Scudo Sports

Kimyasal maddeleri hayattan çıkartmak

@Ahmet Onur Çakmak
Savunmuyor, böyle bir yaşam tarzına başlayacağını ve bu konuda öneriler beklediğini yazıyor. Bir çok arkadaş da "e ama tuz da kimyasal, onu netcez" diye cevaplıyor farmakolojik bilgiler vermek yerine. Ortada bir iddia veya bir "radikal söylem" yok. İlaç konusunda fikrimi zaten beyan ettim, ayrı bir uzmanlık gerektiren, doktora danışmadan yapılmayacak bir iş. Konu sahibinin doktorun reçete ile yazdığı ilaçları reddetmekten bahsettiğini ben zannetmiyorum, ben bu şekilde yorumladım. Aksi akıl dışı olur zaten. Öte yandan sarımsağın da doğal antibiyotik olduğunu bilmeyen yoktur herhalde.
 
Scudo
annem eczacı olması ve kendisi de ilaç kullanımını minimumda tuttuğu için üzerine sıkça muabbet ettiğimiz bir konu.

şöyle bir sıkıntı var,
son 50 yılda, özellikle büyükşehirlerde yaşayan/yetişen nesil bahsi geçen kimyasallara maalesef mecbur.
mesela, içinde bulunduğumuz şehirlerdeki hava kirliliği, yediğimiz içtiğimizin üretilmesinde kullanılan kimyasalların etkilerini yine kimyasallarla dengeleyebiliyoruz.
örneğin; maruz kaldığımız karbonmonoksiti insan vücudu vitamin katkısıyla minimuma indirebiliyor. ancak günde 10kg meyve yesek bile bir tabletteki vitamini alamıyoruz. hadi aldık diyelim, beraberinde bir sürü şeker alıyoruz. hadi şekeri göz ardı ettik bu sefer artık sıradan bir hastalık olan, ve çoğumuzun hala farkında olmayabildiği reflü ile karşı karşıya kalıyoruz.

keşke olabilse, bunlara hiç gerek olmasa. ancak maalesef dünyadaki kaynaklar insanoğlunu beslemeye yetmiyor. yine bir örnek dünya; kahve üretimi sadece abd tüketiminin %70'ne yetiyor, bu sebeple sentetik kahve içiliyor çoğunlukla.

kimyasaldan uzak durmalı ama tamamen vazgeçmek için maalesef gezegencek çok geç kaldık.
 
  • Beğen
Tepkiler: Cem Unden
eczane kısmı biraz abartı olmamış mı , mesela hipotiroidi(tiroid hormon eksikliği) gibi hastalık gelse başına ne yapmayı planlıyorsun ?
 
Önceleri hiç dikkat etmezdim ancak son zamanlarda hem kız arkadaşım hem de okuduğum şeyler sayesinde dikkat etmeye başladım.öncelikle glikoz şuruplu gıda tüketmiyorum mümkün olduğunca.dikkat etmek gerekiyor, bebe bisküvisinde bile glikoz şurubu var.eğer kurabiye kek vs yapılacaksa şeker yerine pekmez kullanıyoruz.beyaz un kullanmamaya çalışıyoruz.ekmeği ya kendimiz evde yapıyoruz ya da dışarıdan tam buğday alıyoruz.insanlar turşu kurarken bile aspirin kullanıyor, kimbilir dışarıdan aldıklarımızda neler var.bir yerden başlayın gerisi geliyor zaten

Bu arada şu anda "şehirdekiler için sürdürülebilir yaşam rehberi" diye bir kitap okuyorum.buna benzer iyi birkaç kitap daha var piyasada.bu tarz kaynaklar okumanız da faydalı olacaktır diye düşünüyorum
 
  • Beğen
Tepkiler: Yusuf G.
@furkan.zaman hocam eczaneye inancim pek yok (gerci ALLAH'a sukur bi hastaligim yok) adamlar ilaci yaparken bi yeri duzeltip bi yeri patlatiyolar e onlar da hakli ekmek parasi
 
