Scudo Sports

Sokak köpeklerini neden toplamıyorlar?

Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
Başlığa istinaden yazayım. Toplanan sokak köpeklerin sonu ya orman ya barınakta ölüme mahkum olmak. Şehrinizdeki barınaklara elinizden geldiğince gidin arkadaşlar, böyle bir şey olamaz.

Anne köpek açlıktan yavrularını yiyor barınakta. Çıldıracağım, nasıl aç bırakılır o canlılar. Lanet olsun insanlığa, belasını versin hepsinin. Akıl alacak gibi değil. Hiç mi vicdan yok, hiç mi merhamet yok. Bunları bu canlılara mazur gören yaratıklar, gece nasıl uyur! Nasıl yaşamaya devam eder! 187378 dosyayı görüntüle
 
Scudo
Isparta barınak ve rehabilitasyon merkezinin ziyaret saati 1 saate düştü. 1 saat günde yalnızca bir saat! Fotoğraf video çekme yasağı konuldu. Bunların Neden düşürüldüğünü ve yasaklar konulduğunu fazla düşünmeye gerek yok.
Çöplerinden köpek ölüleri çıkıyor, sokaktan toplananlar barınağa götürülüyor deniliyor yüzlerce canlı kayıp, barınakta toplasanız 10 tane köpek var-yok, karda yağmurda açıkta, çamurda sürünüyor olanlar da. 10 tane de kedi var, kedilerin kaldıkları yer sıcak Allahtan küçük olsa da sıcak en azından.

Toplanan o kadar canlı nereye götürüldü, öldürülüp bırakıldı mı, dağa mı atıldı? Vicdansız yaratıklar kış günü bile durmuyor canlıların hayatına kast ediyor.
Sanki yaşamak kolaymış gibi onlar için.
 
@Ahmet Bilge Kaan AKIN
ahmet bey kardeşim bu şerefsizlerden beklenen davranışlar bunlar.bir gün inşaallah aynı acıyı çekerler
 
Burada hem köpekler mağdur hem bizler. Kısırlaştırılmaları gerekiyor, sistematik bir kısırlaştırma programı ve takip ile nufuslarının kontrol altında olması gerekiyor.

Daha pazar günü az kalsın kaza yapacaktım başıboş sokak köpeği yüzünden. Birden önüme havlayarak atladı. Ben köpeğe vurmamak için hafif sola kaçtım arkamdan kamyon geliyordu. Kamyon orta şeritten geliyordu ve kamyoncu kornaya asılınca hayvan geri kaçtı ve çarpmadım.

Saniyeler içinde kamyonun altında kalabilirdim ya da köpeğe vurup düşebilirdim. Dün aracımla aynı yerden geçtim bizimki aynen kaldırımda bekiyor, yaya olsan yanından geçemezsin. İşgüzar hayvanseverler bölgeye kulübe yapmışlar ve belli ki her gün besliyorlar bunları. Evinizde besleyin kardeşim evinizde o kadar seviyorsanız.

Sokakta yürüyemez, bisiklete binemez olduk, geceleri havlama sesleri her yerde. Bu manzaranın adı ilkelliktir. Köpek nufusu bir problemdir bunu görünüz. Havyan sevgisi ile bunun alakası yoktur.
 
@emrahozkan
Böyle bir mantık yok. Evinizde bisiklet sürün kardeşim derler size de o vakit. Kısırlaştırılmaları gerekiyor vs doğru, yapılmıyor bundan 10 yıl sonra da yapmayacaklar. Ancak hem cebinden, hem zamanından harcayan insanlara hayvanın kalacağı bir yer yaptı diye işgüzar demek nedir? Sanki hayvansever para kazanıyor ondan da işgüzar oluyor. O hayvan oraya atılmış, onun için orada ona bakıyor. Evine al gibisinden bir saçmalık olamaz. O hayvanlar o insanlar olmasa açlıktan birbirini yer.

