Scudo Sports

İstanbul'dan Marmara Denizi turu

Kısa bir tanışma sohbeti başladı hemen. Onlar da İstanbul'dan bandırma ya vapurla geçip Bandırma'dan İzmir'e doğru tura çıkmışlar. Çardak a gelene kadar kamp yeri bakmışlar ama bulamamışlar lapsekiye doğru buluruz diye devam etmişler pedallamaya😅. İki tarafta geldiği yönde kap yeri yok diyince beraber bir yer arama kararına vardık. O sırada bir amca konuşmamızi duydu ve bize birkaç yer tavsiye etti. Orası neresi falan derken atladı arabasına beni takip edin dedi ve ilk başta gordugum köpekli alanı ve küçük bir adada bulunan plajı gösterdi. Plajda bir restaurant-kafe var oradan izin alıp kurabilirsiniz isterseniz dedi ama adanın girişinde kocaman kamp yapmak yasaktır yazısı bulunuyordu😅. Bir parka bir adaya baktık ve en sonunda şansımızı deneyelim diyerek adadaki restaurant kafeye gittik. Sahiplerine hemen durumu anlattık ve çok sıcak karşılayarak kamp yapmamıza izin verdiler. Tabi bunda yanımda bir çiftin olması çok etkili oldu. Eğer tek olsaydım bu kadar kolay kabul edilir miydim bilemiyorum😁. Mekan boşalınca çadırları kurabilirsiniz dediler ve bizde bir masaya geçtik. Çay, su, yemek gibi ikramlarda bulundu mekan sahipleri çok güzel ilgilendiler herkes kendi hikayesini anlattı. Çok keyifli bir sohbet ortamı oldu. Duş WC vs de olduğu için gece denize girdik tatil köyü havasında bir akşam oldu. Gecenin ilerleyen saatlerinde mekanın sahipleri rakı masası kurmuştu bizi de davet edip ikramda bulundular. En son mekanı bize bırakıp evlerine gittiler. O gece 4ü geçiyordu uyudugumuz. Herşey mükemmel gidiyordu. Akşam 7 de nerede kalıcam diye kara kara düşünürken gece 4 te rakının etkisi ile cakirkeyif olmuş etrafa gülümserken buldum kendimi.
20200702_225740.jpg
Cadirlarimizi da plajda bulunan cardaklara kurduk.
20200703_095737.jpg

13.Gün

Sabaha karşı yatınca 10 a doğru ancak uyanabildim. Çadırdan çıkınca bir baktım terligin teki yok. Rüzgar biyere atmıştır diye düşünüp aramaya koyuldum ama yok hicbiryerde. Sonra bisikletci çiftten öğrendimki gece kopekler gelmiş çadırların etrafına muhtemelen de benim terligin tekini de onlar almış 😅.
Biz eşyaları toplarken mekanin sahipleri de geldi. Onlara bolca teşekkür ettik tekrar. Her ne kadar yiyip ictiklerimizi ödemeye çalışsak da para kabul etmediler. Son seçenek tipbox a biseyler attık biz de. Hafif bir kahvaltıdan sonra yola çıktık. Onlar cardaktan Geliboluya geçtiler. Onları yolculardiktan sonra bigaya doğru yola koyuldum.
İstanbul'dan gelecek arkadaşlarla kamp için kemer tarafında bir piknik alanı buldum Google'da. Uzundere piknik alanı. Çadır da kurulabiliyormus. Kemer sahil kasabasına 2 km uzaklıkta aynı zaman parion antik kentinin yanında sayılacak biyerde. Süper dedim kendi kendime ve kemer e doğru sürmeye başladım. Kemer ana yoldan 18 km icerde sahilde bulunuyor. Bigaya 40 km uzaklıkta.
Kemere kadar rüzgar hiç eksik olmadı, neyseki yolda rampa pek yoktu ki ordan dengeledi. Ama yol uzerinde hiç birşey yoktu ve sıkıcıydı açıkçası. Akşam 5 e doğru kemer yol ayrımına geldim ve anayolda ayrildim. Yol sürekli inişli çıkışlıydi. Ama o sıkıcı anayoldan sonra çok keyifli geldi. Sürekli icdas kamyon ve servislerinin geçmesi dışında bir sorun yoktu.
1 buçuk saatlik yolun sonunda kemere ulaştık. Antik kentten dolayı yapılaşmanın az olduğu ama güzel bir yer. Sahiline gittim hemen çadır için. Ama müsait olmadığıni ilk bakışta anladım. En kötü piknik alanına gider kamp kurarım derken vaktim var bari bi parion antik kentine bakayım diyerek oraya gittim. Antik kent denize sıfır oldukça geniş bir alana yayılı fakat kazı çalışmaları çok da ilerlememis bir yerdi. Sahiline bakayım belki burda kamp atarım diyerek bisikleti bırakıp sahile indim. Genel olarak taşlıkti fakat birçok kişi denize giriyordu. İki tane genc arkadaş gördüm. Denizin içine şemsiye masa sandalye çekmiş demleniyordu. Beni görünce davet ettiler. Ünv sınavlarından cikmis 18-19 yaşlarında genclermis. Yerlisiymisler kemerin ve sikildiklari çok belliydi. Farklı bir insan görmek hoşlarına gitmis olmalıki uzunca bir süre beraber oturduk sohbet ettik. Hava kararmaya yakın onlar evlerine gittiler ben de çadırımi kurup yerleştim. suyun içinden çıkmış bir kayada ateşimi de yaktim. Ertesi gün gelecek arkadaşlarla yeri vs okeylestikten sonra dinlenmeye cekildim. 20200704_070410.jpg20200703_213212.jpg

14. Gün

Sabah uyandim ve ne göreyim lastik yine patlamış. Yine küçük bir patlak olduğunu düşünerek piknik alanına gider orda yer tutup sonra tamir ederim diyerek yola koyuldum. Cumartesi günü piknik alanının nasıl olabileceğini düşününce sabah 8 den önce orda olmam iyi olurdu.
20200704_075136.jpg20200704_075750.jpg

Saat tam 8 de Uzundere piknik alanindaydim.20200706_103210.jpg
20200706_103201.jpg20200704_083341.jpg
Duş WC lavabo ve tertemiz güzel bir denize sahip biryer. Küçük olmasına rağmen bol ağaçlı ve gölgeli. Tek kötü yanı haftasonu günübirlikci istilasına uğradığı için hava kararana kadar çadır kurmak yasakti. Cumartesi ve pazar günü ordaydik ve sabah 9 dan akşam 9a kadar iğne atsan yere düşmez şekildeydi.
Giriş ücreti araba başına 20 TL. Bisiklete bedava 😁

