Scudo Sports

Kanal İstanbul

10 yıldır inşaat sektöründe çalışıyorum ve hayatımda bu kadar gereksiz, parayı boşa harcama planı bir proje görmedim. Evet tartışacak durumda değiliz.
İBB yetkili değil, ama bu saçmalığa karşı kamuoyu oluşturmak, şehrini korumaya çalışmak yetkileri arasında...
Projenin neden gereksiz olduğuna dair ve paranın boşa harcandığına dair çalışmalarınızı paylaşır mısınız? İbb'nin bu konuda kamuoyu oluşturma yetkisini bulamadım, paylaşabilir misiniz?
 
Scudo
Projenin neden gereksiz olduğuna dair ve paranın boşa harcandığına dair çalışmalarınızı paylaşır mısınız? İbb'nin bu konuda kamuoyu oluşturma yetkisini bulamadım, paylaşabilir misiniz?

Merhaba,

Insaat muhendisligi konusunda egitimlisiniz, sizce muhendislik acisindan deprem riski yuksek olan ve onumuzdeki 50 yil icinde 7+ siddetinde deprem beklenen bir alana boyle bir proje yapmak fizibil mi?

Bir de insaat muhendisleri projenin fizibiletisini yaparken, ekonomik, siyasi, hukuki ve cevresel faktorleri goz onune aliyor mu yoksa sadece muhendislik acisindan fizibilse yapilmasi caiz midir diyorlar?
 
Merhaba,

Insaat muhendisligi konusunda egitimlisiniz, sizce muhendislik acisindan deprem riski yuksek olan ve onumuzdeki 50 yil icinde 7+ siddetinde deprem beklenen bir alana boyle bir proje yapmak fizibil mi?
Merhaba, inşaat projesi yapılırken projenin büyüklüğüne ve yapısına göre deprem periyodu seçilir ve tasarım buna göre belirlenir. Örnek vermem gerekirse 4 büyüklüğünde bir deprem yılda 5 kez oluyorsa 5 büyüklüğünde deprem 10 yılda bir olabilir, o bölgenin deprem kayıtlarına bakmak lazım. Sadece deprem için geçerli değil, şehirlerde bulunan taşkın kanalları da tekrar periyoduna göre seçilir. Bunları İstanbul özelinde söylemiyorum, genel yaklaşım bu şekildedir. Daha net açıklamam gerekirse bir yerde 50 yılda bir 7 büyüklüğünde deprem oluyorsa deprem periyodu 50 yıl alınarak tasarım yapılır. 7 ve altındaki depremlerde bu yapıda herhangi bir etki olmaz. Sizin dediğiniz gibi 50 yıllık bir deprem periyodunda 7 büyüklüğünde bir deprem mümkündür. Kanal İstanbul geniş ve etkili bir proje olduğu için tekrar periyodu 2475 yıl olarak hesaplanmıştır. Bu demektir ki her 2475 yılda bir yaşanan en büyük deprem ivmesine göre hesap yapılacaktır. Sonuç olarak 2475 yıllık periyot seçilen bir yapı 50 ve üzeri yıllarda yaşanabilecek depremlere uygun imal edilecektir.

Bir de insaat muhendisleri projenin fizibiletisini yaparken, ekonomik, siyasi, hukuki ve cevresel faktorleri goz onune aliyor mu yoksa sadece muhendislik acisindan fizibilse yapilmasi caiz midir diyorlar?
İnşaat mühendisleri projenin statik ve uygulama aşamalarını yönetmektedir. Bahsettiğiniz ekonomik, siyasi, hukuki işler proje müdürü ve ekibi tarafından yürütülmektedir. Bu ekipler projenin büyüklüğüne göre farklı disiplinleri içerir. Örneğin küçük bir projede birkaç mimar ve mühendis yeterken büyük projelerde mimar, inşaat mühendisi, jeoloji mühendisi, jeofizik mühendisi, bilgisayar mühendisi, raylı sistem uzmanları, güvenlik uzmanları, avukatlar gibi uzayıp giden bir liste olmaktadır.
 
İstanbul da yaşayan insanların ve tüm habitatın doğal düzeni içinde suni bir kanala ihtiyacı olmadığı bilim adamları tarafından ısrarla vurgulandı.
ÇED raporları, ilgili meslek odaları, çevre mühendisleri, deprem uzmanları...
70 li yıllarda dönemin başbakanı Süleyman Demirel'e : Marmara bölgesinde aktif fay hattı var, şehirleri ona göre planlayalım denir.
Çoban Sülü cevap verir : -Bu ülkeye plan değil pilav lazım-...
99 depremini yaşayan, yakınlarını kaybedenler için "pilav" nasıl işe yaramadıysa bu kanal projesi de "emlak rantı" oluşturmaktan öteye gidemez...
 
