İstanbul'da trafiğin kilitlenip kaldığı gün...

@a.gul29 evet, " trafik" var.

“Gelişmiş ülke, fakirlerin bile arabaya bindiği ülke değil, zenginlerin bile otobüse bindiği ülkedir.”

demiş Kolombiya'lı sosyalist siyasetçi Gustavo Petro.

Vurguladığı şey, insanların ortakçılık ve eşitlikçilik üzerine bir dünya görüşüne sahip olması gerekliliği. ben de bu kafadayım. bir insan ne kadar az endüstriyel ürün kullanırsa, ne kadar azla yetinirse, ayrıca, doğaya ne kadar az zarar verirse o kadar kıymetlidir gözümde. ''içten yanmalı motor'' dediğimiz makinenin, insanlığa büyük yararı oldu, ama doğaya zararı çok fazla. otomobil endüstrisinin harcadığı elektrik enerjisi, insan emeği ve hammadde ziyanı var bi yandan...

babadan kalma 2006 model bir otomobil var, hayati işler hastanelik durumlar falan haricinde elimi sürmüyorum. çoğu zaman atlatma yaparak çalıştırıyorum aküsü deşarj olduğu için. ha ''iş güç, ekmek parası'' diyene bişey demem. iş gereği bütün gün araba üstünde insanlar var. ama onların dışındakiler anlayış beklemesin. saat öğlen 13:00, boğaziçi köprüsünde avrupa yönü kilit. neden? zengin babalarının/kocişkolarının aldığı bmw lerle mersolarla gezecek bağdat caddesi takımı. öyle metrobüse, marmaray'a binemez. ne o öyle tren bekle, ayakta git falan olacak iş mi hiç? onun dışında, karısı çalışmamasına rağmen çalıştığı yere uzak oturan, haftanın 6 günü günde 2 saatini ve petrol denen doğa düşmanı sıvıya dünyanın parasını harcayanlar... gece ''zevkine'' e-5 e çıkan makasçı need for speed takımı...

Hatta bunlarin bilgisayarda modellenmesi var. Aaa bi dakika bizim de muteahhitlerimiz var. Ne gerek var plânlamacilar falan.....

Çağdaş78 demiş ki:

@a.gul29 evet, " trafik" var.

Hepsini görüntüle...

Gelişmiş ülkeleri örnek vereceksek, gelişmişlerin en gelişmemişini örnek vermeyelim diye düşünüyorum.

trafikten ziyade egzoz dumanı problem yolda nefes nefese sürerken bazen düşünüyorum doğru mu yapıyoruz diye

istanbul seni hapsetmiş
eski bir banda kaydetmiş

Kuzey Ege demiş ki:

İlkel demeyelim de, az gelişmiş diyelim. Çünkü ilkel deyince akla uganda, somali, zambia, sudan falan geliyor

Hepsini görüntüle...

dediğine katkı olsun diye söylüyorum karşı çıkmak için değil

Somali halkı bence dünyadaki en cahil en aptal ırk çünkü dünyada bu kadar okyanus kıyısında verimli sahil şeridine ülke çok az vardır. Eğer balıkçılık yapsalar o ülke ciddi manada zengin olur. Ama neden yapmıyorlar biliyor musunuz ? Somali halkı müslüman olduğu için deniz ürünü yemenin günah olduğuna inandırılmış ve kandırılmış bir halk. Onları yönetenler dinle uyutup islamiyetle uyutup kasten fakir bıraktılar o ülkeyi. Halk balık tutmuyor ve yemiyor. Araştırmıştım ordan biliyorum. Yanlık hatırlamıyorsam 5-6 bin km kadar okyanusa kıyısı var ve bakir vaziyette duruyor. Yani sözün özü kafalarını çalıştırsalar geri kalmazlar

Mehmet Metin Levent demiş ki:

Otomobille işe gitmek toplu taşımadan ucuz şu an benim için.

Hepsini görüntüle...

Aslında insanların toplu taşıma kullanmaktan kaçınmalarının birçok sebebi var. Bunlardan biri de hijyen. Bizim toplumumuzda hijyen hala büyük bir kesim tarafından bir gereklilik olarak görülmüyor ve bu konu çok önemli.
Hadi yazı bir şekilde anlarım da kış ortasında leş gibi ter kokmak asla kabul edilemez.