Şu hayvanlara bu şekilde bakanlar, bu şekilde düşünenlerin aynısını yaşaması mı lazım anlamak için. Empatiden nasıl bu kadar yoksun olabilir bir insan!
 
boşuna anlatıyorsunuz, onlar da biliyor doğrunun yanlışın ne olduğunu.
 
Ahmet Bilge arkadaşım bunlar benim görüşlerim, bence böyle bir mantık var.

Örneğin ben bir hayvanseverim ve misal ayıları çok seviyorum. Evim de şehrin biraz dışında yan taraf boş bir arsa, kesin birisine ait veya belediyeye ait boş duruyor. Cebimden paramla gidip ayılar için bir barınak yaptım ama ayılar serbest. Yola atlıyorlar ve kaza yaptırıyorlar bu ayılar. Gelene gidene hırlıyorlar belki de birilerini öldürme ihtimalleri de var. Ama ben çok mutluyum ayılara yaşam alanı yaratıyorum. Onları besliyorum onlar beni çok seviyor. Her sabah ayılar ile boğuşuyor şakalaşıyoruz benim keyfim iyi yani. Bak empati de yapıyorum.

Örnek ayı olunca daha iyi anlaşılmıştır belki. Sokaktaki kümelenen hayvanlar artık evcil hayvan değil. Onlar da vahşi hayvan ve içgüdülerine göre hareket ediyorlar. Bölgelerini koruyorlar, sen oraya barınak yaptığın için daha fazla ürüyorlar. Bunun çözümü senin benim tartışmam değil belediyelerin köpekleri kısırlaştırması. Mahalleme taşındığımda 4-5 köpek vardı şimdi 20 şerli gruplar halinde birbirlerine saldırıyorlar geceleri.

Ben katılmıyorum sana. Almanya gibi gelişmiş bir ülkede var mı sokak köpeği, her köpek bir insana nufus kağıdı ile kayıtlı, eğer birine o köpek zarar verirse cezaları çok ağır.

vakti olan okusun: (link)
 
@emrahozkan
Ayı doğal yaşamdan izole bir canlı değildir. Köpekler kediler öyledir artık sorun orada. Ayıyı beslemesine gerek yok insanın, köpeği kediyi beslemesi şart.
Köpekler-kediler beslendikleri için üremezler yanlış biliyorsunuz. Hormonaldir. Karnım burada doyuyor, işim gücüm yerinde sırada çocuk var diye düşünmezler. Yılda iki kez doğum yaparlar her halukarda, kızgınlıktadırlar çünkü. X yerinde doğurmazsa y yerinde doğuracaklar, doğurmaları şarttır.
Bir yeri atlıyorsunuz, hayvansever insanlar köpekleri, kedileri oyun oynayıp kendilerini eğlendirdikleri için beslemiyor. Yok öyle bir dünya, sevmeye bile zaman ayıramıyor insan çoğu zaman.
Ayrıca hayvanseverler olmasa o hayvanlara ne olacağını düşünüyorsunuz? Kuş değil ki göçsün yani anlamıyorum yaşamak için bir yere ihtiyaçları var bunu anlamak çok mu zor?
Kısırlaştırılması şart her türlü, orası kesin ancak yapılmıyor malesef, yapılmayacaktır da yöneticiler değişmedikçe.
 
