşamadığımı fark etti. Eşimi aradım, telefonu ona verdim. Sonrası ise; Hastane, tomografi, fırlayan dişi yerine direk yerleştirdiğim için diğer dişlerime sabitleme. Ucuz atlattım dedim ya, gerçekten öyle. Yüzüm şükür ki tamamen parçalanmadı, hiçbir yerim kırılmadı ama malesef burnum ve üst dudağım hâlâ bir balon gibi. Dişim, şu an hala açıp bakamadığım dişim... Eğer önümüzdeki 10 gün içinde kemiğe tutunmazsa, veda edeceğim dişim.

Bugün aynaya baktığımda sadece bir şişlik ya da birkaç sıyrık görmüyorum; yaşadığım sarsıntıyı, hâlâ içimde taşıdığım korkuyu da görüyorum. Belki bir mucizeydi kırılmadan çıkmak ama kolay atlatılacak bir şey değil sanırım. Pedallamaya devam etme isteğim şu an içimde değil, belki aylar sonra geri döner. Bu kazayı “sadece bir düşüş” diye basitleştirmek istemem; bu, hayatımda atlattığım en kötü ikinci kazaydı — ilki çok küçüktüm, bu defa her şeyi farkındalıkla yaşadım. Ama hayattayım. Bu satırları yazabiliyorum, belki bu da, kendime yeniden başlama gücünü bir gün bulabileceğimin bir işaretidir.

Hepimiz için yollar daha güvenli olsun diye anlatmak istedim. Lütfen siz de kaskınızı takın, aynanızı ihmal etmeyin, dikkatli sürün. Bazen sizin hatanız olmasa da hayat bir anda yön değiştirebilir... Sağlıklı, keyifli ve güvenli sürüşler diliyorum hepinize.
Çok çok geçmiş olsun.
 
1 mayıs gibi kucaklayıcı bir bayramı bile siyasileştirip kutuplara bölen artniyetli kravatlı tayfanın aşlah belasını versin, inşallah bu dünyada bir öğün yemeğe muhtaç kalırsınız
 
Değiştiremiyorum, elim gitmiyor :(


İlla ki olacak, 2013’te de Rosberg’in arkasında kalmıştı. Tabi devir değişti, yaşlar ilerledi, artık zor :)
2016 degil miydi o?
 
Merhaba gençler ve kendini daima genç hissedenler, bugün buraya biraz üzgün geldim, sadece de içimi dökmek istedim. Bilmiyorum, bence hiç hatam yok ama yine de gerçekleşen bir durum var, gerçekten çok ucuz atlattığım.

Dün bir rota planladım, henüz hava mis gibiydi; tuzla karışık iyot, palmiyelerin gölgesine sığınmış bir huzur... Cici bisikletimle çıktım evden. Yeni gelmiş, pırıl pırıl telefon tutucumu da taktım gidona. İstediğim oldukça basitti: Sahil yolunda, denizin huzurunu dinleyerek güzel bir tur yapmak. Aşağı yukarı 40 kilometrelik bir rotanın sonuna doğru yaklaşıyordum. Deniz ve manzaranın güzelliği ruhumu neşeyle doldururken, pedalların ritmiyle sakince ilerliyordum. Her şey olması gerektiği gibiydi, ta ki aynamdan hızla yaklaşan bir araba görene dek. O an zaman yavaşladı sanki, anında içimde hızla telaş hissi yükseldi. Yoldan biraz dışarı, emniyet şeridine hemen çizginin dış tarafına yöneldim. Ama orası hiç de sandığım gibi güvenli değildi; bir mazgal bekliyormuş beni orada, çok geç farkettiğim. Ön tekerim aniden mazgalın dış kenarına takıldı ve ben, kelimenin tam anlamıyla yere doğru uçtum.

Havada süzülürken iyice yavaşladım sanki, kaskımı bağladığımı, çocukken öğrendiğim judo derslerini, düşmenin inceliklerini düşündüm. Tomoe nage tekniğindeki gibi bir düşüşü başarırsam işe yarayacak sandım. Bir de oğlum geldi aklıma. Ancak belki de hepsini bir anda düşündüğümden, zamanlamam bozuldu. Ne yüzümü ne düşüşümü koruyamadım. Kaskın rüzgarlığı sürtünmenin etkisiyke kaskı geriye ittirince yüzüstü asfaltta sürüklendim. Gözlerimden yaşlar fışkırdı, bir an her şey karardı. Sonra bir his: Ağız dolusu sıcaklık ve serbestçe ağzımda boşlukta duran ön üst sol kesici dişim. Ağzımı hiç açmadan hemen yerine ittim içgüdüsel olarak. O an bir adam geldi sağolsun, beni sıkıştıran araba çoktan gözden kaybolmuş ama o adam durdu yanımda, iyi misiniz dedi hal hatır sordu, “Allah razı olsun” diyebildim içimden. Su verdi, peçete uzattı. Konuşamadığımı fark etti. Eşimi aradım, telefonu ona verdim. Sonrası ise; Hastane, tomografi, fırlayan dişi yerine direk yerleştirdiğim için diğer dişlerime sabitleme. Ucuz atlattım dedim ya, gerçekten öyle. Yüzüm şükür ki tamamen parçalanmadı, hiçbir yerim kırılmadı ama malesef burnum ve üst dudağım hâlâ bir balon gibi. Dişim, şu an hala açıp bakamadığım dişim... Eğer önümüzdeki 10 gün içinde kemiğe tutunmazsa, veda edeceğim dişim.