İğne atsan yere düşmeyen 16 milyonluk bir şehre, milyonlarca kişilik yeni bir göç dalgası getirecek olması bile başlı başına bir sorun. İstanbul'un artık göç veren bir şehir olması gerekli,bu da Anadolu'ya yatırımla olur. O parayı Anadolu'ya yatırım için harcasalar daha iyi olur.
 
Bence kanal istanbul yapılsın. Baktık güzel olmadı, kaparız üstünü toprakla. Deneysel bir çalışma olur hem. Şaaak basarız milyar*milyar lira yaparız ;)
 
Merhaba, inşaat projesi yapılırken projenin büyüklüğüne ve yapısına göre deprem periyodu seçilir ve tasarım buna göre belirlenir. Örnek vermem gerekirse 4 büyüklüğünde bir deprem yılda 5 kez oluyorsa 5 büyüklüğünde deprem 10 yılda bir olabilir, o bölgenin deprem kayıtlarına bakmak lazım. Sadece deprem için geçerli değil, şehirlerde bulunan taşkın kanalları da tekrar periyoduna göre seçilir. Bunları İstanbul özelinde söylemiyorum, genel yaklaşım bu şekildedir. Daha net açıklamam gerekirse bir yerde 50 yılda bir 7 büyüklüğünde deprem oluyorsa deprem periyodu 50 yıl alınarak tasarım yapılır. 7 ve altındaki depremlerde bu yapıda herhangi bir etki olmaz. Sizin dediğiniz gibi 50 yıllık bir deprem periyodunda 7 büyüklüğünde bir deprem mümkündür. Kanal İstanbul geniş ve etkili bir proje olduğu için tekrar periyodu 2475 yıl olarak hesaplanmıştır. Bu demektir ki her 2475 yılda bir yaşanan en büyük deprem ivmesine göre hesap yapılacaktır. Sonuç olarak 2475 yıllık periyot seçilen bir yapı 50 ve üzeri yıllarda yaşanabilecek depremlere uygun imal edilecektir.


İnşaat mühendisleri projenin statik ve uygulama aşamalarını yönetmektedir. Bahsettiğiniz ekonomik, siyasi, hukuki işler proje müdürü ve ekibi tarafından yürütülmektedir. Bu ekipler projenin büyüklüğüne göre farklı disiplinleri içerir. Örneğin küçük bir projede birkaç mimar ve mühendis yeterken büyük projelerde mimar, inşaat mühendisi, jeoloji mühendisi, jeofizik mühendisi, bilgisayar mühendisi, raylı sistem uzmanları, güvenlik uzmanları, avukatlar gibi uzayıp giden bir liste olmaktadır.

Tekrar merhaba,

Cevabiniz icin cok tesekkurler.
Bahsettiginiz deprem sartlarina uygun bu denli buyuk projede yatirimin geri donusu kac yil, bilginiz var mi peki? Devletin acikladigi resmi rakamlara gore hesap yaparsak, yine devletin acikladigi gelire ulasmak mumkun degil. Bu durumda proje ekonomik acidan fizibil gozukmuyor. Ekonomik olarak fizibil olmayan proje neden yapilmali. bu durumda? Insaat muhendisligi pratigi icin mi?

Bahsettigimiz proje, sizin saydiklariniz disinda iklimi, sehir planini hatta kentin sosylojisini dahi degistirecek, bu cok acik. Defalarca cevre icin felaket olacagi dile getirilen, bunun uzerinde calismalar yayinlanmasi projenin yapilmamasi icin yeterli sebep degil mi?

Hem ekonomik olarak fizibil degil, hem de cevre icin felaket olusturma potansiyeli var. Bu durumda bu projenin vergilerini odeyen vatandasa tam olarak ne faydasi dokunacak?
 
