Evet arkadaşlar 4. Günümdeyim. Herşey tek kelime ile mükemmel gidiyor. Mümkün olduğunca ayrıntılı yazmaya çalışacağım.
2. Gün
anahtar bulamadım ama bı 10 km sonra sesler kesildi. Kumları döktü herhalde giderken. Sonrasında Tekirdağ vardim öğlen saatlerinde ve barış ve özgürlük parkına geçip güneşin geçmesini bekledim. Bisikleti temizler çadırı vs temizlerim kitap okurum derken o da ne. Parkta hamagini masa sandalyesini getirip kahvaltı yapan Mustafa amca gel delikanlı bı çayı mi iç dedi. Misafirleri çok sevdiği için gördüğünü davet edermiş bu yüzden herşeyi fazladan getirirmis. Bir güzel kahvaltı yaptık onla 3 saate yakın oturduk çay kahve falan derken çok güzel vakit geçirdim onunla

. O taraflara yolunuz düşerse o parka uğrayın Mustafa amcanın bir çayını için. Sürekli farklı bir yerde kahvaltı yapiyormus. Orda denk gelemezseniz de üzülmeyin, başka bir sahil kenarında da onu bulabilirsiniz

.
Sonrasında Tekirdağ da peynir helvası dondurma yapıp yola devam ettim. Hedef Kumbaği geçip ormanlık sakın bir yerde kamp yapmak.
Kumbag gelmeden hemen önce biraz rampa varlı bir tanesi hafif zorlayiciydi. Kamyonlar falan çıkarken tıkanıyordu. Ama kısa bir rampa tabiki. Tur başında kendime tek bir kural koymuştum. Ne olursa olsun yolda bisikletten inmek yok. Rampa çok zorsa dinlenerek gerekirse 10ar mt 10 ar mt çok demiştim.oyle de yaptım . Neyse Kumbaği geçtim ucmakdere yoluna girdim. Yolun başlangıcında bir mezarlık var ve Hayrat var. Su alabilirsiniz ordan. Ve de ordaki kedilere de su vermeyi unutmayın. Sonrasında bi 10 km falan tırmandim. Rampalar hafiften zorlamaya başlamıştı ama durmak yoktu. Uygun kamp yeri bulur bulmaz kalacaktim. Sonunda buldum. Yol kenarı ama biraz sote kalmış çadır kurmaya müsait içki şişesi yok ateş yakılmış izi var. Hayvan izi yoktu. Süper dedim. Kurdum cadiri hızlıca küçük güvenli bir ateş yakıp kahve yaptım sona hemen söndürdüm. Herşey güzel gitti akşam ona kadar. Cadira girdim kitap okumaya basladim. Ama sonra o da ne. Bir misafir geldi cadira. Pencerem de yok goremiyorum. Domuz mi köpek mi anlayamadim ki köpeğim var iyi tanırım ama çok garip sesler de çıkıyor solumasi falan farklı. Neyse gider dedim sessizce oturup bekledim. 1 saat geçti gitmedi. O sırada birkaç kez hirladi havladi. İyi bari kolekmis dedim ama hala çıkamıyorum. Durumunu bilmiyorum çünkü ve de çadırdan iki büklüm çıkana kadar saldırgansa atlar üzerime diyip çıkamıyorum da. Zaten zifiri karanlık. En iyisi uyumak dedim. Biraz uyudum uyandım hala burda. Tekrar uyudum uyandım 3 4 köpek daha oldu. Baktım çadıra bişey yapmıyorlar. Benimkinden biliyorum büyük bilmediği nesne olunca hayatta dokunmazlar. Ona güveniyorum. Tekrar uyudum bir saat falan sonra müthiş bir kavga sesine uyandım. Hirlamalar havlamalar viyaklamalar falan. Aha dedim sıçtım bu sefer. Hava ayrinlikken gece yıldızları izlerim net şekilde falan diyordum ama artık onu geçtim sabah gökyüzünü görürüm umarım dedim. Sonra kavga kesildi bir anda. Aha köpeğin bir oldu sanırım dedim .tekrar uyudum.
3. Gün
6 gibi kalktım. Ses yok. Oh gitmisler dedim. Tam çadırı açarken aynı koklama sesi yine geldi. Artık aldım bıçağı çıktım çadırdan. Köpek yok. Tam acaba kabus mu gördüm tüm gece derken çalıların arasından kuyruk sallayarak bana doğru bir minnoş geliyor. Biraz sevdim hemen ton balugim vardı onu verdim şu verdim. Ton balığını saniyesinde yedi. 2 dk da 1,5 litre suyu içti. İnanamadim. Ve de koklama sesi o ilk kopekti ve tahminimce benim bölgemi korudu paşam. Yarası da yoktu neyseki.
Neyse onla biraz vakit geçirip yola çıktım. 1 km gittim gitmedim bir köpek daha. Ama 1 yaşında falan yeni doğurmuş belli. Kemikleri sayılır derecede zayıf. Hemen çağırdım kenara iki büklüm ve korkarak geldi. Yaraliydi da son suyumu artık ona verdim. Yanımda da noddle ve fındık fıstık vardı. Bari onlari vereyim derken bir araba bizi geçti ardından durdu geri geri yanaştı yanımıza. Yine mi bu canları buraya bıraktılar diye bağırdı. Hemen barınağı aradı. Ardından belediyeyi falan arayıp sorun çözdü. O da buraya gelene kadar 3 köpeği beslemiş maması kalmamış başka. Baktı ben de erzak su falan kalmamış. Kendi suyunu verdi. Sonra sohbete başladık planımı anlattim falan. Ardından deniz kenarinda kamp için müsait bir bahçesi olduğunu gidip istediğim kadar kalacağımı, su vs herşeyin olduğunu söyledi. Nasıl mutlu oldum anlatamam. Sonra numaralarımızı alıp ayrıldık. Ama o mutlulukla bir rampa çıkıyorum anlatamam. Bana mısın demiyorum. Sanki bacaklarıma motor takılmış gibi. Seyir terasına kadar ara ara dinlenerek rahatça çıktım. Zor rampalar vardı baya ama kararliysaniz inanın çıkılıyor. Ama sakatlanmamak için dizlerin durumunu iyi gozlemlemek lazım. Zorlandığını hissettiğim an mola verdim hep. Neyse tepeye çıktı o abiden bir mesaj uçmakdere köyünde bakkala senin için yiyecek içecek bıraktım. Geçerken al mutlaka işte. Bir kez daha mutlu oldum.
Yaklaşık 3 saat gibi bir sürede ucmakdere etabını tamamladım.
Aksam da o abinin yerinde kamp kurdum. Çok güzel vakit gecirdim ve bir gece daha kalayım dedim. Şimdi ordan yazıyorum. Yarın Keşana doğru yol alıp yapabilirsem erikliye kadar gitmeyi planlıyorum. Bugün off günü yapıp vücudu dinlendirdim hem de güzel bir kamp yapmış oldum.
Şimdi biliyorum çok uzun yazdım ama köpek olaylarını ozellikle anlatmak istedim. Bir hayvan sever olarak burda da açılan sokak köpekleri neden toplanmiyor vs başlıklarını üzülerek okuyorum. O dilsiz çaresiz hayvanları sırf korkular yüzünden ölüme terketmek bana çok yanlış geliyor. Bu yapılan basit ve acimasiz yol. 27 yaşındayım ve çok fazla şehirde yaşadım çok yer gördüm. Köyden kasabasına şehrine kadar hepsinde yaşadım. Bir kez bile bana köpek saldırmadi. O gece korktum ama ormanda aç susuz korkmuş bir köpek sürüsü. Saldırgan olmaları burda sizce kimin suçu. Onların mi yoksa onları o şekilde dağ başına bırakıp giden biz insanların mi. Bir insan senin canına kastederse ne yaparsın karşılık verirsin. O canlılar çoğu zaman karşılık bile vermeyip hala bizden medet umuyorlar.
Kısacası bir köpek eğer saldirgansa bu bizim suçumuz. Demekki bir insan evladı ama canlı olamamış insan evladı ona kötü birşey yapmış demektir.hic bir köpek durduk yere saldırgan olmaz olamaz. Doğasına aykırı. İnsanla yaşamaya alışmış avcılık nedir bilmeyen canlılar sonuçta.
Yeterince uzun konuştum. Kusura bakmayın. Son söz olarak köpekleri dışlamak hor görmek yerine birkez de beslemeyi sevmeyi denerseniz inanın hayatınız çok daha güzel olacak.
Hepinize iyi akşamlar dilerim. Sağlıcakla kalın.