Burda iki gün arkadaşlarimla güzel bir kamp yaptık. 2 gün süresince hiç bir sorun yaşamadık. Rotası bu tarafa düşen olursa bence mutlaka buraya uğramali. Bikac gün tatil havasında çok güzel vakit geçirebilir. Ama mutlaka haftaici olsun. Orada görevli Ali ye de selamımı iletin :)

Yollarla ilgili pek bişey yazmamisim onu farkettim şu an ama ne yalan söyleyeyim yolda hiç bişey yoktu gerçekten. Yolla ilgili en net hatırladığım şey ruzgardi. 😅

Diğer tur yazılarına da bakıyorum burda. Onların yanında benimki oldukça amatör kalıyor tabiki. Bu yüzden kusura bakmayın. Mümkün olduğunca içimden geldiğince yazmaya çalışıyorum.
15. Günü de Uzundere de geçirdim.
Arkadaşlarım akşam İstanbul'a döndüler. Fakat onlar İstanbul'a dönünce birşey farkettik. Benim cüzdanım arabada kalmış 😅 ilk başta ne yapsak kargo ile göndersek mı dediler ama sonra düşündüm yol boyunca kimlik vs hiç bı işime yaramadı soran da olmadı. Hem de cüzdan varken çalınma kaybolma riski de var diyip kalsın dedim. Mobil bankacilikla ATM den para ceker öyle idare ederim dedim.

16. Gün
Sabah 8 e doğru uyandım. Pazartesi günü olması dolayısıyla görevliler disinda kimse yoktu. Son kez denize girdim. Duş kahvaltı toplanma derken 11 de yola çıktım. Akşam denizkente ulaşıp orda kamp yaparım dedim. Kampa uygun biryer gibi görünüyordu ama cardaktaki gibi bulamam mi acaba diye düşünmüyor değildim.
Yaklasik 3 saate bigaya vardım. Hiç param yoktu hemen para çekip yiyecek içecek stoğu yaptım. Biga çıkışındaki opette öğle yemeği yedim. O sırada opette birisi geldi yanıma. Kendini tanıttı hemen. Tevfik adında eski bir bisikletçi abi çıktı. 41 yaşında 10 yıldan fazla bisiklet sürmüş turlara çıkmış ve en sonunda bisiklet hamallık diyip motosiklete geçiş yapmış. 1 saate yakın onla sohbet ettik. Bisikleti hala seviyor belli ama motosikletin rahatlığı onu esir almış gibiydi 😂. Denizkentin kampa uygun olduğunu ondan da duymanın rahatlığı ile yola devam ettim. 2 3 km gittikten sonra arkamdan bir motorun bana korna çaldığını farkettim. Lan noluyor derken bir baktım Tevfik abi 😅 hemen kenarda durdum. Sağolsun yiyecek içecek biseyler almış bir sürü. Bir kısmı çantalarıma sığmadı orda yemek zorunda kaldım hatta 😅. O an bir şişe su getirmiş olsa bile benim için yeterliydi. Böylesi bir yardım gercekten çok mutlu etti beni. Ama giderken "senin 15 dk da aldığın yolu ben 2 dk da motorla geldim" diyerek takılmayı da ihmal etmedi 😁
Sonrasında sıkıcı ve rüzgarlı yolda devam ettim. Denizkente ulaştım ve sahili gerçekten kampa uygun görünüyordu. Sahilde WC işi zor olur diyerek petrol istasyonuna uğrayıp öyle sahile geçeyim dedim. Yol kenarında Shell 750 mt tabelasını gördüm, iyi bari yakınmış diyerek pedalladim. Ama 2 km geçti Shell yok ortalıkta. Tabela geldi tekrar 300 mt diyor. Artık Maps i açtım baktım 1 km daha varmış. 😅. 3 km sürdükten sonra shelle ulaştım. İhtiyaçlarımi giderdikten sonra bi sigara içeyim diyerek oturdum kafesine. Sonra ordaki çalışan arkadaşlar geldi yanıma. Biraz sohbetin ardından o güzel cümle ağızlarından çıktı. "İstersen burda arkada da kamp kurabilirsin. Duş var sıcak su da var rahat edersin" o an beynim de şu meşhur şarkı çaldı "cennetten cicek" li şarkı 😂. Hem yorgundum hem de sahilin kumu ile uğraşmak istemiyordum. Tabiki hemen kabul ettim tekliflerini :). Hafif rüzgar vardı çadırı kurmaya calisirken bı amca geldi yardım etti bana. Meğer istasyonun sahibiymis. O da pompacı arkadaşlara Osman bu gece benim misafirim iyi bakın ona dedi 😀. Çadırı kurup yerleştikten sonra sınırsız çay kahve yiyecek eşliğinde gece 3 e kadar oturduk sohbet ettik. İstasyonda çalışan herkes çok iyiydi. Ama orda bir Sebahattin abi vardi şeker gibi bir insan. Kardesiymisim gibi ilgilendi benimle. sabah kahvaltisi bile getirdi :). Sebahattin abi başta olmak üzere ordaki arkadaşlara burdan teşekkür ederim tekrar :).

17. Gün

Sabah 8 de dinlenmiş şekilde uyandım. Kahvaltıdan sonra Sebahattin abiye işlerinde yardım ettikten sonra 10 gibi yoluma devam ettim. Hedef bandırma ordan Erdek e geçip kamp yapmak. Bandirmaya kadar olan yol benzer şekilde rüzgarlı olarak geçti ve de epey yordu. Bandırma sahile geldim ve ne yesem diye düşünürken burger king e geçip ikili menüyü gömdüm. Yemeğinde verdiği ağırlıkla ya şimdi erdeke kim gidecek dedim ve en iyisi Bursa'ya doğru devam edeyim dedim.
3 gibi Bandırma'dan çıktım karacabeye kadar sürme amacıyla.
Bandırma da cevreyolunda iki kaza atlattım. Birincisi bir sapakta sinyal veren kamyonu gormemem üzerine az kalsın altına giriyordum. Şoför bir hısımla indi arabadan ama herkes iyi olunca helallesip yollarımıza devam ettik. İkinci kaza ise hatalı oldugumu hiç düşünmüyorum. Şöyle gelişti. Bandırma'dan çıkışta sağ sapaklarda otoban bağlantıları mevcuttu. Bir tanesine geldim durdum. Soluma baktım gelen giden var mı diye bir kamyon var sadece başka gelen yok. Sinyal veren de yok. Karşıdan karşıya geçmeye basladim. Yolun yarısına geldiğim an frenler kornalar duymaya başladım. Yoluma geçtim bir baktım. Bı tane Mercedes frenleyerek durdu sapaga geçtikten sonra. Adım kadar eminim ki en soldan makas ata ata ilerledi ardından sapaga gireceğini farkedip soldan sapaga doğru yardirdi ama ben çıkınca karsisina şok oldu ve frenledi kornaladi. İlk kazadan sonra oldukça dikkatliydim ve hatamın olduğunu hiç düşünmüyorum. Fakat o da ne. O mercedesten iki tane at hırsızı tipli adam indi ve bana doğru koşmaya başladılar. Bikac saniye düşündüm ve pedala kuvvet dedim. Çünkü hallerinden ne yapmaya geldikleri belliydi. Kavga geliyordu bana koşa koşa. En temizi kacmakti. Koşarak beni yakalamaları imkansızdı ve araba ile peşime takilmalari için önce sapaktan geri geri çıkmaları gerekiyordu. Bu yüzden en az 15 dk m vardı arazi olmak için gelme ihtimallerine karşı. Peşimden hiraz koşup arabaya geri döndüler sonrasında görüş açımdan çıktılar. Ben de 1 km ilerdeki petrol istasyonuna girip arka tarafa bisikleti koydum ve yola bakmaya başladım geçecekler mi diye. 15 dk falan bekledim gelen giden yoktu. Sonrasında yola devam ettim.
 

