Osman2302
Üye
- Kayıt
- 13 Mayıs 2020
- Mesaj
- 37
- Tepki
- 206
- Şehir
- İstanbul
- İsim
- O
- Başlangıç
- 2019—20
- Bisiklet
- Focus
- Bisiklet türü
- Şehir - Tur
Kısa bir tanışma sohbeti başladı hemen. Onlar da İstanbul'dan bandırma ya vapurla geçip Bandırma'dan İzmir'e doğru tura çıkmışlar. Çardak a gelene kadar kamp yeri bakmışlar ama bulamamışlar lapsekiye doğru buluruz diye devam etmişler pedallamaya😅. İki tarafta geldiği yönde kap yeri yok diyince beraber bir yer arama kararına vardık. O sırada bir amca konuşmamızi duydu ve bize birkaç yer tavsiye etti. Orası neresi falan derken atladı arabasına beni takip edin dedi ve ilk başta gordugum köpekli alanı ve küçük bir adada bulunan plajı gösterdi. Plajda bir restaurant-kafe var oradan izin alıp kurabilirsiniz isterseniz dedi ama adanın girişinde kocaman kamp yapmak yasaktır yazısı bulunuyordu😅. Bir parka bir adaya baktık ve en sonunda şansımızı deneyelim diyerek adadaki restaurant kafeye gittik. Sahiplerine hemen durumu anlattık ve çok sıcak karşılayarak kamp yapmamıza izin verdiler. Tabi bunda yanımda bir çiftin olması çok etkili oldu. Eğer tek olsaydım bu kadar kolay kabul edilir miydim bilemiyorum😁. Mekan boşalınca çadırları kurabilirsiniz dediler ve bizde bir masaya geçtik. Çay, su, yemek gibi ikramlarda bulundu mekan sahipleri çok güzel ilgilendiler herkes kendi hikayesini anlattı. Çok keyifli bir sohbet ortamı oldu. Duş WC vs de olduğu için gece denize girdik tatil köyü havasında bir akşam oldu. Gecenin ilerleyen saatlerinde mekanın sahipleri rakı masası kurmuştu bizi de davet edip ikramda bulundular. En son mekanı bize bırakıp evlerine gittiler. O gece 4ü geçiyordu uyudugumuz. Herşey mükemmel gidiyordu. Akşam 7 de nerede kalıcam diye kara kara düşünürken gece 4 te rakının etkisi ile cakirkeyif olmuş etrafa gülümserken buldum kendimi.

Cadirlarimizi da plajda bulunan cardaklara kurduk.

13.Gün
Sabaha karşı yatınca 10 a doğru ancak uyanabildim. Çadırdan çıkınca bir baktım terligin teki yok. Rüzgar biyere atmıştır diye düşünüp aramaya koyuldum ama yok hicbiryerde. Sonra bisikletci çiftten öğrendimki gece kopekler gelmiş çadırların etrafına muhtemelen de benim terligin tekini de onlar almış 😅.
Biz eşyaları toplarken mekanin sahipleri de geldi. Onlara bolca teşekkür ettik tekrar. Her ne kadar yiyip ictiklerimizi ödemeye çalışsak da para kabul etmediler. Son seçenek tipbox a biseyler attık biz de. Hafif bir kahvaltıdan sonra yola çıktık. Onlar cardaktan Geliboluya geçtiler. Onları yolculardiktan sonra bigaya doğru yola koyuldum.
İstanbul'dan gelecek arkadaşlarla kamp için kemer tarafında bir piknik alanı buldum Google'da. Uzundere piknik alanı. Çadır da kurulabiliyormus. Kemer sahil kasabasına 2 km uzaklıkta aynı zaman parion antik kentinin yanında sayılacak biyerde. Süper dedim kendi kendime ve kemer e doğru sürmeye başladım. Kemer ana yoldan 18 km icerde sahilde bulunuyor. Bigaya 40 km uzaklıkta.
Kemere kadar rüzgar hiç eksik olmadı, neyseki yolda rampa pek yoktu ki ordan dengeledi. Ama yol uzerinde hiç birşey yoktu ve sıkıcıydı açıkçası. Akşam 5 e doğru kemer yol ayrımına geldim ve anayolda ayrildim. Yol sürekli inişli çıkışlıydi. Ama o sıkıcı anayoldan sonra çok keyifli geldi. Sürekli icdas kamyon ve servislerinin geçmesi dışında bir sorun yoktu.
