Scudo Sports

Oval ayna dişliler.

@Burçak Erbil

Haklı olduğunuz konular var.Ticari kaygılar var illaki.Bisiklet sektörü ufak bir sektör,bu kadar maliyetli üretimi bu kadar küçük bir sektörde yapmaya çalışmak bazen sıkıntılar yaratıyor.O yüzden bazen ortalama ölçülerle üretilen parçalar kullanmak zorunda kalıyoruz ama alternatifler de yok değil.Sonuçta çok az kullanılacak ölçüler üretilmiyor.Genelde insan boylarına göre 165-175 mm krank kol üretimi seri üretim olarak geçmiştir.Üst model bisiklet alımı,bir otomobil firmasının yaptığı en az satılan aracından bile az satıyor kabul edelim.

Otomotiv ve elektronik sektörü bisiklet sektöründen binlerce kat büyük sektörler ve insanlar bu malları bisiklet gibi sorgulamadan;zararlı yada zararsız,ne üretilirse üretilsin aldıkları için;maliyet gibi kaygıları bisiklet sektörü gibi olmamaktadır.Sonuçta o sektörlerde size özel ölçülerde üretim yapmıyor.Gereksiz,israf kullanım var o sektörlerde ve bisiklet sektörleriyle ciddi anlayış farkları vardır.

Örnek vereyim: TDF'de sporcular rampaları ortalama 350 watt ile çıkıyorlar.Kg başına 6 watt ile o hızlara erişiyorlar.Soruyorum size bir otomobil o kadar az enerji ile o kadar hızlı çıksın o rampaları ben mühendisliği bırakırım.Kaslardan 1/4 verimlilikle çalışan pistonlu motorlar mı teknolojik?90 BG demenin 67000 watt=67kW olduğunu.Bu gücün sadece yaktığı yakıtın %10'u olduğunu söyleyelim.Normalde 670000 watt=670kW gibi güç tüketir ki ~1915 tane insanın tükettiği güce denk geldiğini belirteyim.O kadar güç varken her bulduğum şeyi üzerine takarım tabi,bu da not olsun.

Q-faktör olayını açalım bilmeyenler için ilk öncelikle: sağ ve sol aynakollarının merkezinin üsten bakıldığında birbirlerine uzaklığı,açıklığı.Q faktörün öncelikli etkileri dizlerimizin birbirine uzaklığını etkiliyor.Yani daha geniş q faktör bacaklarımız yana açarak pedal basmamız anlamına geliyor.
http://i1198.photobucket.com/albums/aa450/Hypersonicbiker/CranksetnarrowingQ-factor.jpg

Q-Faktörün düşük olması her yerde istenen bir olgu değildir maalesef!

Düşük q faktörü yüksek verimlilik,daha iyi güç aktarımı ve aerodinami sağlarken,düşük denge,virajlarda sürücünün yola ağırlığını aktaramaması(düşük yol tutuşu ve kaygan zeminlerde daha vahimleşir olay) ve virajlarda yatarken kontolde azalma olarak kendini gösterir.Kullanım alanı doğal olarak pist,TT,yol bisikletleri ve recumbentler.

Geniş q faktör doğal olarak dengenin ön planda olduğu sahalarda kullanılıyor.Dağ bisikleti aynakolları geniş q-faktörde uzmandır.Shimano dağ bisikletlerinin aynakollarının q-faktörünü bilerek artırmıştır ve kataloğunda bahseder.Çünkü iniş sahasına doğru kayma var ve doğal olarak kullanıcılar daha geniş gidonlarla rahat ettikleri gibi daha geniş q faktörde daha rahat iniş sağlar(Genişleyen lastik kaskatlarından dolayı arka maşalarda genişliyor ve doğal olarak zincir hattı sağlamak için aynakolun q-faktörü de genişliyor).O yüzden dağ bisikletleri asla bir yol bisikletleri gibi olamaz denmesinin bir sebebi de q faktördür.Ortalama değerlerdir ve bisiklette gücü biz sağladığımız için motorlu araçlardaki hissetmediğimiz özellikleri hissetmeye başlarız.

Teşekkürler.
 
Scudo
@Burçak Erbil
Yani "Shimano yaygın olarak piyasaya sürdü" demek istiyorsunuz:eek::):rolleyes:
Benim tanıdığım herkes bir süre sonra çıkarıp attılar onları!
 