Tekrar merhaba,

Cevabiniz icin cok tesekkurler.
Bahsettiginiz deprem sartlarina uygun bu denli buyuk projede yatirimin geri donusu kac yil, bilginiz var mi peki? Devletin acikladigi resmi rakamlara gore hesap yaparsak, yine devletin acikladigi gelire ulasmak mumkun degil. Bu durumda proje ekonomik acidan fizibil gozukmuyor. Ekonomik olarak fizibil olmayan proje neden yapilmali. bu durumda? Insaat muhendisligi pratigi icin mi?
Projenin toplam yatırım maliyeti 15milyar dolar olarak öngörülüyor. Projenin yıllık getirisinin minimum gemi geçişinde asgari 1 milyar dolar olması bekleniyor. Proje ileriye dönük yapılan bir proje. Şuanda boğazdan geçen gemi sayısı 45bin civarında. 2020 ilk 10 ayında 59bin gemi geçişi oldu. 2080 yılında bu sayının 86bin olması bekleniyor. Bu sayıya daha kısa sürede ulaşması da mümkün. İstanbul boğazının yıllık güvenli geçiş kapasitesi 25bin. Boğazda, İstanbul boğaz trafiğinin de gelişeceğini düşünürsek transit geçişte bekleme süreleri oluşuyor, güvenlik sebebiyle. Bu sebeple boğazdan geçecek gemilerde ortalama bekleme süresi 14saati bulabiliyor. Hava koşullarına göre bu süre 3-5 güne kadar çıkabiliyor. 200m üzeri gemilerin, ro-ro gemilerin, tanker gemilerinin kirasının 10bin dolar/saat civarı olduğunu düşünürseniz zaman bu taşıyıcılar için büyük öneme sahip. Alternatif yolları kullanmayı tercih edeceklerdir. Ayrıca kanal İstanbul projesine entegre olarak bir yat limanı, bir konteyner limanı ve bir lojistik merkezi kurulacak. Buraların ekonomik hacmini unutmamak lazım. İstanbul demir ipek yolu üzerinde olan önemli bir şehir, bağlantılar sağlandığında ticaret merkezi özelliği daha da güçlenecektir. Asgari yıllık 1 milyar dolar getirdiğinde 15 yılda amorti edecek projedir. Bu en olumsuz şartlar düşünüldüğünde hesaplanan miktar. Trafik ve pazar payı arttıkça yıllık 5 milyar dolar civarında bir getiri bekleniyor.

Bahsettigimiz proje, sizin saydiklariniz disinda iklimi, sehir planini hatta kentin sosylojisini dahi degistirecek, bu cok acik. Defalarca cevre icin felaket olacagi dile getirilen, bunun uzerinde calismalar yayinlanmasi projenin yapilmamasi icin yeterli sebep degil mi?

Hem ekonomik olarak fizibil degil, hem de cevre icin felaket olusturma potansiyeli var. Bu durumda bu projenin vergilerini odeyen vatandasa tam olarak ne faydasi dokunacak?
Türkiyenin en önemli platolarından birisi olan Çatalca-Kocaeli platosunda tarım faaliyetleri değil sanayi faaliyetleri yürütülüyor. İstanbul'da geçici nüfus hariç 16milyon kişi iç içe yaşıyor. Aslında bunlar pek insani olmayan durumlar. İstanbul nüfusunun ağırlıklı kesimi boğaza yakın ilçelerde sıkışmış durumda. Bu nüfusun kanal çevresinde hatta doğu trakyaya uzayan kısıma kaymasını ben mantıklı buluyorum. İstanbulun şuanki durumu 2. Mahmut dönemine kadar uzanıyor. O dönemde nüfus fazla olduğu için İstanbul kalıcı olarak yerleşmek isteyenlere pasaport veriliyordu. Bu uygulama ne zaman kalktı bilmiyorum ama şuanki çarpık yerleşmenin temeli o döneme dayanıyor. Yeni yerleşim planında şehir aksının batıya kayması ve daha düzenli olması yeni yapılacak imar uygulamaları ile mümkündür. Şehrin bir kısmının batıya kayması trafik ve depreme dayanıklı yapı stoğunu düzeltecektir. Elbette insanlar hadi kanal yapıldı oraya gidiyim demeyecektir. Bu bölgede geniş kamu arazileri var, buralarda yatırım arttıkça şehir kendiliğinden kayacaktır. Başta dediğim gibi bir kaç senelik bir proje değil, önümüzdeki 50 yıldan bahsediyorum.
 
Biz de ne fesat insanlarız; adamlar halk için yeni yerleşim alanları, balıklar için yeni temiz sular, gemiler için güvenli geçiş, gariban araplara barakalar, metruk yerlere iş merkezi, fakir köylülere istimlak bedeli planlamış meğerse.....
 
@Anonim Bu tarz söylemleri duyduğumda aklıma hep meşhur kızıldereli atasözü geliyor. “Beyaz adam çatal dille konuşur.”
Aynı söylemleri yapılan köprüler, yollar, şehir hastaneleri, havalimanları... için de söyleyebilirsiniz hatta kanal için öne sürdüklerinizden daha makul olacaktır ama sonuç ortada çok kasmayın, izahı yok mizaha devam.
 
  • Beğen
Tepkiler: rodya
@cazci Söyleyeceklerinizi sayılar ve veriler eşliğinde paylaşamayacaksanız neyi düşündüğünüzün benim için bir önemi yok. Sosyal medyadan, tv'den, haber sitelerinden aldıklarını bilimsel veri olmuyor. Aynı üslup ve tarzda yazmasını bende biliyorum, tarzım değil.

