İnanılmaz. Ne desem az kalır. Resmen ilaçları koruyan kişiler var burada. yok arge çalışmalarıymış yok koskoca ilaç firmaları bilmiyormuymuş. Yazık. şunu unutmayın hiçbir doktor kafana göre ağrı kesici alabilirsin demez. yaklaşık 5 sene ilaç firmalarının pazarlama bölümünde çalıştığım için çok iyi bilirim ilaç firmaları ve doktorlar arasındaki mükemmel ilişkileri.

bakın tüm doktorlar demiyorum sakın yanlış anlaşılmasın ancak görevini kötüye kullanan o kadar çok doktor var ki. ilaç mümessilliği yapan arkadaşlar varsa bilirler. doktorlar para veya konferansa gönderilmek isterler o firmanın ilacını yazmak için. bayansanız istekler değişiyor tabi.

ne kadar çok doktora yardım o kadar çok ilacının doktor tarafından yazılması demektir. bana ilacımı yazmak için laptop taksitini ödettiren doktor vardı. daha ne olsun.

o zamanlar toydum bu ve bunun gibi hataları malesef ben de yaptım. ama daha fazla vebalin altına girmek istemediğimden mümessilliği sonsuza kadar bırakma kararı aldım ve yaklaşık 3 sene önce çalıştığım son ilaç şirketinden istifa ederek ayrıldım. türkiyedeki sağlık sistemi malesef bu arkadaşlar. Avrupada kronik hastalıklarda kullanılan ilaçların kullanımı daha fazlayken türkiyede ve türkiye gibi ülkelerde akut hastalıklarda kullanılan ilaçların kullanımının daha fazla olmasının en büyük sebeplerinden birisi de budur. ikincisi de bilinçsiz kafana göre dediğimiz türden ilaç kullanımından kaynaklanmaktadır. Arkadaşlar şunu aklınıza iyice yerleştirin "Her ilaç zehirdir. Ancak başka hiçbir çare yoksa ve çok mecbur kalındığında ilaç kullanılır. mesela zatürrede, bronşitte, orta kulak iltihabında vs. vs. ilaç kullanmak zorundasınız. Başınız ağrıdığında, mens döneminde, en ufak bir diş ağrısında vs. ağrı kesici KULLANILMAZ. Tabi migreniniz veya çok çok şiddetli ağrılı mens döneminiz varsa o ayrı. Nezle olduğunuzda antibiyotik KULLANILMAZ. Çünkü antibiyotikler virüslere etki etmez." Ayrıca kullandığınız ilaçların hiçbir zaman tamamı vücuttan absorbe olmaz. yani 70 yaşında birinin 50 sene önce kullandığı ağrı kesici hala o kişinin vücudundan tamamen atılmamıştır. Örnek veriyorum bu oran %0.000000000000001 bile olsa ve her ay 1 rakamının önüne bir sıfır daha eklense dahi matematiksel olarak bu oran sonsuza dek sıfır olamaz ve her ilaç kullandığınızda birikme devam eder. yani bu ne demek oluyor. siz yok yere yani ay başımda bir sızlama var, ay dişimde bir zonklama var, ay parmağım uyuştu diyip her ilaç kullandığınızda ne yazık ki karaciğerinize bir tık daha yük bindiriyorsunuz.
ikinci konu ise kimyasal konusu. konuyu açan arkadaşımız kimyasalı hayatımızdan çıkarmak istiyoruz demiş. başka biri çıkmış herşey kimyasaldır nasıl olacak bu demiş. tamam da o arkadaşın anlattığı şeyi herkes anladı. felsefe yapmanın lüzumu nedir? arkadaşlar insan sağlığına zararlı olan kimyasal maddeler genellikle hücre yapımızı bozarak kanser oluşumunu tetikleyici, arttırıcı özelliktedirler. ancak bu tarz ürünlerden tamamen kaçmamızın -heleki bu devirde- pek bir imkanı yoktur. en doğrusu kaçabildiğimiz kadarından kaçmak olacaktır. temizlik ürünü kullanmasak, tamamen organik ürünlerle beslensek, şehir hayatını terkedip doğal ortamlara yelken açsak vs. dahi zararlı kimyasallardan kaçamayız. çünkü en azından giyinmek zorundayız. ve o giydiğiniz kot pantolonun taşlanma işleminde kullanılan kimyasallar insan vücuduna en zararlı kimyasallardan biri. veya tshirt ünüzün üzerindeki baskı ona keza... yani kısacası devir kanser devri. ancak elinizden geldiği kadar kaçın arkadaşlar. başınızı şişirdim. sağlıcakla kalın.
Edit: Bana tepki gosteren arkadaslar olmus. Ben kimseye laf sokmak icin yazmadim. Laf sokmak, dedikodu yapmak vs. benim karakterime cok ters. Sadece bilinen yanlislari duzeltmek istedim. Ayrica kimseden alinti yapmadim. Amacim sadece bir kisiye dahi olsa bildigim dogrulari anlatmakti. Yoksa kimseye karismam. Herkesin kendi hayati. Onun disinda ben %100 dogal urun yok demedim. Yanlis anlayan arkadaslar tekrar okuyabilirler. %100 dogal urun vardir arkadaslar. Mesela bizim koyde insanlar kendilerine ve arda kalirsa satmak icin organik urun yetistirmede daglari, en yakin karayoluna en az 20-30 km mesafesi olan yerleri tercih ediyorlar. Ürünlerde hicbir kimyasal madde ve hicbir zirai ilac kullanmiyorlar. Tamamen kendi kendine yetisiyor. Su olarak bolgenin kesinlikle kirlenme belirtisi dahi olmayan sularini kullaniyorlar. Çapa ve yabani ot ayiklama disinda hicbirsey yapmiyorlar. İşte nişantasinda, bagdat caddesinde kilosu 70-80 tl ye satilan domates boyle yetistiriliyor. %100 organik yontem budur. Gerci artik herseyin uzerine yazar oldular. Sen hicbir ilac kullanmadan urun yetistirsen bile o tarlanin yanindan gecen arac o urunu % 100 organik olmaktan uzaklastiriyor. Bu arada Allah aşkına su bile kimyasal diyip konuyu sacmalastirmayalim. Oldu olacak biz bile tamamiyle kimyasaliz diyin olsun bitsin.

İnsallah yazdiklarim yararli olur. Gorusmek uzere.