1 buçuk saatlik yolun sonunda kemere ulaştık. Antik kentten dolayı yapılaşmanın az olduğu ama güzel bir yer. Sahiline gittim hemen çadır için. Ama müsait olmadığıni ilk bakışta anladım. En kötü piknik alanına gider kamp kurarım derken vaktim var bari bi parion antik kentine bakayım diyerek oraya gittim. Antik kent denize sıfır oldukça geniş bir alana yayılı fakat kazı çalışmaları çok da ilerlememis bir yerdi. Sahiline bakayım belki burda kamp atarım diyerek bisikleti bırakıp sahile indim. Genel olarak taşlıkti fakat birçok kişi denize giriyordu. İki tane genc arkadaş gördüm. Denizin içine şemsiye masa sandalye çekmiş demleniyordu. Beni görünce davet ettiler. Ünv sınavlarından cikmis 18-19 yaşlarında genclermis. Yerlisiymisler kemerin ve sikildiklari çok belliydi. Farklı bir insan görmek hoşlarına gitmis olmalıki uzunca bir süre beraber oturduk sohbet ettik. Hava kararmaya yakın onlar evlerine gittiler ben de çadırımi kurup yerleştim. suyun içinden çıkmış bir kayada ateşimi de yaktim. Ertesi gün gelecek arkadaşlarla yeri vs okeylestikten sonra dinlenmeye cekildim.

14. Gün
Sabah uyandim ve ne göreyim lastik yine patlamış. Yine küçük bir patlak olduğunu düşünerek piknik alanına gider orda yer tutup sonra tamir ederim diyerek yola koyuldum. Cumartesi günü piknik alanının nasıl olabileceğini düşününce sabah 8 den önce orda olmam iyi olurdu.


Saat tam 8 de Uzundere piknik alanindaydim.


Duş WC lavabo ve tertemiz güzel bir denize sahip biryer. Küçük olmasına rağmen bol ağaçlı ve gölgeli. Tek kötü yanı haftasonu günübirlikci istilasına uğradığı için hava kararana kadar çadır kurmak yasakti. Cumartesi ve pazar günü ordaydik ve sabah 9 dan akşam 9a kadar iğne atsan yere düşmez şekildeydi.
Giriş ücreti araba başına 20 TL. Bisiklete bedava 😁
Burda iki gün arkadaşlarimla güzel bir kamp yaptık. 2 gün süresince hiç bir sorun yaşamadık. Rotası bu tarafa düşen olursa bence mutlaka buraya uğramali. Bikac gün tatil havasında çok güzel vakit geçirebilir. Ama mutlaka haftaici olsun. Orada görevli Ali ye de selamımı iletin
Yollarla ilgili pek bişey yazmamisim onu farkettim şu an ama ne yalan söyleyeyim yolda hiç bişey yoktu gerçekten. Yolla ilgili en net hatırladığım şey ruzgardi. 😅
Diğer tur yazılarına da bakıyorum burda. Onların yanında benimki oldukça amatör kalıyor tabiki. Bu yüzden kusura bakmayın. Mümkün olduğunca içimden geldiğince yazmaya çalışıyorum.
15. Günü de Uzundere de geçirdim.
Arkadaşlarım akşam İstanbul'a döndüler. Fakat onlar İstanbul'a dönünce birşey farkettik. Benim cüzdanım arabada kalmış 😅 ilk başta ne yapsak kargo ile göndersek mı dediler ama sonra düşündüm yol boyunca kimlik vs hiç bı işime yaramadı soran da olmadı. Hem de cüzdan varken çalınma kaybolma riski de var diyip kalsın dedim. Mobil bankacilikla ATM den para ceker öyle idare ederim dedim.
16. Gün
Sabah 8 e doğru uyandım. Pazartesi günü olması dolayısıyla görevliler disinda kimse yoktu. Son kez denize girdim. Duş kahvaltı toplanma derken 11 de yola çıktım. Akşam denizkente ulaşıp orda kamp yaparım dedim. Kampa uygun biryer gibi görünüyordu ama cardaktaki gibi bulamam mi acaba diye düşünmüyor değildim.