@karanbatu haklısınız, her şeyin bir amacı vardır. Projede herhangi bir dahlim yok, herhangi bir aşamasında yer almadım doğal olarak bana dokunan bir tarafı yok. Veriler eşliğinde mantıklı buluyorum. Proje mükemmel, doğaya yararlı çevreye yararlı demiyorum. Artıları eksilerinden fazla, olay bu.
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
Projenin toplam yatırım maliyeti 15milyar dolar olarak öngörülüyor. Projenin yıllık getirisinin minimum gemi geçişinde asgari 1 milyar dolar olması bekleniyor. Proje ileriye dönük yapılan bir proje. Şuanda boğazdan geçen gemi sayısı 45bin civarında. 2020 ilk 10 ayında 59bin gemi geçişi oldu. 2080 yılında bu sayının 86bin olması bekleniyor. Bu sayıya daha kısa sürede ulaşması da mümkün. İstanbul boğazının yıllık güvenli geçiş kapasitesi 25bin. Boğazda, İstanbul boğaz trafiğinin de gelişeceğini düşünürsek transit geçişte bekleme süreleri oluşuyor, güvenlik sebebiyle. Bu sebeple boğazdan geçecek gemilerde ortalama bekleme süresi 14saati bulabiliyor. Hava koşullarına göre bu süre 3-5 güne kadar çıkabiliyor. 200m üzeri gemilerin, ro-ro gemilerin, tanker gemilerinin kirasının 10bin dolar/saat civarı olduğunu düşünürseniz zaman bu taşıyıcılar için büyük öneme sahip. Alternatif yolları kullanmayı tercih edeceklerdir. Ayrıca kanal İstanbul projesine entegre olarak bir yat limanı, bir konteyner limanı ve bir lojistik merkezi kurulacak. Buraların ekonomik hacmini unutmamak lazım. İstanbul demir ipek yolu üzerinde olan önemli bir şehir, bağlantılar sağlandığında ticaret merkezi özelliği daha da güçlenecektir. Asgari yıllık 1 milyar dolar getirdiğinde 15 yılda amorti edecek projedir. Bu en olumsuz şartlar düşünüldüğünde hesaplanan miktar. Trafik ve pazar payı arttıkça yıllık 5 milyar dolar civarında bir getiri bekleniyor.
Yıllardır gemilerde büyüme trendi olduğu için ticaret hacmi artsa da boğazlardan geçen gemi sayısı azalıyor. 60 sene sonrasını bilemem ama 20 sene sonra bugünkünden de az olacağı kesin gibi.
İstanbul boğazı'nın güvenli geçiş kapasitesi yıllık 25 bin ise, bunun 4'te biri genişliğinde yapılacak kanalın kapasitesi de bundan çok daha yüksek olamaz. Boğaz köprüsü gibi ikincisinin, üçüncüsünün yapması gerekecek sizin hesabınıza göre.
Senelik 45 bin olan gemi trafiğinin 25 bini kanaldan geçecekse, verdiğiniz yıllık 1 milyar dolar gelir için gemi başına 400 bin dolar ödenmesi gerekiyor. Bu da Alternatifi Afrika'yı olduğu gibi dolaşmak olan Süveyş kanalının aldığı ücret kadar neredeyse. 10-15 saat beklememek için bunu ödeyecek armatör sayısı çok az olacaktır. (1 saati 10 bin dolar olan geminin senelik kirası 87 milyon dolar olmalı, 150 bin grostonluk suezmax tankerlerin fiyatı o kadar)
2020'nin ilk 10 ayında 59 bin gemi geçisi sayısını nereden aldınız bilmiyorum, ama hatalı olduğunu düşünüyorum. Kaynağınızı kontrol edin. Çanakkale ve İstanbul boğazları için ayrı ayrı alınmış sayıların toplamı olabilir.
 
Son düzenleme:
@Anonim , siyasi altyapınızı sözümona teknik ve varsayımsal temellere oturtarak kamufle edip, forum bilinç düzeyini hafife almanız yetmiyormuş gibi bir de bana hakaret ediyorsunuz...
 
“Beyaz adam geldiğinde, bizim topraklarımız, onların ellerinde İncil vardı. İncil’i verip bizi uyuttular; gözlerimizi açtığımızda İncil bizim elimizde, topraklarımız onlardaydı”

Jomo Kenyatta
 
Mevcut iktidarın kanal istanbul projesini savunuyor olmak nasıl bir fanatizm göstergesidir? Neye faydası olacak bu kanalın? Hangi sorunu çözecek?
Yeter artık, benim bilincim kaldırmıyor tüm bu olanları.
 
uftade
İsminiz Mehmet Emin olmasaydı,Katarlılarla akrabalık varmı diye soracaktım
 
Geri