  • Beğen
Tepkiler: Raven_35
Biopace sistem güzel, açıkcası bir kaç bisikletim de de halen mevcut uzun süre ve çeşitli sistemleri bir arada kullanabilme fırsatım olduğu için ilk kendi gözlemlemem şu yönde; Biopace krank dişliler eliptik yapısı gereği daima buna uyumlu özel "narrow" diye adlandırılan ön vites, zincir gereksinimi duymakta olup zincir aşınması normal zincire oranla fazla ve bir o kadar da normal sistemlere göre ne kadar yağlarsanız yağlayın hışırtı sesi inceden inceden gelmekte ve bu ses kullanıma göre artmaktadır. Ki şimdi tabi ki enine boyuna tartışılacak şeyleri vardır ama o kadar gerekli bir sistem mi tartışılır.

 
Biopace ayna dişlilerin takıldığı aynakollar oval değil. Vidalama noktaları dairesel. Derya Keçeci' nin ilk eklediği oval dişlilerin delikleri oval mi değil mi, çıkaramadım! Yani bunların takıldığı aynakollar oval mi?
 
@Serkan.ÇABAŞ
Benim şahsi deneyimim olumsuz olmasına rağmen, Wiggins' in niçin oval dişliler kullandığına biraz kafa yordum. Wiggins' in bu kararı yalnız başına almadığını da hesap ederek şu sonuca vardım:
Wiggins 1.90 boyunda ve bacakları göreceli olarak ortalamadan uzun bir sporcu. 175 mm.(bunu kullandığını tahmin ediyorum) aynakolu çevirirken ölü noktalardaki(pedalların yaklaşık alçak ve yüksek kesimde olduğu) manivela kuvveti çok küçük. Bacakları kısa insanlarda bu noktalardaki manivela kuvveti daha büyük.
Diğer yandan pedalların diğer bölgelerde olması sırasında, uzun bacaklı bir insanın dizlerinin daha az kırılmasının sonucu olarak (itme ve çekmeye benzer şekildeki) manivela kuvveti daha büyük.
Buradan çıkardığım sonucu özetlersem; oval dişliler kısa bacaklılar için bir avantaj sağlamamasına rağmen(belki dezavantajlı), uzun bacaklılar için biraz alışma sonucu pedallara kuvvet aktarma konusunda bir avantaj sağlarlar.
Başka bir deyişle kısa bacaklıların pedal çevirmesi daha çok çevirme şeklinde, uzun bacaklıların ki ise biraz itme-çekmeyi andırır.
Bu konda yorumlarınızı beklerim.
Bu arada kendi iddiamın eksikliğini, daha doğrusu herkes için geçerli olamayacağını görmüş oldum!:eek:
 
@Derya Keçeci
(link)
Bu link fransızca bilenler için ilginç olabilir. 1869 da ilk defa sunulan arka artırıcıdan, Fransa turunda ilk defa 1937 kullanılması da dahil, bisikletteki kabahatlı teknolojik gelişmelerle ilgili kronolojik bilgiler vs. vs.
 
@Sertaç EKİCİ

Motorlu araçlarla, insan gücüyle çalışan bisikleti karşılaştırmak biraz zor ama aralarında verim açısından dağlar kadar fark olduğunu söylenemez; insan da 100% verimli değil. Eğlencesine kabaca bir hesap yaptım:
Sözettiğiniz 350W ile rampa çıkan TDF sporcusunu ele alalım; bu sporcu 70-80kg’lik bir erkekse tablolardan baktığımızda çok kabaca saatte en az 1000kcal enerji harcadığını görüyoruz.. Bunu kJoule’e çevirirsek yaklaşık 4230kJ eder. Bunu da 3600’e bölersek saniyede harcadığı enerjiyi, yani tükettiği “gücü” buluruz: 1180W. Tekerden alınan güç ise 350W olduğuna göre insan+bisiklet ikilisinin kabaca verimi en fazla 350/1180=0.3 yani 30%.
İçten yanmalı motorların verimi kabaca %30 civarlarındadır. (Dizellerin biraz daha yüksek, benzinlilerin biraz daha düşük.) (Verimi de açalım; kranktan alınan gücün yakıttaki ısı enerjisine oranı) Şanzıman ve aktarmadaki kayıpları da katarsak bir motorlu taşıtın genel veriminin 25% üzerinde olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. (Tabii bu rakam motor teknolojisi ve tipi ile +/- 10% değişebilir) Sonuçta bisiklet ile çok farklı değil!
Bunun da sebebi verimdeki temel kaybın mekanizmada değil, enerji çevriminde (yakıttaki/besindeki ısı enerjisinin motorda/kas-tendon-iskelette mekanik enerjiye çevrilirken) olmasıdır. Ve konu doğa da olsa makina da, herşey fizik kanunlarına tabiidir.