Araba sevdası olayını, araba sevgisinianlamam çok zor. Ancak hiç sevmememe karşın epey araba kullanmak durumunda kalıyorum. İnsanları İstanbulda arabaya iten faktörler:

- toplutaşım alternatifinin olmaması: şehrin aşırı yayılmış ve plansız olması nedeniyle yerleşim merkezlerinin kendi arasında ve işyerleri ile arasında büyük mesafeler var. Bazen arada hiç otobüs yok. Bazen de saçma sapan süreler ve aktarmalar söz konusu. Taksi bile problem. Kısa mesafe diye almaz, dönemem oradan diye almaz, karşıya gitmem der almaz, bebek arabası var diye almaz.

- alternatifinin güvensiz olması: özellikle kadınlar ve çocuklar için geçerli. Kitap yazılabilir. Ben sadece durmaya üşenen dolmuşlar ve durağa yanaşmadan yolcu alan otobüsler ve de tabi herkesin şoför olabildiği taksileri örnek verebilirim. Bir de kaldırım olmadığı yada araba park ettiği için yoldan gitmek zorunda kalan yayaları.

- alternatifinin pis veya konforsuz olması: Müşteriye giderken, dışarı çıkarken, düğüne, kutlamaya vs giderken taksi pis, otobüs dolmuş sıkışıklıktan terletir (Hele çocuklar için yoğun saatlerde nefes bile almak zor). Bisikletle veya yürüyerek medeni bir şekilde ulaşım ise hayal gibi bir şey. Bu da ayrı bir kitap olabilecek konu.

- alternatifinin pahalı olması: çocuğun servis taksiden pahalı, kendim götürüyorum.

- alternatifinin toplumsal statü açısından durumu: her ne kadar hoşlanmasak da bu böyle arkadaşlar.

@Anonim öylesine bir fikir yürütmek adına söylüyorum. evi çocuğun okuluna yürüme mesafesinde bir yere taşısan, daha rahat etmez misin mesela? özelini ihlal etmeyecekse, çocuğun okulu ve işin nerde söyler misin mesela? ortak bir yol bulunur bence.

Hani "doğuya sürgün" muhabbeti vardır ya memurlar için. Ben şahsen bir memurun tayininin İstanbul'a çıkmasının sürgün olduğunu düşünüyorum.

Anonim demiş ki:

Araba sevdası olayını, araba sevgisinianlamam çok zor. Ancak hiç sevmememe karşın epey araba kullanmak durumunda kalıyorum. İnsanları İstanbulda arabaya iten faktörler:

- toplutaşım alternatifinin olmaması: şehrin aşırı yayılmış ve plansız olması nedeniyle yerleşim merkezlerinin kendi arasında ve işyerleri ile arasında büyük mesafeler var. Bazen arada hiç otobüs yok. Bazen de saçma sapan süreler ve aktarmalar söz konusu. Taksi bile problem. Kısa mesafe diye almaz, dönemem oradan diye almaz, karşıya gitmem der almaz, bebek arabası var diye almaz.

- alternatifinin güvensiz olması: özellikle kadınlar ve çocuklar için geçerli. Kitap yazılabilir. Ben sadece durmaya üşenen dolmuşlar ve durağa yanaşmadan yolcu alan otobüsler ve de tabi herkesin şoför olabildiği taksileri örnek verebilirim. Bir de kaldırım olmadığı yada araba park ettiği için yoldan gitmek zorunda kalan yayaları.

- alternatifinin pis veya konforsuz olması: Müşteriye giderken, dışarı çıkarken, düğüne, kutlamaya vs giderken taksi pis, otobüs dolmuş sıkışıklıktan terletir (Hele çocuklar için yoğun saatlerde nefes bile almak zor). Bisikletle veya yürüyerek medeni bir şekilde ulaşım ise hayal gibi bir şey. Bu da ayrı bir kitap olabilecek konu.

- alternatifinin pahalı olması: çocuğun servis taksiden pahalı, kendim götürüyorum.

- alternatifinin toplumsal statü açısından durumu: her ne kadar hoşlanmasak da bu böyle arkadaşlar.

Hepsini görüntüle...

evli barklı işli güçlü bir insanın istanbul ulaşım deneyimi daha iyi özetlenemezdi.

