Merhaba arkadaşlar, turumu 10 temmuz günü akşam 9 da eve gelerek tamamladım. Kusura bakmayın uzun zaman geçti yazamadım buraya. Eve gelince bir takım işleri halletmem gerekti ve biraz dinlenmek istedim 😅
Dizimdeki sorun ve o haftaki sokağa çıkma yasağından dolayı 7-8-9. Günlerim Erikli de arkadaşın yazlığında geçti. Erikliden bahsetmek gerekirse denizi güzel her türlü imkana sahip bir tatil kasabası. Denizi guzel. Hatta festivali varmış yazları fakat Covid nedeni ile bu sene olmayacakmis. Çevresinde Danişment, gokcetepe gibi tabiat parkları bulunmakta ve kamp yapmaya müsait yerler(ücretli maalesef). Diz problemim nedeniyle oralari gezemedim içimde kaldı.
10. Gün sabahında diz ağrımin artık hafifledigini düşünerek Keşana doğru yola koyuldum. Tekrar söylüyorum bunu ama yol gerçekten çok keyifliydi. Diz ağrım da tekrarlamadi ve 30 kusur km gayet güzel geçti. Ardından Keşan merkeze girmeden cevreyoluna bağlanıp Geliboluya doğru devam ettim. Korudag eteklerine yaklaştıkça eğim hafif artmaya başlıyor fakat geliş yönüne göre eğim daha hafifti bu epey sevindirdi beni 😅. Ancak %5 eğim tabelasını görüp sevinirken bu sevincim kısa sürdü. İlk rampada diz ağrım tekrar başladı, ilk günkü gibi. Tabi ben küfür kıyamet saydirmaya başladım. Mecburen rampaların büyük bir kısmında bisikletten inmek zorunda kaldım. Ve de turumun yarım kalacağı düşüncesi ağır basmaya başladı. Moral motivasyonum sıfırın altına indi. Bu halde geçide kadar ulaştım. Ardından iniş başladı. Saroz korfezi manzaralı iniş mükemmel ötesi idi. Eğim fazla olduğu için elim sürekli frende indim tedirgin şekilde ama yine de güzeldi. Moral olarak düşük olunca fotograf çekme konusuna pek özen göstermedim😅

Korudag indan indikten sonra kamp yapmayı planladigim Koruköy e kadar sürmeye devam ettim. Ama artık düz yolda bile dizim ağrıyordu. Yol boyu kıraç in eşşeği saldım çayıra şarkısını tekrara alıp dinledim söve söve 😅
Akşam 8 e doğru Koruköy e ulaştım. Yaklaşık 75 km yol almıştım. Ardından sahile giden patikaya girdim ve şu manzara ile karşılaştım.

Fotoda boş alan gibi duruyor fakat 3 tarafı yazliklarla çevrili bir alandi. Acaba çevreden birşey gelir mi diye yarım saat kadar bekledim ve ses eden olmayınca çadırımi kurdum. O sırada bir amca geldi hemen yanına gidip kamp yapmamin sorun olup olmayacağını sordum ve olumlu cevap alınca rahatladım. Çevrede çokça köpek vardı ama hepsi insan dostuymus sorun çıkarmayacaklarıni belirtti. Hatta bir koyun sürüsünu bekleyen 3 çoban köpeği vardı onlar bile sorun çıkarmadı tersine beraber barbunya pilaki yedik gece 😁.