Türkiye ve Dünyada Hayvan Hakları
Hayvan hakları ülkemizde gündeme çok sık gelmeyen bir konu. Bu yazıda Türkiye’de hayvan haklarını düzenleyen kanun ile bizden daha iyi örnek teşkil ettiğini düşündüğümüz İngiltere, İsviçre ve Avusturya’daki hayvan hakları düzenlemelerini inceledik.
İngiltere (Notu: A)
Hayvan hakları konusunda İngiltere’nin oldukça detaylı ve 14’ü aşkın kanun ve yasal düzenlemesi bulunuyor. Evcil hayvanların korunmasından, hayvanat bahçesi işletmelerinin düzenlenmesine kadar hemen her konuda detaylı kanunlar yer alıyor. Hayvanlar “hissedebilen varlıklar” olarak kabul ediliyor. Hayvanlara eziyet, işkence, hayvan dövüşleri gibi durumlarda 20,000 pounda kadar para cezası ve 6 ay hapis cezası verilebiliyor. Hayvan satışı sadece sınırlı sayıdaki petshoplarda yapılabiliyor. Petshop açmak bizim ülkemizdeki kadar kolay değil. Hayvan satışı yapmak isteyenler, hayvanların bakımını düzenli olarak yapmak zorunda. Her hayvanın tüm hayatı boyunca ve bir yıl içinde kaç kez doğum yapabileceği yasayla belirlenmiş. Hayvan satışı yapan kişiler şehirlerindeki yerel komisyondan lisans almak zorunda olup, en ufak şikayette bu komisyon tarafından lisanslarına son verilebiliyor. Lisanslı yerlerden alınmayan, kaçak olarak yurtdışından getirilen hayvanların sahipleri hakkında soruşturma açılabiliyor.
İsviçre (Notu: A)
İsviçre, hayvan hakları konusunda çok ilerlemiş ülkelerden biri olarak göze çarpıyor. İngiltere gibi İsviçre’de de hayvanlar hissedebilen varlıklar olarak kabul ediliyor. Hayvanları Koruma Kanunu’na göre hayvanlara kötü davranan, çok çalıştıran ve göz ardı eden sahipleri hakkında suçun büyüklüğüne göre para cezası veya 3 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. Hayvan hakları kanununda evcil hayvanlar özel önem taşıyor. Örneğin köpek sahibi olmak isteyenler için oldukça detaylı düzenlemeler var. Daha önce köpek sahibi olmamış kişiler köpek sahiplenmeden önce köpeğe bakabileceklerini gösteren bir sertifika sahibi olmak zorunda. İsviçre’de balık dahil, doğal olarak sosyal olan hayvanların tek başına beslenmesi de yasaklanmış.
Avusturya (Notu: A)
Avusturya en sıkı hayvan hakları kanunlarından birine sahip. 2004 yılında kabul edilen kanuna göre, hayvanlar insanların bakma sorumluluğunda olduğu insana eş varlıklar olarak kabul ediyor. Bu kanun hayvanlarla insanlar arasında bir eşitlik ifade etmesi nedeniyle önemli. Hayvanlara ağır korku dahil acı hissettirmek yasaklanmış. Hayvanların sosyal bağ kurma ihtiyacını dahi içeren kanunun ihlali durumlarında, ihlalin büyüklüğüne bağlı olarak para cezası veya 1 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. Kanunu uygulama yetkisi eyaletlere verilirken, her eyaletin Hayvan Koruma Ombudsmanı ve hükümet temsilcileri, üniversite temsilcileri ve Merkezi Hayvan Koruma Derneği temsilcisinden oluşan bir Hayvan Koruma Konseyi bulunuyor.
Türkiye (Notu: E)
Türkiye’de hayvan hakları 5199 numaralı kanunla düzenleniyor. Bu kanuna göre tüm hayvanlar eşit ve kanun hükümleri çerçevesinde yaşam hakkına sahip. Kanunda hayvanların İngiltere, İsviçre ve Avusturya’daki kanunlarda gözlenen bir ifade olan “hissedebilen varlıklar” olduğuna dair bir ibare bulunmuyor. Dikkat çeken en önemli eksiklerden biri de hayvan hakları ihlallerinde hapis cezasının olmayışı. Çorlu’da yaşanan eziyet olayında olduğu gibi suçlu kişi para cezasını ödeyerek, hapse girmeden suçlamalardan kurtulabiliyor. Ceza bedelleri her yıl belirlenerek Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından ilan ediliyor.