Dağ bisikletlerinde q-Factor’ün daha fazla olmasının yegane sebebi sizin de bahsettiğiniz şekilde tekerlerin kalın olması, bu yüzden chain-stay’lerin iyice açılması. Chain-line vs derken q-factor alıp başını gidiyor. Bence düşük q-factor her şekilde iyidir. Bu konuda herkesin fikri farklı olabilir, ve herkesin kendine göre ideal bulacağı bir değer olabilir. Ama bence bu değer çoğu kişi için şu an piyasada olan kranklardan daha düşük.
Downhill vs için Q-Factor’ü yüksek kranklar daha dengeli midir yorum yapamayacağım. Ne de olsa subjektif ve hissiyata dayalı bir iddia.
Ancak yolda kullanılan normal bisikletler üzerinde elle tutulur parametrelere baktığınızda düşük q-factor, “kadro kranklara göre tasarlandığında” yol tutuşunu iyileştirir. Çünkü pedallar düşük q-factorlü bir krankla ortaya yaklaştığından, virajlarda pedallar ile yer arasındaki boşluk artacak, dolayısı ile kadro tasarımında orta göbeği alçaltmak, ve de buna bağlı olarak sürücüyü ve tüm ağırlık merkezini alçaltmak mümkün olacaktır.
 
@Burçak Erbil

Hesabınızda küçük bir eksiklik var.350 watt sadece kaslarımızın iş gücü.150 watt'da metabolizmamızın harcadığı enerji.1000 kcal/s içinde metabolizmamızın yaptığı işlerde var.150 watt metebolizma hızımızı çıkarmalıyız.Bu değerden 150 watt=~170 kcal/s eder.1000-170=830 kcal bacaklarımızın harcadığı enerji.350/830=~0,4 yani %40 verimlilik.Yani TDF sporcuları "androidler" kaslarını %25 verimlilikten %40'a çıkarmışlardır.

Termodinamiğe adım attığımıza göre;bizim ünlü bir 2. yasamız var,bilirsiniz.Enerjinin niceliği(miktarı) kadar niteliğinin(özelliğinin) de olduğunu vurgular.Yani daha yüksek enerjilerden iş üretmek daha kolaydır ve daha yüksek verimlilikler elde edilir.Düşük enerjilerle iş üretmek zordur."Düşük hızlı" dizel motorların yüksek sıkıştırma oranlarında yüksek verimlilikleri elde etmesi bu nedenledir.Yüksek hızlı dizel motorlarının verimlilikleri maalesef Otto(benzinli) motorlarından pek farkı yok.Yüksek hızlı otto motorları tamamen verimsiz(100 km'de 65-70 lt yakıt harcayanları var).Yani otomobil motoru sürekli yüksek enerjiler ile çalışmak zorunda istenen özellikleri sağlayabilmesi için.Bu da aşırı tüketime yol açıyor ve enerji krizi oluşturuyor.Kaslar ise bu kadar yüksek verimliliğe düşük enerjilerle ulaşabiliyor.Meslektaşlarımız yaptıkları kimyasal enerji-iş çevrimine dayalı makinelerinin kaslar kadar verimliliğe ulaşananı yapamadılar.Ek bilgi: Direnç katsayısı düşük elektrikli motorlar gerçekten çok verimliler(+%85) ama süper iletkenlikten dolayı çok düşük sıcaklıklarda bu özelliklerini koruyabiliyorlar.