Yorgundum epey bi. Ama manzarayı görünce bir taş bulup oturup manzarayı seyrettim uzunca bir süre. Vermem gereken bir karar vardı. Önce mhrs yi açıp yakınlardaki hastanelerden ortopedi randevusuna baktım. Belki küçük bir sorundur devam edebilirim umudu ile. Fakat bütün hastaneler doluydu. Sadece İstanbul'da randevu bulabildim en yakın yer olarak öyle söyleyeyim😅. Acaba acile gitsem bir röntgen çekerler mi diye düşünürken fizyoterapist arkadaşım aklima geldi. Telefonda ona durumu anlattım ve dizlikle bir dene ağrı devam ederse dön İstanbul'a dedi. Ama mutlaka röntgen cektirmemi istedi en yakın yerde.
En sonunda yarın Gelibolu da acile gidip röntgen çektirmeye çalışırım ona göre karar veririm diyerek uykuya daldım.
11. Gün
Sabah uyandığımda diz ağrım ben burdayım diye bağırıyordu. Akşam indiğim patika epey dikmiş sabah çıkartırken zorladı açıkçası. Ardından yavaş yavaş pedallayrak Geliboluya doğru devam ettim. 20 km civarı yolum vardı.
Gelibolu ya yaklaşırken yolda bir bisikletci amca gördüm. Önümden gidiyordu. Ona yetişmeye çalışayım dedim biraz sohbet etmeye ihtiyacım vardı ama ne mümkün. Yetişmek imkansızdı nerdeyse. Bir ara yavaşladı selam verdim ona ama yokuşa denk geldik o sırada ve enteresan şekilde benden çok daha rahat şekilde hızlanmaya başladı pedal çevirmeden ve abartmıyorum 5 dk içinde aramızda 250 300 mt fark oldu. Anlam veremedim bu duruma ama neyse diyerek devam ettim. Yokuş bitip pedal çevirmeye başlayınca bisikletim yaylandigini farkettim.acaba hep mi boyleydi bana mı böyle geldi şu an derken Gelibolu tabelasini gördüm ve foto çekinmek için durdum.

Tam yola devam edecekken bir baktım ki lastik patlamış. kafamdaki soru işaretleri de gitmiş oldu böylece😅. Ama ne yama yapacak ne de lastik değiştirecek gücüm vardı. Dış lastiği kontrol edeyim bari patlatan şeyi çıkartırım dedim ve kontrole başladım. 5 6 tane kamyon lastiği teli çıkardım. Ardından lastiği şişirip umarım beni 5 km daha götürür diyerek devam ettim. Gelibolu hastanesinin aciline kadar götürdü neyseki. Hastaneye girip hemen acile geçtim. Fakat ne kadar dil doksem de bir rontgenimi cekmediler ve boynum bükük şekilde çıktım. Son seçenek eczaneye gidip dizlik aldım. Hemen giydim ve sahile kadar bir deneyim dedim. O da ne sanki yeni bir diz taktılar bana. Tabi aşırı yüklenemiyorum ama beni İstanbul'a götürür bu diyerek inanılmaz mutlu oldum. Hemen fizyoterapist arkadaşı arayıp durumu anlattım "ciddi bişey olsa dizlik de ise yaramazdi demi ciddi bişey yok devam edebilirim de mi " diyerek . O da yarım ağız beni onaylar gibi birşeyler dedi ama tura devam etmem için bana yetti bu 😁. Artık lastikle ilgilenebilirdim.


Lastiği tamır etmek için durdugum yerde sabahki bisikletçi amcaya denk geldim. Haftada 3 4 gün güneyli den Geliboluya spor amaçlı sürüyormuş. Biraz sohbetin ardından lastik tamirini ona da anlatarak yaptım ve o yoluna devam etti. Lastikte de küçük bir patlak oluşmuş vaktim varken yama yaptım.
Öğle yemeği niyetine poğaça açma alıp kahveye oturmak amacı ile Gelibolu çarşıya gittim. Kahve ararken çarşının sonuna doğru nefis bir döner kokusu aldım. Ama çevrede dönerci falan görünmüyordu. Kokuyu takip ederek devam ettim ve bir çay ocağı gördüm. Yanında da sıra olmuş bir kalabalık gördüm. Işığa doğru yürür edasıyla sırayı takip ettim ve o da ne. Dönerci ve de kokunun sahibi olan dönerci. Kalabalık sanki bekliyormuş gibi hemen dağıldı ve bir masaya oturdum.

Mekan Halil Usta'nın Döneri. Açlık ve kokunun etkisi üzerine tam ekmek et döner ve ayran sipariş ettim. Önüme tıka basa döner dolu bir ekmek açık ayran geldi. Döner inanılmaz lezzetliydi. Yedikten sonra hesabı ödememle şok oldum. Sadece 21,5 TL ödedim. İstanbul'da 50 liradan aşağı yiyemeyecegim bir dönere bunu ödemek şok etti beni 😂 (donanım haber forumu gibi yazdığım için özür dilerim😅) acaba ne eti bu hem ucuz hem lezzetli diyeerek hemen internete girdim adını ve meşhur biryer olduğunu gördüm.