Yaklasik 3 saate bigaya vardım. Hiç param yoktu hemen para çekip yiyecek içecek stoğu yaptım. Biga çıkışındaki opette öğle yemeği yedim. O sırada opette birisi geldi yanıma. Kendini tanıttı hemen. Tevfik adında eski bir bisikletçi abi çıktı. 41 yaşında 10 yıldan fazla bisiklet sürmüş turlara çıkmış ve en sonunda bisiklet hamallık diyip motosiklete geçiş yapmış. 1 saate yakın onla sohbet ettik. Bisikleti hala seviyor belli ama motosikletin rahatlığı onu esir almış gibiydi 😂. Denizkentin kampa uygun olduğunu ondan da duymanın rahatlığı ile yola devam ettim. 2 3 km gittikten sonra arkamdan bir motorun bana korna çaldığını farkettim. Lan noluyor derken bir baktım Tevfik abi 😅 hemen kenarda durdum. Sağolsun yiyecek içecek biseyler almış bir sürü. Bir kısmı çantalarıma sığmadı orda yemek zorunda kaldım hatta 😅. O an bir şişe su getirmiş olsa bile benim için yeterliydi. Böylesi bir yardım gercekten çok mutlu etti beni. Ama giderken "senin 15 dk da aldığın yolu ben 2 dk da motorla geldim" diyerek takılmayı da ihmal etmedi 😁
Sonrasında sıkıcı ve rüzgarlı yolda devam ettim. Denizkente ulaştım ve sahili gerçekten kampa uygun görünüyordu. Sahilde WC işi zor olur diyerek petrol istasyonuna uğrayıp öyle sahile geçeyim dedim. Yol kenarında Shell 750 mt tabelasını gördüm, iyi bari yakınmış diyerek pedalladim. Ama 2 km geçti Shell yok ortalıkta. Tabela geldi tekrar 300 mt diyor. Artık Maps i açtım baktım 1 km daha varmış. 😅. 3 km sürdükten sonra shelle ulaştım. İhtiyaçlarımi giderdikten sonra bi sigara içeyim diyerek oturdum kafesine. Sonra ordaki çalışan arkadaşlar geldi yanıma. Biraz sohbetin ardından o güzel cümle ağızlarından çıktı. "İstersen burda arkada da kamp kurabilirsin. Duş var sıcak su da var rahat edersin" o an beynim de şu meşhur şarkı çaldı "cennetten cicek" li şarkı 😂. Hem yorgundum hem de sahilin kumu ile uğraşmak istemiyordum. Tabiki hemen kabul ettim tekliflerini
. Hafif rüzgar vardı çadırı kurmaya calisirken bı amca geldi yardım etti bana. Meğer istasyonun sahibiymis. O da pompacı arkadaşlara Osman bu gece benim misafirim iyi bakın ona dedi 😀. Çadırı kurup yerleştikten sonra sınırsız çay kahve yiyecek eşliğinde gece 3 e kadar oturduk sohbet ettik. İstasyonda çalışan herkes çok iyiydi. Ama orda bir Sebahattin abi vardi şeker gibi bir insan. Kardesiymisim gibi ilgilendi benimle. sabah kahvaltisi bile getirdi
. Sebahattin abi başta olmak üzere ordaki arkadaşlara burdan teşekkür ederim tekrar
.
17. Gün
Sabah 8 de dinlenmiş şekilde uyandım. Kahvaltıdan sonra Sebahattin abiye işlerinde yardım ettikten sonra 10 gibi yoluma devam ettim. Hedef bandırma ordan Erdek e geçip kamp yapmak. Bandirmaya kadar olan yol benzer şekilde rüzgarlı olarak geçti ve de epey yordu. Bandırma sahile geldim ve ne yesem diye düşünürken burger king e geçip ikili menüyü gömdüm. Yemeğinde verdiği ağırlıkla ya şimdi erdeke kim gidecek dedim ve en iyisi Bursa'ya doğru devam edeyim dedim.
3 gibi Bandırma'dan çıktım karacabeye kadar sürme amacıyla.