@gmfaruk

Koskoca farmakoloji bilim dalini oto sanayi mantığına indirgediniz. Eğer bahsettiğiniz advers (yan) etki ise bu oranlar yolda düşüp ölme oranınızdan az. Yok eğer bilerek yapıyorlar diyorsanız size üniversite 1.sınıfta öğretilen bilimsel araştırma metodu ders notlarımı vereyim. Hiç birinde biyeri yaparken öbürünü bozun yazmıyordu. Dediğim gibi insallah ilaç kullanmak zorunda kaldığınız bir hastalığınız olmasın ömrünüz boyu. Ama o işler sandığınız kadar kolay değil efendim.

@Vefa Erdem

@gmfaruk

Demek ki savunuyormuş vefa bey. Ekmek parası olduğundan biyeri yapıp biyeri bozuyorlarmış kendisinin iddiası bu yönde
 
İlaç kullanmayalım diyorsunuz sonra hasta olup doktora gelince "vay efendim niye antibiyotik yazmıyorsun" diye kızıyorsunuz...
Herşey yerinde ve zamanında kullanılırsa anlamlıdır... Gerisi lafı güzaf...

Dip not: şeker zehir falan değildir.. Bırakın bu canan karatay laflarını... Şekersiz yaşam olmaz.. Dengeli beslenin yeter...
Bir dilim yerine beş dilim baklava yemeyin yeter...
 
@baykuş97 Sizin de belirttiğiniz gibi vücudun şekere de ihtiyacı var ama zaten yediğimiz meyve ve sebzeler ile bu ihtiyacı fazlası ile karşılıyoruz. Basit şeker bir çok rahatsızlığa zemin hazırlıyor. Zaten 1800lü yıllardan önce pancardan üretilen basit şeker icat edilmemişken de insanlar gayet sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürmüşler. Şekersizlikten ölen veya hastalanan olmamış. Ayrıca o bahsettiğiniz baklavaların (annelerimizin yaptıkları hariç) hazır yuftasında kullanılan l-sistein'in neden elde edildiği belli değil, tereyağ yerine kullanılan margarin, şeker yerine kullanılan glikoz, fıstık yerine de bezelye kullananlar türemiş şimdi de Allah razı olsun en azından doğal bir ürün kullanmışlar en azından. İşin içinde para varsa her haltı yerler uyanık olmazsak bize de yedirirler. Ayrıca çayına şeker atmayıp sigara içenin de kendi iradesizliğidir bu şekeri zararsız yapmaz.
 
  • Beğen
Tepkiler: Cem Unden
@Yusuf G. Aynı şeyi söylüyoruz.. Vücudun şekere ihtiyacı var.. Bunu hangi yoldan aldığınızı siz belirliyorsunuz... Dengeli beslenirseniz zaten rafine şekerden uzak durmuş olursunuz...
 
Laf arasında, %60 bitter çikolatayı yiyemedim geçen, şekerli geldi. Yüzde 80 acı gelirdi eskiden, bir de onu denicem bakalım. İnsan gerçekten her şeye alışıyor. Bir kere alışınca hiç aramazsınız şekeri.
baykuş hocam, haklı olabilirsiniz ama günümüzde insanların yüzde doksanından fazlası zaten ihtiyacından çok daha fazlasını alıyor. Şimdi bu adamlara gidip de vücudun şekere de ihtiyacı var dersek belki de diyeti o kadar ciddiye almayacak. Şeker direk zehirdir dersek belki anca istenilen kıvama gelirler :D
Zaten bal, meyve yiyen bir insana o şeker yetmez mi? Bilmiyorum sadece merak ediyorum.

Spordan hemen önce ya da spor yaparken alınması dışında şekeri olabildiğince azaltmanın doğru olacağına kanaat getirdim ve ona göre davranmaya gayret gösteriyorum. Umarım doğru yapıyorumdur.
 