Dosyalar

  • 20200702_225740.jpg
    20200702_225740.jpg
    1.001,9 KB · Okunma: 12
Son düzenleme:
Scudo
Kavga mevzusunu sorunsuz atlattıktan sonra Karacabey e doğru devam ettim. Bandırma'dan çıktıktan sonra rüzgar kesilde ve rahat bir nefes aldım günler sonra. Eğimin fazla olmadığı düz bir yoldu sağlı sollu tarlaların olduğu. Akşam 8 e doğru Karacabey e vardım. Karacabey de kamp için boş bir alan bulamayacagimi düşündüğüm için şehrin dışında bir petrol istasyonu bulmaya koyuldum. Önce cevreyolunun hemen girişinde olan OPET e gittim fakat kampa izin verdiler. Ondan 500 mt ilerdeki Shell e gittim. Orası izin verdi. Zaten kamyoncuların park yapıp geceyi geçirdiği bir istasyondu. Bu sebeple sorunsuz kabul ettiler beni de 😅. Çadırımi sundurma altında beton bölgeye kurdum. Hava durumu yağmur olasılığı gösteriyordu. Yerleştikten sonra yemeğimi yiyip uyudum.

18. Gün

Sabah 4 te çadırın başıma yikilmasi ile uyandım. İnanılmaz bir rüzgar vardı. Çıkıp duzeltsem mi dedim çadırı ama yine yıkılır diye uğraşmadım bikac saat daha rüzgar ve gürültü ile uyumaya çalıştım.
Saat 6 ya kadar uyuma çabalarından sonra en iyisi toplanıp yola koyulayim dedim ama öyle bir ruzgardi ne çadırı toplayabiliyorum ne bisiklet yerinde duruyordu. En sonunda ordan geçen birinden yardım istedim de o şekilde toplandım.

Yola cikmaya hazır hale geldim ama rüzgar nereye hemşerim diyordu resmen. Abartısız şekilde söylüyorum sanki yanımda biri benle aynı hızda yürüyor ve sürekli sağa doğru itiyordu. Hava durumuna baktım acaba durur mu ilerleyen saatlerde diye ama iki gün rüzgarlı gosteriyordu. Mecburen bu rüzgarda surecektim. İstasyondan çıkmadan bir çorba içtim. Ardından pedallamaya başladım ve yola cikmamla bir sorunu daha farkettim. KAMYONLAR. çift şeritli yolun sağ şeridi komple ardı ardına kamyon. Neyseki rüzgar beni sağa doğru ittiği için önlerine düşme olasılığım 0di. İstesem de dusemezdim o rüzgara karşı 😅. Ve de kamyonlar asıl rüzgarı kestiği için işime bile yaradı diyebilirim. Sürerken bacaklardan ziyade ellerim ve kollarım yoruluyordu. Gidona resmen yapışmışti ellerim. Eldivenin yararını en çok burda gördüm. Kollarım ise sanki 10 kiloluk ağırlıkları havada tutuyormuşum gibiydi.

Bir yandan rüzgar bir yandan da yaklaşan yağmur bulutları eşliğinde ölmeden sürmeye devam ettim. Aslında rüzgar olmasa görülecek gezilecek yerlerin olduğu bir yoldu. Sağ tarafında havanın pusundan dolayi zar zor görülen Ulubat gölü vardı. Bir ara gole giden patikaya saptim ama rüzgar ve gelen yagmuru düşününce girdiğim gibi geri çıktım. Tek odağım Bursa'ya bir an önce varmak olmuştu artık. Her gördüğüm petrol istasyonunda dinlene dinlene gorukleye kadar geldim. Bursa'ya yaklaştıkça rüzgar da hafiflemeye başlamıştı. Gorukleyi gectikten sonra şehir trafiği nedeni ile ilerlemek hep zorlaştı hem de tehlikeli olmaya başlamıştı. 50 km civarı yol almıştım ama hissedilen 150 km gibiydi. Bu yüzden en yakın metro istasyonuna gittim ve şehir merkezine metro ile geçtim. Bu gece bursada bir arkadaşımın ailesinde kalacağım için çok huzurluydum. Güzelce dinlenmem gerekiyordu.
 
19. Gün

Bursa da aile ortamında güzelce dinlendikten sonra öğlen 12de yola çıkmaya hazırdım. Şehir merkezini es geçmek amacı ile belediye otobüsü ile terminale kadar gitmek istedim. Fakat hiç bir otobüs bisikletimle beni almadı 😅. Ama bunun olacağını az buçuk tahmin ediyordum. Ailesinde kaldığım arkadaşım gece Bursa'ya gelmişti acil bir iş için. Otobüslerin almayacağını bildiği için hazırda araba ile bekliyordu. Mecbur bisikletin tekerleri sokup arabaya yükledik. Bursa'nın çıkışına kadar götürdü beni. Müsait bir yerde bisikleti tekrar topladık. Pedalı çevirdim ama bisiklet gitmiyor. Çok güç uygulayinca bikac tur dönüyor ama belli bir sorun var. On teker dönmüyor. Arkadaş "ulan bisikletin tek bir işlevi var o da dönmesi bu şey niye yapmıyor bunu diyor" bense o kadar yol yaptım sorun çıkmadı şimdi mi çıktı diye sinir küpüyüm. Göbeği sokuyorum frenleri kontrol ediyorum herşey düzgün. Ama dönmüyor teker. Bikac kere sokup tekrar yerleştirdim ama yok. Dönmüyor şerefsiz. Tura çıkmadan önce kardeşim " abi on tekerdeki lamba( reflektör demek istiyor aslında 😁) tekere çok yakın sürtmüyor mü giderken" demisti. O an bu söz yankılandı kafamda. tam bir flashback yaşadım o an ve hemen reflektör baktim. düşüncem de haklıydım ön reflektör bisikleti arabaya koyarken yerinden oynamış ve tekere takılıyormuş.O an hem sinirlendim hem de sorun olmadığı için mutluydum hem de gülüyordum o yarım saatte yaşadığim aptalca şey için 😅.