Merhaba,

Trafik icin cozumun sadece bisiklet oldugunu dusunen cok arkadas var. Bunlar genelde hardcore bisikletci diyebilecegimiz senede 10 bin km uzeri yapan, iyi kondisyona sahip, her turlu hava kosulunda surus yapan arkadaslar. Fakat ulasim icin, ozellikle de ise gidip gelmek icin bisiklet kullanilmaya kalkinca ortalik biraz karisiyor.

Istanbul ozelinde konusursak, sehrin ucu bucagi yok. Insanlarin ev - is arasi mesafesi yuksek ( 10 km. den sonrasi ise gidis gelis icin uzun mesafe kabul ediliyor ) bu durumda toplumun buyuk kesiminin bisiklet kullanarak trafigin rahatlamasi icin yapilmasi gereken en onemli seylerden birisi toplu tasima - bisiklet entegrasyonu saglamak.

Istanbul'da yasarken pek cok sanssiz insan gibi farkli yakalarda oturup calisiyordum. Ev dragos, ofis maslak, haftada 2-3 gun gittigim musteri Gebze'deydi. Arasira Dragos - Gebze arasi bisikletle gidip gelsem de ayni gun hem musteri hem de ofise gitmem gerekirse bisiklet kullanmam mumkun degildi. Arabada saatler harciyordum.

Istanbul'daki toplu tasima kalitesi bambaska bir konu, herkes bunun arttirilmasi gerektigi konusunda hem fikir sanirim ama trafigi rahatlatacak, insanlari bisiklet kullanmaya tesvik edecek en onemli konulardan birisi bahsettigim gibi toplu tasima - bisiklet entegrasyonu.
Bununun icin ne yapilmali dersek, uzman degilim ama benim tecrube ettigim kadariyla

- Bisiklet yollari oncelikle ana istasyonlari/duraklari merkez alacak sekilde genislemeli.
- Bu istasyon/duraklara bisikletlerin park edilebilecegi alanlar yapilmali. Burada guvenlik de isin icerisine giriyor ki o isin bambaska boyutu. Bisiklet hirsizliginin onune gecilmesi imkansiz.
- Ankara belediyesi metrolara bisiklet almaya, onlar icin vagonlarda stand yapmaya basladi, bunun gibi ornekler arttirilmali. Tren, metro gibi buyuk araclarda bisikletin girebilecegi alanlar olmali. Gerci bu mesele is giris cikis saatlerindeki kalabalik zamanlarda sorun yasatiyor, ona uyulmasi da baska mesele.
- En onemlisi, bisiklet kullanirken insanlar kendisini guvende hissetmeli. Kolluk kuvvetleri, merkezi ve yerel yonetimle bisikletlilerin hakkini korumali. Bu da mevcut iktidar degismeden mumkun degil gibi geliyor bana.

Eger bu entagrasyon saglanmazsa, ev - is arasi kisa mesafe olan sansli zumre disinda bisiklet kullanimin halkin geneline yayilmasi imkansiz.

Bu konuda Hollanda icin yapilmis bir arastirma sonucu ortaya cikan guzel bir makale yayinlandi kisa sure once, ilgilenen arkadaslar icin linki birakiyorum

(link)

alper2508 demiş ki:

dediğine katkı olsun diye söylüyorum karşı çıkmak için değil

Somali halkı bence dünyadaki en cahil en aptal ırk çünkü dünyada bu kadar okyanus kıyısında verimli sahil şeridine ülke çok az vardır. Eğer balıkçılık yapsalar o ülke ciddi manada zengin olur. Ama neden yapmıyorlar biliyor musunuz ? Somali halkı müslüman olduğu için deniz ürünü yemenin günah olduğuna inandırılmış ve kandırılmış bir halk. Onları yönetenler dinle uyutup islamiyetle uyutup kasten fakir bıraktılar o ülkeyi. Halk balık tutmuyor ve yemiyor. Araştırmıştım ordan biliyorum. Yanlık hatırlamıyorsam 5-6 bin km kadar okyanusa kıyısı var ve bakir vaziyette duruyor. Yani sözün özü kafalarını çalıştırsalar geri kalmazlar

Hepsini görüntüle...