@Mustafa Kocabaş o zaman şöyle özetleyelim; tatlıdan uzak durun... Spordan sonra muhakkak proteinli beslenin ki vücut spor sonrası ihtiyaç duyduğu proteini kas hücrelerini yakarak sağlamasın..
 
Bu konu benimde kafamı yoruyor.Zayıflamak için diyet yapıyorum yediklerime dikkat ediyorum.En önemli etkiyi beyaz ekmek ve şeker yapıyor diyebilirim.Normalde hayvan gibi günde 4 ekmek yerdim.Şuan sadece sabahları 2 dilim karışık tahıllı ekmek tüketiyorum.Yavaş yavaş ,az az ve fazlaca çiğneyerek yemek önemli o zaman çabuk doyuyorsunuz.
 
Şeker ihtiyaçtır diyen arkadaşlar lütfen şu düşünceyi terk edin keza böyle bir ihtiyaç kesinlikle yok. Gerekli olan kısmı yiyeceklerden alıyoruz, kullandığınız şeker tamamen zarardır.
 
İnanılmaz. Ne desem az kalır. Resmen ilaçları koruyan kişiler var burada. yok arge çalışmalarıymış yok koskoca ilaç firmaları bilmiyormuymuş. Yazık. şunu unutmayın hiçbir doktor kafana göre ağrı kesici alabilirsin demez. yaklaşık 5 sene ilaç firmalarının pazarlama bölümünde çalıştığım için çok iyi bilirim ilaç firmaları ve doktorlar arasındaki mükemmel ilişkileri. :D bakın tüm doktorlar demiyorum sakın yanlış anlaşılmasın ancak görevini kötüye kullanan o kadar çok doktor var ki. ilaç mümessilliği yapan arkadaşlar varsa bilirler. doktorlar para veya konferansa gönderilmek isterler o firmanın ilacını yazmak için. bayansanız istekler değişiyor tabi. :D ne kadar çok doktora yardım o kadar çok ilacının doktor tarafından yazılması demektir. bana ilacımı yazmak için laptop taksitini ödettiren doktor vardı. daha ne olsun. :D o zamanlar toydum bu ve bunun gibi hataları malesef ben de yaptım. ama daha fazla vebalin altına girmek istemediğimden mümessilliği sonsuza kadar bırakma kararı aldım ve yaklaşık 3 sene önce çalıştığım son ilaç şirketinden istifa ederek ayrıldım. türkiyedeki sağlık sistemi malesef bu arkadaşlar. Avrupada kronik hastalıklarda kullanılan ilaçların kullanımı daha fazlayken türkiyede ve türkiye gibi ülkelerde akut hastalıklarda kullanılan ilaçların kullanımının daha fazla olmasının en büyük sebeplerinden birisi de budur. ikincisi de bilinçsiz kafana göre dediğimiz türden ilaç kullanımından kaynaklanmaktadır. Arkadaşlar şunu aklınıza iyice yerleştirin "Her ilaç zehirdir. Ancak başka hiçbir çare yoksa ve çok mecbur kalındığında ilaç kullanılır. mesela zatürrede, bronşitte, orta kulak iltihabında vs. vs. ilaç kullanmak zorundasınız. Başınız ağrıdığında, mens döneminde, en ufak bir diş ağrısında vs. ağrı kesici KULLANILMAZ. Tabi migreniniz veya çok çok şiddetli ağrılı mens döneminiz varsa o ayrı. Nezle olduğunuzda antibiyotik KULLANILMAZ. Çünkü antibiyotikler virüslere etki etmez." Ayrıca kullandığınız ilaçların hiçbir zaman tamamı vücuttan absorbe olmaz. yani 70 yaşında birinin 50 sene önce kullandığı ağrı kesici hala o kişinin vücudundan tamamen atılmamıştır. Örnek veriyorum bu oran %0.000000000000001 bile olsa ve her ay 1 rakamının önüne bir sıfır daha eklense dahi matematiksel olarak bu oran sonsuza dek sıfır olamaz ve her ilaç kullandığınızda birikme devam eder. yani bu ne demek oluyor. siz yok yere yani ay başımda bir sızlama var, ay dişimde bir zonklama var, ay parmağım uyuştu diyip her ilaç kullandığınızda ne yazık ki karaciğerinize bir tık daha yük bindiriyorsunuz.