Bu küçük sorundan sonra pedallamaya başladım. Bursa yalova arasında 2 rampa vardı çıkmam gereken. Biri hemen bursa çıkışında diğeri Orhangazi den sonra. Yaklaşık 400 mt rakımlarda çok zorlamayacak rampalarda. İlkine çıkmaya başlarken korktuğum şey başıma geldi. Rüzgar ve emniyet şeridi küçücük olan yol.
IMG-20200709-WA0004.jpeg
Her boşlukta durup dinlene dinlene devam ettim. Bir süre sonra petrol istasyonu gördüm. Bari surda bir kahve sigara ve de kestane şekeri yiyim. Yolda ezilirsem de gözüm açık gitmez dedim 😅.

Yedim içtim istasyonda çıktım. O da ne 200 mt sonra falan rampa bitti iniş başladı ve de emniyet şeridi tekrar genişledi 😁. Manzaralar güzeldi. Ormanın içinden geçen inişi virajları güzel bir yoldu. Emniyet şeridi biraz toprakliydi buyuzden dikkat ederek indim. İnisten sonra ise orhangaziye kadar normal denebilecek bir yolda devam ettim. Orhangazi sonrasında tırmanış tekrar başladı. Ama geriye baktığımda müthiş bir manzara bulunuyordu.
Gerçekte çok daha güzeldi 😅 deniz dağ ova hepsi bir karedeydi 😁.
20200709_171909.jpg

Tepe noktası.
20200709_185855.jpg20200709_185907.jpg

Son tırmanışı da yaptıktan sonra iniş başladı. İlk inişe benzer bir yoldu. İnişin sonu Yalova. Yalova'da yaşayan arkadaşım mangalı yakmış beni bekliyordu. Bu yüzden vakit kaybetmeden onun evine doğru devam ettim Yalova merkeze ugramadan😀.
20200709_194544.jpg

Artık turumun son gecesine girmiştim.
 

Dosyalar

  • 20200709_194557.jpg
    20200709_194557.jpg
    377,7 KB · Okunma: 1
Son düzenleme:
20. Gün
Artık yalova'dan feribotla Pendik ordan da 25 km sonra eve gitmek kalmıştı. Vapurla Pendik e geçtikten sonra sahildeki bisiklet yolundan yardirmaya başladım. Dinlendigim icin mi ya da yol mu çok düz bilmiyorum ama 30-40 arası hızlarda rahatlıkla gidiyordum. Eve bir an önce varmak istiyordum. Son gaz pedalliyorum. Kartal taraflarinda tam hızımi almışken karşıdan bir bisikletçi kızin geldigini gördüm. Yola bakmıyordu sağa sola baka baka yılan misali sürüyordu. Tehlikeyi önceden sezip 100 mt önceden zili çalmaya aynı zamanda seslenmeye başladım. Ama nafile. Hiç oralı olmuyordu. Aramızdaki mesafe iyice azalmıştı ama hala beni görmüyordu. Yayaların yoluna sapayim dedim doluydu. Ve o an düz ilerledigini görüp yanından geçerim dedim veee gözümü açtığımda ikimiz de yerdeyken. O anki aceleciliğin de verdiği sinirle dikkat etsenize kaç mt öteden zil çaldım seslendim falan dedim kalktım ayağa. Özür diledi vs klasik kaza konuşması gecti. Onda bişey yoktu benim de serçe parmagim kesilmis ama o an önemli gibi durmuyordu. Bisikletin vites kolu fren kolu vs yerinden oynamış ama iki dk da düzelttim. O an kıza karşı çok öküz gibi davrandığımi farkettim ve bisikletinse bişey varsa tamir edebileceğimi söyledim biraz özür maiyetinde az önceki sinirli halimden eser yok şekilde. Ama kız ilk halimden çok korkmuş olacakki benden uzak durmaya çalıştığı çok belli bir tavırla yok yok diyerek geçiştirdi. Ben de daha fazla korkutmamak adına yoluma devam ettim. Ama sonradan farkettim ki kıza karşı çok kaba davranmisim. O yola bakmayarak hataliydi ama ben de kaza olacağını sezmeme rağmen yavaslamayip engel olmadıgim için hataliydim. Kazada benim payim daha fazlaydi diyebilirim. Eğer o arkadaş bu forumda üyeyse o anki kaba davranışlarından ötürü özür dilerim. 🙄
900 km'lik yolun son 20 kmsinde kazayi yaşadıktan sonra daha dikkatli sürerek saat 21:00 da evime giriş yaptım ve turumu böylece tamamlamış oldum.
Eve girince kendime ilk söylediğim şey "Başardın lan Osman aferin sana" oldu 😅.
20200710_185943.jpg
Vapurdan sonra bir keyif sigara içmiştim 😅
Yazım ne kadar işinize yarar bilmiyorum ama turla ilgili iyi şeyleri kötü şeyleri dikkat edilmesi gereken şeyleri aklıma geldikçe buraya yazmaya çalışacağım.

Turla ilgili aklıma gelen ilk ve en güzel şey şu sanırım.
- Belirsizlik: 5 dk sonra ne olacağını kestirmek çok zor. Bunun bilinmez olması inanılmaz bir heyecan veriyor. Hersey çok kötü giderken bir anda tam tersine çok güzel olabiliyor. Bunun verdiği hazdan sonra başına kötü bişey geldiğinde bir umudun oluyor ve tur dışındaki hayat içinde çok güzel bir tecrübe olacağını düşünüyorum.

Bunun dışında;
+ Tek olmaninda etkisi olsa gerek insanlarla hiç olmadığım kadar çok konuştum. Son bikac yılımda yeni insanlarla tanışma konusunda çok hevessizdim ama bu turla beraber bu kötü özelliğimi biraz aştığımi düşünüyorum. Bunda tabiki yolda hep iyi insanlarla karsilasmamim da etkisi oldu. Çok güzel insanlar tanıdım.

+ Konfor alanımin dışına çıkarak oluşabilecek olumsuzlukların içine attım kendimi. Bilen bilir insan konfor alanına bir alıştı mi uyuşturucu bağımlılığı gibi o alan dışına çıkamaz. Bu da hayatını büyük ölçüde kısıtlar. Yola çıkana kadar bunun endişesini yaşamıştım hatta ilk gece de. Ama ikinci günde hepsi geride kalmıştı.

