arkadaşlar yeni bisiklet alıp aranıza katılacağım için bu konuyu araştırdım. (malum hassas konu

) öğrendiklerimi kendime saklamamam gerektiğini düşünüp buraya yazdım.
öncesindeki bu başlıktaki tüm yazıları tek tek okudum.
5. sınıf tıp fakültesi öğrencisiyim ve pubmed'de bu konuyla ilgili (en geniş arşivli tıbbi makale sitesi) 20 makale buldum ("erectyle disfonction", "cycling", "bisiklete binme" ve "iktidarsızlık" anahtar kelimelerini arayarak).
bisiklet sürerken erkeklerde penise giden damarlar ve sinirler vücut ağırlığının etkisiyle sıkışarak bu duruma neden oluyor. sele üzerine oturduğumuzda bu sıkışmadan dolayı penise giden kan akımı %70 civarı azalıyor, ayrıca uzun süreli bisiklet binenlerdeki uyuşma hissi de yine bu bası sonucu damarın yanında bulunan sinirin sıkışması nedeniyle oluyor.
yani şu kesin bir gerçek ki (tüm çalışmalarda aynı sonucu bulmuşlar), bisiklete binmek cavernöz (penisin dokusu) kan akımını %70 (%50 ila %80 arasında değişen rakamlar var) civarında azaltıyor.
ama bu illaki iktidarsızlık gelişeceği anlamına gelmiyor, çünkü bu rakam o anki kan akımınındaki azalmayı gösteriyor, iktidarsızlık bununla alakalı olmakla birlikte bu durumun (yani kan akımındaki bozukluğun) kalıcı olması (uzun süre kan akımı azlığı sonucu peniste fibrozis -yani bir nevi doku hasarı- gelişmesi nedeniyle oluyormuş).
bir çalışmada benzer yaş gruplarındaki kimseler karşılaştırıldığında, bisiklet binenlerde iktidarsızlık %4 daha fazla tespit edilmiş (%4'e karşın %8) (aynı çalışmada yüzenlerde bu oran %2 bulunmuş). ancak iki grup arasında fark olmadığını belirten bir çalışma da mevcut.
yine çalışmalar içinde vaka raporları mevcut, onlarda da uzun süre bisiklete binme sonrası (yarışlar için günlerce binen kimseler) peniste uyuşukluk, hissizlik ve iktidarsızlık şikayetleri gelişmişiş ve bu vaka raporlarında (2 tane vardı) sürücüler hep ince-uzun selelere biniyorlarmış. ancak bu uzun süreli bisiklet binmenin hemen sonrasında (hatta binerken oluşan) şikayetler (peniste uyuşukluk, hissiszlik, iktidarsızlık) bisiklet binmenin azaltılması ya da bırakılmasını takiben günler-haftalar (bazen aylar) içinde tamamiyle gerileyip normale dönmüş.
kavernöz kan akımıyla bisiklet selesi ve sürüş tekniğini karşılaştıran çalışmalar da var. ayakta sürme ve sırtı dayayarak sürme (yani arkadası destekli bisikletler) sırasında kan akımında hiç azalma yok (yani hiç etkisi yok). ince selelerde kan akımı %80 ler civarında azalıyorken, geniş tabanlı selelerde bu oran %50 lilere iniyor. (geniş tabanlı seleler daha az riskli yani) (selenin arka kısmı olabildiğince geniş olmalı, mümkünse üzerine oturduğumuz kemik çıkıntılarının -tuber iskiyadikumların- mesafesinde olmalı deniyor)
yine yapılan çalışmalarda sürüş sırasında oturulan bölgede uyuşukluk hissedilmesinin iktidarsızlık açısından risk faktörü olduğu belirtilmiş. yani uyuşukluk hissetmeniz aynı zamanda o bölgede bası olduğunun, kan akımının azaldığının bir habercisi. yine kollarda oluşan güçsüzlüğün de risk faktörü olduğunu belirten bir çalışma var, burda da da aynı mantık var, yani kollarınızı yoracak kadar uzun süre bisiklet üstünde kaldığınızda, genital bölge kan akımınız da sekteye uğrayabilir.
genel olarak bakıldığında, çalışmalardaki öneriler şunlar: 1- mümkünse sırt destekli bisiklete binmek yada sürekli ayakta binmek (her ikisi de kan akımında sıfır azalmaya neden oluyor) 2- geniş tabanlı sele kullanmak 3- bisiklet sürerken, özellikle uzun süreli sürüşlerde düzenli aralıklarla bisikleti bir müddet ayakta sürmek (ya da dinlenmek) 4- uyuşukluk olduğunda bisikleti ayakta sürmek ya da dinlenmek 5- kollarda güçsüzlük geliştiğinde dinlenmek
yanlış anlaşılmak için belirmekte fayda var, bisiklet binen kimselerde sürüş sırasında penis kan akımının azalması kesin bir bilgi ancak iktidarsızlığın gelişmesi konusunda hem neden olur hem de olmaz diyen çalışmalar var. bazı arkadaşlar uzun yıllar bisiklet kullansa bile çocukları olan kimseleri örnek vermişler, burada şunu belirtmek gerekiyot, iddia edilen şey bisiklete binen herkezin iktidarsız oacağı değil, fark olmadığını söyleyen çalışma bulunsa da, bir çalışmda %4'lük oranın %8'e çıkmış.
son söz olarak profesyonel anlamda bir sürücü değil de, günlük belirli mesafeleri kat eden bir sürücüyseniz yukarıdaki önerileri de uyguladığınızda öyle sanıyorum ki, bu riskiniz neredeyse sıfıra inecektir.