Ormandaki kamp alanim ve 2. Gecemin kahramanı Stark Bey

Ucmakdere tepesinde seyir terası

Köyde. Sudan icemedim. Yalak durumuna gelmiş.cenneti erken gösterir diye çekindim😅

Ve tabiki ateş yakmanın serbest olduğu bahçede kamp ateşi

Son olarak İsmini veremiyorum burda ama o mükemmel abi sayesinde 2 gün çok güzel bir kamp deneyimi yaşadım. Nerdeyse bütün ihtiyaçlarımi karşıladı. Gündüzleri ziyaretime geldi yedik içtik sohbet ettik. Ona burdan çok teşekkür ederim.
Ve de uçmakdere yolunda bütün köpeklerin toplanıp sağlık bakımlarının yapılıp ardından uygun yerlere bırakılmasını da sağladı. Bugün kontrol etmiş ucmakdere yolunu hepsi toplanmış götürülmüş. O canlılar adına da iyi kalpli güzel insan olan abiye tekrar teşekkürlerimi sunarım.
Ucmakdere yolu üzerine fazla konuşmak istemiyorum. Çünkü anlatılmaz yaşanır deyiminin gerçek hâli diyebilirim. Mazaralar yollar çok keyifli o kadar söyleyeyim. İsmini sonuna kadar hak ediyor.
Bir de tecrübeli arkadaşlara abilerime bir sorum olacak. Nerdeyse hiç karnım acikmadi diyebilirim. İştahım kapandı. Zorunluluktan yiyorum diyebilirim. Bu normal mi? Sonrasında pat diye düşüp kalmaktan korkuyorum açıkçası 😅. Evdeyken antreman sonrası deli gibi acikirdim ama şu an tam tersi. Ben mutluluktan keyiften olduğunu düşünüyorum ama hava değişimi vsdir belki.?