+ Çok klişe mi olur bilmiyorum ama günlük hayatta ihtiyaç olarak düşündüğüm çoğu şeyin eksikliğini turda bir an olsun hissetmedim. Netflix bir kez olsun açma gereği duymadım. Güzel yemekler yiyin şunu yiyim şu kafede oturayım gibi ihtiyaclarim hiç olmadı. Barbunya pilakimle çok mutluydum. Karnım doysun yeter kafasında oldum hep. Spotify en büyük dostum oldu ama 😁. Yattigim yeri hiç yadirgamadim.

+ Tur boyunca Dizimdeki problem dışında bir sağlık sorunu yaşamadım. Yorgunluk ise bikac gün dışında hiç hissetmedim. Yani öyle aman bittim öldüm tarzı bir yorgunluk. Hatta şu an evde yatarken daha yorgun ve bitkin hissediyorum.

+ Sınırlarını ve neler yapabileceğini görüyorsun ve de kendini dinlemeye çok vaktin oluyor. Bolca kendi kendime konuşup tartıştım. Geçmiş olaylarimi değerlendirdim gelecekte neler yapabileceğimi düşündüm. Kısacası kendime yol arkadaşı oldum. Başarma duygusunu her akşam her rampa bitisinde tekrar tekrar yaşadım. İlerlemek için biraz inat etmek çabalamak gerektiğini maddi manevi hissettim tekrar.

+ İşler ne kadar ters giderse gitsin moral bozmamak gerektiğini hatırladım.

+ İnsanın güvenle uyuyabilecegi bir evinin olmasının ne kadar da güzel birsey olduğunu gördüm

+ Ve de çok güzel arkadaslarim olduğunu bir kez daha gördüm. Her ne kadar fiziken yalnız olsamda her an yanımda olduklarını hep hissettirdiler. Bu turu tamamlamamda onların da payı olduğunu söylemem gerek. Hepsine çok teşekkür ederim.

+ Son olarak siz değerli bisiklet forum üyeleri. Tura çıkma kararımda hatta bisikletçi olmam konusunda sizlerin payı çok büyük. Bisiklet ve turla ilgili öğrendiğim şeylerin büyük bir kısmını burda sizlerden öğrendim. Başım sıkıştığında ya da güzel şeyler yaşadığımda bunları paylaşabileceğim büyük bir ailenin olduğunu bilmek çok güzeldi. Hepinize teşekkür ederim.

Bu kadar duygusalliktan sonra merak edilen konulardan biri olan ekipman ve kamp konularından bahsedeyim.

Bisiklet ve Ekipmanlar:

Bisikletim focus arriba sora 2017. 2. El aldım 3. Sahibiyim. Lastikleri alınca değiştirdim. Scwalbe marathon.

- Eldiven, gözlük mutlaka alınmalı, pedli tayt bir tane yanıma almıştım ama bir kez bile giymedim. Selem sanırım yol bisikleti selesi ve rahat değildi. Decathlon daki sele kılıfını kullandım. Popo ağrısı pek yaşamadım.

- Alyan takımı, zincir yağı, powerlink zincir baklası, maket bıçağı, cımbız, levye yama seti ve bir iç lastik aldım. Cımbız ot vs temizliğinde ve patlak lastikten telleri çıkartırken çok işime yaradı. Orta göbek çok fazla kirleniyor yanıma keşke pedal toz kapağı anahtarı alsaydın dedim. En azından göbeğin içini olmasa dış kisimlarini temizleyebilirdim. Tabiki gres yağı da alsaydım dedim.

- Farlar hem çok pahalı olduğu için hem de gece sürmeyi dusunmedigim için almadım. Öne arkaya Decathlondaki pilli küçük lambalardan taktım sadece. Bulutlu havalarda belki daha iyi bir arka lamba alınabilir ama.

- Bagaj olarak sele borusu ve kadro arka borulara bağlanan bagajdan kullandım. Bagaj deliklerim vardı ama onlar pahalı diye almamıştım. En büyük pismanligim bu oldu. Kadro arkasindaki boruların birini çizmiş biraz içim acıdı görünce. Ara ara tekrar düzeltmeler yapmam dışında başka bir sorun olmadı.

- Kamp için arpenaz 2 çadır(2kisilik) 25 liralık decathlon matı, 15 liralik decatlondaki şişme yastığı kullandım. Şişme yastık inanılmaz rahattı. Evdeki yastığı hiç aramadım. Çadır güzeldi. Matla da bir sorun yaşamadım. Kısacası çadırda hep rahat bir uyku çektim. Sandalye veya tabure gibi bişey almadım. İkinci turda mutlaka yanıma alicam. Taşa oturmak her zaman güzel olmuyor😅.

- Decathlon daki büyük kamp lambasından aldım mutlaka olmalı bir lamba. Ocak olarak orgaz in ateş kutusunu kullandım. Kartuşlu tüpler çok pahalıya geliyordu çünkü. Ama her istediğim yerde ateş yakamadigim için çok fazla kullanamadım. Ama yine de tüplü ocak almam diyorum.

- Kıyafet olarak 2 normal bir deniz şortu, 4 tshirt, 5 çorap, 5 iç çamaşırı, 1 atlet( soğuk günler için), pantolon,short, tshirt, normal güneş gözlüğü (insan içine çıkmam gereken yerler için😅) rüzgarlık, yağmurluk (bu ikisini hiç kullanmadım. Arkadaşlarım yanıma geldiğinde rüzgarlık yağmurluk ve pantolonu geri gönderdim onlarla.), Terlik
T-shirt belki 2 veya 3 tane alınabilir. Sadece ter olduğu için çeşmede vs yıkamak kolay oluyor. Genelde 2 tshirtumu kullandım.

- İlaç olarak decathlon daki kamp ilk yardım seti, ağrı kesici, kas gevşetici krem ve hap, egzamamdan dolayı kortizonlu krem, güneş kremi( 1 kere denize girerken kullandım, Akdeniz insanı ve de esmer olmamdan dolayı güneş yanığı acısı pek yaşamıyorum sadece kararıyorum, ama ikinci turda yine yanıma alırım diyorum)
- yiyecek olarak genelde bimden barbunya pilaki, ton balığı, konserve taze fasulye , saralle duo, incir hurma fındık ceviz badem karirimi kuru yemiş poşeti, her zaman 3 litre su, filtre kahve,kağıt filtre ve 330 ml termos, sallama çay, bıçak, nurgaz kamp tenceresi(2li olan) decathlon demir bardak. Arada dışardan köfte vs yedim, migrostan bir kaç kere ilik suyu gibi şeylerden alıp içtim.