q-Faktör etkisine dönersek;düşük q-faktörün getirdiği rahat pedal çevirme özelliğini kimse yadsıyamaz,çok haklısınız.Daha yüksek ortalamalar çıkarması ve doğal pedal çevirmekten dolayı rahat etmek tabii ki güzel ama geniş kaskatlı lastiğin,geniş gidonun ve geniş q-faktörün verdiği denge de dağ bisikleti sahasında yadsınamaz.Geniş gidon ile geniş q-faktör aynı prensibe dayanır: Ağırlık merkezinin değişebileceği limit noktalarını artırmak,kısaca denge.Şöyle düşünün bacaklarınızı birleştirin,ayakta durun.Yandan biri sizi ittirdiğinde çabuk yana düşersiniz ama bacaklarınızı açarak durdurduğunuzda düşmeniz zorlaşacaktır.İp cambazlarının kollarını açmaları,güreşçilerin yerde yatarken kollarını ve bacaklarını açmaları,geniş tabanlı lastiklerde aynı prensible işler.Yoksa sürtünme ile yüzey genişliğinin doğrudan ilgisi yoktur.

Konu baya saptı,o yüzden son mesajım budur bu konuda.Burçak ERBİL Bey'e de teşekkürler,güzel bir tartışma oldu.Bisikletforum camiasına bir şeyler katabildiysek ne mutlu bizlere.
 
@Sertaç EKİCİ
Sevgili mühendisler, konuyu ben geriye toplamaya calisiyorum. Benim oval disliler üzerine yaptigim saptamaya bir yorum yapmanizi rica ederim.
Türkcem sizinkiler kadar iyi degil. Ifadelerimde anlasilamayacak kesimler olabilir, veya ben kendimce anladigim bir seyi dogru dürüst ifade edemiyor olabilirim.
 
Bu dişlileri 90 lı yılların sonuna kadar uzunca bir süre kullanmıştım. Shimano Biopace adı altında bulunabiliyordu o zamanlar. Normal bir aynadan ovale geçince psikolojik olarak çok daha iyi olduğuna inandırmıştım kendimi ama sonra tekrar normal aynakola geçince bunun sadece gerçek anlamda psikolojik bir etki olduğunu anlamıştım. Dahası oval kol kullandığım zamanlarda çok uzun sürüşlerde oldukça sert kramplar yaşadığım anlar oluyordu.

Özetle, tarihe gömülmüş bu zırvanın 20 küsür yıl sonra tekrar önümüze sunulması, üstelik uçuk fiyatlar ile karşımıza çıkması sadece ve sadece ticari bir düzmeceden başka birşey değildir bana göre. Zira 90 lı yıllarda o zamanlar öğrenci harçlıklarımdan arttırdığım paralar ile bir biopace aynakol alabilirken, bugün değil aynakol, sadece dişlileri almak için bile ciddi bir para ödemeniz gerekiyor. Yani: Zırva... Kapitalizm böyle bir şey işte. :)
 
Ciddi anlamda merak ettiğim bir konuda gerek deneyimlerini aktaran, gerekse tüm forum üyelerine bir konunun nasıl tartışılacağını gösteren herkese çok teşekkür ederim.
Konu hakkında son kararım ;
Estetik değil
Pahalı
İşini yapmıyor
Bazen zarar verebiliyor

Tam anlamıyla kapitalist satış taktiği

Artık ilgimi çekmiyor...
 
Kesinlikle son zamanlarda takip ettigim, keyif aldigim en kaliteli konu.
 
  • Beğen
Tepkiler: ihtiyar
Yabancı forumları okudum. Oval dişliler hakkında zıt görüşler var. Bazıları hemen adapte olmuşlar zevkle kullanıyorlar. Bazıları adapte olamamışlar, çıkarıp kenara koymuşlar. Ortak olan şey ilk ayarın biraz zor olduğu. Severek kullananlar ayar yapıldıktan sonra kullanımın çok zevkli olduğunu yazıyorlar. Zaten Rotor France'ın web sitesinde de bir dükkana gidip nasıl ayarlandığını anlamalısınız gibi bir açıklama var. Online satın alımda bu yapılamadığı için iade şartlarını ağırlaştırmış. Dükkandan alındığında iadeyi hemen kabul ediyor. İlginç değil mi?
 