Bandırma da cevreyolunda iki kaza atlattım. Birincisi bir sapakta sinyal veren kamyonu gormemem üzerine az kalsın altına giriyordum. Şoför bir hısımla indi arabadan ama herkes iyi olunca helallesip yollarımıza devam ettik. İkinci kaza ise hatalı oldugumu hiç düşünmüyorum. Şöyle gelişti. Bandırma'dan çıkışta sağ sapaklarda otoban bağlantıları mevcuttu. Bir tanesine geldim durdum. Soluma baktım gelen giden var mı diye bir kamyon var sadece başka gelen yok. Sinyal veren de yok. Karşıdan karşıya geçmeye basladim. Yolun yarısına geldiğim an frenler kornalar duymaya başladım. Yoluma geçtim bir baktım. Bı tane Mercedes frenleyerek durdu sapaga geçtikten sonra. Adım kadar eminim ki en soldan makas ata ata ilerledi ardından sapaga gireceğini farkedip soldan sapaga doğru yardirdi ama ben çıkınca karsisina şok oldu ve frenledi kornaladi. İlk kazadan sonra oldukça dikkatliydim ve hatamın olduğunu hiç düşünmüyorum. Fakat o da ne. O mercedesten iki tane at hırsızı tipli adam indi ve bana doğru koşmaya başladılar. Bikac saniye düşündüm ve pedala kuvvet dedim. Çünkü hallerinden ne yapmaya geldikleri belliydi. Kavga geliyordu bana koşa koşa. En temizi kacmakti. Koşarak beni yakalamaları imkansızdı ve araba ile peşime takilmalari için önce sapaktan geri geri çıkmaları gerekiyordu. Bu yüzden en az 15 dk m vardı arazi olmak için gelme ihtimallerine karşı. Peşimden hiraz koşup arabaya geri döndüler sonrasında görüş açımdan çıktılar. Ben de 1 km ilerdeki petrol istasyonuna girip arka tarafa bisikleti koydum ve yola bakmaya başladım geçecekler mi diye. 15 dk falan bekledim gelen giden yoktu. Sonrasında yola devam ettim.

Cadirlarimizi da plajda bulunan cardaklara kurduk.

13.Gün
Sabaha karşı yatınca 10 a doğru ancak uyanabildim. Çadırdan çıkınca bir baktım terligin teki yok. Rüzgar biyere atmıştır diye düşünüp aramaya koyuldum ama yok hicbiryerde. Sonra bisikletci çiftten öğrendimki gece kopekler gelmiş çadırların etrafına muhtemelen de benim terligin tekini de onlar almış 😅.
Biz eşyaları toplarken mekanin sahipleri de geldi. Onlara bolca teşekkür ettik tekrar. Her ne kadar yiyip ictiklerimizi ödemeye çalışsak da para kabul etmediler. Son seçenek tipbox a biseyler attık biz de. Hafif bir kahvaltıdan sonra yola çıktık. Onlar cardaktan Geliboluya geçtiler. Onları yolculardiktan sonra bigaya doğru yola koyuldum.
İstanbul'dan gelecek arkadaşlarla kamp için kemer tarafında bir piknik alanı buldum Google'da. Uzundere piknik alanı. Çadır da kurulabiliyormus. Kemer sahil kasabasına 2 km uzaklıkta aynı zaman parion antik kentinin yanında sayılacak biyerde. Süper dedim kendi kendime ve kemer e doğru sürmeye başladım. Kemer ana yoldan 18 km icerde sahilde bulunuyor. Bigaya 40 km uzaklıkta.
Kemere kadar rüzgar hiç eksik olmadı, neyseki yolda rampa pek yoktu ki ordan dengeledi. Ama yol uzerinde hiç birşey yoktu ve sıkıcıydı açıkçası. Akşam 5 e doğru kemer yol ayrımına geldim ve anayolda ayrildim. Yol sürekli inişli çıkışlıydi. Ama o sıkıcı anayoldan sonra çok keyifli geldi. Sürekli icdas kamyon ve servislerinin geçmesi dışında bir sorun yoktu.
1 buçuk saatlik yolun sonunda kemere ulaştık. Antik kentten dolayı yapılaşmanın az olduğu ama güzel bir yer. Sahiline gittim hemen çadır için. Ama müsait olmadığıni ilk bakışta anladım. En kötü piknik alanına gider kamp kurarım derken vaktim var bari bi parion antik kentine bakayım diyerek oraya gittim. Antik kent denize sıfır oldukça geniş bir alana yayılı fakat kazı çalışmaları çok da ilerlememis bir yerdi. Sahiline bakayım belki burda kamp atarım diyerek bisikleti bırakıp sahile indim. Genel olarak taşlıkti fakat birçok kişi denize giriyordu. İki tane genc arkadaş gördüm. Denizin içine şemsiye masa sandalye çekmiş demleniyordu. Beni görünce davet ettiler. Ünv sınavlarından cikmis 18-19 yaşlarında genclermis. Yerlisiymisler kemerin ve sikildiklari çok belliydi. Farklı bir insan görmek hoşlarına gitmis olmalıki uzunca bir süre beraber oturduk sohbet ettik. Hava kararmaya yakın onlar evlerine gittiler ben de çadırımi kurup yerleştim. suyun içinden çıkmış bir kayada ateşimi de yaktim. Ertesi gün gelecek arkadaşlarla yeri vs okeylestikten sonra dinlenmeye cekildim.