- Müzik için yanıma kablolu kulaklık aldım. Tek kulaktan dinledim hep. Bir sorun yaşamadım.

- 10.000 lik ve 3 er binlik 2 powerbank aldım yanıma. Şarj konusunda hiç sorun yaşamadım.

- Fotoğraf video için ayrı bir ekipman almadım. Selfie çubuğu aldım ama bir iki kere kullanmisimdir. Yolda fotoğraf video çekmek bana eziyet gibi geldi açıkçası. Sırf anı olarak kalsın diye birkaç tane çektim. Foto video işine girince yolun tadı biraz kaçıyor bana göre. Tabi bu ilgi meselesi bişey diyemiyorum.

Kamp yeri seçimi:

Sanırım turdaki en zor kısım bu oldu. Güvenli yer bulmak gerçekten çok uğraştırdı. Her gün en geç 7 de çadır kuracak yer aradım. Karanlığa kalmamak çok önemli bir konu.

Gördüğüm kadarıyla deniz kenarı olan yerler iç kesimlere göre kamp için daha uygun. Buyuzden rota çizerken denize yakın yerleri ya da en azından akşamında denize uğrayacak şekilde olmasına dikkat edin derim. Camping ya da pansiyon otel vb kullanmak istemeyenler için.

Petrol istasyonlari herkesin de dediği gibi en rahat yerlerden. Ama mecbur kalinmadikca açık alanda kalmak daha güzel bence. Sahil kenarları genel olarak uygun oluyor.

Kamp yaptığınız yerde mutlaka köpeklerle karşılaşacaksiniz. Eğer köpeklerden korkuyor iseniz çadıra girmeden önce onlarla tanismanizi yemek ve suyunuzun birazını onlarla paylaşmanızı öneririm. Bu hem gece onlardan korkmamanizi sağlar hem de gece asıl tehlikelerden sizi korumasını ya da uyarmasini sağlar. Hem onlar mutlu olur hem de siz:). Yolda yiyecek ve sularımin yarısını hep onlarla paylaştım. İnanın hepsi aç, susuz ve korkmuş halde. Onlara vereceğiniz bir şişe su ya da bir konserve sizi öldürmez ama onları hayatta tutabilir. Lütfen bunu düşünerek onlara bakın.
Lafi açılmışken yolda çokça köpekle karşılaştım. Tek ikili sürü çoban köpeği vs hepsini gördüm. 2. Gece yaşadıklarımı da yazmıştım buraya.
Bisiklet üzerindeyken üstüme gelenler çok oldu. Ama bisikletten inmem ve sadece ne var len diye seslenmem yetti. Köpek sahibi ve çokça köpekle muhattap olmamım da etkisi vardır elbette ama hiç biri havlamanin otesine geçmedi. Evet çoban ve bekçi köpekleri bir tık daha zor. Onlarla baya baya muhabbet ederek alanlarından sorunsuz çıkmayı başardım. Zaten bahçelerinden değil evlerinin önündeki yoldan geçtiğimiz için saldırmaktan ziyade bu alanı çabuk terket modundalar. Çünkü gün içinde bir çok insan ve araç o yoldan geçip gidiyor. Olay orada kalıcı olmadığını 1 dk sonra ne sen beni ne ben seni göreceksin duygusunu vermekte😅. Gittiğimi farkettiklerinde sadece izleyerek tepki verdiler.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Aklıma geldikçe ya da sizden soru geldikçe burdan devam edeceğim.
 
Son düzenleme:
Baştan sona takip ettim hep. Güzel ve eğlenceli bir tur oldu gerçekten. Kamp hakkındaki tavsiyelerini de not ettim.
Peki nerelerde kamp yaptın hangi noktalarda. Bunu da söyler misin. 10 gün sonra çok işime yarayacak :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Osman2302
İlginç 🤔

İstanbul - Gelibolu arası yolların eğim durumu nedir acaba? Yokuşların eğim oranlar yüksek midir?
 
@imamyakali böyle bir site var. Gideceğiniz yolu seçebilir ve size yükseklik grafiğini çıkartıyor. Eğim yüzdesinde söylüyor. Benzer uygulamalar mutlaka vardır. Beylikdüzü Gelibolu arası bu şekilde. E6C3D410-74D1-45A6-8BFE-0D9139B9D8DC.png
 
  • Beğen
Tepkiler: necmeddin
Baştan sona takip ettim hep. Güzel ve eğlenceli bir tur oldu gerçekten. Kamp hakkındaki tavsiyelerini de not ettim.
Peki nerelerde kamp yaptın hangi noktalarda. Bunu da söyler misin. 10 gün sonra çok işime yarayacak :)

Çanakkale'den sonra ,

Çardak feribot iskelesi yanındaki sahilde, cafe rest tarzı bir yer ama ben yanındaki çift sayesinde kaldım orda. Diğer türlü kabul edeceklerini sanmıyorum 😅 )
Kemerde bulunan parion antik kentinin önündeki sahilde,

Yine kemer yakinindaki Uzundere piknik alanı( 2 gece)

Denizkent Shell petrol( sahili de musaitti kamp için ama petrol istasyonu daha rahat gelmişti bana 😁)

Karacabey çıkışında Shell petrol, kamyoncuların park edip uyuduğu bir istasyon oldukca müsait kamp için

Çanakkale öncesi;

Yeniçiftlik sahil

Kumbağ çıkışı ucmakdere yolunda ( fazla ıssız tehlikeli olabilir 😅)

Uçmakdere sonrası tanıştığım bir abinin bahçesinde kaldım. Özel mülk olduğu için onu paylasamiyorum (2 gece)


Keşan çevreyolundaki Total petrol

Koruköy sahil (konum:
İşaretli yer
Koruköy, 17502 Koruköy/Gelibolu/Çanakkale yakınında
(link)) yazliklarin arasında boş bir alandı. Sakinleri tarafından hiç bir sorun çıkmadı.
İlginç 🤔

İstanbul - Gelibolu arası yolların eğim durumu nedir acaba? Yokuşların eğim oranlar yüksek midir?

Uçmakdere dışında, Şarköy çıkışında eğimli bir yol var. Onun dışında kısa kısa rampalar elbette var uçmakdere dışında öyle çok zorlayıcı bir yol yok.
(link) yolların eğimini görmek için şöyle bir siteye bakıyorum ben de. Bütün yollar yok ama anayollar mevcut en azından
 
  • Beğen
Tepkiler: necmeddin
Hayirli yolculuklar kardes..:)
 
  • Beğen
Tepkiler: Osman2302
Keyifle okudum ve takip ettim. Gönülden tebrik ediyorum. Sayenizde bazı notlarda aldım. Ayağınıza, elinize, emeğinize sağlık. Darısı diğer turlarınızın başına 👍
 
  • Beğen
Tepkiler: Osman2302
Tur için tebrik ederim genç arkadaşım.
Benim için asıl önemli olan ise; anlatım ve paylaşımındaki samimiyet..
 