Somali Afrika'nın doğusunda 3300 km kıyıya sahip, dünya ticaretinin büyük bir bölümünün yapıldığı Babülmendep boğazına hakim bir yerde. Balıkçılık açısından zengin. İslamın ilk yayıldığı ülkelerden biri. Habeşistan göçü ile İslamla tanışan bir bölge. ABD nin keşfinden sonra köle ticareti ile tanışan bir yurt. 1895 de İngiliz işgali başlar. 1920 ye kadar ingilizlere karşı salihiye Tarikatının şeyhi Seyyid Muhammed bin Abdullah bin Hasan' ın başkanlığında teşkilatlanan halk, ingilizlere adım attırmıyor. Osmanlı eserlerinin bolca bulunduğu ülkede bu eserleri yok etmek için SUUD un desteklediği Şebap yıkımlar yapmakta. 1960 larda soğuk savaş döneminde Libyada kaddafi, ırakda saddam, mısırda Nasır, Somalide General siad başa geliyor.
Sovyetlerin çökmesi üzerine ülkeden kaçan idarecilerden sonra kaos yaşayan ülke kısa sürede toparlanıyor, yalnız bu seferde batılı emperyalistler ülkenin konumundan dolayı somaliyi elde etmek için Nato aracılığı üile buraya saldırıyorlar. Nato tıpkı Irak da olduğu gibi demokrasi getirmek için 1992 de üç yıl içinde 100 bin müslümanı katlediliyor.

Bu Günkü Açlığın Sebepleri:
Kıyıları bol, arazileri geniş, insanları çalışkan bu ülkede nasıl oluyor da halk açlık çekiyor? Açlığın sebepleri çok. Önemli bir kaç tanesi şunlar: ABD halkı muhtaç hale getirmek için dikenli bir bitkinin tohumlarını uçakla tarlalara atıyor. Tarımsal arazilerdeki ekim bitiyor. Hayvancılık ise uluslar arası basının başta BBC olmak üzere "ülkede malarya hastalığı var" uydurması ile tüketiliyor. Büyük devletler büyük gemilerle zehirli atıklarını dünyanın en temiz en fazla balık stoklarına sahip Somali kıyılarına atarak balıkları zehirliyor. Bunu gören alimler geçici olarak halkın ölmesini engellemek için: "Balık yemek haramdır" fetvasını çıkarıyor. Tarlaları ekilmez hale getirilen, hayvancılığı malarya yalanı ile tüketilen, balıkları zehirli atıklarla zehirlenen somali açlığa mahküm oluyor ve 2009 ile 2011 yılları arasında 260 bin kişi açlıktan ölüyor. Bir ara tekrar ekilen tarlaların ürünlerini elde bırakmak için halka bedava gıda dağıtan BM üreticiyi perişan edince o ekimde duruyor. O durunca yardımda duruyor. İç savaşlada boğuşan ülke perişan oluyor.

Emperyalistlerin tarihte yaptıklarını, şimdi yapmakta olduklarını da bilmek gerek . (Kızılderililer, İnkalar, Mayalar, Vietnam, Irak, Afganistan, Ruanda, Kore, Vietnam ve Latin Amerika, Burma......)

Gelişmiş ülkeler? Hangi açıdan gelişmiş ülkeler?

alper2508 demiş ki:

dediğine katkı olsun diye söylüyorum karşı çıkmak için değil

Somali halkı bence dünyadaki en cahil en aptal ırk çünkü dünyada bu kadar okyanus kıyısında verimli sahil şeridine ülke çok az vardır. Eğer balıkçılık yapsalar o ülke ciddi manada zengin olur. Ama neden yapmıyorlar biliyor musunuz ? Somali halkı müslüman olduğu için deniz ürünü yemenin günah olduğuna inandırılmış ve kandırılmış bir halk. Onları yönetenler dinle uyutup islamiyetle uyutup kasten fakir bıraktılar o ülkeyi. Halk balık tutmuyor ve yemiyor. Araştırmıştım ordan biliyorum. Yanlık hatırlamıyorsam 5-6 bin km kadar okyanusa kıyısı var ve bakir vaziyette duruyor. Yani sözün özü kafalarını çalıştırsalar geri kalmazlar

Hepsini görüntüle...

iyi ki araştırmışsınız, ya bir de araştırmasaymışsınız?

ben de şöyle ayrıntılı bir yazıya ulaştım ama muhtemelen yanlış biliyorlardır, sizin dedikleriniz doğrudur ve somali halkı cahil ve aptal bir ırktır!

