Öncelikle geçmiş olsun.
Benim bu ülkeyle ilgili pek bir motivasyonum kalmadı artık. Ne yazıkki kendimi başka bir coğrafyaya da ait hissetmiyorum. O yüzden aslında yaşama dair pek bir motivasyonum kalmadı. İnsanlara güvenemiyorum. Tesadüfen yaşıyoruz resmen. Oldukça uzun politik konuşmalara girmek mümkün, lakin hiç enerjim yok. Zaten forum ortamlarında pek hoş karşılanmaz genelde, artık niyeyse. İnsanlar konuşmaktan neden bu kadar korkuyor onu da anlamıyorum.
Neyse; 2 sene önce şikayetçi olduğumuz bir insan (ki daha önce defalarca bu tip olaylardan sabıkalı imiş), yalan ifade vererek karşı şikayette bulundu ve olay mahkemeye yansıdı. Sonuç olarak iki tarafa da 3 ay hapis cezası verildi. Durduk yere darp edildiğim ve hapis cezası aldığımla kaldım. Sonuca itiraz hakkım vardı, fakat negatif sonuçlanırsa bu, bozulan hapis cezası hükmünün giydirilmesi demekti. Yoo, dostlarım; bir de durduk yere tecavüze uğramaya niyetim yoktu, itiraz etmedim. Özetle hukuka güvenim yok.
Umarım haklı ortaya çıkar, elinizden geleni yapın tabi ki ama kötü sonuçlanırsa hayak kırıklığına uğramamak için çok da umutlu olmamak gerekiyor.
Onun dışında, uzman yardımı alması gereken, psikoloğa psikiyatriste gitmesi gereken kişi bu arkadaş değil muhtemelen. Biliyorsunuz, bu disiplinler toplum huzuru için insanları bir takım normlar içerisine sokmaya çalışır ki insanlar uyum içerisinde yaşasın. Suçlu ister bisikletli, ister motorist olsun, arkadan çarpıp kaçan insan ne kadar normal, tartışmaya açık.
Sadaka olayına gelince; sadaka iyi hoş da, paylaşmak anlamında hoş. Belayı niye savsın. İnsanlar paylaşmayı öğrensin diye başka başka ödüller uydurmuşlar işte. Belayı dikkat savar.
Madem sadaka tavsiye edilmiş; ben de ABDEST önereyim öyleyse