  • Beğen
Tepkiler: Osman2302
Roman okuyormuşcasına ekrana kilitleniyor insan😄 tebrikler ve ilham olduğunuz için teşekkürler. Amatör hissi ve ülkemin sürücülerine olan güvensizliğimi henüz bastıramadığım için mümkün gelmiyor bana böyle şeyler... hevesleniyorum ama umarım gerçek olacak
 
  • Beğen
Tepkiler: Osman2302
Ben de aynı yollardayım.
Benim tur da bi aksilik olmazsa yarın bitiyor 🙏🙏
 
  • Beğen
Tepkiler: Osman2302
Evet arkadaşlar 4. Günümdeyim. Herşey tek kelime ile mükemmel gidiyor. Mümkün olduğunca ayrıntılı yazmaya çalışacağım.
2. Gün
anahtar bulamadım ama bı 10 km sonra sesler kesildi. Kumları döktü herhalde giderken. Sonrasında Tekirdağ vardim öğlen saatlerinde ve barış ve özgürlük parkına geçip güneşin geçmesini bekledim. Bisikleti temizler çadırı vs temizlerim kitap okurum derken o da ne. Parkta hamagini masa sandalyesini getirip kahvaltı yapan Mustafa amca gel delikanlı bı çayı mi iç dedi. Misafirleri çok sevdiği için gördüğünü davet edermiş bu yüzden herşeyi fazladan getirirmis. Bir güzel kahvaltı yaptık onla 3 saate yakın oturduk çay kahve falan derken çok güzel vakit geçirdim onunla :). O taraflara yolunuz düşerse o parka uğrayın Mustafa amcanın bir çayını için. Sürekli farklı bir yerde kahvaltı yapiyormus. Orda denk gelemezseniz de üzülmeyin, başka bir sahil kenarında da onu bulabilirsiniz :).
Sonrasında Tekirdağ da peynir helvası dondurma yapıp yola devam ettim. Hedef Kumbaği geçip ormanlık sakın bir yerde kamp yapmak.
Kumbag gelmeden hemen önce biraz rampa varlı bir tanesi hafif zorlayiciydi. Kamyonlar falan çıkarken tıkanıyordu. Ama kısa bir rampa tabiki. Tur başında kendime tek bir kural koymuştum. Ne olursa olsun yolda bisikletten inmek yok. Rampa çok zorsa dinlenerek gerekirse 10ar mt 10 ar mt çok demiştim.oyle de yaptım . Neyse Kumbaği geçtim ucmakdere yoluna girdim. Yolun başlangıcında bir mezarlık var ve Hayrat var. Su alabilirsiniz ordan. Ve de ordaki kedilere de su vermeyi unutmayın. Sonrasında bi 10 km falan tırmandim. Rampalar hafiften zorlamaya başlamıştı ama durmak yoktu. Uygun kamp yeri bulur bulmaz kalacaktim. Sonunda buldum. Yol kenarı ama biraz sote kalmış çadır kurmaya müsait içki şişesi yok ateş yakılmış izi var. Hayvan izi yoktu. Süper dedim. Kurdum cadiri hızlıca küçük güvenli bir ateş yakıp kahve yaptım sona hemen söndürdüm. Herşey güzel gitti akşam ona kadar. Cadira girdim kitap okumaya basladim. Ama sonra o da ne. Bir misafir geldi cadira. Pencerem de yok goremiyorum. Domuz mi köpek mi anlayamadim ki köpeğim var iyi tanırım ama çok garip sesler de çıkıyor solumasi falan farklı. Neyse gider dedim sessizce oturup bekledim. 1 saat geçti gitmedi. O sırada birkaç kez hirladi havladi. İyi bari kolekmis dedim ama hala çıkamıyorum. Durumunu bilmiyorum çünkü ve de çadırdan iki büklüm çıkana kadar saldırgansa atlar üzerime diyip çıkamıyorum da. Zaten zifiri karanlık. En iyisi uyumak dedim. Biraz uyudum uyandım hala burda. Tekrar uyudum uyandım 3 4 köpek daha oldu. Baktım çadıra bişey yapmıyorlar. Benimkinden biliyorum büyük bilmediği nesne olunca hayatta dokunmazlar. Ona güveniyorum. Tekrar uyudum bir saat falan sonra müthiş bir kavga sesine uyandım. Hirlamalar havlamalar viyaklamalar falan. Aha dedim sıçtım bu sefer. Hava ayrinlikken gece yıldızları izlerim net şekilde falan diyordum ama artık onu geçtim sabah gökyüzünü görürüm umarım dedim. Sonra kavga kesildi bir anda. Aha köpeğin bir oldu sanırım dedim .tekrar uyudum.

3. Gün

6 gibi kalktım. Ses yok. Oh gitmisler dedim. Tam çadırı açarken aynı koklama sesi yine geldi. Artık aldım bıçağı çıktım çadırdan. Köpek yok. Tam acaba kabus mu gördüm tüm gece derken çalıların arasından kuyruk sallayarak bana doğru bir minnoş geliyor. Biraz sevdim hemen ton balugim vardı onu verdim şu verdim. Ton balığını saniyesinde yedi. 2 dk da 1,5 litre suyu içti. İnanamadim. Ve de koklama sesi o ilk kopekti ve tahminimce benim bölgemi korudu paşam. Yarası da yoktu neyseki.
Neyse onla biraz vakit geçirip yola çıktım. 1 km gittim gitmedim bir köpek daha. Ama 1 yaşında falan yeni doğurmuş belli. Kemikleri sayılır derecede zayıf. Hemen çağırdım kenara iki büklüm ve korkarak geldi. Yaraliydi da son suyumu artık ona verdim. Yanımda da noddle ve fındık fıstık vardı. Bari onlari vereyim derken bir araba bizi geçti ardından durdu geri geri yanaştı yanımıza. Yine mi bu canları buraya bıraktılar diye bağırdı. Hemen barınağı aradı. Ardından belediyeyi falan arayıp sorun çözdü. O da buraya gelene kadar 3 köpeği beslemiş maması kalmamış başka. Baktı ben de erzak su falan kalmamış. Kendi suyunu verdi. Sonra sohbete başladık planımı anlattim falan. Ardından deniz kenarinda kamp için müsait bir bahçesi olduğunu gidip istediğim kadar kalacağımı, su vs herşeyin olduğunu söyledi. Nasıl mutlu oldum anlatamam. Sonra numaralarımızı alıp ayrıldık. Ama o mutlulukla bir rampa çıkıyorum anlatamam. Bana mısın demiyorum. Sanki bacaklarıma motor takılmış gibi. Seyir terasına kadar ara ara dinlenerek rahatça çıktım. Zor rampalar vardı baya ama kararliysaniz inanın çıkılıyor. Ama sakatlanmamak için dizlerin durumunu iyi gozlemlemek lazım. Zorlandığını hissettiğim an mola verdim hep. Neyse tepeye çıktı o abiden bir mesaj uçmakdere köyünde bakkala senin için yiyecek içecek bıraktım. Geçerken al mutlaka işte. Bir kez daha mutlu oldum.
Yaklaşık 3 saat gibi bir sürede ucmakdere etabını tamamladım.
Aksam da o abinin yerinde kamp kurdum. Çok güzel vakit gecirdim ve bir gece daha kalayım dedim. Şimdi ordan yazıyorum. Yarın Keşana doğru yol alıp yapabilirsem erikliye kadar gitmeyi planlıyorum. Bugün off günü yapıp vücudu dinlendirdim hem de güzel bir kamp yapmış oldum.