@muratcolakoglu
Güzel bir kaynak vermişsiniz. Rotor France' ın yaklaşımı gayet akla uygun. Özellikle triatloncular için ilginç olabilir:
Bildiğiniz gibi dairesel pedal çevirmeye alışmış bisikletçi bacaklarındaki(farklı) adele gelişmesi, koşma eylemine bir miktar engel oluyor.Bir koşucu için doğal olmayan bu gelişme, oval dişlilerle azaltılabiliyor. Tam dairesel çevirme hareketi sonucu, daha önceki saptamalarımda da izah etmeye çalıştığım gibi, ölü noktaları geçme sırasındaki güç gereksinimini dengeleyebilmek için gelişen adele miktarı daha az. Yani koşuya engel olabilecek adele miktarı daha az veya daha az gelişiyor diyebiliriz. Hem koşu ve hem bisikletin söz konusu olduğu bir müsabaka için uygun bir uzlaşma-çözüm ortaya çıkıyor.
Shimano' nun Biopace ayna dişlilerinden bir fark ta, montaj pozisyonun değiştirilebilmesi. Sele borusunun açılarının yol bisikletlerinde 73-74° civarında, TT ve triatlon bisikletlerinde 78° ye kadar olabileceği farklılığı göz önüne alınarak,-ki bu da ölü noktaların düşeye göre yerini değiştirecektir - oval dişlilerin aynakol üzerinde değişik pozisyonlarda montajını sağlamak amacıyla, delik sayısı artırılmış.( muratcolakoglu' nun bahsettiği ayarlama). Biopace dişlilerde bu pozisyon sabit. Japon bilgisayarının en uygun olarak hesaplayıp belirlediği ve bizleri, bir kaç kullamadan sonra çıkarıp atanları, belki bu rahatsız edici duyguya yönelten pozisyon.
Dükkandan satınalındığı zaman geri iadenin kabul edilmesinin nedeni de çok açık seçik. Satıcı, doğru pozisyonun bulunması konusunda, alıcıya yardımcı olmakla yükümlü ve dolayısıyla bu yardım ve izahatlara rağmen alıcı yine de memnun değilse, satılan malı geri almaktan başka çaresi yok. İyi ve dürüst bir reklam!:)
Internet alışverişinde bu olanak bu yüzden yok.
Dikkatimi çeken diğer bir noktada, dişlilerin Biopace dişlilere göre yanılmıyorsam daha az oval ve asimetrik olmaları.
muratcolakoglu' na tekrar teşekkür ederim!
 
  • Beğen
Tepkiler: Raven_35
Bir kere daha belirtmek istiyorum; Biopace dişliler sözü geçen oval dişlilerin TAM TERSİ amaca hizmet etmek amacıyla üretilmiştir.
 
@Burçak Erbil
Maalesef bu konuya bir cevap vermeden yapamayacağım. Biopace' in ergonomi olarak nitelediği teknoloji, bacak adelelerinin en doğal olmayan çalışma anındaki yüklemenin zamanını artırıyor, hemde en kötü kaldıraç oranıyla. Buna karşılık en verimli olabilecek bölümü kısa geçiyor, en kısa zincir uzunluğu ile. Bu konudaki şahsi deneyimlerimi ibraz etmeye çalıştım. Düzensiz bir yük binme hissi veren, hele kadansı artırınca insanı neredeyse hoplamaya zorlayan bir duygu. Doğru dürüst pedal çeviremeyen, ve kilitsiz pedal kullanan birisi için ergonomik olabilir.
Ben biopace ile hiç olimpiyat şampiyonu görmedim. 100 sene önce denenmiş ve başarısızlığa uğramış bir teknoloji konusunda haklı olduğunuz yerler mutlaka vardır.
Bizim konusunu ettiğimiz, ki şu anda üzerine odaklandığım kranklar(ben de biraz mühendis gibi yazmaya çalışayım), 100 sene öncekiler gibi değil, görüldüğü gibi. Hakikaten oval! Yani yumurtayı andıran asimetrik bir şekil. Benim için kestirip atılabilecek bir konu değil. Yaşım 60 a dayandı. Eğer ölünceye kadar bu merete binmeyi düşünüyorsam, her olasılığı incelemek gerektiği kanısındayım. Kimseyi de benimle tartışmaya zorlayamam. Ama sağolsunlar, beynimi kullanmama yardımcı olan, beni düşünmeye zorlayan pek çok insan var, kendileri farkında olmasalar bile.
Buraya muhabbet yapmaya gelmiyorum. Her okuduğum şeyin üzerine kafa yoruyorum. Belki bizim okuduğumuz mühendislik, sizin okuduğunuz mühendislik kadar modern değildi, ama 35 sene teknik eleman olarak çalışmışlığım var. Bisiklet konusu da özel ilgi alanlarımdan birisi ve hayatımın bir parçası.
Saygılarımla!
 