ikinci konu ise kimyasal konusu. konuyu açan arkadaşımız kimyasalı hayatımızdan çıkarmak istiyoruz demiş. başka biri çıkmış herşey kimyasaldır nasıl olacak bu demiş. tamam da o arkadaşın anlattığı şeyi herkes anladı. felsefe yapmanın lüzumu nedir? arkadaşlar insan sağlığına zararlı olan kimyasal maddeler genellikle hücre yapımızı bozarak kanser oluşumunu tetikleyici, arttırıcı özelliktedirler. ancak bu tarz ürünlerden tamamen kaçmamızın -heleki bu devirde- pek bir imkanı yoktur. en doğrusu kaçabildiğimiz kadarından kaçmak olacaktır. temizlik ürünü kullanmasak, tamamen organik ürünlerle beslensek, şehir hayatını terkedip doğal ortamlara yelken açsak vs. dahi zararlı kimyasallardan kaçamayız. çünkü en azından giyinmek zorundayız. ve o giydiğiniz kot pantolonun taşlanma işleminde kullanılan kimyasallar insan vücuduna en zararlı kimyasallardan biri. veya tshirt ünüzün üzerindeki baskı ona keza... yani kısacası devir kanser devri. ancak elinizden geldiği kadar kaçın arkadaşlar. başınızı şişirdim. sağlıcakla kalın. :)

Edit: Bana tepki gosteren arkadaslar olmus. Ben kimseye laf sokmak icin yazmadim. Laf sokmak, dedikodu yapmak vs. benim karakterime cok ters. Sadece bilinen yanlislari duzeltmek istedim. Ayrica kimseden alinti yapmadim. Amacim sadece bir kisiye dahi olsa bildigim dogrulari anlatmakti. Yoksa kimseye karismam. Herkesin kendi hayati. Onun disinda ben %100 dogal urun yok demedim. Yanlis anlayan arkadaslar tekrar okuyabilirler. %100 dogal urun vardir arkadaslar. Mesela bizim koyde insanlar kendilerine ve arda kalirsa satmak icin organik urun yetistirmede daglari, en yakin karayoluna en az 20-30 km mesafesi olan yerleri tercih ediyorlar. Ürünlerde hicbir kimyasal madde ve hicbir zirai ilac kullanmiyorlar. Tamamen kendi kendine yetisiyor. Su olarak bolgenin kesinlikle kirlenme belirtisi dahi olmayan sularini kullaniyorlar. Çapa ve yabani ot ayiklama disinda hicbirsey yapmiyorlar. İşte nişantasinda, bagdat caddesinde kilosu 70-80 tl ye satilan domates boyle yetistiriliyor. %100 organik yontem budur. Gerci artik herseyin uzerine yazar oldular. Sen hicbir ilac kullanmadan urun yetistirsen bile o tarlanin yanindan gecen arac o urunu % 100 organik olmaktan uzaklastiriyor. Bu arada Allah aşkına su bile kimyasal diyip konuyu sacmalastirmayalim. Oldu olacak biz bile tamamiyle kimyasaliz diyin olsun bitsin. :D İnsallah yazdiklarim yararli olur. Gorusmek uzere.
 
Eczanedeki kimyasallar en azından testlerden geçirilip belli dozaj ayarlamaları yapılmış ürünler, tarım ilaçlarını ne yapacaksın, sağlıklı besneceğim diye meyve sebze alıp zehirleniyorsun, ne dozajı belli, ne testi var ne de denetimi.

