Dil kursu için ingiltereye gitmiştim. Bir akşam dışarı dolaşmaya çıktım ve kayboldum. Tüm gece yürümediğim girmediğim sokak kalmadı. Evimi bulduğum zaman sabah olmuş, güneş doğmuştu. Gece boyunca, saatlerce 1 tane köpekle karşılaşmadım, yolum kesilmedi, havlanmadım, hırlanmadım.
Burada ise, daha apartmanın kapısından çıkınca sahipsiz köpeklerle karşılaşıyoruz. Dokunmayanlar var elbet fakat havlayan hırlayan da var. İçlerinden bazıları insanın insan gibi medenice bisiklete binme özgürlügünü elinden alıyorlar.
Bence, mahalle ve sokaklarda sahipsiz hiç bir canlı olmamalı. Sahipsiz köpek, sahipsiz at, sahipsiz inek, hatta sahipsiz insan. Doğrusu da budur.
Sokakta sahipsiz hayvanların gezmesini normal görenleri (dikkat, hayvan severleri demedim) şöyle bir empati yapmaya davet ediyorum.
Sigara içme özgürlüğümüz var, fakat, sigarayı sigara içmeyenin burnunun dibinde içmek ve onları sigara dumanına maruz bırakmak, karşı tarafın sigara içmek istememe özgürlüğünü elinden alır. Evimizde istediğimiz kadar içmekte özgürüz ve kimse birşey diyemez fakat istemeyeni zorla sigara dumanına maruz bırakmak kul hakkıdır.
Aynı şekilde hayvan sevme ve besleme özgürlüğümüz var, fakat, sokak hayvanlarını sokakta başıboş hayvan görmek istemeyenlerin (dikkat, hayvan sevmeyenlerin demedim) burnunun dibinde beslemek ve onları başıboş hayvanlarla birlikte yaşamaya maruz bırakmak, karşı tarafın başıboş sokak hayvanlarıyla bir arada yaşamak istememe özgürlüğünü elinden alır. Evimizde istediğimiz kadar hayvan beslemekte özgürüz ve kimse bişey diyemez fakat istemeyeni zorla sokak hayvanlarıyla birlikte yaşamaya maruz bırakmak kul hakkıdır.