Hayvanları, bakımının gerektirdiği yaygın eğitim programlarına katılarak sahiplenenlerin sahiplendikleri hayvanın bakımını yapmakla yükümlü olduğu belirtilmiş. Herhangi bir eğitim programına katılmadan sahiplenenlerle ilgili ise para cezası verilebileceği dışında herhangi bir bilgi bulunmuyor. Kanunda ayrıca ev ve süs hayvanlarından kedi ve köpek sahibi kişilerin, sahip oldukları hayvanı belediyeye, en geç otuz gün içerisinde kayıt yaptırmakla yükümlü olduğu ifade edilmiş. Kanunun bir başka önemli yanı ev ve süs hayvanlarının terk edilmesiyle ilgili hükmü. Bu hükme göre ev ve süs hayvanları beslenemeyeceği ve iklimine uyum sağlayamayacağı yerlere terk edilemez ifadesi kullanılmış. Buna göre hayvanlar ancak yeniden sahiplendirilebilir ya da hayvan bakımevlerine teslim edilebilir. Hayvanı kaybolan veya vefat eden kişilerin de belediyeye 7 gün içinde haber vermesi gerektiği de belirtilmiş.
Petshoplarda kedi ve köpek satışının yasaklanmasıyla ilgili kanun tasarısı siyasi süreçlerin tamamlanmasını beklerken, petshoplar gibi ev ve süs hayvanı satan kişilerin hayvanların bakımı ve korunmasıyla ilgili yerel yönetimler tarafından düzenlenen eğitimlere katılmaları gerekiyor. Kanuna göre petshoplar üretimini ve ticaretini yaptıkları hayvanların sağlıklı koşullarda tutulduğundan emin olmak zorunda.
Türkiye gibi, sokakları hem sokak hayvanı hem de terk edilmiş ev hayvanlarıyla dolu bir ülkede petshopların düzgün koşulları sağlayıp sağlamadığının kontrol edilmesiyle ilgili kanunen yetkili kurum Orman Bakanlığı. Orman Bakanlığı illerde yetkisini en büyük mülki amire devredebildiği belirtiliyor. İllerde ayrıca bir denetim elemanı ve pek çok il temsilcisinin görev yaptığı Hayvanları Koruma Kurulu bulunuyor. Bu kurulun görevleri arasında hayvanların korunması ve 5199 nolu Kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek olduğu ifade edilmiş. Yerel yönetimlerin ise ev ve süs hayvanları ile sahipsiz hayvanların kayıt altına alınması ile ilgili işlemleri yapmakla ve eğitimleri düzenlemekle yükümlü olduğu belirtiliyor. Kanunda denetime tabii işletme ve kişilerin yıllık denetim programına alınarak izlenmesi ve denetime tabii tutulması mümkün. İhbar ve şikayet gibi durumlarda Bakanlık yetkilisi haber vermeden denetim gerçekleştirebiliyor.
Hayvanların daha iyi koşullarda yaşamlarını sürdürmesi için insanlar olarak yapabileceğimiz pek çok şey var. 5199 nolu kanun özellikle karşılaştırmalı bakıldığında bazı temel eksiklikleri göze çarpan bir kanun. Hayvanların hissedebilen varlıklar olarak kabul edilmesi halinde hapis cezasının kanuna dahil edilmesi de gündeme gelebilir. Petshoplarda hayvan satışının yasaklanması, denetimlerin sıkılaşması, hayvan hakları ihlallerinde hapis cezası verilebilmesi ve her heveslenen kişinin hayvan sahibi olmaması gibi atılabilecek belli başlı adımlar var. Bu kurumsal adımların bir an önce atılması ve hayvan dostlarımızın daha iyi koşullarda yaşaması hepimizin önceliklerinden.
 
