@westblood
Çok teşekkür ederim gerçekten Hakan abi (oldu bu sefer

), bu senin takdirin.
ben de 23 yaşındayım, üniversite son sınıfı bitirmeme ramak kala bir takım sorunlar yüzünden uzaması söz konusu oldu ama hayat devam ediyor, açıkçası çöpe atılmış bir 4 yıl olarak görüyorum geçirdiğim zamanı. Fakat yeminliyim, bu son senemde o kaybolan 4 yılı faiziylke geri kazanıcam.Asıl alanım bilgisayar ve öğretim teknolojileri öğretmenliği bölümü lisans olarak. Severek okumuyorum, doğal olarak tek bir projeyi severek yapmadım, sırf emeğimin ticaretini yapan hocalarım olmasın diye ellerine para eder bir şey vermedim,severek okula gitmedim,çoğu zaman derslere bile gitmedim,hep dışarda bir şeylerin arayışına girdim, ve beni hayatımda asla mutlu olmadığım kadar beni mutlu eden bir yolculuğa sürükledi son 1 yıldır, ve geçen sene uyandım fakat zaman olarak geç kaldım, kısaca bu 4 yıl bitiminde uyanarak kendim için faydalı işler yapmaya başladım,
hatta hayatımdaki en büyük devrim niteliğinde sayılacak kendim için en faydalı kararı verdim ve 6 ay verdiğim emekten sonra sigarayı bıraktım, sonraki 2 aydan sonra kanser olduğumu zannedip ağzımın içinde sigaranın eksikliğine o zamanlar hala tahammül edemeyen vücudum yaralar veriyordu,sürekli doktorlara gidip duruyordum hatta,sürekli boşa giden masraflar altına girip duruyordum,hatta eksikliğine alışamayan beynimin güçsüzlüğünden dolayı sürekli çabuk sinirlenmeler ve sinir bozukluklarını geçirdiğimden dolayı sürekli fazla fazla ilaçlar alıp duruyordum. Neyse ki bitti bu rüya da, şimdi oldukça iyiyim ve sağlığım yerinde çok şükür.Kısaca bana o kanserler hikaye geliyo, korkusu da boşuna geliyo ama o eksikliğinde beni darmaduman eden o lanet bağımlılığından tiksindim, tövbe ettim asla içmiycem diye bırakırken, ve nefret ediyorum şimdi. Çok rahat 200 kişiye bu yaşadıklarımı anlatsam, bıraktırım çoğuna(inat eden de çıkar bırakmıycam diye).En sevdiğim insanları bile çok kötü kırdığım için hal vicdan azabı çekiyorum kısaca.O günlerden beri her gün benim için hayatımın son günü gibi geçiyor, şükrediyorum şu an her şeye rağmen elimdeki her şeye içinde bulunduğum bazı ortamlar hariç.(değinicem birazdan)
haftasonları kursuma gidiyorum, bu ağustosa kadar sürecek, bu ağustos sadece kafamı dinlemek üzere kısa süreliğine bir tatil yapmış olduktan sonra önümüzdeki sene tüm bölüm öğrencilerinin toplandığı eskişehir osmangazi üniversitesi'ndeki kurultaya hazırlanmaya başlıcam,yani bir proje yarışması, kendim olarak tek başıma aday olarak giricem bu yarışmaya, gerekirse yol paramı okul bana özel bütçe vermese de cebimden verip gidicem.
Kursumun ve son senemin parasını da kendim vericem hatta aileme maddi açıdan daha fazla yüklenmemek için.Ayrıca tercümanlık yapıyorum serbest olarak,12 yıldır en azından İngilizce'yi iyi kullanmakla yetinmeyip satabiliyorum piyasada, fakat önemli olan alanımda işler yapıp yerinde paralar kazanabilmem. ilk planım bu yıl alanımda bir işe girmek, bu yıl içerisinde yapmam gereken projelerimi bitirip 2. dönem de veremediğim dersin hocasına çok güzel bir şekilde kapak misali monte etmek ve o yarışmaya tek vücut olarak gitmek.
Her geçen bugünüm bu hayatta ilerde bir geçmiş olacak, bunlar da ilerde yapay olmayan birer özgeçmiş olarak kayıtlarıma geçmiş olucak kısmetse.
Dolayısıyla maddi imkanım oldukça kısıtlıydı, bir arkadaşım kron xc2000 almıştı, bana anlatıp duruyordu bisikleti, gülüp geçiyordum hatta.Bisiklete 100liradan fazla para verilir mi derdim ama araştırdım iyice her şeyi, hatta arkadaşım artık benim kadar bisikletten anlamaz durumda

ben ona öğretiyorum bir şeyleri ben onu gaza getiriyorum.Hatta motor alıcam deyiverdi,ben açıkçası bağlandım bisikletime yani, inşallah maymun iştahlılığa dönüşmez bu durum.
