Hocam benim de ehliyetlim var. Taaa 99 senesinden. Keşke onu çıkarıp gösterdiğim zaman saygı gösterseler. Ama saygı filan kalmadı artık. Ben çocukken büyüklerime abi derdim. Benden iki yaş büyük adama, kadına abi derdim, abla derdim. Şimdi bana abi diyen yok. 20'li yaşlarındaki bıçkın mahalle kabadayıları altlarında araba ile bütün gün sokakları dolaşıyolar müziğe benzeyen bi gürültüyü son ses açıp. Bu para nereden geliyor ben bilmiyorum. Bunlar bisikletlileri gördüler mi avını görmüş kaplan gibiler. Yaş filan dinlemiyorlar. Arabayı üstünüze sürüyorlar, tepki gösterince de inip dövmeye kalkıyorlar. Şiveleri bozuk mahalle kabadayıları, bu ülkeden mi başka ülkeden mi o bile belli değil. Kamyonetin biri yanımdan ters bir şekilde geçiyor, tek yaptığım kafamı sallamak oluyor. Adam kamyonetin içinden elini uzatıp "hayırdır kardeş, bi derdin mi var" diyor bana. Tek bir sinyal bekliyorlar, o sinyali aldıkları anda arabadan inip size dalacaklar. Emekli adam arabasıyla önüme fırlıyor yol kenarından, abi napıyosun diyorum "lagaluga yapma" diyor. Bu tarz örnekler şehir içinde trafikte bisikletli iseniz hemen hemen her gün başınıza geliyor.
Kusura bakmayın ama eğer belinizde silah filan yoksa ya da tek başınıza sürüyorsanız kendinize hiç güvenmeyin. Ben artık anladım, bu ülkede kast sistemi var. Bisikletli iseniz trafikte en alt sınıfsınız. Diğer tüm taşıtların sürücüleri, ve hatta yolcuları benden üstün. Bana ya da bisikletime bi zarar gelmediği sürece hiç kimseye bırakın dert anlatmayı, gözümü çevirip bakmıyorum bile, ne yaparlarsa yapsınlar.
@umutcelik siz de okuyun bu yazdıklarımı

Daha ülkede "saygı" denen en temel medeniyet taşı yok. Parasını verip alışveriş yaptığınız esnaf bile "beğenmiyosan defol git" kafasında. Saygıdan eser kalmadı. Arabayla kral gibi gezen adam hiç altına elektrikli de olsa bisiklet alıp da kast sisteminde sınıf düşmek ister mi?
Uçurum giderek büyüyor, zengin-fakir, soylu-avam, ünlü-ünsüz, adına ister kast sistemi diyin, ister sosyal/ekonomik sınıf diyin, ister ne derseniz diyin, Türkiye'de bu var. Bunun üstüne bi de herkes öfkeli. Sakin olmak yok. Ben sükunetimin ve saygılı olmamın cezasını her seferinde çekiyorum. Sesinizi yükseltmediğiniz zaman "aha bu zayıf, bunu ezeriz" diyorlar. Düzgün bir istanbul şivesi ile konuşuyorsanız "bu bana hiç bişi yapamaz" diyorlar. Kanundan artık kimse korkmuyor. Cezalar caydırıcı değil. İnsanlar ceza bile almıyorlar suç işlediklerinde. Salınıyorlar. Ehliyetlerine bile el konmuyor.
Benim şu anda kafamdaki tek pişmanlık, gençliğimde @umutcelik gibi kaçıp gitmemiş olmam. Artık pek mümkün gözükmüyor. O yüzden şimdi kafamda köye/ kasabaya filan taşınmak var. Ne kadar az insan o kadar iyi. "Ağız kokusu çekmek" deyiminin aslında ne anlama geldiğini hayat sizi döve döve öğretiyor. Özel sektörde çalışırken intiharı bile düşünüyordum. Şimdi tanrılara şükür sadece önümdeki ekranla muhatab olduğum bir işim var. Ben iyi niyetimin cezasını yeterince çektim diye umuyorum. Cezası biten bana katılsın. Keşke öyle bişey olsa. Toplanıp kendi köyümüzü filan kursak. Komün hayatı yaşasak. Ben domates biber yetiştirip size versem, siz de bana atıyorum yumurta verseniz. Kavga etmeden, ses yükseltmeden, gündüzleri çalışıp akşamları da oturup yemeğimizi yesek, güle oynaya, sonra sevdiğimiz kadını kollarımıza alsak yatsak huzurlu bi biçimde. Kimse kimseyi tehdit etmese, kimse kimseye rütbe çekmese, dayılanmasa. Ne güzel olurdu.
Nerden nereye getirdim konuyu. Şimdi bunu silsem olmaz, o kadar yazdım, valla göndere basıyorum. Kusura bakmayın