Şimdi biliyorum çok uzun yazdım ama köpek olaylarını ozellikle anlatmak istedim. Bir hayvan sever olarak burda da açılan sokak köpekleri neden toplanmiyor vs başlıklarını üzülerek okuyorum. O dilsiz çaresiz hayvanları sırf korkular yüzünden ölüme terketmek bana çok yanlış geliyor. Bu yapılan basit ve acimasiz yol. 27 yaşındayım ve çok fazla şehirde yaşadım çok yer gördüm. Köyden kasabasına şehrine kadar hepsinde yaşadım. Bir kez bile bana köpek saldırmadi. O gece korktum ama ormanda aç susuz korkmuş bir köpek sürüsü. Saldırgan olmaları burda sizce kimin suçu. Onların mi yoksa onları o şekilde dağ başına bırakıp giden biz insanların mi. Bir insan senin canına kastederse ne yaparsın karşılık verirsin. O canlılar çoğu zaman karşılık bile vermeyip hala bizden medet umuyorlar.
Kısacası bir köpek eğer saldirgansa bu bizim suçumuz. Demekki bir insan evladı ama canlı olamamış insan evladı ona kötü birşey yapmış demektir.hic bir köpek durduk yere saldırgan olmaz olamaz. Doğasına aykırı. İnsanla yaşamaya alışmış avcılık nedir bilmeyen canlılar sonuçta.
Yeterince uzun konuştum. Kusura bakmayın. Son söz olarak köpekleri dışlamak hor görmek yerine birkez de beslemeyi sevmeyi denerseniz inanın hayatınız çok daha güzel olacak.

Hepinize iyi akşamlar dilerim. Sağlıcakla kalın.
231692 dosyayı görüntüle
231697 dosyayı görüntüle
Ormandaki kamp alanim ve 2. Gecemin kahramanı Stark Bey
231693 dosyayı görüntüle
Ucmakdere tepesinde seyir terası

231694 dosyayı görüntüle
Köyde. Sudan icemedim. Yalak durumuna gelmiş.cenneti erken gösterir diye çekindim😅231695 dosyayı görüntüle
Ve tabiki ateş yakmanın serbest olduğu bahçede kamp ateşi :)
Son olarak İsmini veremiyorum burda ama o mükemmel abi sayesinde 2 gün çok güzel bir kamp deneyimi yaşadım. Nerdeyse bütün ihtiyaçlarımi karşıladı. Gündüzleri ziyaretime geldi yedik içtik sohbet ettik. Ona burdan çok teşekkür ederim.
Ve de uçmakdere yolunda bütün köpeklerin toplanıp sağlık bakımlarının yapılıp ardından uygun yerlere bırakılmasını da sağladı. Bugün kontrol etmiş ucmakdere yolunu hepsi toplanmış götürülmüş. O canlılar adına da iyi kalpli güzel insan olan abiye tekrar teşekkürlerimi sunarım.
Ucmakdere yolu üzerine fazla konuşmak istemiyorum. Çünkü anlatılmaz yaşanır deyiminin gerçek hâli diyebilirim. Mazaralar yollar çok keyifli o kadar söyleyeyim. İsmini sonuna kadar hak ediyor.

Bir de tecrübeli arkadaşlara abilerime bir sorum olacak. Nerdeyse hiç karnım acikmadi diyebilirim. İştahım kapandı. Zorunluluktan yiyorum diyebilirim. Bu normal mi? Sonrasında pat diye düşüp kalmaktan korkuyorum açıkçası 😅. Evdeyken antreman sonrası deli gibi acikirdim ama şu an tam tersi. Ben mutluluktan keyiften olduğunu düşünüyorum ama hava değişimi vsdir belki.?

Köpekler için gösterdiğiniz hassasiyete çok teşekkür ederim. Okurken gözlerim doldu kendimi tutamadım. Yazdığınız her cümlenin altına imzamı atarım. Öyle güzel açıklamışsınız ki. Ömrünüz bereketli, canınız daima sağlıkta olur umarım. Güzellikler kapınızdan eksik olmasın. Var olun.
 
  • Beğen
Tepkiler: Osman2302
@Osman2302
Tebrik ediyorum sizi. Çok güzel bir tur olmuş, ayrıca anlatımınız da gayet iyi.
Benim size bir sorum olacak, kullandığınız heybeden almak niyetindeyim. Nasıldı performansı. Hacim, kullanım vs genel olarak memnun kaldınız mı. Ya da olumsuz bir özelliği var mu. Konuyu şişirmek istemezseniz özelden de cevap yazabilirsiniz
 
Ben de aynı yollardayım.
Benim tur da bi aksilik olmazsa yarın bitiyor 🙏🙏

Hayırlı olsun tebrik ederim :) kamp yapacak güzel yerler bulmussundur umarım :)
@Osman2302
Tebrik ediyorum sizi. Çok güzel bir tur olmuş, ayrıca anlatımınız da gayet iyi.
Benim size bir sorum olacak, kullandığınız heybeden almak niyetindeyim. Nasıldı performansı. Hacim, kullanım vs genel olarak memnun kaldınız mı. Ya da olumsuz bir özelliği var mu. Konuyu şişirmek istemezseniz özelden de cevap yazabilirsiniz
Tam bir fiyat performans ürünü bence. Tur süresince hiç bir sorun çıkarmadı. İç hacmi olsun, selede duruşu olsun beni memnun etti. Tavsiye ederim. Yalnızca virajlarda sağ sola yalpalanmasi oldu ki o da yanlardan sabitlenmedigi için öyle. Kısası başlangıç seviyesi için ideal bir ürün
 
Geri