Bu kene endişesi olmasa gözümü kırpmadan çadır falan almayı ve bu yaz için kamp yapmayı bile planlamıştım. Neyse işte pahalı bir bisiklete benim gibi bir insanın bu kadar parayı vermesi akıl karı olamazdı asla, çok şükür maddi açıdan alabilirim şimdi ama buna ne vicdanım ne de bütçemde kendi geleceğim için hazırladığım planlarım izin verebilirdi.Zaten alacak olsam ilk işim en kötüsünden(şimdiki en kötü pc her zaman 5yıl öncekilerin içinde neredeyse en iyisinden de iyidir..) bir dizüstü almak olur ilk işim bu eğitim masraflarımdan sonra.
Şunu fark ettim bisiklete binmek beni rahatlatıyor, gevşiyorum iyice, canım bir şeye sıkılsa artık umrumda olmuyormuş gibi yaşıyorum iyice, keşke burada bende gözlemlediğiniz kadar oldukça huzurlu bir yaşam olsa ama en azından bir yerlerden yakalayabiliyorum çok şükür, arada balık da tutuyorum bazen sırf canım sıkıldığımdan, henüz acemi olduğumdan çok da becerikli değilim bunda da ama olsun beni rahatlatıyo iyice.
İlk planımda bisikleti belli mesafelere kadar sadece sürüp sabah sporu haline getirmekti fakat resmen alternatif ulaşım ve gezi aracı oldu benim için.İlerde Allah kısmet etsin, o zaman da bostacıya kadar transporter minibüsle götürüp oralarda veya oraya benzer bisikletlere özel yollarda sürücem kesin.
Araba da şart ama bu devirde, nefret ettim toplu taşımalardan; bugün kız arkadaşımı tramvaya bindirdikten sonra vedalaşıp oradan ayrıldığım andan sonra telefon açıp kendisinden duyduğum haberden sonra tramvaylarda insanım, delikanlıyım diye gezinen davarlar yüzünden iyice nefret ettim bu milletten bu toplumdan ve topluluk içi her türlü aktivitelerden. İmkanım olsa artık bu ülkede yaşamam neredeyse.Bu ucuz beleş akbiller kontörler kampanyalar insanları köpek etmiş, artık otobüsler 80kişi alır olmuş,yeraltı toplu taşıma araçlarının yürüyen merdivenlerinde koşarak inen hayvanlar tepinir olmuş, hırsızlık taciz ve bunun sebebi pislik insanlar türemiş iyice.Sabırla iple çekiyorum gelecek o sıkıntısız günleri.Bu öyle bir duruma geldi ki, ben askere giderken bile gözüm arkada kalıcak.Anasız diyorum böylelerine, çünkü bir bayan deyince ilk akla anneyi getiremeyen, ve minibüslerde otobüslerde veya caddelerde hepimizin anası bacısı bulunabilir düşüncesine sahip olmayan inceliğe varamayan moronlar türetiyor bu toplumun geriliği sadece.Öyle bir hal aldı ki bataklıkta sivrisinek kolonisi gibiler hangisini durdurabileceksin/indirebileceksin artık? Her neyse böyle insanların anası babası ve varsa bacısı hakkında pek hoş şeyler düşünmüyorum, elime geçse zaten tövbe ettirirdim belki zorla imana getirip.İnsan bazen böyle pislikleri düşünmekten aklına burada yaşamla ilgili güzel şeyleri aklına getiremiyor.Ki kendi çapımda arkadaşımla istanbul'da geziler yapıyoruz bazen tarihi güzel yerlerini dolaşıyoruz öğrenciliğimizin tadını çıkarıp. Öğrenci olduğumuzun avantajı olarak kimi yerlerin ücretsiz olması ve ilerde bir daha bu fırsat 40 yaşımızda da olsak geçmez diye boş zaman buldukça bazen geziyoruz beraber.Kısmetse ilerde hayatım boyunca her daim yanımda olacak bu insanla hayatın tadını çıkarıyoruz, bazen böyle sıkıntı verici durumlar olucak diye insanlara kabullendirip kimsenin asla kimsenin hevesini ve keyfini kaçırmaya da hakkı yoktur.
Ben şuna inanıyorum her zaman; demokrasi, özgürlük ve teknoloji henüz gelişmemiş ülkelerin insanlarına çoğu zaman fazla gelir. Ne düşündüğünü ve ne istediğini bilmeyen, nasıl davranacağını ve nasıl davranması gerektiğini bilmeyen adamın eline geçen özgürlük tehlike saçar. Önce adam eğitilmeli, ahlakını almalı, törpülenmeli, gerekirse dayağını da yemeli, insanların döneminde çağlar adım adım atılmalı.Taş devrinden yontma taş devrini görmeden milenyuma geçen bir adamın o ortamda durması ya çevre için tehlike ya da kendisi için tehlike.Malesef ki bu gelişim ülkemizin her metrekaresinde aynı anda olmuyor.
Çok özür diliyorum, bunlar benim düşüncelerim sadece, sadece düşüncem olmayıp da gözlemlediklerim.Bu konu buraya taşınmamalıydı tabiki fakat doldum taştım yeterince sinirden.İki cümle ana avrat küfür edip de rahatlardım 2 dakikada ama en azından burada da paylaşıp bir şeyler ifade eder belki deyip dayanamadım yazdım.İsteyen nefret eder, isteyen destekleyip teşekkür eder ne düşünüp hissettiğimi apaçık dile getirdiğim için.
Saygılar..