  • Beğen
Tepkiler: Mine dizdar
Benzer dünya görüşüne sahip, iki entelektüelden iki farklı yorum...buyrun bakalım...:)

Ege CANSEN
(link)

Bedri BAYKAM
(link)

Mesele her platformda aynı retoriklerle savunuluyor, aynı ajitasyonlardan medet umuluyor...
 
  • Beğen
Tepkiler: Mine dizdar
Kısırlaştırıp sokağa geri salıyorlar. İşin komik kısmı, biz hamile kalmaktan değil ısırılmaktan korkuyoruz. Kısırlaştırmalarının bize pek bir faydası yok. Yurt dışında olduğu gibi sahiplenilmeyenlerin uyutulması mantıklı olur bence.
 
@Punctum
İlk yazı empati yoksunluğu, üstün ırk olma çabası kokuyor. İnsana faydası yoksa yok olsun mantığıdır bu. Böyle yetişen insanlar gün gelir faydası yok diye insanları uyutmaya başla, yeter ki ölenler içinde dünyaya çok gerekli kendisi olmasın.

İkinci yazıyı da okudum. Oradaki kişinin ilk yazıdakine ithafen yazdıklarında haklıydı. Nasıl bir çocukluk geçirmesi gerekiyor insanın bu empatiden yoksun olması için.

Size soruyorum ilk yazıdaki insan mı yetiştirsin isterdiniz, ailenin ferdi olsun isterdiniz, yoksa ikinci yazıdaki insan mı. Hangisinde mutlu bir aileniz olabilir, insan bunu sormalı.
 
@Mad Buddha

zaten sizin korkularınızı dindirmek adına kısırlaştırılmıyorlar, herkes sizin korkularına göre hareket edemez. korktuğu her şeyin yok olmasını istemek mantıklı bir seçenek mi?
 
...
@Mad Buddha

Köpekler ise insanlar tarafından ısırılmaktan değil tecavüze uğramaktan korkuyorlar.
 
@Ahmet Bilge Kaan AKIN

Enteresan biçimde evrimleşen argümanlarınla beni hiç şaşırtmadın tabii ki... "üstün ırk çabası", "insanları uyutma potansiyeli", vs gibi kendinden menkul çıkarımlar...

Merak ediyorsan yazayım...

Ne Cansen kadar rijit, ne de Baykam kadar melankolik bakmıyorum meseleye...bunu daha önce defalarca yazdım. Ama ortadaki ciddi sosyal problemin varlığını öncelikle kabul edip, bunu aşacak mekanizmaları sorguluyorum. Konu siz hayvan sevicilerin ajitasyonlarından çok daha derin bir totolojiyi zorunlu kılıyor çünkü...öncelikle her önermenizin doğru sonuç verdiği yanılgısından kurtulmanız gerek. Mesela klasik argümanınız "köpeklerin insanlar tarafından tecavüze uğrama olasılığının, insanların köpekler tarafından ısırılma olasılığından yüksek olduğu" yanılgısında olduğu gibi...yine yukarıda aynı polemikte tepinmişsiniz klan arkadaşlarınızla...

Cansen kadar rijit değilim dedim ama şu sözlerine katılmamak mümkün mü?
"Türkiye'de adeta “köpeği kutsallaştıran” yeni bir din oluşmuştu. Nadiren tek dolaşan sokak köpekleri, birlikten kuvvet doğar inancıyla, eskiden “it sürüsü” denilen formatta çeteler oluşturup, mahalleleri kendi aralarında bölüştüler. Sokak köpekli yaşam tarzı “yeni normal” oldu. Vay karşı çıkana!"

Aynen öyle, vay karşı çıkana! Ne faşistliğimiz kalıyor, ne acımasızlığımız, ne vicdansızlığımız, ne mantıksızlığımız, ne vs. vs... bir de üstüne beni çocuk yetiştirememekle itham ettiğin bilgisizliğinde!!!...geçen sefer üzerinde pek durmadım ama yine aile konusunu ısıttığın için yazayım madem...