(link)

"Somali müreffeh bir ülke olmak için her türlü imkana sahipti: Lehine kullanabileceği bir jeopolitik konum, petrol, madenler ve topraklarının bütününde tek bir din ve tek bir dilin bulunması; ki bu Afrika’da eşine az rastlanan bir durum. Somali bölgesinin büyük güçlerinden biri olabilirdi. Ancak gerçek tamamıyla farklı: Açlık, savaşlar, yağmacılık, korsanlık, bombalı saldırılar… Bu ülke nasıl battı? Neden Somali’de yaklaşık yirmi yıldır bir hükümet bulunmuyor? Gemileri kaçıran korsanların arka planında hangi skandallar yatıyor? “Müslüman Dünyasını Anlamak” dizimizin bu yeni bölümünde Muhammed Hassan emperyalist güçlerin Somali’de kaos teorisini neden ve nasıl uyguladıklarını açıklıyor."

Artık trafik sadece büyük şehirlerin problem değil. Ben Tekirdağ Muratlı ilçesindeyim küçük diyebileceğimiz bir ilçe olmasına rağmen çarşıda araç park edecek yer yok. Ben işe bisikletimle arabayla gidenlerden daha çabuk ulaşıyorum.

@bisikletgundemi cümlemdeki " kandırılmış bir halk " kısmını anlasaydın bana laf sokma zahmetine katlanmazdın sevgili dostum. ben zaten emperyalistlerin onları kandırdığını belirttim.

umutcelik demiş ki:

Merhaba,

Trafik icin cozumun sadece bisiklet oldugunu dusunen cok arkadas var. Bunlar genelde hardcore bisikletci diyebilecegimiz senede 10 bin km uzeri yapan, iyi kondisyona sahip, her turlu hava kosulunda surus yapan arkadaslar. Fakat ulasim icin, ozellikle de ise gidip gelmek icin bisiklet kullanilmaya kalkinca ortalik biraz karisiyor.
...
- En onemlisi, bisiklet kullanirken insanlar kendisini guvende hissetmeli. Kolluk kuvvetleri, merkezi ve yerel yonetimle bisikletlilerin hakkini korumali. Bu da mevcut iktidar degismeden mumkun degil gibi geliyor bana.

Hepsini görüntüle...

@umutcelik
dediklerinizle hemfikirim. Bir tek iktidar kısmı hariç. Ben bunun herhangi bir siyasi iktidar ile ilgili olduğunu düşünmüyorum. Bu kültürel bir olay. Toplumsal bir dönüşüm gerekir. O da zaten genç nesil ile yavaş yavaş oluyor. Genç insanlar daha talepkar ve ihtiyaçlarının peşinden gidiyor. Martı gibi uygulamaların yayılması bunu gösteriyor. 15-20 yıl önceye göre motosiklet kullanımı nasıl yayıldı ve yaygınlaştı, az çok toplum tarafından kabul gördüyse, bu dediklerinizin de bir kısmı olacaktır.

Anonim demiş ki:

@umutcelik
dediklerinizle hemfikirim. Bir tek iktidar kısmı hariç. Ben bunun herhangi bir siyasi iktidar ile ilgili olduğunu düşünmüyorum. Bu kültürel bir olay. Toplumsal bir dönüşüm gerekir. O da zaten genç nesil ile yavaş yavaş oluyor. Genç insanlar daha talepkar ve ihtiyaçlarının peşinden gidiyor. Martı gibi uygulamaların yayılması bunu gösteriyor. 15-20 yıl önceye göre motosiklet kullanımı nasıl yayıldı ve yaygınlaştı, az çok toplum tarafından kabul gördüyse, bu dediklerinizin de bir kısmı olacaktır.

Hepsini görüntüle...

Merhaba,
Iktidari, kolluk kuvvetleri icin soyleidm. Turkiye'de oldugu gibi tum totaliter rejimlerde kolluk kuvvetlerinin gorevi iktidari korumaktir, halki degil. Olur da iktidar degisirse kolluk kuvvetleri halka karsi gorevlerini yerine getirebilir.

Kultur konusunda ise tamamen haklisiniz, sabaha kadar konusulur o meselede.

can_celik demiş ki:

@Anonim öylesine bir fikir yürütmek adına söylüyorum. evi çocuğun okuluna yürüme mesafesinde bir yere taşısan, daha rahat etmez misin mesela? özelini ihlal etmeyecekse, çocuğun okulu ve işin nerde söyler misin mesela? ortak bir yol bulunur bence.

Hepsini görüntüle...

ev seçimi için tek kriter çocuğun okuluna olan mesafe olamıyor malesef