Bugün aynaya baktığımda sadece bir şişlik ya da birkaç sıyrık görmüyorum; yaşadığım sarsıntıyı, hâlâ içimde taşıdığım korkuyu da görüyorum. Belki bir mucizeydi kırılmadan çıkmak ama kolay atlatılacak bir şey değil sanırım. Pedallamaya devam etme isteğim şu an içimde değil, belki aylar sonra geri döner. Bu kazayı “sadece bir düşüş” diye basitleştirmek istemem; bu, hayatımda atlattığım en kötü ikinci kazaydı — ilki çok küçüktüm, bu defa her şeyi farkındalıkla yaşadım. Ama hayattayım. Bu satırları yazabiliyorum, belki bu da, kendime yeniden başlama gücünü bir gün bulabileceğimin bir işaretidir.

Hepimiz için yollar daha güvenli olsun diye anlatmak istedim. Lütfen siz de kaskınızı takın, aynanızı ihmal etmeyin, dikkatli sürün. Bazen sizin hatanız olmasa da hayat bir anda yön değiştirebilir... Sağlıklı, keyifli ve güvenli sürüşler diliyorum hepinize.
Cok gecmis olsun abi
 
reis tüm cumhurbaşkanı adayları telef olacak demedi CHP'den Cumhurbaşkanı adayı olanlar olacak dedi :) CHP'den aday olmadığın hatta Mansur Yavaş değilsen bence bir sorun olmaz.
İşin içinde reyiz var,risk alamam.Hiçbir şey olmazsa bile birşeyler olabilir.:krktm:
 
1 mayıs gibi kucaklayıcı bir bayramı bile siyasileştirip kutuplara bölen artniyetli kravatlı tayfanın aşlah belasını versin, inşallah bu dünyada bir öğün yemeğe muhtaç kalırsınız
Kardeş sen siyaset bakımından biraz bilgilen de öyle gel ya. Sonra "70 yıldır iktidar olamayan partide bi sorun vardır" gibi müthiş tespitlerde bulunuyosun.

1 Mayıs'ın kucaklayıcı falan bi konsepti yoktur. İşveren - işçi farkını, adaletsizliğini vurgulamanın günüdür 1 Mayıs. Proleterlerin günüdür. Siyasetten bağımsız bir gün olması düşünülemez.
 
Bir yalanı yeterince tekrar tekrar söylersen, insanlar ona inanmaya başlar...
 
İsmail abi hooop

Image 2.05.2025 at 12.29.jpeg
 
Üzerindeki sürücü dışında Türk olmayan markayı "yerli üretici" demek biraz garip değil. Tamam mosso markası belki şuan yerli bir firmada olabilir ama temeli Tayvan, kaldı ki ülkedeki hangi marka karbon kadro üretmeye başladı da bizim haberimiz yok. Her şey bir tarafa Cyclist Türkiye'nin böyle yapması, yok artık yerli karbon kadro, karbon bisiklet parçaları falan üretildi benim haberim yoksa uzun bir süre mağarada kaldım demek.
(link)
 
Üzerindeki sürücü dışında Türk olmayan markayı "yerli üretici" demek biraz garip değil. Tamam mosso markası belki şuan yerli bir firmada olabilir ama temeli Tayvan, kaldı ki ülkedeki hangi marka karbon kadro üretmeye başladı da bizim haberimiz yok. Her şey bir tarafa Cyclist Türkiye'nin böyle yapması, yok artık yerli karbon kadro, karbon bisiklet parçaları falan üretildi benim haberim yoksa uzun bir süre mağarada kaldım demek.
(link)
Aslına bakarsan kadro tasarımı Türkler tarafından yapılıyorsa nerede üretildiğinin bir önemi yok. Apple da designed in California made in China.
 
"Bisiklet Forum üye sayısı 100 binden fazla.Bugün hali hazırda 40 yaşımı doldurdum. 100 bin imza toplayın beni cumhurbaşkanı adayı olarak gösterin. (Eskiden 100 bin imza yeterli idi, şimdi ne oldu bilmiyorum)

Milletvekili seçilebilme yeterliliğine sahibim.
4 yıllık üniversite(lisans) diplomam da var. İsteyene şakkadanak gösteririm.Daha ötesi var mı. Diploma gösteremeyen bile var.:snzdglsn: Ekonomiden anlarım. En azından bundan daha beter yapmam.
'Verin yetkiyi, görün eben*zi" diyesim geldi bir anda içimden. :ssrtcbya:"


Yukarıdaki mesajı 40 yaşını doldurduğum gün 12.05.2022' de atmıştım.
Dün reyiz" cumhurbaşkanı adayları telef olacak" demiş . :krktm:
Ben Kedi Hamlet. Beni görmediniz.:snzdglsn:
Şuraya saklanayım bari
Abi, çok uğraşmana gerek yok. Artık, diplomalar keyfekeder iptal edilebilen belge statüsüne kavuştu. Beyefendinin canı isterse, senle beraber okumuş öğrencileri, hatta hocalarını, onların icraatlarını falan bu şekilde komple iptal edebilir. Böyle sınırsız lüksleri var. O yüzden diploman tamamen önemsiz. Bence çok dillendirme, şüphelenip peşine düşerler. Sabah kalkıp bir bakmışsın, ne diploman var, ne bisikletin, ne evin, ne vatandaşlığın.
 
Geri