(link)
 
konuyu okurken aklımdan geçenlerin özeti :)
26_d.jpg
sakin-yemee.jpg
1029190_ad39b97cb5a381c79d25822949e82812_600x600.jpg
canan-efendigil-karatay_693757.png.65d6de69d88a7b91d60a08ccc556431a.png
canan-karatay-tereyag.jpg
 
iyi niyetle yazayım diyorum olmuyor. canan karatay'cı diye sınıflandırılıyorum.
anında sınıflamak yerine biraz bilgi edinmek gerek. geçen gün bir yazı gördüm. diyordu ki, bu ülkede en rahat ve basit iş propagandacılık. inandırıcı bir iş çıkarmaya gerek yok, çünkü millet inanmaya zaten hazır...sen ocusun sen bucusun demek işin basit kolay tarafı...canan karatay'ın iki cümlesinin benzerini sarfettim diye "karataycı" kategorisine sokulmak tam bir komedi.

bakın ne demişim: insanın şekere ihtiyacı yoktur.
itiraz ediyorlar. hayır efendim şeker de lazım...

büyük yanlış.
biyolojik olarak şekere ihtiyacınız yoktur. karaciğer vücudun şeker ihtiyacını karşılar:
(link)

şeker ile karbonhidratı karıştırıyorsunuz, farkında değilsiniz. vücudun az miktarda olsa da dışardan tuz alımına dahi ihtiyacı vardır ama şeker alımına ihtiyacı yoktur..kaliteli karbonhidrat alımı ile kan şekeri yavaş yükselir, yavaş düşer.

ikinci olarak ne demişim: şeker zehirdir. bağımlılık yapan bir zehirdir.

evet zehirdir. dünyada şekere bağlı hastalıklar hızla yükselmektedir.
şekere bağlı bazı hastalıklar ve şekerin size verebileeği zararlar için buyrun:

(link)
türkçe bilmeyenler için bir numarayı özetliyeyim hepsine bedel zaten: bağışıklık sistemini baskılar diyor:
(link)
(143 kaynak var)


başka ne demişim:
--ayrıca kimyasal lafı kötü bir algı yaratıyor. fakat tuz da bir kimyasaldır. sodyum klorür'dür. ve vücudun az da olsa buna ihtiyacı bulunmaktadır.
yediğiniz tüm doğal (ki sanmıyorum, %100 doğal gıda kalmadı) gıdalarda bile kimyasallar vardır.
zira, vücudumuz elementlerden oluşur. hidrojen, oksijen, karbon, hatta nitrojen. bu dördü neredeyse vücudumuzun 3/4ümüzü oluşturur.
bizler kimyasal birer ürünüz zaten.
dolayısıyla kimyasal lafından gocunmayın. su bile bir kimyasaldır aslında. h2o.
doğal kelimesi daha iyi..ama o da kalmadı maalesef.--

bunu "herşey kimyasaldır, nasıl olacak bu iş" diye anlamak için kafayı iyice kırmış olmak gerekiyor. ayrıca "felsefe yapma" denilip söylediklerimin (%100 doğal gıda kalmadı vs..) aynısının farklı cümlelerle söylenmesi de ayrı bir ironi.

*

bir konuda bir iddianız varsa, anlatın dinleyelim. bu sebeple şu arkadaşa katılmıyorum, deyin sonuna kadar dinleyelim.
iddianıza temel getirin dinleyelim. fikirleri çarpıştırın dinleyelim.

dalai lama çok güzel söyler: "konuştuğun zaman sadece bildiklerini tekrar edersin ama dinlersen yeni şeyler öğrenebilirsin."
anlatın dinleyelim...bilmemek değil öğrenmemek ayıp..
ama laf sokmayın. sınıflandırmayın.
yazıktır.
burası forum.
laf sokma yeri değil.
 
Geri