14. Gün
Sabah uyandim ve ne göreyim lastik yine patlamış. Yine küçük bir patlak olduğunu düşünerek piknik alanına gider orda yer tutup sonra tamir ederim diyerek yola koyuldum. Cumartesi günü piknik alanının nasıl olabileceğini düşününce sabah 8 den önce orda olmam iyi olurdu.


Saat tam 8 de Uzundere piknik alanindaydim.



Duş WC lavabo ve tertemiz güzel bir denize sahip biryer. Küçük olmasına rağmen bol ağaçlı ve gölgeli. Tek kötü yanı haftasonu günübirlikci istilasına uğradığı için hava kararana kadar çadır kurmak yasakti. Cumartesi ve pazar günü ordaydik ve sabah 9 dan akşam 9a kadar iğne atsan yere düşmez şekildeydi.
Giriş ücreti araba başına 20 TL. Bisiklete bedava 😁
Burda iki gün arkadaşlarimla güzel bir kamp yaptık. 2 gün süresince hiç bir sorun yaşamadık. Rotası bu tarafa düşen olursa bence mutlaka buraya uğramali. Bikac gün tatil havasında çok güzel vakit geçirebilir. Ama mutlaka haftaici olsun. Orada görevli Ali ye de selamımı iletin
Yollarla ilgili pek bişey yazmamisim onu farkettim şu an ama ne yalan söyleyeyim yolda hiç bişey yoktu gerçekten. Yolla ilgili en net hatırladığım şey ruzgardi. 😅
Diğer tur yazılarına da bakıyorum burda. Onların yanında benimki oldukça amatör kalıyor tabiki. Bu yüzden kusura bakmayın. Mümkün olduğunca içimden geldiğince yazmaya çalışıyorum.
15. Günü de Uzundere de geçirdim.
Arkadaşlarım akşam İstanbul'a döndüler. Fakat onlar İstanbul'a dönünce birşey farkettik. Benim cüzdanım arabada kalmış 😅 ilk başta ne yapsak kargo ile göndersek mı dediler ama sonra düşündüm yol boyunca kimlik vs hiç bı işime yaramadı soran da olmadı. Hem de cüzdan varken çalınma kaybolma riski de var diyip kalsın dedim. Mobil bankacilikla ATM den para ceker öyle idare ederim dedim.
16. Gün
Sabah 8 e doğru uyandım. Pazartesi günü olması dolayısıyla görevliler disinda kimse yoktu. Son kez denize girdim. Duş kahvaltı toplanma derken 11 de yola çıktım. Akşam denizkente ulaşıp orda kamp yaparım dedim. Kampa uygun biryer gibi görünüyordu ama cardaktaki gibi bulamam mi acaba diye düşünmüyor değildim.