  • Beğen
Tepkiler: Hidiman
@Sertaç EKİCİ

Bilgi ve paylaşımlarınız için size de teşekkürler Sertaç Bey ;)

Ben de hesap konusunda son bir cevap ile kapatayım:
Evet, bazal metabolizmayı ben de unutmadım; ancak bunu toplam enerji harcamasından düşmenin doğru olmayacağını düşündüm. Çünkü vücut sıcaklığı 37 derecede olmadıkça, akciğer, karaciğer, kalp, dolaşım sistemi, beyin çalışmadıkça tek başına bacaklar o gücü üretemez.
Benzer şekilde bir araçta da motorun güç üretimine etkisi olmayan ancak onun sağlıklı çalışabilmesini sağlayan yağ pompası, su pompası vs gibi sistemlerin çektiği gücü insan metabolizmasının harcadığı enerji gibi görebiliriz.
Hatta aynı metabolizmanın yaktığı enerjinin eforla artması gibi, motorun yardımcı sistemlerinin çektiği güç de devir ve yük ile artar. Bu yüzden bence karşılaştırma bu şekilde oldukça eşdeğer. Ama dediğim gibi motorlu bir taşıtı insanla karşılaştırmak zor, yoruma dayalı bir konu..
 
@ihtiyar

Merhabalar,
Yanlış anlaşıldım galiba :( O cümleyi size ithafen yazmamıştım.
Şu an gündemde olan oval dişliler performans odaklı (diz katili olmakla ünlü) olan versiyondur. Ancak konu içinde biopace'e de aynı şekilde refere edildiği için bunu yazdım.
Sizin söylediklerinize diyecek yok; tespitiniz doğru. Shimano'nun yapmak istediği ile örtüşüyor. Zaten bunun performans artıracağı varsayılamaz, hatta belki aksine performanstan ödün vererek dizlerin sağlığını ön plana alacağı düşünülmüş. Sizin tecrübeniz aksi yönde olmuş, ancak sağlam kaynaklarda (Sheldon Brown mesela) şu an ortaya çıkan (aslında biopace'ten daha eski) tasarımın asıl dizlere zararlı olduğu yönünde bilgi veriliyor.

Ayrıca yanlış anlaşılmak da istemem, benim biopace'i savunmak gibi bir amacım yok.. Sadece bu iki tasarımın birbiriyle karıştırılmamasını istedim. Çünkü sizin de değindiğiniz gibi bu herkes için önemli bir konu: Daha uzun süre bisiklete binmek istediğinizi söylüyorsunuz, yanlış mı anlıyorum? O zaman en uzak durmak isteyeceğiniz şey bu tip dişliler olmalı? Bu konuda bu kadar uzun uzadıya yazmamın sebebi de arkadaşların bu işin risklerinden haberdar olmalarını istemem.

Konuyu takip edenler için, demek istediğimi şu iki örnek daha iyi açıklar sanıyorum. İşte bu "yeni" bir oval ayna: (Aynanın şekli önemli değil, şuna dikkat edin lütfen: Elipsin geniş kısmı kranklara dik yönde tasarlanmış)
http://autobus.cyclingnews.com/photos/2005/tour05/tech/julich_csc_carbon/IMG_0324.jpg

Biopace'te ise eliptik şeklin geniş kısmı kranklarla aynı yönde:
http://www.skynet.ie/~ceason/photos/20080604_1989_Specialized_Stumpjumper/Biopace48-38-28_Rings-Deore_front_derailleur.jpg
 
@Sertaç EKİCİ

@Burçak Erbil

Bir Makine Mühendisi olarak, yaptığınız teknik tartışmanın içeriğine ve tartışma seviyenize bayıldım. Ellerinize, beyninize sağlık arkadaşlar...
 
  • Beğen
Tepkiler: ihtiyar
Geri