Bak bu benim oğlum,
187964

Şu anda Kanada'da yaşıyor ve evde hayvanlarla iç içe. Türkiye'deyken de onu hem hayvan hem de insan sevgisiyle büyüttük.

187967

Tüm canlılara karşı sevgi ve merhamet duyguları aşıladık...

187968

Bunu gözlerinde okuyabiliyor musun?

Farkımız şu ki, bulunduğu medeni ülkede, sokaklarda başıboş hayvanların saldırısına uğrayacağı korkusu taşımadan yaşayabiliyor. Benim de tek derdim ve tek beklentim budur. Bunu neden anlamak istemiyorsunuz arkadaşım? Çok masum bir talepte bulunuyorum. Sahipsiz ve başıboş hayvanlarla (özellikle köpeklerle) bir arada yaşamak istemiyorum...ayrıca iddia ettiğinizin aksine, şehir ortamının hiç bir zaman köpeklerin doğal yaşam alanı olmadığını düşünüyor ve savunuyorum. Siz istediğiniz kadar bunun tersini dikte etmeye çalışsanız da bu derin sosyal problemi ajite etmekten başka bir işe yaramıyor...

Bak sana ve senin gibi düşünen hayvan sevicilere ne diyeceğim...

Bir insanoğlu yaşamı boyunca ortalama 1-3 yavruya sahip oluyorken, köpekler her yıl bunun 3 katı yavruluyor. Ve sokaklar her yeri işgal eden köpek sürüleri ile doluyor. Siz istediğiniz kadar kısırlaştırın, aradan kaçan 1-2 köpek bir yıl içinde yine aynı popülasyona ulaşıyor. Bu problem sürdürülebilir bir problem değil... önünde sonunda bu durum tahammül sınırlarını aşacak ve siz beğenseniz de, beğenmeseniz de, isteseniz de istemeseniz de, bu ülkede sokak hayvanlarının toplu itlafına varacak önlemler alınmak zorunda kalınacak. Ömrümüz yeter ise, bu mesajı bana hatırlatırsınız...

Ben de diyorum ki, bu sınıra ulaşmadan gerekli önlemleri alalım ve meseleye melankolik bakmaktan vazgeçelim...

Ne cevap alacağımı bile bile bu kadar yazdığıma da inanamıyorum ya, o da ayrı...:)
 
@Punctum
O canlıları sokağa atan da evcilleştiren de yılda 1-3 kere üreyen insan türüdür.


@Punctum
Kaç tanesi yaşıyor yavruladığı taktirde? Neredeyse hiçbiri. Kısırlaştırmak çözümdür kısırlaştırılmadığı için durum böyle.


@Punctum
Yapılmıyor mu zaten?


@Punctum
Hayvanların uyutulmasını, öldürülmesini isteyen birine sevecen, çok tatlı, dünya iyisi, melek denmesini bekliyorsanız, kavramlarla, kelimelerle ilgili sorunlarınız var demektir.
 
@Ahmet Bilge Kaan AKIN

Bak senin sayende aklıma müthiş parlak bir fikir geldi, aydınlandım...

Bence insan türünü itlaf edelim ve böylece bu sosyal problem de ortadan kalksın...

Ama bir pürüz var yahu,

Sen dahil aynı türe mensubuz (gerçekten benim tercihim değil :) ) ve sonuçta bu forum da yok olacak...:)

Neyse artık...
 
  • Beğen
Tepkiler: CeRKeZ
@Punctum
İnsan da bir hayvan türüdür. Olması gerekenden fazla gelişmiştir. Doğa ile yaşamayı bilmediğimiz sürece zaten dünya hepimizi yok edecek, doğaya karşı hiçr üstünlüğümüz yok. Kazanan her zaman o olacak.
 
Durum
Başlık tartışmaya kapatılmıştır.
Geri