hashus1099
Deprem Dede
- Kayıt
- 13 Haziran 2011
- Mesaj
- 815
- Tepki
- 1.396
- Şehir
- istanbul/beşiktaş
- İsim
- hashus1099
- Bisiklet
- Canyon
ben 22 yaşıma kadar köpeklerden korktum. sokakta alelade bir köpek gördüğümde bile yolumu değiştirdim, havlayan köpek gördüğümde yaptığımı siz düşünün. üniversitenin son sınıfında kampüsteki bir köpeğe her sabah açma vermeye başladım, önce bir parça veriyordum, daha sonra sabah aldığım açmanın tamamını vermeye başladım. korkup kaçtığım köpek bana o kadar alıştı ki birkaç yıl sonra okula tekrar gittiğimde bile beni tanıyıp yanıma geliyordu.
evimin bulunduğu civarda dolaşan köpekler var, bir gün sabaha karşı havaalanından dönüyorum, valiz sesine ürküp uzaklardan havlayarak koşmaya başladılar. koşma dediysem, patilerin kilit taşlarına sürtme sesiyle hırıltılar gecenin sessizliğini yırtıyor aynı zamanda. 20 yaşında olsam altıma ederim o derece. korku hala var içimde, ayağım boşalır gibi oldu, sonra hiç belli etmeden yürümeye devam ettim, yanıma yaklaştıkça yavaşladılar ama havlamaya devam ediyorlar. "sakin olun" vs diyerek yanlarından geçtim, ciddiye alınmadıklarını görünce hiçbir şey olmamış gibi başlarını çevirerek gittiler.
köpekten korkmanın ne demek olduğunu çok iyi bilirim, "köpekten korkmama gerek yok" demekle köpek korkusu yenilmez.
şu köpekle bozcaada'da onlarca kilometre bisiklet sürmüştüm, peşimden de ayrılmadı hiç. elimden mama yedi, suyumu içti, çadırımın önünde yattı. evet korkan birisi için bu dediklerim hala anlamsız, ama nereden nereye geldiğimi de anlatayım yani, doğduğumdan beri köpeklere fısıldayan adam değilim.
köpek korkusunu yenmek için, köpeklerin de zararsız hayvanlar olduğunu farketmek gerek. biraz ilişki kurunca çok seversiniz.
köpek korkusundan ziyade, her gördüğü köpek için potansiyel ısıracak hayvan düşüncesini yenmek gerek.
korkusu olanları yargılayamam, ömrümün %82'sini köpeklerden korkarak geçirdim sonçta.
evimin bulunduğu civarda dolaşan köpekler var, bir gün sabaha karşı havaalanından dönüyorum, valiz sesine ürküp uzaklardan havlayarak koşmaya başladılar. koşma dediysem, patilerin kilit taşlarına sürtme sesiyle hırıltılar gecenin sessizliğini yırtıyor aynı zamanda. 20 yaşında olsam altıma ederim o derece. korku hala var içimde, ayağım boşalır gibi oldu, sonra hiç belli etmeden yürümeye devam ettim, yanıma yaklaştıkça yavaşladılar ama havlamaya devam ediyorlar. "sakin olun" vs diyerek yanlarından geçtim, ciddiye alınmadıklarını görünce hiçbir şey olmamış gibi başlarını çevirerek gittiler.
köpekten korkmanın ne demek olduğunu çok iyi bilirim, "köpekten korkmama gerek yok" demekle köpek korkusu yenilmez.
şu köpekle bozcaada'da onlarca kilometre bisiklet sürmüştüm, peşimden de ayrılmadı hiç. elimden mama yedi, suyumu içti, çadırımın önünde yattı. evet korkan birisi için bu dediklerim hala anlamsız, ama nereden nereye geldiğimi de anlatayım yani, doğduğumdan beri köpeklere fısıldayan adam değilim.
köpek korkusunu yenmek için, köpeklerin de zararsız hayvanlar olduğunu farketmek gerek. biraz ilişki kurunca çok seversiniz.
köpek korkusundan ziyade, her gördüğü köpek için potansiyel ısıracak hayvan düşüncesini yenmek gerek.
korkusu olanları yargılayamam, ömrümün %82'sini köpeklerden korkarak geçirdim sonçta.