Yaklasik 3 saate bigaya vardım. Hiç param yoktu hemen para çekip yiyecek içecek stoğu yaptım. Biga çıkışındaki opette öğle yemeği yedim. O sırada opette birisi geldi yanıma. Kendini tanıttı hemen. Tevfik adında eski bir bisikletçi abi çıktı. 41 yaşında 10 yıldan fazla bisiklet sürmüş turlara çıkmış ve en sonunda bisiklet hamallık diyip motosiklete geçiş yapmış. 1 saate yakın onla sohbet ettik. Bisikleti hala seviyor belli ama motosikletin rahatlığı onu esir almış gibiydi 😂. Denizkentin kampa uygun olduğunu ondan da duymanın rahatlığı ile yola devam ettim. 2 3 km gittikten sonra arkamdan bir motorun bana korna çaldığını farkettim. Lan noluyor derken bir baktım Tevfik abi 😅 hemen kenarda durdum. Sağolsun yiyecek içecek biseyler almış bir sürü. Bir kısmı çantalarıma sığmadı orda yemek zorunda kaldım hatta 😅. O an bir şişe su getirmiş olsa bile benim için yeterliydi. Böylesi bir yardım gercekten çok mutlu etti beni. Ama giderken "senin 15 dk da aldığın yolu ben 2 dk da motorla geldim" diyerek takılmayı da ihmal etmedi 😁
Sonrasında sıkıcı ve rüzgarlı yolda devam ettim. Denizkente ulaştım ve sahili gerçekten kampa uygun görünüyordu. Sahilde WC işi zor olur diyerek petrol istasyonuna uğrayıp öyle sahile geçeyim dedim. Yol kenarında Shell 750 mt tabelasını gördüm, iyi bari yakınmış diyerek pedalladim. Ama 2 km geçti Shell yok ortalıkta. Tabela geldi tekrar 300 mt diyor. Artık Maps i açtım baktım 1 km daha varmış. 😅. 3 km sürdükten sonra shelle ulaştım. İhtiyaçlarımi giderdikten sonra bi sigara içeyim diyerek oturdum kafesine. Sonra ordaki çalışan arkadaşlar geldi yanıma. Biraz sohbetin ardından o güzel cümle ağızlarından çıktı. "İstersen burda arkada da kamp kurabilirsin. Duş var sıcak su da var rahat edersin" o an beynim de şu meşhur şarkı çaldı "cennetten cicek" li şarkı 😂. Hem yorgundum hem de sahilin kumu ile uğraşmak istemiyordum. Tabiki hemen kabul ettim tekliflerini
17. Gün
Sabah 8 de dinlenmiş şekilde uyandım. Kahvaltıdan sonra Sebahattin abiye işlerinde yardım ettikten sonra 10 gibi yoluma devam ettim. Hedef bandırma ordan Erdek e geçip kamp yapmak. Bandirmaya kadar olan yol benzer şekilde rüzgarlı olarak geçti ve de epey yordu. Bandırma sahile geldim ve ne yesem diye düşünürken burger king e geçip ikili menüyü gömdüm. Yemeğinde verdiği ağırlıkla ya şimdi erdeke kim gidecek dedim ve en iyisi Bursa'ya doğru devam edeyim dedim.
3 gibi Bandırma'dan çıktım karacabeye kadar sürme amacıyla.
Bandırma da cevreyolunda iki kaza atlattım. Birincisi bir sapakta sinyal veren kamyonu gormemem üzerine az kalsın altına giriyordum. Şoför bir hısımla indi arabadan ama herkes iyi olunca helallesip yollarımıza devam ettik. İkinci kaza ise hatalı oldugumu hiç düşünmüyorum. Şöyle gelişti. Bandırma'dan çıkışta sağ sapaklarda otoban bağlantıları mevcuttu. Bir tanesine geldim durdum. Soluma baktım gelen giden var mı diye bir kamyon var sadece başka gelen yok. Sinyal veren de yok. Karşıdan karşıya geçmeye basladim. Yolun yarısına geldiğim an frenler kornalar duymaya başladım. Yoluma geçtim bir baktım. Bı tane Mercedes frenleyerek durdu sapaga geçtikten sonra. Adım kadar eminim ki en soldan makas ata ata ilerledi ardından sapaga gireceğini farkedip soldan sapaga doğru yardirdi ama ben çıkınca karsisina şok oldu ve frenledi kornaladi. İlk kazadan sonra oldukça dikkatliydim ve hatamın olduğunu hiç düşünmüyorum. Fakat o da ne. O mercedesten iki tane at hırsızı tipli adam indi ve bana doğru koşmaya başladılar. Bikac saniye düşündüm ve pedala kuvvet dedim. Çünkü hallerinden ne yapmaya geldikleri belliydi. Kavga geliyordu bana koşa koşa. En temizi kacmakti. Koşarak beni yakalamaları imkansızdı ve araba ile peşime takilmalari için önce sapaktan geri geri çıkmaları gerekiyordu. Bu yüzden en az 15 dk m vardı arazi olmak için gelme ihtimallerine karşı. Peşimden hiraz koşup arabaya geri döndüler sonrasında görüş açımdan çıktılar. Ben de 1 km ilerdeki petrol istasyonuna girip arka tarafa bisikleti koydum ve yola bakmaya başladım geçecekler mi diye. 15 dk falan bekledim gelen giden yoktu. Sonrasında yola devam ettim.
Dosyalar
Son düzenleme:









